Haberler

Tspb 15. Olağan Genel Kurulu

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, popülizmin ülkeleri yavaş yavaş bataklık zeminine kaydırdığını belirterek, "Seçime giderken şöyle bir bakın, muhalefet partilerinin ortaya getirdiği projelerin tamamı, Türkiye'yi, batmış olan Avrupa ülkelerinin durumuna düşürmeye yönelik adımlar" dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, popülizmin ülkeleri yavaş yavaş bataklık zeminine kaydırdığını belirterek, "Seçime giderken şöyle bir bakın, muhalefet partilerinin ortaya getirdiği projelerin tamamı, Türkiye'yi, batmış olan Avrupa ülkelerinin durumuna düşürmeye yönelik adımlar" dedi.

Babacan, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği'nin (TSPB) 15. Olağan Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) birbirine zıt yönde atmaya başladığı ve atacağı adımların yanı sıra yeni bilgiler ve verisel tartışmaların piyasalardaki oynaklığı artırdığını ifade etti.

Dünyada en çok kullanılan para birimi dolar ve avronun birbirine karşı çok sert bir dalgalanma yaşadığını anımsatan Babacan, bu durumdan ABD, Avrupa, Japonya ve gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere herkesin şikayetçi olduğunu dile getirdi.

Babacan, bu durumdan faydalananların yalnızca al-sat'tan para kazananlar olabileceğini aktararak, gerçek anlamda yatırımcı, fon kullanıcısı ve ithalat-ihracat yapanların lehine bir durum olmadığının altını çizdi.

Piyasalardaki oynaklığın en önemli sebebinin, "pek çok ülkede hala yapısal reformların yapılmaması" ve "merkez bankalarının baskın oyuncu olarak ortalarda dolaşması" olduğunu vurgulayan Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir ekonomi sadece merkez bankalarının dar etki alanıyla yönetilemez. Pek çok ülkede hükümetler gerekeni yapmıyor, reformlarını geciktiriyorlar ve güven oluşmuyor. Likidite sıkışıklığını giderebilmek ya da ekonomiyi canlandırmak için herkes dönüp merkez bankasına bakıyor. Onların da en iyi bildiği şey para basmak. Ellerinde çok da etkili, fazla bir araç yok.

Merkez bankaları sadece doğruları yapabilmeleri için düzenleyici otoritelere, hükümetlere ancak geçici bir fırsat penceresi açmak için varlar. Yoksa bir ekonomi tamamen bir merkez bankasının gevşek para politikasıyla büyümez, büyüyemez. Bu mümkün değil. Avrupa negatif faize geçiyor, hala canlanma yok. Avrupa'nın en büyük ekonomileri sürekli reform erteliyor. Hükümetler, 'aman başımıza bir iş gelmesin' diyerek kendinden ve halkından korkuyor. Doğruları bir türlü yapmıyorlar."

"Türkiye olarak keyfi bir ekonomi politika uygulama lüksümüz yok"

Başbakan Yardımcısı Babacan, seçime giderken muhalefet partilerinin ortaya getirdiği projelerin tamamının, Türkiye'yi, batmış olan Avrupa ülkelerinin durumuna düşürmeye yönelik adımlar olduğunu belirterek, "Önce ülkeler batıyor ondan sonra tekrar oradan nasıl çıkacağız diye çırpınıyor. Çıkabilen ülke sayısı az ama o bataklıkta sürünen ülke sayısı çok. Çünkü popülizm ülkeleri yavaş yavaş bataklık zeminine kaydırıyor" diye konuştu.

Bir ülkede dirayet ve gelecek nesilleri düşünen bir iktidar anlayışının olması durumunda, daha rasyonel politikaların uygulandığına işaret eden Babacan, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Merkel, Almanya'da 3. dönem seçildi ve geçenlerde 'Bizim bugünkü başarımız, Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schaeuble'nin yaptığı işgücü piyasası reformlarının sonucudur' dedi. Bakıyorsunuz 10 yıl önce yapılan reformların bugün hala Almanya'ya faydası var. Fransa yapamıyor, ülkede bir türlü ekonomi toparlanamıyor. Doğru politika uygulayan ülkeler paçayı kurtarıyor, popülizmin esiri olan ülkeler ise bataklıktan kurtulamıyor.

Çok şükür Türkiye'de bu bilinç var. Halkımız ve iş dünyası 'kötü politika nedir, iyi politika nedir' biliyor. Herkes farkında ama bunların biraz daha yüksek sesle dillendirilmesi gerekiyor. Çünkü, doğruyu söylemekten kaçınırsak, doğruyu savunmaktan kaçınırsak, sadece sessiz bir izleyici olursak o ülke yavaş yavaş popülizme doğru kayabilir. İstikrar ve güven ortamına hep beraber sahip çıkmak zorundayız."

Babacan, Türkiye'nin yakın tarihinde ve çok sayıda ülkede kötü politikaların ve istikrar ortamının bozulmasının nelere mal olduğunun görüldüğünü kaydederek, o kötü günlere kayıp gitmek için ortamın müsait olduğunun altını çizdi.

Güven ve istikrarın önemine dikkati çeken Babacan, şunları ifade etti:

"Bu popülist söylem ve popülizmin hakim olmaya başladığı siyasi ortam Allah korusun zemini çok hızlı kaydırır. Ne olduğunu şaşırırız, 'bunlar başımıza nereden geldi' deriz. Çok çok tehlikeli, çok dikkat etmeliyiz. Çünkü Türkiye olarak keyfi bir ekonomi politika uygulama lüksümüz yok. Biz cari açığı olan ve bu açığı dış kaynaklarla finanse etmek zorunda olan bir ülkeyiz. Bu çarkın dönmesi kısa ve orta vadede ancak güven ve istikrarla mümkün. Şu anki mevcut refah seviyemizi korumak ve yükseltmek ancak ve ancak Türkiye'ye kaynak gelmeye devam etmesiyle mümkün. Bunun başka çaresi yok. Merkez Bankası ne yaparsa yapsın sadece Türk Lirası basıyor. Dolar, avro basma imkanı yok, rezerv de kısıtlı. Dolayısıyla güven ve istikrar tek çaremiz."

"Daha rasyonel, daha uzun vadeli bakan politika, AB'de zemin kaybediyor"

Ali Babacan, Yunanistan'ın temerrüde düşmesi durumunda, bunun başka ülkelerin ekonomilerini etkileme miktarının 2 yıl öncesine göre daha azaldığını belirterek, "Bir bakıma piyasalar bugün için buna çok daha hazır" dedi.

Yunanistan'ın temerrüde düşmesi ve bunun sonucunda ortak para biriminden çıkmasının orta ve uzun vadede Avrupa'ya ciddi problemler getirebileceğine işaret eden Babacan, AB'nin kurulmasının temelinde ortak ekonomik çıkarlar bulunduğunu ve şu anda AB'de ortak ekonomik çıkar zemininin son derece gevşediğini dile getirdi.

Babacan, yeni Avrupa parlamentosunun yüzde 25'inin popülist milletvekillerinden oluştuğunu söyleyerek, "Her AB ülkesinde popülist partiler zemin kazanıyor. AB aleyhinde en çok konuşan partiler daha çok oy alıyor. Daha rasyonel, daha uzun vadeli bakan politika, AB'de zemin kaybediyor" şeklinde konuştu.

Babacan, bir ülkenin Avro Bölgesi'nden çıktığı anda bunun bir ilk teşkil edeceğini ve artık bunun mümkün olabileceğinin herkese gösterileceğini ifade etti.

Bir ülkede ekonomik istikrarsızlık oluştuğu zaman hemen Yunanistan örneğinin insanların aklına geleceğini ve daha sonraki her çalkantılı dönemde pek çok AB üyesi ülkenin risk primlerinin yükseleceğini belirten Babacan, "Borcunun milli gelire oran olarak yüzde 100'ün üzerinde çok ülke var ve bu ülkeler öyle yüzde 1-2'lik faiz artışını dahi kaldıramazlar" dedi.

Yunanistan'la ilgili konunun gelecek dönemde suhuletle sonuçlanmasını umduğunu dile getiren Babacan, uzlaşmamanın maliyetinin dünyaya ve Avrupa'ya çok büyük olacağına dikkati çekti.

Yunanistan'ın doğrudan Türkiye'ye etkisinin olmadığını ancak dünyada bir bakıma istikrarı temsil eden Avrupa'da eğer sıkıntı olursa bunun kimsenin hayrına olmayacağını dile getiren Babacan, "Uzun vadeli düşünmeliyiz. Çocuklarımızın, torunlarımızın Türkiye'sini düşünmeliyiz. Ama günlük siyaset bunun tam tersini söylüyor. 'Hemen bugüne yarına bakalım' diyorlar. Birileri çıkıp da bu ülkenin uzun vadede hayrına neyin olup bittiğini söylemelidir. Doğru politika uygulayanlara da cesaret verilmelidir" dedi.

Ali Babacan, böyle bir ortamda sermaye piyasası oyuncularına çok büyük iş düştüğünü vurgulayarak, hükümet olarak sermaye piyasalarının geliştirilmesi için yaptıklarını, ilave sermayeyi teşvik etmenin ne kadar önemli ve ileri bir adım olduğunu anlattı.

Geçenlerde Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) toplantısında Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın diğer ülke merkez bankası başkanlarına bu konuyu anlattığını anımsatan Babacan, "Toplantı sonrasında başkanlar Başçı'nın yanına gelmiş ve 'şunun detaylarını biz de alsak. Nasıl yaptınız, bize de anlatır mısınız?. Çünkü bizde de aynı sorunlar var. Biz de sizden öğrensek' demişler. Bu önemli bir durum. Ciddi bir perspektif değişikliği oldu" şeklinde konuştu.

Bazı büyük şirketlerin halka açılmayı bir külfet olarak gördüğünü "Maliye'den sonra SPK'yı da mı başıma sarayım" dediklerini ifade eden Babacan, halka açılmanın biraz külfetinin yanında nimeti olduğunu dile getirdi.

Kayıt dışılığın son yıllarda azaldığını, ancak yine de yüksek seyrettiğini söyleyen Babacan, kayıt dışılığın şirkete kısa vadede para kazandırıyor gibi gözükse de uzun vadede ortaklar arasında ihtilafa neden olduğunu, güvensizliğin artmasına ve çok daha büyük maliyetlere sebebiyet verdiğini sözlerine ekledi.

(Son)

Kaynak: AA / Ekonomi

Merkez Bankası Ali Babacan Yunanistan Türkiye Ekonomi Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title