Bu şahsın yayınladığı manifestosundan, Müslüman toplumun üzerine korku salmak dışında, ün kazanmak istediğini de anlıyoruz ve kendisinin bu amaca ulaşmasını sağlamaya hiç niyetimiz yok.
Dünyadaki hiçbir liderin kendisini böyle bir ana gerçekten de hazırlayabileceğini zannetmiyorum. Üstelik ben özellikle huzurlu ve kapsayıcı bir ulusun, 200'den fazla etnik grubun yaşadığı, 160 dilin konuşulduğu bir ülkenin başbakanıyım. Biz gelenleri hoş karşılayan bir ülke olmakla övünürüz. Aslında bu teröristte tam olarak böyle olduğumuz için bu terör eylemi için bizi seçti. Dolayısıyla ilk tepki şoke olmak oldu. Bu toplumda böylesi bir şey nasıl olabilirdi?
En aşikar olanı, Yeni Zelanda'da askeri tipte yarı otomatik silahların satın alınabiliyor olması. Evet, özellikle kırsal alanda yaşayanlar için gayet meşru gerekçeleri içeren silahlanma yasalarımız var ancak bu kesimin de can almak için tasarlandığı çok aşikar olan silahlara erişimin sınırlanması konusunda bizi destekleyeceğini düşünüyorum.
Benim çağrım küresel bir çağrı. Evet bu kişi Avustralya vatandaşı olabilir ama bu, Yeni Zelanda'da çoğunluğunun kabul etmeyeceği, Yeni Zelandalıların büyük bir çoğunluğu tarafından reddedilecek bir ideolojinin var olmadığı anlamına gelmiyor. Ama yine de bunun var olduğu yerde kökünü kazıma ve beslenebileceği bir ortamın bir daha asla yaratılmamasını sağlama sorumluluğumuz var.
Ancak bu konuda küresel bir çağrı yapıyorum. Yeni Zelanda'nın başına gelen şey, başka bir yerde büyüyen bir kişinin başka bir yerde öğrendiği ideolojiyle gelip bize karşı şiddet kullanmasıdır. Dolayısıyla küresel anlamda güvenli, hoşgörülü ve kapsayıcı bir dünyaya sahip olmak istiyorsak, sınırlarla düşünmemeliyiz. Bu konuda görmek istediğimiz liderlik bu.
Sizi burada durdurmam gerekiyor. Seçildiğimiz günden beri yaptığımız en önemli açıklama mülteci kotasını yükseltmek ve özellikle de çatışmalar nedeniyle güvenli ve kalıcı evi olmayan ve sığınmak isteyenleri kabul etmek oldu.
Biz başkalarını hoş karşılayan bir ülkeyiz. Biz Yeni Zelanda'yı evi olarak görenleri koruyan bir sistem oluşturmaya çalışıyoruz. Bu tarz bir ideolojinin doğmasına neden olan bir ortamın var olduğu görüşünü net bir dille reddediyorum.
Bence bu toplum zaten bir arada bulunuyor ve benim görevim parçalanmamasını sağlamak.
Evet, çünkü Yeni Zelanda bu.
Utanç ve üzüntüsü içtene benziyor ama yine de tribünlere oynuyor gibime geliyor.
Politikacıların tribünlere oynamasına o kadar sık şahit oluyoruz ki, evleri yansa kimse inanmayacak.
Turbunlerde ancak Turkiyede yer var ara secimlerde her sey ortada sanki konser varmis gibi millet meydanlarda bos secimle alakasi olmayan vizilti dinlemek icin meydanlarda dolup tasiyor.
Bizim yobazlar bu kadinin eline su dökemeler hele bir cukur var sana kurban olsun can kadin.
ÇOK HAKLISIN YOBAZLAR BU KADININ YANINDAN BİLE GEÇEMEZLER
nede olsa işçi partili yeni zellendada kuruluşundan bu güne işçi partisinin -sol sosyalist- büyük emekleri var. sol adalettir, vicdandır, refahtır, asalaklara geçit vermemektir kulağınızla düşünmeyin aklınızı kullanın, herşey ortada gördüğünüze inanın gelişmekte olan-yarı sömürge-ülkeler anca kapalı modellerle gelişebilir açık pazar sermaye birikimini sağlayamaz, burjuvazi hep tuş olur. ahanda kendi ülkemize bakın: kaynak kalmadı yedi bitirdiler anca devlet düzeltebilir bu çıkmazı
Çevir kazı yanmasın.
sen git bi soguk dus al, beynin buharlasmaya baslamis
kendisinin verdiği tepkiyi diğer müslüman ülkeler verebildimi ..
yahu ben 3 defa yalan söylesem 4. de kimse inanmıyor, politikacılar sabah akşam sallıyor hala insanlar kitleler halinde inanıyor. gidip bi siyasal mı okusak ne yapsak