Astım Tedavisinde Sürekliliğin Önemi Büyük

Dünyanın lider araştırmacı ve aşı şirketlerinden GSK, 6 Mayıs Dünya Astım Günü ile ilgili olarak, herkesi bu hastalıkla ilgili farkındalığa davet ediyor. Sık tekrarlayan hırıltılı solunum şikayetleriniz bulunuyorsa, merdiven çıkarken ya da egzersiz esnasında öksürüyorsanız, polen gibi alerjenlere veya hava kirliliğine maruz kaldığınızda göğsünüzde sıkışma hissi yaşıyorsanız, ailenizde astım geçmişi varsa siz de astım hastası olabilirsiniz.[1],[2],3

Hayat boyu4,5 süren bir hastalık olan astım, tekrarlayan nefes darlığı, öksürük, göğüste baskı hissi ve hırıltılı solunum şikayetlerine neden oluyor.1,[3] Bu şikayetlerin nedeni ise akciğerlerdeki hava yollarının kızarık ve şiş olması ayrıca hava yollarının düz kaslarındaki kasılma nedeniyle meydana gelen daralma.1,4

Astım hastalığının teşhisi için bir diğer ayırt edici özellik ise gece ve/veya sabaha karşı nöbetler halinde gelen nefes darlığı, hırıltılı soluk alıp verme, öksürük ve göğüste baskı hissi gibi şikayetlerin alerjen ya da sigara dumanı ile karşılaşıldığında nöbetler halinde meydana gelmesi. 3 Alerjik burun akıntısı, göz yaşarması, ağıza acı su gelmesi, sinüzit gibi ek bilgilerin de doktorla paylaşılması, teşhis ve tedavi sürecinin kalitesi açısından önem taşıyor.3

Astım hastasıysanız bunlara dikkat:

Erişkinlerde işgücü, çocuklarda okul devamlılığında azalmaya neden olan bu hastalığın uygun bir tedavi ile kontrol altına alınması mümkün.2,5 Astımı tetikleyen faktörler arasında ise birçok iç ve dış ortam etkileri bulunuyor. Halı, örtü gibi tüylü eşyalarda bulunan gözle görülmeyecek kadar küçük canlılar (akarlar)[4] ve evcil hayvanların derileri, tükürükleri ve idrarları alerjen etkileri tetiklerken3, nemli ortamlarda üreyen küf mantarları da astımı tetikleyen iç ortam faktörleri arasında yer alıyor.3

Soğuk hava, besinler, katkı maddeleri ve bazı ilaçların da tetiklediği astım, duyarlı bireylerde polenlerin alerjen etkisiyle de görülebiliyor.1,[5] Hava kirliliğinin sadece dış ortamda değil iç mekanlarda da bir tehdit oluşturduğu astım atakları3, sigara dumanına maruz kalınması ile de ortaya çıkabiliyor.[6] Sadece pasif içiciliğin değil, sigara kullanımının da olumsuz etkilediği astım hastalığında, sigara kullanmayan hastaların tedaviye olumlu yanıt verme olasılığı sigara kullananlardan daha yüksek oluyor.[7]

Dünyanın lider araştırmacı ilaç ve aşı firmalarından biri olan GlaxoSmithKline (GSK) Türkiye Medikal Direktörü Yıldıray Tanrıver GSK olarak solunum hastalıkları alanındaki çalışmalar doğrultusunda, Dünya Astım Günü vesilesiyle astım hastalığı hakkında dikkat çekmek istediklerini belirtti. Tanrıver, astım hastalığının tedavisinde sürekliliğinin esas olduğunun altını çizerek "Hastalığın kontrol altına alınması ve takibi hastaların yaşam kalitesini artırmada önemli rol oynuyor, Bu nedenle hekimlerin astım hastalarını ilk zamanlarda dört haftada bir görerek hastalığı kontrol alma sürecini yakından takip etmesi, ilerleyen dönemde ise her üç ayda bir düzenli kontrollerin yapılması gerekiyor"[8] dedi.

Hamilelik döneminde de astımın çok iyi izlenmesi gerektiğini belirten Tanrıver, astımı kontrol altında olmayan hamilelerin bebeklerinin oksijen azlığı nedeniyle ölüme kadar giden sağlık sorunlarıyla karşı karşıya olduklarını da sözlerine ekledi.[9] Tanrıver, solunum yolu enfeksiyonlarına karşı dikkatli olunması gerektiğini[10] belirtirken, şişmanlığın da astım için bir risk faktörü olduğunu vurguladı.9,[11]

Türkiye'de GSK

GSK 50 yılı aşkın bir süredir faaliyette olduğu Türkiye ilaç sektörünün lider firmaları arasında yer almaktadır. GSK Türkiye, yaklaşık 950 çalışanla Türkiye'de sağlık çözümleri hizmeti sunmaktadır.

GSK bugün en önemli sağlık alanlarında yenilikçi, etkin ilaç ve tedaviler üretmektedir. Bu alanlar arasında astım, KOAH, enfeksiyon, grip, akıl sağlığı, hepatit, nadir hastalıklar, sinir sistemi hastalıkları ile kalp damar ve sindirim hastalıkları yer almaktadır. Şirket ayrıca, kansere karşı yeni tedaviler geliştirmeye özel bir önem vermekte olup aşı alanındaki yenilikçi çalışmalara da liderlik etmektedir. GSK, toplum sağlığını korumak ve geliştirmek açısından büyük öneme sahip olan aşılar konusunda da liderdir ve zengin bir portföye sahiptir.

Türkiye'nin ilaç ve aşı Ar-Ge'si ile üretimindeki büyük potansiyeline inanan GSK, ülkemizde yeni yatırımlara hazırlanmaktadır. GSK'nın aşı alanındaki Ar-Ge çalışmaları için öncelikli ülkeler arasında yer alan Türkiye, 2014 yılı itibariyle ilaç alanındaki Ar-Ge çalışmaları için de yatırım yapılacak öncelikli ülkeler listesine (GSK Clinical Country Footprint) girmiştir. Bu gelişme ile Türkiye, herhangi bir tedavi alanında planlanan klinik çalışmalar için GSK Global tarafından değerlendirilen ilk ülkeler arasında bulunarak, GSK bünyesinde klinik araştırmalar merkezi haline gelmiştir. İlaç endüstrisinde Türkiye'ye olan Ar-Ge yatırımlarının artmasına ve yeni istihdam olanaklarına öncülük eden GSK'nın hedefi, Ar-Ge'nin yanı sıra üretim yatırımı da yaparak ürün portföyünü jenerik ilaçlarla zenginleştirmek ve bu süreçte Türkiye'ye teknoloji transferi gerçekleştirmektir.

GSK, Türkiye'ye büyük önem vermekte, ülkemizin potansiyelinin hayata geçmesiyle doğacak sinerjinin firmanın çevre bölgelerdeki faaliyetlerine de güçlü bir destek sağlayacağına inanmaktadır. GSK bu doğrultuda Türkiye'yi bölgesel merkez yapmak yolunda önemli bir adım atmış ve 30 ülkeden oluşan GSK MEA (Ortadoğu ve Afrika) bölgesinin merkezini İstanbul'a taşımıştır. 2014 yılı itibariyle, Ortadoğu ve Bağımsız Devletler Topluluğu'ndaki operasyonlar yeniden düzenlenerek, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Ukrayna'dan oluşan MENA-CIS isimli yeni bir bölge oluşturulmuştur. Türkiye'nin ilaç sektöründe bölgesel bir merkez olması yönünde güçlü birer adım olan bu kararlar aynı zamanda, Türkiye'ye olan güvenin de bir göstergesi niteliğini taşıyor.

Dünya Astım Günü Türkiye Güncel Haberler