Dha Yurt Bülteni-3

1 - ÖZEL - Kapıcının cüce oğlu dünyayı kaldırıyor

ANTALYA'da kapıcılık yapan ailesine apartmanın çöp toplama ve temizliğinde yardım ederek geçimini sağlayan cüce halterci Soner Coşkun (20), Meksika'da kazandığı dünya üçüncülüğünün ardından olimpiyat madalyasıyla başarısını taçlandırmak istiyor.

Antalya'da oturan Coşkun ailesinin 7 çocuğundan en küçüğü Soner, akondroplazi (cücelik) hastalığıyla dünyaya geldi. Cüce olmasından dolayı çocukluğunda zor bir dönem geçiren Soner, kendisiyle dalga geçilmesi nedeniyle eğitimine geç başladı. Kapıcılık yapan ailesine apartman temizliği, çöp toplama işlerinde yardım eden Soner, eğitiminden arta kalan zamanlarda da spor yaptı. Kendisi gibi cüce arkadaşının yönlendirmesiyle 1 yıl önce haltere başlayan Soner, ilk ayında katıldığı Türkiye şampiyonasında altın madalya kazandı. 63 kilo kaldırarak Türkiye rekoru kıran Soner'in hayatı, kazandığı sportif başarıyla bir anda değişti.

49 KİLO AĞIRLIĞINDA, 130 KİLO KALDIRIYOR

Geçen yıl aralık ayında Meksika'da düzenlenen Para Powerlifting Gençler Dünya Şampiyonası'nda 93 kilo kaldıran Soner Coşkun, bronz madalyanın sahibi oldu. Milli takım formasıyla uluslararası başarı kazanmanın gururunu yaşayan Soner, 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları hazırlıklarına başladı. 130 santimetre boy ve 49 kilogram ağırlığa sahip Soner, olimpiyatta altın madalya kazanma hedefiyle 130 kilo ağırlığı kaldırarak çalışmalarını sürdürüyor. Günün büyük bölümünü antrenörü Ekrem Celil ile Antalya Spor Salonu'nda çalışarak geçiren Soner, üniversite sınav sonuçlarının açıklanmasının ardından beden eğitimi öğretmeni olmayı istiyor.

KAPICI DAİRESİNDE OLİMPİYAT HAYALİ

Ailesiyle 2 odalı kapıcı dairesinde kaldıklarını ve günün büyük bölümünü antrenman yaparak geçirdiğini anlatan Soner, Kapıcı ailenin çocuğuyum. Apartmanda çöp toplayıp, paspas yaparak anneme, babama yardım ediyorum. Spora 1 sene önce başladım. 1 ay sonra Türkiye şampiyonu oldum. Daha sonra dünya üçüncüsü oldum. Spora başlamadan önce cüce olmam nedeniyle insanların bana aşağılayıcı baktığını düşünüyordum. Sporda kazandığım başarılar sonrası bu düşüncem değişti. Cüce olmam nedeniyle zor anlarım oluyor, mesela otobüste insanların arasında sıkışıyorum. Güzel, sempatik yönleri de oluyor. Cüce olmam nedeniyle arkadaşlarımla şakalaşarak, eğlenceli vakit de geçiriyoruz. Spor hayatımı değiştirdi. Farklı ülkelere gittim, kazandığım başarılar gururum oldum. Sporla kendime güvenim çok arttı. Hedefim 2020 Tokyo Paralimpik Oyunları'nda altın madalya kazanmak. Başarımla ailemi gururlandırmak istiyorum diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------

Evdeki yaşantısından detay görüntüler

Apartmanda temizlik  yaparken görüntüsü

Cöpleri atarken görnütüsü

Salondaki antremanından detay görüntü

RÖP Soner COŞKUN

Detay görüntüler

HaberTolga YILDIRIM- KameraEmrah GÜLANTALYA,

556 MB 4.58 sn HD

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

====

2 - ÖZEL - 5 yılda bulunamayan organ, Antalya'da 5 saatte bulundu

VAN'ın Başkale ilçesinde yaşayan, karaciğer yetmezliği hastası İdris Karademir'e (53) 5 yıldır aranıp, bulunamayan organ, Antalya'da 5 saatte bulundu. Ömründe hiçbir konuda şanslı olmadığını dile getiren Karademir, Bu bir mucizeydi. İlk kez şans bana güldü dedi.

Başkale'de oturan, 4 çocuk sahibi, belediye işçisi İdris Karademir, yaklaşık 5 yıl önce rahatsızlanarak, hastaneye başvurdu. Yapılan tetkik ve tahliller sonucu karaciğer yetmezliği hastası olduğunu öğrenen Karademir, nakil olması gerektiği söylenince önce Ankara'da ardından İstanbul'da şifa aradı. 5 yıldır organ nakil listesinde bekleyen Karademir, internette yaptığı araştırma sonucu Prof. Dr. Alper Demirbaş ve ekibine ulaştı. 15 gün önce Antalya'ya gelen Karademir, özel hastaneye yatırıldı. Hastanede tetkik ve tahliller yapılırken, 5 saat sonra 'Uygun donör bulundu' denilince büyük sevinç ve şaşkınlık yaşayan Karademir, saat 01.30'da ameliyata alındı. Karaciğer nakliyle hayata tutunan Karademir, bugünlerde taburcu olmayı bekliyor.

'O ANDA DÜNYALAR BENİM OLDU'

Antalya'da hastaneye yattıktan 5 saat sonra donör bulunmasına şaşırdığını anlatan İdris Karademir, Ne hissettiğimi anlatamam. O anda dünya sanki benim oldu. Allah donörün ailesinden razı olsun. O aileye sabır versin. Donörün mekanı cennet olsun dedi.

Antalya'ya gelirken böyle bir şey yaşayacağını tahmin bile etmediğini kaydeden Karademir, 5 yıldır organ nakli bekleme listesinde olmasına rağmen uygun donör bulunamadığını ve Antalya'nın kendisine uğurlu geldiğini söyledi.

'İLK KEZ ŞANS BANA GÜLDÜ'

53 yıllık hayatında hiçbir konuda çok şanslı olmadığını dile getiren İdris Karademir, Antalya'da 5 saatte organ bulundu. Bu bir mucizeydi. Hayatımda ilk kez bu konuda şanslıyım. İlk kez şans bana güldü diye konuştu.

Doktorlarına ve hastane personeline de teşekkür eden Karademir, hayata yeniden 'merhaba' demenin mutluluğu içinde olduğunu söyledi.

'KARACİĞER NAKLİ YAPILMASAYDI YAŞAM SÜRESİ DÜŞÜKTÜ'

Prof. Dr. Alper Demirbaş, hastanın kan grubunun AB RH+ olduğunu belirterek, Nadir bulunan bir kan grubu. Bizim de bekleme listemizde AB RH+ grubunda bekleyen başka hasta yoktu. Hasta hastaneye geldikten birkaç saat sonra bir kadavra bildirimi oldu. Tetkikleri yapıldıktan sonra da karaciğer naklini gerçekleştirdik. Tamamen sağlığına kavuşmuş durumda. Artık taburcu olmak üzere dedi.

Türkiye'de yeterli organ bağışında bulunulursa hastaların yıllarca beklemek zorunda kalmayacağını kaydeden Demirbaş, Mesela bu hastamız karaciğer nakli olmasaydı ne yazık ki yaşam süresi oldukça düşüktü. İlerlemiş evre bir siroz hastasıydı. Şimdi kendisini böyle görünce çok mutluyuz. Kendisi de mutlu diye konuştu.

Organ bağışının önemini de vurgulayan Prof. Dr. Demirbaş, Eğer bağış yapılmasaydı bu hastamızı iyi bir son beklemiyordu. Hep söylüyorum, organ nakli bir mucizedir, diye. Biz her gün buna tanık oluyoruz ve organ naklinin bir mucize olduğuna inandık. Her hastamızın bir hikayesi var; ama İdris Karademir'in hikayesi de bizim aklımızda ve kalbimizde kalacak. İnşallah bundan sonra bağışlanan organa da iyi bakar. Çünkü bu, bir insanın bir insana vereceği en büyük hediyedir. Umarım, bundan sonraki hayatına sağlıklı ve mutlu devam eder dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------

Organ nakil merkezi dış plan görüntü

İdris Karademir'in merkezde önünde yürürken görüntüsü

RÖP 1 İdris Karademir

RÖP 2 Prof. Dr. Alper Demirbaş

Hasta ve doktorun koridorda görüntüsü

Haber Selma KUNAR-Kamera Mehmet KILIÇASLANANTALYA,

411 MB --- 03.44   HD

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

==============

3 - Samsun'da lokantada doğalgaz patlaması

SAMSUN'un İlkadım ilçesindeki bir lokantada, doğalgaz sıkışması nedeniyle meydana gelen patlamada 7 işyeri ile park halindeki 6 araçta hasar meydana geldi.

İlkadım ilçesi İlyasköy Mahallesi'ndeki bir lokantada, gece saatlerinde patlama oldu. Patlamayla birlikte paniğe kapılan vatandaşlar, dışarıya fırladı. Doğalgaz sıkışması nedeniyle meydana geldiği öne sürülen patlamada 7 işyeri ile park halindeki 6 otomobilde hasar oluştu. Patlamanın ardından olay yerin bölgeye itfaiye, ambulans ve polis ekipleri sevk edildi.

Samgaz yetkilileri doğalgazı keserken, polis ve itfaiye ekipleri olay yerinde inceleme yaptı.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Patlama sonrasında çekilen cep telefonu görüntüsü

Haber-Kamera: SAMSUN,

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

==============

4 - Polis ve itfaiyeden kedi operasyonu

Turgay İPEK / ERZURUM, - ERZURUM'un merkez Palandöken ilçesindeki bir binada üniversite öğrencisine ait kediler aşırı koku yapınca bina sakinleri polis ve itfaiyeden yardım istedi. Uzun uğraşlar sonucu cep telefonu ile ulaşılan üniversite öğrencisinin eve gönderdiği arkadaşları, kedileri Büyükşehir Belediyesine ait kedi evine götürdü.

Okulların tatil olması ile birlikte memleketi Gaziantep'e giden Mustafa Yurt, evinde beslediği 10 kediyi arkadaşlarına emanet etti. 2-3 günde bir eve gelen arkadaşları kedilerin yiyecek ve içeceklerini verdi. Ancak temizlik yapılmayan evde kısa sürede etrafa pis kokular yaymaya başladı. Bunun üzerine bina sakinleri kedilerden bazılarının ölmüş olabileceğini düşünerek itfaiyeden yardım istedi. Kısa sürede mahalleye gelen itfaiye erleri, bina sakinlerine kedilerin bulunduğu eve, ev sahibinin izni olmadan giremeyeceklerini belirterek polise bilgi vermelerini istedi. Bunun üzerine olay yerine gelen polisler, evde kiracı olarak kalan üniversite öğrencisine cep telefonu ile ulaşmaya çalıştı, ancak cevap alamadı. Polis semt sakinlerinden imza alarak itfaiyenin açık pencereden içeri girebileceğini belirtti. İtfaiye tüm hazırlıklarını tamamlayıp pencereden içeri gireceği sırada kedilerin sahibi öğrenci polisi cep telefonu ile aradı. Polisin durumu anlattığı Mustafa Yurt, arkadaşlarını eve gönderdi.

Pis kokan eve giren üniversite öğrencinin 3 arkadaşı kedileri yakalayıp bıraktıkları kutularla birlikte Erzurum Büyükşehir belediyesine ait kedi evine götürüp teslim etti. Kedilere öğrencinin Erzurum'a döneceği güne kadar barınakta bakılacak.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Pencereye çıkan kediler

-Binada oturanlarla röp

-Polis ve itfaiye binanın önünde

-İtfaiyenin hazırlıkları

-Üniversite öğrencisinin arkadaşlarının gelmesi

-Kedilerin taşınması

Haber-Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM,

HD  - 4 dakika

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

===========

5 - Kadın akrobasi pilotu Öztürk: Havacılık aşkına tutuldum

Eyüp KELEBEK/ ESKİŞEHİR,- KADIN Akrobasi Pilotu Semin Öztürk, 8 yaşındayken ilk kez babası Ali İsmet Öztürk ile uçtuğunu söyleyerek," hangarların içinde yakıt kokusuyla büyüdük. Bizim için hangarlar oyun alanımızdı ve ben de bu havacılık aşkına tutuldum" dedi. Öztürk, 14 Temmuz'da Romanya'da Pitts S-2B uçağıyla akrobasi gösteri uçuşuna katılacak.

Eskişehir'in Sivrihisar ilçesi yakınlarındaki, 'Sivrihisar Uluslararası Sportif Havacılık Merkezi Necati Artan Tesisleri'nin kurucusu akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk'ün kızı olan Semin Öztürk (27), 8 yaşındayken babasıyla uçtuğunu söyledi. Son olarak geçen 30 Haziran-1 Temmuz arasında Sivrihisar Uluslarası Havacık Merkezi'nde düzenlenen 'Model Uçak ve Helikopter Festivali - Model AC Challenge Fest 2018' de akrobasi uçağıyla gösteri sunan Semin Öztürk, 14-15 Temmuz'da da Romanya'da düzenlenecek olan Aeromania Havacılık Festivali'ne katılacak.

Öztürk, Romanya'daki festivalde Pitts S -2 B çift kanatlı akrobasi uçağıyla 2 uçuş gerçekleştireceğini belirterek, "yurt dışı ilk uçuşumu gerçekleştireceğim. İnşallah Türk Bayrağımızı göklerde dalgalandıracağım" dedi.

'TUTKUYA DÖNÜŞTÜ

Havacılıkla iç içe olmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Semin Öztürk şöyle konuştu:

"Ailece havacılığın içindeyiz. Ben de helikopterlerin, uçakların arasında büyüdüm diyebilirim. ve kendimi bildim bileli ben de havacılığın içindeyim. Ablam da aynı şekilde. Hangarların içinde büyüdük, yakıt kokusuyla büyüdük. Bizim için hangarlar oyun alanımızdı. ve ben de bu havacılık aşkına tutuldum. 8 yaşında babamla ilk defa bir hava aracını kullanma keyfine vardım. ve ondan sonra bende bir tutkuya dönüştü ve kopamadım diyebilirim. Sonra zaten açıkçası biraz kendiliğinden akışına bıraktım ve hızlıca bir havacılık içine girdim diyebilirim. Havacılıkla iç içe geçirmeye başladım bütün günlerimi ve durumdan da çok mutluyum."

HELİKOPTER PİLOTU DA OLDU

Semin Öztürk akrobasi uçağı pilotluğunun yanısıra 2016 yılında TUSAŞ Uçuş Okulu'nda PPL(H) Özel Helikopter Pilot Yetiştirme Kursu'nu başarıyla tamamlayarak Türkiye'nin ilk sivil kadın helikopter pilotu oldu. 2017 yılında İngiltere'de bulunan Advance Helicopter Uçuş Okulu'ndaki sınavı da geçen Öztürk MD-500 lisansı aldı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Semin Öztük'ün uçağının yanında çekilen görüntüsü,

-Öztürk'ün konuşması,

-Öztürk'ün uçuş öncesi uçağını kontrol evmesi vea uçağına binmesi

-Öztürk'ün akrobasi gösterisinden çekilen arşiv görüntü bulunuyor

Haber-Kamera: Eyüp KELEBEK-ESKİŞEHİR / DHA

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

=================

6 - Kendi doğum fotoğrafını çekerek kadınları normal doğuma teşvik ediyor

DİYARBAKIR'da doğum fotoğrafçılığı ve koçluğu yapan 40 yaşındaki Serap Aşılı, yaklaşık bin 500 doğum fotoğrafı çekti.  9 ay önce kendi doğumunu da fotoğraflayan Aşılı, çektiği fotoğrafı koçluğunu yaptığı anne adaylarına gösterip onları cesaretlendirerek, normal doğuma teşvik ediyor.

Diyarbakır ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaklaşık 7 yıldır doğum fotoğrafçılığı ve doğum koçluğu yapan Serap Aşılı, kadınları normal doğuma teşvik etmek amacıyla iğne dahi yaptırmadan doktor kontrolünde 9 ay önce doğum yaptı. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde başta Diyarbakır olmak üzere yaklaşık bin 500 doğumu fotoğraflayan Aşılı, kendi doğumunu da kendisi çekti. Doğurduğu bebeği doktor kucağındayken kendi makinesiyle görüntüleyen Aşılı'nın da o anlarını eşi Ali Aşılı fotoğrafladı. Aynı zamanda fotoğraf eğitimi verdiğini belirten Aşılı, elinde makinesiyle girdiği doğum hikayesini şöyle anlattı:

"Güneydoğu Anadolu bölgesindeki bir çok ile gidiyorum, şimdiye kadar bin 500'den fazla doğum  fotoğrafı çektim. Yaklaık 7-8 yıldır bu işi yapıyorum ilk yıllarda sezaryen daha fazlaydı. Ama şu son 2 yıldır yüzde 60 sezaryen varsa bunun yüzde 40'ı normal doğum olmaya başladı. Normal doğuma talep artmaya başladı, doktorlar da teşvik etmeye başladı, halkımız da bu konuda bilinçlendi. Anne adayları normal doğumun güzelliğini ve kolaylığını öğrendiği için, hepsi normal doğum yapmak için istek duymaya başladılar. Bebek ve anne de her hangi bir problem yoksa normal doğuma alınıyorlar, yoksa sezaryen yapılıyor."

Yaklaşık 13 yıldır evli olduğunu ama çocuğunun olmadığını kaydeden Aşılı, geçtiğimiz yıl anne olmaya karar verdiğini belirterek, "Bu zamana kadar doğumlarına girdiğim annelerin duaları sayesinde tüp bebeğe ihtiyaç duyulmadan hamile kaldım. Doğum yaptığım günde doğum sancılarımı anladım, eşimi aradım ve gel ben doğum yapacağım dedim. Oda geldi ama ben hastaneye gitmeden doğum hazırlığı yaparken belki hastanede epidural yapılır biraz ağrım olmaz diye düşünmüştüm. Hastane odasını süsleyeceğim eşyalarımı hazırladım, hastaneye gittik, yarım saat daha gitmesem doğum gerçekleşecekmiş. Hiç bir iğne, ağrı kesici yapmadan tamamen normal yollarla doktorumun da sayesinde bebeğimizi kucağımıza aldık" dedi.

Doğumdan hemen sonra bebeğini çektiğini anlatan Aşılı, "Aslında tüm doğum fotoğrafçılarının hayalidir aslında, son zamanlarda da arttı. Doktoruma daha önce kendi doğum fotoğramı çekeceğimi söylemiştim, oda bana  makineni elinde tut dedi.  O sıra ağrım çok olmuştu, ellerim titriyordu ama benim bunu çekmem lazım dedim. Doğum yaparken de makinem elimdeydi bırakmadım hiç ve bebeğimi çektim. Sonra hemşire arkadaşlarda beni çekti, bu zevki başkasına bırakamazdım, herkesi çektim kendi fotoğrafımı da kendim çekmeliydim" diye konuştu.

Doğumdan 2 gün sonra ayağa kalkıp, normal hayatına döndüğünü ifade eden Aşılı, fotoğrafı çekmesindeki asıl nedenin ise, anne adaylarını normal doğuma teşvik etmek olduğunu söyledi.  Aşılı "Ben herkese öncelikle normal doğumu tavsiye ediyorum. Normal doğum sonrası ağrısız, acısız hemen ayağa kalkmanız bebeğinizle daha rahat ilgilenmeniz hepsi çok güzel olduğundan dolayı, hepsine normal doğumu tavsiye ediyorum Ben normal doğum yaparak kendi fotoğrafımı çekebildiysem, tüm arkadaşlarımda normal doğumda bunu yapabilirler. Koçluğunu  yaptığım anne adaylarına da korkularını yenmeleri için cesaretlendirmek için bunları anlatıyorum" şeklinde konuştu.

Görüntü Dökümü

-Aşılı çiftinin evinde çocuklarından detaylar

-Doğum fotoğraflarından detaylar

-Aşılı'nın doğumhane de çektiği fotoğraflar

-Aşılı'nın konuşması

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Canan ALTINTAŞ-Serdar SUNAR/DİYARBAKIR,

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Antalya Politika Güncel Haberler