Sterlin / Dolar paritesi Brexit (İngiltere’nin AB’den ayrılması verilen isim) endişelerinin canlandığı ve Fed’in Aralık ayı toplantısında faiz artım ihtimalinin yükseldiği Ekim ayında 900 pips üzerinde değer kaybetti.

Bu ani değer kaybını başlatan hareketin fitili ise İngiltere’nin çiçeği burnunda Başbakanı ve Muhafazakar Parti Genel Başkanı Theresa May’in yaptığı açıklamalarla ateşlendi. Ekim ayının başında partisinin Birmingham şehrinde yaptığı yıllık kongre öncesinde İngiliz televizyon kanalı BBC’de yayınlanan programda İngiltere’nin AB’den ayrılma sürecinin (Brexit) gelecek yıl Mart ayı bitmeden başlatılacağını dile getiren T.May’in açıklamaları İngiliz finansal piyasalarında adeta bomba etkisi yarattı. AB’den ayrılık sürecini başlatacak olan Lizbon Antlaşmasının 50. maddesinin ne zaman devreye sokulacağına ilişkin soruya “50. maddeyi gelecek yıl Mart ayı bitmeden devreye sokacağız. Biz bunu bildirdikten sonra AB üyeleri müzakere sürecine karar verecek.” diyen T.May’in açıklanmaları AB’den çıkış sürecinin bankacılık ve finans piyasasını rahatlatacak alternatif bir anlaşma yapılmadan gerçekleşebileceğini gösterdi. İngiltere Başbakanı tarafından yapılan bu değerlendirme de “Hard Brexit” olarak tabir edilen sürecin yaşanabileceği korkusu yarattı.

İngiltere Başbakanın yaptığı bu değerlenme sonrasında Brexit sürecinde AB ile müzakereleri yürütmekle görevli bakan D.Davis’in "Referandum sonucunu tersine çevirecek, çıkış sürecini durduracak ya da İngiltere'yi AB'de tutmaya çalışacak her türlü girişimi reddedeceğiz." demesi ise İngiltere’nin katiyen geri adım atmayacağını yavaş yavaş Hard Brexit’e gidildiğini bir kez daha gösterdi.

İngiltere siyasetinde yaşanan gelişmeler ise ülke içinde ayrışmanın giderek artmakta olduğu algısı yaratıyor. Ayrılık sürecinin “Hard Brexit” mi yoksa “Soft Brexit” mi olacağı henüz netlik kazanmamış bir konu. İngiltere’nin meşhur Türk kökenli Londra Belediyesi eski Başkanı, yeni Dışişleri Bakanı Boris Johnson’ın da aralarında bulunduğu bir grup Muhafazakar Partili isim göçmen sorunun bir an önce halledildiği ve ilk önceliği bu sorunu çözmek olan Hard Brexit’i tercih ederken, Soft Brexit taraftarları gümrük birliğinde kalınarak göçmen sorununun Brüksel ile yapılacak görüşmelerde farklı bir yöntemle çözülmesinin savunuyor. İngiltere finans sektörü için daha pozitif görülen Soft Brexit stratejisi yerine AB’ye karşı dik duruşlarını bozmak istemeyen siyasilerin Hard Brexit yolunda tercih ediyor olması da dünyanın önde gelen finans merkezlerinden olan Londra’nın üzerinde kara bulutların dolaşmasına neden oluyor.

Ülke ekonomisi ve ekonomik büyüme için oldukça önemli olan Londra finans merkezinin tanışabilecek olması, Sterlinde yaşanan değer kaybının belki de en büyük nedeni olarak görülmekte. Yasaların ve altyapının uygun olduğu Almanya, ABD gibi (Türkiye ve Polonya’da her ne kadar bu gündemde olsa da alt yapı eksikliklerinin bulunuyor olması bu ihtimalleri oldukça zayıflatıyor) alternatif bölgelere taşınma düşüncesinin şirket yöneticileri tarafın dile getirilmesiyse yaşanan bu sürecinin sancılarının daha derinden hissedilmesine neden oluyor.

İngiliz kontları Brexit üzerine kafa yormaya devam ederken, Birleşik Krallık içinde bulunan Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda gibi ülkelerin özerk bir yapı istemesi, AB’de kalmaya devam etme arzuları suyun daha da bulunmasına neden oluyor. Mayıs ayında yapılan seçimde Londra Belediye Başkanlığı görevine gelen Müslüman kökenli Sadıq Khan’ın da AB’den özel bir statü talep etmesi cabası.