Brent Petrol Nisan Ayı’nda %23,9 yükseldi
Geride bıraktığımız Nisan ayında petrol fiyatları 54$’dan 66,9$’a kadar yükseldi. Bu yükselişin nedenlerini iki ana başlıkta tartışmak doğru olacaktır. İlk etken aslında petrol fiyatlarının düşüşünü hızlandıran ABD kaynaklı etkenlerin tersine dönmeye başlamasıdır. İkinci etken ise petrolün üretiminde değil sevkiyatında oluşan risklerdir. Petrol fiyatları talepteki zayıf görünüme rağmen yükselişini sürdürüyor. Arz kanadını konuşmadan önce talep cephesini de kısa değerlendirmekte fayda var. Küresel talebin yaklaşık %20’sini oluşturan ABD, zor geçen Kış sonrası 1. çeyrekte %0,2 büyüme gerçekleşmesi ve toplam tüketimde %11 payı olan Çin’de de büyümenin kriz sonrası en düşük seviyelere düşmesi küresel talebin zayıfladığına işret ediyor. Talep cephesindeki bu etkenler petrol fiyatlarını aşağıya taşıyabilecek olmasına rağmen arz kanadı kısa-orta vadede daha belirleyici olacaktır.
ABD, sondaj faaliyetlerinde yüksek teknolojiyi en etkin kullanan üreticilerden biri olarak, geçtiğimiz yılın ikinci yarısından itibaren petrol fiyatlarını düşüren ana etken haline geldi. Fakat petrol fiyatlarının 45$’a kadar düşüş göstermesi, ABD’deki bazı üreticileri tedirgin etti diyebiliriz. Bu tedirginliği sondaj faaliyetlerinde de görmek mümkün. Son bir yılı ele aldığımızda ABD’de 1527 aktif sondaj kule bulunurken, geçtiğimiz hafta açıklanan rakamla birlikte bu sayı 679’a kadar düştü ve düşüş %56,9 düzeyinde. Üretim kanadında ise ABD üretimi bir süredir günlük 9,4 milyon varilin üzerine çıkamıyor. Tüm bu etkenler ABD’de üretim artış hızının düşeceğine yönelik spekülatif hareketler yaratıyor. Brent cephesinde özellikle 62$ üzerine çıkılması ve ABD ham petrolü WTI’da ise 54$ direnç bandının kırılması, petrol fiyatlarının düşüşünden fayda sağlayan Türkiye gibi ülkeler için de yakından izlenmesi gereken bir süreçtir.
Petrol fiyatlarını tedirgin eden bir nokta da Yemen’de yaşanan krizdir. Üretim kanadı olmasa bile petrol taşımacılığında stratejik noktalara denk gelmesi petrol fiyatlarını tehdit eden bir diğer unsur. Bölgede tansiyon kısmen düşse de toplam enerji sevkiyatının yaklaşık %7’sinin yapıldığı bir bölgede yaşanan çatışmalar tedirginlik yaratıyor. İran’ın P5+1 ile görüşmelerinden çıkabilecek anlaşmanın petrol fiyatlarını düşürebileceği konuşulurken, Yemen merkezli yeni bir kriz ve Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasına kadar gidebilecek bir süreç bölgede barışın pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor. Yemen’deki krizin derinleşmesi her ne kadar farklı iki süreç olsa da İran ile yapılan Nükleer görüşmeleri de tıkayabilir ve Haziran ayına kadar varılabilecek olası bir anlaşmayı geciktirebilir.