Haberler

CHP Lideri Baykal'dan Hükümete Sert Eleştiri

Partisinin Grup Toplantısında Konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Hükümetin AB Politikasını Sert Bir Dille Eleştirdi.

Partisinin grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, hükümetin AB politikasını sert bir dille eleştirdi.

17 Aralık 2004 yılındaki zirvenin Türkiye'nin AB ile tam üyelik arayışında çok önemli bir sapma olduğunu ifade eden Baykal, AB'nin ilk defa Türkiye'ye uçu açık müzakere, tam üyelik dışında bir ilişki gibi şartlar sunduğunu belirtti

Bu şartların başka hiçbir ülkeye konulmadığını söyleyen Baykal,"Kıbrısla ilgili senin protokol imzalaman lazım dediler.Kıbrıs'ı tanımıyorsun, böyle birşey olmaz dediler.Kıbrıs'ı tanıman lazım dediler.Türkiye'ye protokolü imzalattılar.Türkiye, limanları ve havaalanlarının Rum gemilerine açma taahhütü verilmiştir.40 yıldır siyasi ön koşulsuz bu yolda mücadele ederken ilk kez AKP iktidarı iki temel noktada çok önemli taviz veriyor.Bunlardan biri tam üyelik dışında ilişkiyi içine sindiriyor, ikincisi de bu üyelik tarzı için bile dahi Kıbrıs'ı tanıma anlamına gelecek olan adımlar atmayı taahhüt olarak benimsiyor. Ben daha imza atılmadan basın toplantısı yaptım ve Başbakan'ı imzalamayın, Türkiye'ye gelin dedim.Yarım üyelik vermeyi taahhüt ediyorsa onun altına nasıl imza atarsın dedik ama attılar.

Bize Kıbrıs Rum yönetimi ile ilişkilerinizi normalleştirin diyorlar.Bizde imza atmış bulunuyoruz.Biz tam üye olduğumuz zaman, KKTC'yi dünya kabul ettiği zaman, bizde Rumları kabul ederiz.Ama Rum yönetimini kabul etmek KKTC'nin varlığını inkar etmek anlamına gelir. Bu tuzağa düşmemek gerekir idi maalesef düşülmüştür.

17 Aralık'tan sonra yapay bayram havası yaşandı.Ben o zaman sevinemiyorum demiştim.Şimdi anladınız mı niye sevinemiyorum?Üyelik müzakereleri fiilen tıkanmış durumda.Niye gitmiyor?Kıbrıs tavizini vermemiz bizden isteniyor.8 başlıkta müzakereler hiçbir ciddi ilerleme sağlanamadığı halde resmen askıya alınmıştır.Hiçbir başlıkta kapanmayacaktır.Bu bir ciddi kırılmadır.Türkilye-AB ilişkilerinde bu hükümet daha her türlü esnekliği göstermeye hazır bir hükümet olduğu halde izlediği politika sonucunda bu işin tıkanma noktasına geldiğinin kesinlik kazandığı noktaya gelinmiştir.

Çok muhabbet tez ayrılık getirdi.Yapay, göstermelik muhabbet tez ayrılık getirdi.Bu AB politikası maalesef bu hükümet elinde çok kötü yönetilmiştir.Gereksiz taahhütler yapılmıştır.Gereksiz imzalar atılmıştır.Boş konuşulmuştur sonuç alınamamıştır.Bir büyük iddia zaafa uğratılmıştır.Türkiye AB'nin yanlış ve haksız tutumu dolayısıyla, hükümetin baskılar sonucu imza atmış olması sonucunda ciddi bir kritik noktaya gelindi.AB limanları Rumlara açın diyor. Biz diyoruz ki bu kabul edilemez. Açmamızı istiyorsanız sizde KKTC'ye yönelik izalosyonları kaldırın.Bize diyorlar ki bu ikisi arasında bağlantı yok.Senin görevin bu.Sen açaçaksın bunu taahhüt ettin. Biz istersek kaldırırız diyorlar."dedi

Muhalefet olarak istemeyerekte olsa Annan Planı'nı desteklediklerini söyleyen Baykal, konuşmasını şöyle sürdürdü;"Ne oldu? Rumlar o planı reddetti.Onları AB'ye tam üye olarak aldınız.Planı kabul edenlerin haklarını vermediniz, kendi kaderlerine terkettiniz.

Tutarsız politikalar bizi sıkıntıya soktu.Açmazsan müzakereleri askıya alırız dediler.Siz kaybedersiniz diyorduk.Bizde hükümetin bu politikasına destek olmaya çalışıyorduk.Ama birden bire baktık ki Fin teklifi çıktı.Derken Başbakan B planımız var dedi.Yeni öneri ortaya koyuyoruz dedi.Bu öneri Türkiye'ye ilan edilmedi.Halka, meclise, dışişleri komisyonuna, birkaç güne kadar hükümet üyelerine bu öneriden haber verilmedi. Cumhurbaşkanı ve devletin güvenlik güçleri habersiz.Biz bu teklifi AB üyeleri temsilcilerinden öğreniyoruz.Öneride bir limanı hiçbir şart koşmadan Rum yönetimine açmayı kabul ediyoruz.Bir havaalanını da açacağız ama biz sizin ve Rum yönetiminin bir yıl sonra KKTC'nin Magosa Limanı ve Ercan Havaalanını uluslararası alanda açılmasını umut ediyoruz.Türkiye bugüne kadar KKTC ambargo kaldırılmadan liman açmayız derken bir liman ve havaalanı tek taraflı olarak şarta bağlı kalmadan açarız diyoruz.

Diyorlar ki Ocak'ta açıkladığımız eylem planında bu vardı.Ocak ayında yayınlanan eylem planı tek taraflı Türkiye'nin limanları açacağına dair hüküm içermiyor.Bu karar Erdoğan ve Gül arasında şekillendi.Onlar tüccar siyasetçi ya.Kendi başlarına çıktılar yola.Tek taraflı olarak Türkiye'nin bir liman açacağına dair alınmış bir karar yoktu. Bir liman açmakla bütün limanları açmak arasında bir fark yoktur.Liman açmak Rum yönetimini tanıma anlamına geliyor.Oraya doğru gider bunu önlemek mümkün değil.

Kıbrıs konusunda ödün veriyorsan, bundan sonra AB sana Ege'yi de, Güney Doğu Anadolu'ya da, azınlıkları da, herşeyi söyler. Bu tehlikeli bir sürüklenmedir. Cumhurbaşkanımız Sezer ve Genelkurmay Başkanı Büyükanıt haberimiz yok dedi.Ortada devlet yönetme anlayışı ile bağdaşmayan, laubali bir dış politika yürütüyor. Sezer'e görüşmü soracağız diyor Putin'e, Karamanlis'e görüş soruyor.Dışişleri Bakanlığı bunlardan sonra süreç hakkında ilgililer bilgilendirilmiştir diye açıklama yapıyor.Bu konuda bilgi verdin mi?Vermedin.Başbakan Afyon'da Cumhurbaşkanı'na mı soracağız dedi.Kimseye sormaya gerek yok.Bilgilerimiz var diyor. Senin bildiğin bu kadar o bilgilerle getirdiğin yer burası.Başbakan, Denktaş'a saldırmaya başladı.Git ülkende konuş dedi.Sanki sorumlusu Denktaş.Türkiye'de Denktaş'ın memleketi. Denktaş bu davaya bir ömür verdi.

Sonra bana saldırmaya başladı.Kendi kendime bu hala Başbakan olamamış dedim.Bu hala kendisini lise münazara ekibinde hatip zannediyor. Kıbrıs diyoruz. Buradaki iddialara cevap ver.İşi saptırmaya yönelik bir davranış.Başbakana yıkaşan üslup değildir, kabaca küstahca bir üsluptur.Bu üslupla konuşan bir Başbakan, Cumhurbaşkanı olacağım diye gayret ediyor.Başbakan olarak ne yapıtığı ortada.Onun eline cumhurbaşkanlığını verirseniz neler yapar bunu milletin takdirine sunuyorum."

"Başbakan, AB müzakarelerini Lozan 'a kendi konumunu birde İnönü'ye benzetmez mi?" diye seslenen Baykal, bu sözlerinden sonra bir süre güldü.

Baykal,"Lozan müzakereleri kıvırtarak saptırarak yürütülmemiştir.Erdoğan'ın yüzüne gözüne bulaştırdığı Türkiye'yi küçük düşüren bu müzakereleri, Lozan ile nasıl karşılaştırırsın?İsmet İnönü'yü rahat bıraksın onun adına bir daha ağzına almasın."dedi

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title