Haberler

7. Teknoloji Kongresi'nde Nano Geleceğe Işık Tutuldu

7.teknoloji Ödülleri ve Kongresi'nde Bu Yıl, Üniversite - Sanayi İş Birliği, Katma Değerli Teknoloji Üretiminin Stratejik Boyutu, Nano-biyo Teknoloji Gibi Konular Kendi Alanında Referans Kabul Edilen Yerli ve Yabancı Konuşmacılar Tarafından Ele Alındı.

7.Teknoloji Ödülleri ve Kongresi'nde bu yıl, üniversite - sanayi iş birliği, katma değerli teknoloji üretiminin stratejik boyutu, nano-biyo teknoloji gibi konular kendi alanında referans kabul edilen yerli ve yabancı konuşmacılar tarafından ele alındı.

Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) ve Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), iş birliğiyle gerçekleştirilen ve açılış konuşmalarını 7. Teknoloji Ödülleri Yürütme Kurulu Başkanı Şafak Alpay, Türk Telekom Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Paul Doany ve Almanya Eğitim ve Araştırmadan Sorumlu Eski Bakanı Edelgard Bulmahn'ın gerçekleştirdiği Kongre'de "Yüksek Katma Değerli Teknolojiler ve Sanayideki Eğilimler" ile

"Nanoteknoloji Çağı: Sanayinin Nano Boyuta Geçmesi" başlıklı iki oturum gerçekleştirildi.

Şafak Alpay'ın etkinliğin süreçleri hakkında bilgi verdiği konuşmasının ardından sahneye gelen Doany, "İnovasyona yatırım yapmak ve yenilikçiliği ödüllendirmek çok önemli" diyerek, "Şirketlerin misyonu ar-ge ve yenilikçiliğe yatırım yapmak olmalıdır" dedi .

Açılışta konuşan Bulmahn ise, Almanya'nın ihracatının yüzde 16,5'inin teknolojik ürün kaynaklı olduğunu belirtti ve Almanya'daki GSMH'nin yüzde 34'ünü yenilikçi teknoloji ürünlerinin oluşturduğunu söyledi. Almanya'nın teknoloji alanındaki başarısının nedenlerine de değinen Bulhman, araştırma kuruluşlarının özgürlüğünün sağlanması ve üniversite - sanayi iş birliğinin desteklenmesinin önemi üzerinde durdu. Türkiye'nin teknoloji politikalarına ilişkin görüşlerini de açıklayan Almanya Eski Bakanı, iş

birliklerinin teknoloji geliştirmede sağlanan fonlar ve insan gücü açısından faydalı olduğunu belirtti. Bulmahn, Almanya ve Türkiye arasında üniversiteler ve sanayi kuruluşları düzeyindeki iş birliklerinin artırılmasının her iki ülkenin ekonomisi ve teknolojik birikimine büyük katkı sağlayacağını ifade etti.

DÜNYADA TEKNOLOJİYE YÖN VEREN 40 KİŞİDEN BİRİ SEÇİLEN ŞAHİN: "NANO-TARIM, KÜÇÜK EL SANATLARI, SAĞLIK KONULARINDA FARK YARATABİLİRİZ"

Moderatölüğünü Ford Otosan Genel Müdür Baş Yardımcısı Dr. Ufuk Güçlü'nün yaptığı ilk oturumda, Dünya Ekonomik Forumu tarafından teknolojiye yön veren ilk 40 kişiden biri olarak seçilen Dr. Kenan Şahin, "Yenilikçi olmak çok heyecan vericidir, ancak bunları ekonomiye yansıtabildiğiniz ölçüde başarılı olabilirsiniz. Bu nedenle Türkiye kendi sahip olduğu öz kaynakları ve potansiyeli üzerinden yenilikçi projeler geliştirebilirse hedeflediği noktalara varabilir. Örneğin; tarımsal alanda nano-tarım, önemli

bilgi birikimimizin olduğu küçük el sanatları, küçük tekne üretimi, sağlık gibi konularda farkımızı ortaya koyacak, ihtiyaca uygun teknolojileri geliştirmeye odaklanmalıyız" dedi. Hem girişimci, hem de akademisyen kimliğiyle teknoloji alanında dikkat çekici projelere imza atan Stanford Üniversitesi Öğretim Üyesi Tony Seba ise üniversite - sanayi iş birliğinin önemini vurgulayarak, yenilikçi ürün geliştirilmesi için risk sermayesi uygulamalarının yaygınlaşması gerektiğini söyledi. Böylelikle şirketlerin

yenilikçi teknolojilere yatırım yapma eğilimlerinin de artacağını belirtti. Yeniklikçilikte 'kullanıcının ilgisini çeken katma değer"in hedef alınması gerektiğine vurgu yapan Seba, güncel sorun ve ihtiyaçlara yönelik teknolojik çözümlerin başarılı olabileceğini ifade etti.

Moderatörlüğünü TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Bilgi Toplumu ve Yeni Teknolojiler Komisyonu Başkanı Ayça Dinçkök'ün yaptığı ikinci oturumun konuşmacılarından UNAM-Malzeme Bilimi ve Nanoteknoloji Enstitüsü Müdürü, Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salim Çıracı, IBM Zürih Araştırma Laboratuvarı Yöneticisi Dr. Paul F. Seidler ve Deloitte Global TMT Ürün İnovasyonu Direktörü Edward Moran dünyada nano teknoloji alanında gerçekleştirilen çalışmalardan örnekler vererek yeni eğilimler, teknolojiler

ve gelecek uygulamalar hakkında detaylı bilgiler verdiler.

Dünyada son yıllarda geniş yankı bulan nano teknoloji üzerine gerçekleştirilen oturumda öne çıkan başlıklar ise şöyle sıralandı:

21. yüzyıl başında stratejik öncelikler arasına alınan nano teknolojinin, 2025 yılına kadar oluşumunu tamamlayarak sonraki dönemde hayatın her alanında kullanılması öngörülüyor.

1970 yılından bu yana sanayisini teknoloji transferi ile geliştirmeyi amaç edinen Türkiye'nin, nano teknolojiyi baz alarak "alıcı" kimliğinden ayrılıp "üretici" kimliğine geçmesi gerekiyor.

Nano teknoloji hayata geçirilirken sorumluluk kavramının da göz önünde bulundurulması önemli. İnsan yaşamına zarar veren teknoloji üretimleri konusunda önlemler alınmalı.

Diğer teknolojilere nazaran nano teknolojinin başlama noktası her ülke açısından aynı boyutlarda gerçekleşti. Yani nano teknoloji silikon vadisinden çıkan ve yayılan bir teknoloji olmadığı için, Türkiye'nin de bu yeni boyutta rekabet edebilmek için bir an önce çalışmalara başlaması gerekir.

Nano teknoloji kamu yararına yapılmasına rağmen vatandaşlar bu konuda yeterince bilgi sahibi değildir.

(BGO-BGO-ÖK-E)

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title