Ordu: Eğitim-sen'den Çevre Yasası Tepkisi
Eğitim-Sen Ordu Şube Başkanı Kemal Sarı, TBMM Genel Kurulu'nda, 23 yıl önce değiştirilen ancak günün şartlarına ve AB mevzuatına uymadığı için 26 Nisan tarihinde değiştirilen Çevre Kanunu'nun ihtiyaca cevap veremez duruma düşürüldüğünü ileri sürdü.
Eğitim-Sen Ordu Şube Başkanı Kemal Sarı, TBMM Genel Kurulu'nda, 23 yıl önce değiştirilen ancak günün şartlarına ve AB mevzuatına uymadığı için 26 Nisan tarihinde değiştirilen Çevre Kanunu'nun ihtiyaca cevap veremez duruma düşürüldüğünü ileri sürdü.
Kemal Sarı, son 35 yıldır küreselleşme adı altındaki vahşi kapitalizmin çevre sorunlarını hızla artırdığını, çeşitlendirdiğini, atmosferde yaşanan olumsuzluklar ve buna bağlı iklim değişiklikleri yaşandığını, kimi yerde kuraklık ve çölleşmeler, kimi yerde tufanlar ve sel felaketleri yaşandığını dile getirdi. Dünyanın gündeminde enerji sorunları, termik ve nükleer santraller, nükleer atıklar, ormansızlaşma, suların kirlenmesi, bir türlü kontrol altına alınamayan hızlı nüfus artışı, açlık ve savaşların olduğuna dikkat çeken Sarı, Türkiye'deki çevre sorunlarının da bundan farklı olmadığını kaydetti.
Türkiye'de de nükleer santral kurulup kurulmamasının tartışıldığını, atık yüklü M/V ULLA gemisinin 4.5 yıl İskenderun Körfezi'nde bekletildikten sonra batırılıp, içindeki atığın çıkartılması konusundaki çalışmaların süresiz durdurulduğunu, kıyı yağmacılığının da bunlara eklendiğini belirten Sarı, sulak alanların ve milli parkların ise gerektiği gibi korunmadığını vurguladı. Sarı, "Çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi ve çevre sorunlarının çözümüne yönelik gerekli düzenlemeleri içermesi gereken Çevre Yasası yapılan son değişikliklerle pek çok konuda devre dışı bırakılmış, maden arama faaliyetleri, nükleer santraller ÇED kapsamı dışına çıkartılarak yasa işlevsiz bir hale getirilmiştir. Bu kabul edilemez" dedi.
Çevre Yasası'nın kirletmeye davet yasası olmaması gerektiğini belirten Sarı, şöyle konuştu:
"Ayrıca yeni bir turizm şekli olarak golf turizmi '4 senede 100 golf sahası' sloganıyla ve yılda 2.5 milyar dolar turizm geliri aldatmacasıyla, akarsularımızı, yer altı sularımızı, ormanlarımızı, endemik bitki türlerini yok edecek ve ülkemiz doğal değerlerine geri dönüşümsüz olarak büyük zarar verecektir. Bunu yeni bir turizm şekli olarak görmek yanında yeni bir tehlike olarak da görüyor ve olası yıkımın, sanılanın aksine büyük boyutta olacağının altını çizerek, devletin ve yöre insanlarının daha dikkatli ve daha duyarlı davranması gerektiğine inanıyoruz."