Haberler

Aydın Örs: Kırgınlıklarım Oldu

'Tanjeviç'in Ben Görevdeyken Transfer Görüşmeleri Yapmasına Hiç Kızmadım, Profesyonel Hayatta Bunlar Var. Ama Ben Yapar Mıydım, Kesinlikle Hayır...'

'Tanjeviç'in ben görevdeyken transfer görüşmeleri yapmasına hiç kızmadım, profesyonel hayatta bunlar var. Ama ben yapar mıydım, kesinlikle hayır...'

Fenerbahçe'yi 100. yılında şampiyon yaptıktan sonra görevden ayrılmak zorunda kalan Aydın Örs, Fanatik Gazetesi'ne konuştu.

Efes serisinin son maçının ardından "Biz bu ekiple Fenerbahçe'nin tarihine geçtik. Ancak şimdi hemen önümüze bakmamız, bu takımı Avrupa'da zirveye çıkarmamız lazım" açıklaması yaptınız. Bunun sonuna da bir paragraf açıp, sözleşmenizin bittiğini de söylediniz. Daha sonra ispatlandı ki, siz Play Off mücadelesi yaparken yeni bir coachla anlaşılmıştı. Bu sizin kulağınıza gelmemiş miydi, ya da hissetmemiş miydiniz?

O basın toplantısında şampiyonlukların önemli olduğunu ancak Avrupa'da elde edilecek başarıların daha da önemli olduğunu ve bundan sonraki hedefin Avrupa'da şampiyonluklar olması gerektiğini söylemiştim. Çünkü ben Efes'te de, A Takım'da göreve başladığım zaman bu sloganla yola çıkmıştım. Avrupa'daki başarılar sizi insanların kalbine yerleştiriyor İkinci soruya gelince, açıkçası ben geriye dönük bu tür konularda konuşmak istemiyorum ama şu kadarını söyleyeyim. Böyle bir olayın gerçekleştirilmek istendiği hakkında benim kulağıma gelen söylentiler vardı. Ama tekrar söylüyorum, bu konularda geriye dönmek de istemiyorum. Çünkü ben Fenerbahçe'de üç yıl geçirdim ve basketbol hayatımın en renkli, en heyecanlı ve en güzel üç yılıydı diyebilirim. Camianın taraftarların, tabii ki başkanın bana olan desteği, hep birlikte şampiyonluğu kazanmamız, bana taraftarı olduğum kulübün 100. yılında, bu takımın başında olma fırsatının verilmesi, büyük bir şanstı, gurur verici bir olaydı. Bu nedenle ben çok mutlu ayrıldım, bazı kırgınlıklarım da olmadı değil ama özellikle camianın ve taraftarların ben ayrıldıktan sonra, bana duydukları çok içten, samimi sevgiyi gördükçe, yaşadıkça, Fenerbahçeli olmanın hazzını ayrıldıktan sonra da tattım diyebilirim.

Fenerbahçe taraftarı sizin ayrılma şeklinize belki de bundan sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir sevgi gösterisiyle tepki verdi, yürüyüşler yapıldı. Taraftarların bu davranışları hakkındaki düşüncelerinizi ve aranızdaki ilişkinin nasıl bu noktaya geldiğini anlatır mısınız?

Başta da söyledim, Fenerbahçe taraftarının tepkisi benim hayatım boyunca unutamayacağım şeylerdi. Kolay kolay hiçbir antrenöre nasip olmayacak sevgi gösterileriydi bunlar. O yüzden ben çok mutlu ayrıldım diyorum. Bir antrenör için yürüyüş yapılmasının, bu tarz bir sevgiyle ödüllendirilmesinin altında sadece 100. yıl şampiyonluğunun olduğunu sanmıyorum. Fenerbahçe, çok seçici, bilinçli ve karşıdakini çok iyi tanıyan bir taraftar profiline sahip. Bunu da özellikle futbolda, kendi sahamızda oynadığımız maçlardaki yaptıklarıyla gösteriyorlar. Abdi İpekçi’de de gerek yarı finalde Galatasaray, gerekse finalde Efes serilerinde inanılmaz bilinçli bir seyirci vardı. Sahaya bir tane yabancı madde atılmadı, sadece takımlarını desteklediler. Bu kadar bilinçli seyirci, tabii ki Fenerbahçe’nin bünyesindeki insanları da takip ediyor. Yani nasıl insanlar olduklarını, neler yaptıklarını gözlemliyor. Burada karşılıklı konuşmalar, tanışmalar olmadı sonuçta ama bir empati kuruldu. Herkes birbirini çok iyi tanıdı. Onlar benim ne istediğimi iyi anladılar, ben de onlara her zaman iyi mesajlar gönderdim. Bu sevginin şampiyonlukla ilgisi yoktu. Sonuçta benim başında bulunduğum takım iki sene şampiyon olamadı ama taraftarlarla aramızdaki bağ aynı şekildeydi.

Fenerbahçe taraftarlarının en çok ziyaret ettiği internet sitesi 'antu.com' yılın antrenörü ödülünü size verdi. Ancak siz Şükrü Saracoğlu Stadı’ndaki ödül törenine gitmediniz. Bunun sebebi kırgınlık mıydı, sağduyu muydu?

Kesinlikle hayır, kırgınlık olabilir mi... Sonuçta size çok anlamlı bir ödül vermiş o insanlar. Bu tamamen benim orada insanları rahatsız etmemek adına aldığım bir karardı. Orada olabilecek bir iki tezahürattı, şuydu, buydu... Bunlara gerek yok diye düşündüm. Belki bazı insanlar rahatsız olabilirdi.

Siz oyuncularınızın geçtiğimiz sezon final serisinde geldikleri noktaları düşündüğünüzde, takımın başında kalsaydınız, bu sezon hedef Final-Four olacak mıydı?

Görevde kalsaydım tabii ki hedefim, geçen sezon başında yaşadığımız yeni takım olmanın getirdiği sıkıntıları bu sezon yaşamayacağımızı da göz önüne alarak çok daha iyi yerlere gelmekti. Bunun için de birkaç kaliteli takviye yapmayı düşünüyorduk.

Hem bir Fenerbahçe taraftarı, hem de geçen sezon bu takımın hocası olarak, bu yılki takımı nasıl buluyorsunuz, rollerin tam oturmadığı eleştirisine katılıyor musunuz?

Benim bu sezonki kadro hakkında yorum yapmam çok doğru olmaz. Ancak şunu söylebilirim, bu takımın başarısı beni gururlandırır. Çünkü bu oyuncuların bir takım haline gelmesinde katkım olduğunu düşünüyorum ve başarıları göğsümü kabartır. Ayrıca ben Fenerbahçeliyim, galibiyetlere çok sevinirim.

Taraftarların bir bölümünün size yapılanlar karşısında maçlara gitmediği konuşuluyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Bu taraftarın kendi iradesidir. Ancak şu var. Sonuçta isimler gelip geçicidir. Taraftarın Fenerbahçe için o salona gitmesi gerekiyor. Bu bir bayrak yarışı. Benden önce de burada isimlerini saygıyla andığım birçok kişi çalıştı, benden sonra da bu devam edecek.

Peki bu konu hakkındaki son sorum... Kişilere kırgınlığınız var mı? Mesela resmi sitenin size teşekkür yazısını bile iki gün sonra yayınlaması, hep yanınızda görünen insanların, bir anda sizi yalnız bırakması... Bunlar hiç içinizi acıtmadı mı?

Ben bu konuda yorum yapmak istemiyorum. Susma hakkımı kullanıyorum.

Federasyon Başkanlığı için bazı çevrelerde adınızın geçtiğini biliyoruz. Size böyle bir teklif geldi mi? Geldiyse ya da gelirse cevabınız ne olur?

Bunu sorduğun için teşekkür ediyorum ve net olarak söylüyorum. Böyle bir teklif geldi çeşitli kesimlerden ama ben kesinlikle böyle bir şey düşünmüyorum. Ben basketbolun teknik kesiminde kalmayı planlıyorum, bunu istiyorum. Herkesin de bunu artık çok iyi bilmsini istiyorum, Federasyon Başkanlığı gibi bir düşüncem yok ve olmayacak.

Kabul etmedim, çünkü...

Bana teklif edilen görevi kabul etmememin iki nedeni var. Birincisi sezon bitmeden gelişen olayların şekli, ikincisi de antrenörlükten yönetime geçişi istemememdi.

Başkan Aziz Yıldırım Tanjeviç'in imza töreninde "Aydın Hoca şimdi gelse yine basketbol şubesini ona teslim ederim" dedi. Size teklif edilen görevi neden kabul etmediniz?

Başkana ayrı bir paragraf açmak lazım. Başkanımız bana göreve geldiğim ilk günden, son güne kadar büyük bir destek verdi. Bunu hiçbir zaman unutamam. Tabii profesyonel hayatta da takdir hakları her zaman değişik kullanılabilmiştir. Bunu da saygıyla karşılamak gerekir. Yine de Başkan beni kulüpte tutabilmek için değişik bir görev teklif etti. O görevde farklı bir sorumluluk isteyen, erkek ve bayanları da içine alan, bütün basketbol şubesini kapsayan bir görevdi. Ama sezon bitmeden gelişen olayların şekli ve benim antrenörlükten yönetim tarzına geçişi düşünmemem böyle bir karar vermeme neden oldu. Çünkü bana teklif edilen teknik danışmanlık değildi, o görev CEO'luk, ya da genel müdürlük, nasıl tanımlanırsa işin yöneticilik kısmını kapsıyordu. Bu ve çeşitli nedenler görevi kabul etmememin nedeniydi.

Çeşitli nedenler derken Tanjeviç'in göreve getirilmesi bu nedenlerden birisi miydi? Çünkü bir yanda CEO'luk teklifi var, yani tam yetki ama diğer yanda da coach daha önce belirlenmiş. Bu çelişki de kararınızı etkiledi mi?

Evet aslında bu çelişki de var ama belki burada esnek olabilirdim. Başlıca neden, teklif edilen görevin benim alışık olmadığım, antrenörlükten çok farklı bir yapı ve sorumluluk isteyen görev olmasıydı.

'Bazı anlarda duygusal oluyoruz'

Tanjeviç siz görevdeyken transferler görüşmeleri yaptı. Bu davranışlar sizi kırdı mı?

İnanın en ufak bir kırgınlığım yok. Profesyonel hayatta da bunlara alışmak lazım. Biz bazen biraz fazla duygusal davranıyoruz. Ona öyle bir teklif gelmiştir, o da kabul etmiştir.

Peki o zaman şöyle sorayım, siz aynı şeyi yapar mıydınız?

Ben yapar mıyım, yapmam! Sezon öncesinde Galatasaray'dan bana böyle bir teklif geldi ben de nezaketle geri çevirdim. Gerek Fenerbahçeli Aydın Örs olarak, gerek de takımın başında çok saygın ve değerli bir antrenör olduğu için kabul edemeyeceğimi söyledim. Sonuçta bu Murat Özyer değil, başkası olsa da değişmezdi. Benim anlayışım böyle.

Mrsiç mükemmel bir insan* Damir Mrsiç, Fenerbahçe'ye geliş sebebini "Aydın Örs'le çalışma isteği" olarak açıklamıştı. Bir oyuncunun bu şekilde konuşması nasıl bir duygu ve siz Mrsiç hakkında ne düşünüyorsunuz?

Öyle konuşması beni çok mutlu etti. Çünkü Mrsiç benim tanıdığım en iyi sporculardan ve en iyi insanlardan birisi. Hayatım boyunca bende iz bırakan on sporcu varsa bir tanesi de Mrsiç'tir. Zaten bu kadar iyi sporcu olmasa günümüz basketbolunda bu yaşta bu kadar aktif oynaması çok zor olurdu. Ama öyle iyi çalışıyor ki, onun yaptığı ağırlık çalışmalarını anlatamam size... Bir de Fenerbahçe'nin takım kaptanı oldu, mutluydu ve o mutluluk oyun içindeki performansını da çok artırıyordu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Spor

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title