Haberler

Sabancı: "İnovasyonun Önünü Açacak Politikalara İhtiyaç Var"

Tüsiad Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye'de Henüz Temel Bilim Ve Araştırma-geliştirme Çalışmalarında Ve Endüstriyel Uygulamalarda Somut Bir Birikim Ortaya Konulamadığına Dikkat Çekerek, Ab Üyeliği Yolundaki Türkiye'de De Araştırma, Teknoloji Ve İnovasyonun Önünü Açacak Politikaların Oluşturulması Önem Taşıdığını Söyledi.

TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, Türkiye'de henüz temel bilim ve araştırma-geliştirme çalışmalarında ve endüstriyel uygulamalarda somut bir birikim ortaya konulamadığına dikkat çekerek, AB üyeliği yolundaki Türkiye'de de araştırma, teknoloji ve inovasyonun önünü açacak politikaların oluşturulmasının önem taşıdığını söyledi.

TÜSİAD, "Türkiye'de Biyoteknoloji İşbirlikleri" başlıklı ikinci raporunu, düzenlenen basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıda konuşan Sabancı, 21. yüzyıla damgasını vuracak olan teknolojilerin başında gelen biyoteknolojinin tamamen yeni ürünler ve üretim yöntemleri yaratarak yeni ekonomik alanlar yaratmasının beklendiğini söyledi. Özellikle sağlık ve tarım alanında radikal dönüşümlere yol açan biyoteknolojinin; hayvancılık, enerji, kimya, madencilik ve çevre sektörlerinde de birçok uygulama alanı bulduğunu vurgulayan Sabancı, biyoteknolojide geliştirdikleri kapasitenin, yakın gelecekte ülkelerin rekabet güçlerini etkileyecek unsurlardan biri olacağını vurguladı.

Ömer Sabancı, biyoteknolojinin, yeni iş alanları oluşturmasının yanı sıra, dünya nüfusundaki artışla birlikte beslenme, sağlık hizmetleri, yaşam standartları ve çevre koşullarına ilişkin artan sosyal ve ekonomik sorunlara çare oluşturmak açısından da dikkat çektiğini kaydetti.

Sabancı, Türkiye de 1993 itibarıyla Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda modern biyoteknolojiyi ülkenin bilim ve teknoloji stratejisinde yedi öncelikli alandan biri olarak belirlendiğini hatırlattı. Sabancı, "Aradan geçen bu süreye karşılık, henüz temel bilim ve araştırma-geliştirme çalışmalarında ve endüstriyel uygulamalarda somut bir birikim ortaya konulamamıştır. Avrupa Birliği üyeliği yolundaki Türkiye'de de, araştırma, teknoloji ve inovasyonun önünü açacak politikaların oluşturulması önem taşımaktadır" diye konuştu.

Sabancı, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun 2004 yılında aldığı Türkiye'deki Ar-Ge harcamalarının GSYİH payının 2010 yılına kadar yüzde 2'ye çıkarılması kararını önemli bir hedef olarak gördüklerini belirterek, Türkiye'nin dünyadaki gelişmeleri takiple kendi ekonomisine katkıda bulunacak teknolojik alanları seçerek bu yönde stratejik planlar yapmak ve uygulamak zorunda olduğunu kaydetti.

İnovasyon yetkinliğinin artmasının da, Türkiye'nin üyelik sonrasında AB'ye uyumunun kolaylaşması açısından da büyük önem taşıdığını belirten Sabancı, ekonomik performans ölçütü olarak kişi başına düşen gelir düzeyi ve istihdam oranı esas alındığında, AB ölçütlerine yaklaşabilmek için gelişmiş ülkelere kıyasla çok daha yenilikçi ve üretken olunmasının önemine dikkat çekti. Türkiye'nin teknolojiyi üreten bir ülke konumuna gelmesi için özel sektör, devlet ve üniversitelerin bu konuda işbirliği içinde olmasının kilit bir rol oynayacağına işaret eden Sabancı, şöyle konuştu:

"Türkiye böylesine önemli bir teknolojik gelişmenin dışında kalmamalı; biyoteknolojinin hangi yönde gelişmesi gerektiği ve bu gelişmenin nasıl sağlanacağı konusunda geniş katılımlı bir yol haritası hazırlamalıdır. Biyoteknoloji konusunda hazırladığımız ikinci rapor ile Türkiye'de biyoteknoloji stratejisi oluşturulması konusunda kamuoyu yaratmayı ve biyoteknolojinin gelişiminde rol alacak ya da bu gelişmelerden etkilenecek olan sanayiciler, araştırmacılar, devlet kurumları ve çeşitli sivil toplum kuruluşları gibi tüm paydaşların bir araya gelip işbirliğini arttırmaları ve platform oluşturmalarına katkıda bulunmayı temenni ediyorum."

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title