Cuma namazı nasıl kılınır, kaç rekattır? Abdest nasıl alınır? 29 Kasım hutbesi
İslam aleminde heyecanla beklenen bir zaman olan günlerin en değerlisi Cuma günü geldi! Duaların geri çevrilmediği bu mübarek günde, Cuma namazı için camilere akın edilir. Sokaklara taşan cemaat, imamın okuyacağı 29 Kasım Cuma hutbesi huşu içinde dinleyecek. Peki, Cuma namazı nasıl kılınır, kaç rekattır? İşte, Cuma hutbesi metni ve detaylar...
Bir Cuma gününe daha gelmenin sevinci ve heyecanı ile Cuma namazı vakti için hazırlıklara başlandı. İslam aleminin haftalık bayramı olan Cuma gününde, Müslümanlar camileri dolduracak ve hatta birçok yerde sokaklara taşacak. Diyanet tarafından hazırlanan 29 Kasım Cuma hutbesi konusu Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlendi. Peki, Cuma namazı nasıl kılınır, kaç rekattır, kime farzdır, sünnetleri nelerdir? Abdest nasıl alınır? Cuma hutbesi metni ve Cuma namazı hakkında merak edilenler haberimizde.
CUMA NAMAZI NASIL KILINIR, KAÇ REKATTIR?
Cuma günü camide öğle namazı vaktinde cemaatle kılınır. Cuma namazı dört rekat ilk sünnet, iki rekat farz ve dört rekat son sünnet olmak üzere on rekattır. Önce ilk sünnet tıpkı öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sünnetin ardından imam-hatip minbere çıkarak oturur. Müezzin, iç ezanı okur. Ezandan sonra imam-hatip kalkarak iki kısımdan oluşan hutbeyi okur. Hutbede cemaati dini konularda bilgilendirici ve yönlendirici konuşma yapar.
Hutbe okunduktan sonra imam-hatip minberden inerek cemaatin önüne geçer ve cemaate iki rekat Cuma namazı kıldırır. İmam-hatip, Cuma namazının farzına ve cemaate imam olmaya, cemaat de Cuma namazına niyet eder. Tıpkı cemaatle kılınan sabah namazı gibi iki rekat Cumanın farzı kılınır. Cuma namazında imam-hatip, Fatiha ve zamm-ı sûreyi sesli olarak okur.
Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, cumanın son sünneti kılınır. Bu sünnet, öğlenin ilk sünneti gibi kılınır. Böylece Cuma namazı tamamlanmış olur.
CUMA NAMAZI KİMLERE FARZDIR?
Şu şartları taşıyan kişiye Cuma namazı kılmak farz olur:
1. Müslüman olmak,
2. Akıllı olmalı,
3. Ergenlik çağına gelmiş olmak,
4. Erkek olmak,
5. Hür ve serbest olmak,
6. Mukim olmak (misafir olmamak),
7. Sağlıklı olmak,
8. Kör olmamak,
9. Ayakları sağlam olmak.
ABDEST NASIL ALINIR?
Diyanet Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı tarafında abdest nasıl alınır şöyle anlatılmış; Niyet ve besmele ile abdeste başlanıp önce eller bileklere kadar ve parmak araları da hilallenerek/ovuşturularak üç defa yıkanır. Varsa deri üzerindeki hamur, boya, sakız gibi maddeler temizlenir. Parmaktaki yüzük oynatılır. Misvak veya diş fırçası ile, bunlar yoksa sağ elin parmaklarıyla dişler temizlenir. Sağ el ile üç defa ağza, üç defa da burna su verilir. Üç kere yüz yıkanır. Sonra dirsekle birlikte sağ kol üç defa, sonra aynı şekilde sol kol üç defa yıkanır. Sağ el ıslatılarak avuç ve parmakların içiyle başın üstü bir defa mesh edilir. Bu şekilde başın dörtte birini mesh etmek yeterli ise de iki elle başın tamamının mesh edilmesi Malikî mezhebine göre farz, diğer mezheplere göre sünnettir. Eller yine ıslatılarak başparmakla kulağın dışı, şehadet parmağı veya serçe parmakla içi mesh edildikten sonra her iki elin arkasıyla boyun mesh edilir. Önce sağ, sonra sol ayak, parmak uçlarından başlanarak topuk ve aşık kemikleri de dâhil olmak üzere yıkanır. Parmak aralarının yıkanmasına özen gösterilir.
CUMA HUTBESİ METNİ
Diyanet'in sitesinde yayımlanan 29 Kasım Cuma Hutbesi metni şu şekilde:
DİNİN ÖZÜ SAMİMİYETTİR
Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum ayet-i kerimede Cenâb-ı Hak şöyle
buyuruyor: "Biz bu kitabı sana gerçeğin bilgisi
olarak indirdik. Öyleyse samimi bir inanç ve
bağlılık göstererek sadece Allah'a kulluk et."1
Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber
Efendimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: "Allah, ancak
samimiyetle ve sadece kendi rızası gözetilerek
yapılan ameli kabul eder."2
Aziz Müminler!
Yüce dinimiz İslam'ın özü samimiyettir. Söz
ve davranışlarımızın Allah katında değer kazanması,
samimiyetimize bağlıdır. Samimiyet; Rabbimize
gönülden iman etmek, bu imanın gereği olarak da
hiçbir dünyevi karşılık ve menfaat beklemeden
sadece Allah'ın rızasını amaçlayarak yaşamaktır.
Samimiyet, canlı-cansız bütün varlıklara karşı iyi
niyet beslemektir. Samimiyet, ya olduğu gibi
görünmek ya da göründüğü gibi olmaktır.
Kıymetli Müslümanlar!
Resûl-i Ekrem (s.a.s) bir hadisinde
"Din samimiyettir." buyurmuştur. Sahabe-i kiram
merak edip, "Kime karşı samimiyet Yâ Resûlallah?"
diye sorunca Sevgili Peygamberimiz şöyle cevap
vermiştir: "Allah'a, Kitabı'na, Resûlü'ne,
Müslümanların idarecilerine ve bütün
Müslümanlara."3
Peygamberimizin mübarek ifadelerinden
anlıyoruz ki, din deyince aklımıza samimiyet
gelmelidir. İslam dinini ihlas ve samimiyetten, halis
niyetler ve saf yüreklerden ayrı düşünmek
imkânsızdır.
Müslüman, Cenâb-ı Hakk'a samimiyetle
kulluk eder. İbadetlerinin, dualarının, yardım
taleplerinin tek muhatabı Allah'tır. "Sözlerin en
güzeli" olan Kur'an-ı Kerim'e samimiyetle bağlanır.
Kur'an'ın lafzını zihnine, hükmünü hayatına
aktarmak için gayret eder. Resûl-i Ekrem
Efendimize sadakatle itaat eder. Derin bir sevgi ve
samimiyetle onu örnek alır, onun gibi yaşamak için
uğraşır.
Müslüman, içinde yaşadığı toplumda huzurun
hâkim olması, barış ve güvenin sağlanması için kul
hakkına riayet eder. Eğitimden ticarete, aileden
mahalleye her alanda ve her şartta hakkı, hukuku ve
adaleti korur. Amir ya da memur, kadın ya da erkek,
çocuk ya da yetişkin farkı gözetmeksizin,
çevresindeki herkese karşı sorumluluklarını
samimiyetle yerine getirir.
Müslüman, "ümmet-i Muhammed" ailesinin
şerefli bir ferdi olduğunun idrakindedir. Cinsiyeti,
ırkı, rengi ve dili ne olursa olsun, bütün müminlere
karşı hasbi davranır. Şefkat ve merhametle açılan
kardeşlik kollarını, muhabbetle edilen sıcak bir
kardeş duasını her türlü kazancın üstünde tutar.
Değerli Müminler!
İnsanı hırsına esir eden ve samimiyete gölge
düşüren en büyük illet, riya ve gösteriştir. Yüce
dinimiz, söz ve davranışlarımızın her türlü hileden
ve çıkar oyunlarından uzak olmasını emreder.
"Karşılığını sadece Allah'tan umarak" iyi işler
yapmayı bize öğütler. Dürüstlükten ve samimiyetten
ödün veren, insanların gözünü boyayarak kazanç
sağladığını zanneden kimselerin aslında kaybettiğini
söyler. Zira "görsünler ve duysunlar diye" iş yapan
riyakârın eline geçecek olan, dünyada da ahirette de
ziyandan başka bir şey değildir.
Aziz Müslümanlar!
Allah Resûlü (s.a.s) bir hadis-i şerifinde bizleri
şöyle uyarmaktadır: "Allah sizin görünüşlerinize
ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve
amellerinize bakar."4 O halde, Rabbimizin katında
iyi bir kul, halis bir Müslüman olmak istiyorsak,
temiz bir yüreğe ve samimi amellere sahip olalım.
Allah'ın rızasını hayatımızın amacı haline getirelim.
O'nun gizli-açık her halimizi görüp bildiğini ve
sadece samimiyetle yaptıklarımızı ödüllendirdiğini
aklımızdan çıkarmayalım. Gösterişten ve
ikiyüzlülükten uzak duralım. Hep birlikte
Peygamberimizin duasıyla Allah'a yalvaralım: "Ey
Rabbimiz ve her şeyin Rabbi olan Allah'ım! Beni
ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlâsla
bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!"5