Haberler

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: F-35'ler ile ilgili ortak komisyon kurulması fikrinde netice alamadık

Güncelleme:

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Kabine Toplantısı'nın basın toplantısı düzenledi.

Elazığ'da meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yapılan çalışmalarla ilgili konuşan Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımızın da toplantıda takdim konuşmasında bu hadiselerle ilgili gerekli dersler, etüdler çalışmalar yapılmakta ve bunlarla ilgili tedbirler de bundan sonra alınmaya devam edecektir. Bu çerçevede İçişleri ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın yaptığı sunuma atıfta bulunmak istiyorum. İki bakanımız da Malatya ve Elazığ'da bizzat sahadaydılar. Onlara Hazine ve Maliye Bakanımız, Spor Bakanımız, Aile Bakanımız da katıldılar. Deprem sonrası yapılan çalışmalar anlamında çok ciddi mesafeler alındı" ifadelerini kullandı.

"CUMHURBAŞKANIMIZ TEME ATMA TÖRENLERİNE BİZZAT KATILACAK"

Deprem bölgesinde şu anda günde 65 bin kişiye yemek servisi yapıldığını söyleyen Kalın, "Yaraların sarılmasında atılan adımlar tabii ki memnuniyet verici. Zemin çalışmaları da tamamlanır tamamlanmaz sayın Cumhurbaşkanımız burada temel atma törenlerine bizzat katılacaklar. Böylece yapılan çalışmaların sürekliliğini de bir defa daha göstermiş olacaklar. Devlet ve millet olarak bu süreç içerisinde kurumlarımız, STK'larımız, vatandaşlarımız, yardım kuruluşlarımız gerçekten özveri ve herkese örnek olacak bir çalışmayı ortaya koydular. Elbette gidenleri geri getirmek mümkün değil ama kalanların acısını hafifletmek için çalışmalar sürdürülecek" dedi.

"BİZİM TEKLİFİMİZ HALA MASADA"

Kalın, F35'ler ile ilgili ortak komisyon kurulmasına ilişkin, "Ortak komisyon kurulması fikri kasım ayında yaptığı ziyarette gündeme gelmişti. Maalesef bugüne kadar bir netice alamadık yaptığımız görüşmelerde. S-400'ler Türkiye'de olduğu sürece F35'lerin verilmeyeceği noktasındalar. Bizim teklifimiz hala masada. Teklifimizi yeniledik" açıklamasını yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:

"GÖZLEM NOKTALARIMIZIN KAYDIRILMASI SÖZ KONUSU DEĞİLDİR"

İdlib süreciyle 2 yıldır çalışmalarımızı yürütüyoruz. Türkiye aynı zamanda Berlin süreci ve BM çatısı altında sürdürülen çalışmalara destek vermektedir. Yeni dönemin parametrelerini sayın Cumhurbaşkanımız açık ve net bir şekilde ortaya koydular. Bu çerçevede Rusya ve İran'la temaslarımız devam ediyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın sayın Putin'le yaptığı telefon görüşmesinde mutabık kalındığı üzere Rusya'dan gelen askeri heyetle görüşülecek. Ana parametreler öncelikle orada askerlerimizin korunması için gerekli ne varsa her şey bilatereddüt yapılacak. Askeri gözlem noktalarımız yerinde durmaya devam edecektir. Başka noktaya kaydırılması söz konusu değildir.

"BEDELİ AĞIR OLACAKTIR"

Rejim bugüne kadar yüzlerce defa İdlib Mutabakatı'nı ihlal etmiştir. İdlib'te rejimin saldırıları karşında yeni bir döneme girdik. Terörle mücadele bahanesiyle bundan sonra yapacağı yanlış adımların bedeli mutlaka ağır olacaktır. Uluslararası topluma burada önemli sorumluluklar düşüyor. İdlib konusunda güvenliğin sağlamnması, sivillerin korunması, göç dalgasının önlenmesi, insani yardım gibi konularda sadece Türkiye'nin sorumluluğunun ifade etmek uluslararası toplumun sorumluluğunu ortadan kaldırmıyor.

LİBYA'DA ATEŞKES ÇABALARI

Hafter güvenilir bir aktör değil. Türkiye'nin sürece katılması, aslında Libya krizine de bir denge getirmiştir. Bize ilk günlerde Türkiye'nin burada ne işi var diyenler bile bunu kabul ediyor. Her ne kadar uluslararası toplum ona baskı yapıyor gibi gözükse de biz gerçeği biliyoruz. Hafter'in hala savaştan yana olduğunu biliyoruz.

"KUDÜS'ÜN KİMLİĞİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR"

Barış Planı olarak ortaya atılan planın barış ve çözüm planı olmadığı açık şekilde görülmekte. İki devletli çözüm formülünü tamamen ortadan kaldırmaktadır. Bölük bölük parça parça birtakım toprak parçalarından bahsediliyor. Bu bir devlet değildir. Filistin devletinin güvenlik gücünün olmamasının öngörülmemesi, hava ve denizin İsrail tarafından kontrol edilmesi söylenmiştir. Netanyahu'nun her dönem iki devletli çözümü ortadan kaldırmak için adımlar attığını biliyoruz. Biz bu planı iki devletli çözüme katkı sunmasını mümkün görmüyoruz. Kudüs'ün el değiştirilmesi, tarihi ve dini kimliğinin dönüştürülmesi elbette mümkün değildir.

"BU PLAN BARIŞ PLANI DEĞİL YOK ETME PLANIDIR!"

7 milyona yakın Filistinli mültecinin tarihi topraklarına, ecdadının yaşadığı topraklara dönüş hakkının elinden alınması barış planı değil mahrumiyet ve yok etme planıdır. Bu plan yeni değildir. Ariel Şaron planıdır. Agresif bir plandır. Barış ve istikrarı getirecek, çözümü sağlayacak bir plan değildir. Bu plan ve destekleyenler insansız, topraksız, tarihsiz, devletsiz bir Filistin hayal etmektedirler. Bunu aklı ve vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Bazı Arap ülkelerinin bu plana destek vermesi, tarihi gerçeklerle, siyasi hakikatlerle taban tabana zıt bir tabloyu ortaya koymaktadır. Bunun hesabını kendi kamuoyuna nasıl vereceklerini kendileri hesaplamak durumundalar. Türkiye Filistin davasına her zaman katkı verecektir.

AP'DEKİ KONFERANS

Kürtleri korumak istediğini, onlara yol göstermek istediğini iddia edenlerin, Kürtleri kendi bölgesel dizaynlarına bir payanda yapmaktan başka niyetleri yoktur.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title