Haberler

Urfa En Çok Bankalardan Şikâyetçi!

Güncelleme:

Şanlıurfa Tüketici Hakem Heyeti Üyesi Avukat Ceylan Karadağ, Urfa halkının en çok şikayetçi olduğu konuların başında bankalar geldiğini söyledi.

>>Tüketici ayıplı bir mal satın aldığında derhal bunu muayene etmekle yükümlü. Hani tüketici, 'ben bu malı satın aldım, bir hafta sonra ya da bir ay sonra açtım' diyemiyor. O anda derhal hatta aynı gün içerisinde, mümkünse orada aldığı yerde muayene etmesi lazım.

>>E-satışlarda ayıp olmasa dahi yedi gün içerisinde cayma hakkı tanıyor kanun. Yedi gün içerisinde hiçbir sorun olmamasına rağmen tüketici cayabilir bu tür satışlarda. Burada bir ayıp olmasına gerek yok. Ama cayma bildiriminin yazılı olması lazım.

>>Kargo ile gelen ürünlerde teslim işleminden sonra kargo görevlisine 'lütfen beş dakika bekle' diyerek paketi açıyorsunuz. Eğer üründe sorun çıkarsa kargo görevlisinden tutanak tutmasını talep ediyorsunuz. Kargo görevlisi o tutanağı tutmak zorunda.

>>Kredi kartı aidatları haksız şart kategorisindedir. Her ne kadar bankalar altına "okudum", "anladım" diye tüketiciye imza attırsalar da, haksız şart niteliğindedir ve haksız yere tüketicilerden alınan kredi kartı aidatları tüketiciye iade ediliyor.

Son dönemde internetin gelişmesi ve imkânların artmasıyla, serbest piyasa koşuları, tüketicinin tutum ve talepleri, hatta tüketim kültürü bile değişiyor. Oturduğumuz yerden artık istediğimiz ürüne veya hizmete ulaşmak kolay. Firmaların sunduğu ürün seçeneğinin bu kadar üst seviyede olduğu bir çağda, peki tüketici seçenekler arasında tercih yaparken nasıl davranmalı, bilinçli tüketici nasıl olmalı, kendi haklarını nasıl korumalı, aldığı ürün veya hizmetle ilgili bir sorunla karşılaştığında nasıl bir yol izlemeli? İşte bu soruların cevabını Tüketiciler Derneği (TÜDER) Şanlıurfa İl Temsilcisi olan ve yaklaşık üç yıldır Şanlıurfa Valiliği İl Tüketici Hakem Heyeti'nde Şanlıurfa Barosu Temsilci Üyesi olarak görev yapan Av. Ceylan Karadağ'la konuştuk.

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'la başlayacak olursak; bu kanun gerçekten tüketicinin haklarını korumaya yönelik mi, tüketicinin zararlarını tazmin edici mi, ekonomik çıkarlarını koruyucu olduğunu düşünüyor musunuz?
Öncelikle tüketicinin tanımından başlamak gerek genel olarak. Tüketici nedir? Bir malı ya da bir hizmeti ihtiyaç karşılığı satın alan kişidir. Tüketicinin hakları daha önce 4822 sayılı kanunla değişik 4077 sayılı kanununa tabiydi. Halen aslında o kanun yürürlükte. Mayıs ayının sonundan itibaren 6502 sayılı kanun yürürlüğe girecek. Burada bir nebze olsun tüketicilerin hakları genişletildi, ama yeterli mi, bence yeterli değil kanunu incelediğimde. İşte devre mülklerle ilgili bir takım geniş haklar getirildi. Cayma bildirme kuvvetlendirildi. Onun dışında zincirleme sözleşmeler, müteselsilen, hani üyelik gerektirecek sonra sen katlanacaksın. Bu şekilde olan sözleşmeler sınırlandırıldı. Hatta yasaklandı. Bunlarla ilgili para cezaları getiriliyor. Onun dışında eski tüketici kanunu korunmuş diyebilirim. Tüketici korunuyor, ama yeterli değil.

Peki, bu yetersizlikler nasıl giderilebilir?
Şöyle düşünebiliriz. Tüketici zaten her geçen gün haklarını biraz daha gerek sosyal medya olsun, gerek yazılı, görsel medya olsun, sivil toplum örgütleri, derneklerin sayesinde olsun öğreniyor ve yasal olarak başvuru yollarında bulunuyor. Bir örnekle başlayalım. Diyelim ki, bir ayıplı mal satın aldı tüketici. Daha çok yürürlüğe giren kanun uyarınca size cevap vereceğim. Nerden baksanız üç ay boyunca bu yürürlükte. Ayıplı bir mal satın aldığında derhal bunu muayene etmekle yükümlü. Hani tüketici, 'ben bu malı satın aldım, bir hafta sonra ya da bir ay sonra açtım' diyemiyor. O anda derhal hatta aynı gün içerisinde, mümkünse orada aldığı yerde muayene etmesi lazım.

Sorun çıkan bir ürünün iadesi nasıl yapılmalı?
Diyelim siz bir teknoloji marketten bir cep telefonu aldınız. Size önereceğim şudur: Hemen orada mağazanın içindeyken telefonu açmanız. Bir kurulumu varsa, yüklenmesi gereken bir program varsa onların yüklenmesi. Mümkünse orada telefonun muayene etmeniz. Muayene nedir? Hemen birini aramaya çalışırsınız. Ya da bakarsınız etrafında kırık var mı, çizik var mı, ekranında çatlaklık var mı, tuşlar tam basıyor mu, dokunmatiği nasıl? Böyle bir şey gördüğünüzde derhal bunu bildirirsiniz satıcıya. Ya da diyelim aynı gün eve gittiniz, evde arama yaparken ya da şarjında bir problem oldu, onu orada anlayamazsınız o an. İşte bir ay içinde çıkan bu ayıplarla ilgili, 30 gün diyelim, çünkü kanunun tanımı 30 gün. 30 gün içerisinde siz satıcıya başvuracaksınız. Bu başvurunuz bir şarta bağlı değil. Her ne kadar kanun öyle dese de. Siz bunu yazılı usulde yaparsanız mantıklı olur. Ya da sözlü olarak başvurduğunuzu ispat edeceksiniz ya da bir şekilde ihtarname çekeceksiniz. Bu ihtarnamenin noter kanalı biraz masraflı olabilir. O yüzden ben iadeli taahhütlü mektup yolunu da öneriyorum. Satıcıya başvurulacak ve denilecek ki, 'bu mal sorunlu çıktı.' 'Bunun hemen iadesini istiyorum ya da başka bir seçimlik yapmak istiyorum.'

Tüketicinin seçimlik dediğimiz hakları nedir?
Seçimlik dediğimiz hakları sözleşmeden dönüp parasını geri alabilir. Ya da bunu 'ayıpsız, yenisiyle değiştir' diyebilir. Ya da bedelde indirim isteyebilir bu ayıptan dolayı. İşte şu kadar bedel istiyorum. Ya da diyecek ki, ücretsiz tamir. Bazen tüketiciler farkında olmadan bir ay içinde olmayandan da tamirat seçeneğini seçiyorlar. Ondan sonra diyorlar ki, 'benim hakkım vardı değişin.' Hayır. O seçimlik haklardan hangisini kullanırsanız kullanın, diğerlerinden ilk 30 gün içerisinde feragat etmiş sayılıyorsunuz zimmi olarak. Sizin değişim hakkınız var ama değişim hakkı yerine tamiri kullandığınızda değişim hakkından o an için feragat etmiş oluyorsunuz. Bir dahaki değişim için ürünün garanti yılı içinde 4 kere ya da garanti süresi içeresinde 6 kere arıza göstermesi gerekir.

Peki, tüketicinin burada cayma hakkı var mı? Diyelim ürünü aldı, kullandı, fakat beğenmedi?
E-satışlarda mümkün ya da kapıdan satışlar diğer adıyla. Televizyondan, telefon yoluyla ya da internet aracılığıyla ya da kapıdan hani promosyoncuların, pazarlamacıların gelmesi yoluyla, böyle şeyler aldığı zaman tüketici, çok enteresandır, hani biraz önce ayıp vardı ya, burada ayıp olmasa dahi 7 gün içerisinde cayma hakkı tanıyor kanun. 7 gün içerisinde hiçbir sorun yok. Genellikle bayanlarda oluyor. Saç kurutma makinası aldı, şunu, bunu aldım, ama sonra eşim geldi, dedi buna bu para verilir mi? 7 gün içerisinde tüketici cayabilir bu tür satışlarda. Burada bir ayıp olmasına gerek yok. Ama cayma bildiriminin yazılı olması lazım. Ama sözleşme imzalatılıyorsa tüketiciyle bu sözleşmede de cayma hakkının olduğu tüketiciye bilgi verilmek zorunda. Yani aslında karşılıklı yükümlülükler. Önce satıcının yükümlülüğü başlıyor, bilgilendirme yapacak, cayma hakkının olduğunu hatırlatacak. Hani cezada olur ya, haklarınızı anlatayım. Önce hakları anlatılacak, tüketici de bu hakları süresinde kullanacak. Biz şöyle bir kolaylık sağlıyoruz mesela hakem heyeti olarak... 7 gün içerisinde tüketici diyor ki, örneğin bal aldım ya da başka bir şey aldım. Sonra diyor arıyorum onları telefonla, telefonları kapalı çıkıyor. Ya da arıyorum tamam biz size döneceğiz diyorlar. Geçiştiriyorlar. Öyle durumlarda ispat edemiyoruz, hani yazılı ihtarname gönderiyoruz diyorlar, ihtarname ulaşmıyor onlara. Nasıl ispat edeceğiz biz 7 gün içerisinde başvurduğumuzu? Çoğu zaman da oyalıyorlar. Tamam, tamam, alacağız diyorlar. Teslim alacağız, mal sizde kalsın diyorlar.

Ne tavsiye ediyorsunuz böyle durumlarda?
Böyle durumlarda biz diyoruz ki, kimse özellikle internetten, televizyondan, büyük firmalardan satın aldığı bir ürün için, teşekkür için firmayı aramaz. Anlatabiliyor muyum? Eğer defalarca aramışsa ya da ses kaydı bırakmışsa bu yüzde 99 bir şikayetin sonucudur. Bir cayma bildirimi göstergesidir. Bunları da delil başlangıcı olarak sayıyoruz cayma bildirimine. Bunu da biz kararlarımızı verirken hesaba katıyoruz. Ama tavsiyem şu: Bazı şeylerde kanun yetersiz kalabiliyor. Kanun değil de, uygulama yetersiz kalabiliyor. Kişi aynı zamanda dolandırıcılıktan da suç duyurusunda bulunma hakkına sahip. Mesela telefon istiyorlar, maket telefon geliyor. Hatta televizyonda görmüştük, salatalık falan çıkıyor. Böyle durumlarda ancak savcılığa başvurduğunda ya dilekçedeki profesyonel olmayıştan ya da şikayetini tam anlatamayıştan kaynaklı kovuşturmaya yer olmadığından çıkabiliyor. Halbuki burada hukukçu olarak benim de görüşüm dolandırıcılıktan da dava açılması gerektiği yönünde. Tüketicilere diyorum ki, çok bilinen, hani tavsiye edilen firmalardan alışveriş yapsınlar. Onun dışında sabit telefon veren yerlerden, adresi belli olmuş internet sitelerinden, hani sadece cep telefonundan iletişim değil de, sabit sitelerden alışveriş yapmaya çalışsınlar. Ödeme de daha çok kapıda ödeme şeklini öneriyorum. Çünkü kredi kartıyla bir kez başvurduğunuz zaman hemen taksite de bölünmüşse, onun tekrar iadesini sağlamak çok büyük sıkıntılar doğurabiliyor. Ama kapıda ödemede kargo gitmeden de hemen o anda muayene edip, hemen orada arıza tespit tutanağı tutturabiliyorsunuz.

Kargoya iade konusunda da şikayetler alıyor musunuz?
İnsanlar diyor ki, ben sonra geri vermek istedim, kargo kabul etmedi falan. Kargodan önce evet, usul böyle. İmza karşılığı teslim alıyorsunuz. Ödemeniz varsa ödemenizi yapıyorsunuz, daha sonra oradaki kargo görevlisine yapmanız gereken 'lütfen 5 dakika bekle' deyin. Orada hemen açıyorsunuz paketi. Eğer bir sorun çıkmışsa kargo görevlisinin gözü önünde tutanak tutmasını talep ediyorsunuz. O tutanağı kargo görevlisi tutmak zorunda. Oradaki teslimdeki iade tutanağını. Orada bir tane sorun olmuşsa tutanak altına alıyorsunuz ve bu size çok büyük bir belge oluyor. Yoksa öbür türlü adam diyecek ki, ben teslim etmiştim, ben sana orijinalini göndermiştim. Nasıl ispat edeceksiniz onun orijinal olup olmadığını? Önerim odur. Kapıda hemen kargo görevlisi gitmeden, muayene ettirmek ve tutanak tutturmak.

Bankaların kart aidatlarına gelelim. Bu kart aidatlarının tüketiciye ödendiği, bunun hukuki olmadığı şeklinde haberler görüyoruz. Bu konuda tüketici ne yapmalı?
Kredi kartlarıyla ilgili en son Yargıtay'ın da bir kararı var ve İstanbul Barosu'nun da görüşüne yer verilmiş. Bunların ışığında deniyor ki, kredi kartı aidatları haksız şart kategorisindedir. Her ne kadar bankalar altına "okudum", "anladım" diye tüketiciye imza attırsalar da bu gerçek değişmiyor. Kredi kartları aidatları haksız şarttır. Çünkü orada takdir edersiniz ki, oraya kredi kartı, mevduat kartı almaya gittiğinizde olsa bile sizin önünüze en az 30-35 sayfalık bir sözleşme örneği getiriyorlar. Bunu okumaya imkan yok. Oturup bunu 5-6 saatinizi harcayıp okuyup anlamanız gerekecek. O formalitedir. Orada tüketicinin el yazısıyla yazması bile gerçek bir hukuk anlayışı içerisinde baktığımız zaman kabul edilemez bir şeydir. O nokta da bankaların son gelen şikayetlere baktığımızda bir gün öncesinden, iki gün öncesinden tarihli yazdırmaya başlamışlar. Ama bilsinler ki, buradaki tarih ya da aldatmacalar değil, içerik önemlidir. Tüketiciyle müzakere edilmiyor bu şartlar. Müzakere edilmediği için de haksız şart niteliğinde ve haksız yere tüketicilerden alınan kredi kartı aidatları tüketiciye iade ediliyor. Bize gelen uyuşmazlıkları iade ediyoruz. Ama hesap işletim ücretlerinde farklı bir durum söz konusu. Hesap işletim ücretlerinde hakem heyetinin yetkisi yok. Çünkü hesap işletim ücreti çoğunlukla ticari iş için geçerli sayılıyor. Bir ihtiyaç için değil, bir kredi için değil, başka bir iş niteliğinde sayıldığı için hesap işletim ücretlerinde tüketici hakem heyetlerinin görevi yok. Bu konuda yetkisiziz. Bu konuda Yargıtay'ın kararı kredi kartı aidatlarından farklı olarak, diyor ki, hesap işletim ücreti serbest piyasa ekonomisi koşulları göz önüne alınarak hesap işletim ücreti kesmeyen bir bankayı da tüketici tercih edebilir. Bu konuda enteresan bir şikayeti gelmişti bize vatandaşın. Biz yetkisizlikten mecburen ret ettik, ama vatandaşın maaş kartından hesap işletim ücreti kesilmiş. Biz de dedik ki, Yargıtay kararı burada uygulanamaz, çünkü bu vatandaşın kendi işleri için kullandığı bir kart değil, bu bir mevduat kartıdır, maaş kartıdır ve maaşta serbest piyasa ekonomisini kullanamazsınız. Kurumunuz size hangi bankayla anlaşma yapmışsa, hangi bankadan maaşlarınızı alacaksınız dediyse burada bir dikte söz konusudur. Mecburen vatandaş oradan alacak. Bu konuda da Yargıtay kararının uygulanmaması gerektiğini düşünüyorum.

Elektrik faturalarına yansıtılan bazı ücretler var. Örneğin vatandaşın elektriği kesilmeden faturasına kesme-bağlama ücreti yansıtılıyor ya da başka kalemler var. Bu konuda vatandaşa ne öneriyorsunuz?
Elektrik faturalarında birkaç yıla kadar kaçak kullanım bedeli vardı. Bu büyük bir muammaydı. O zaman tüketici örgütleri de ayaklanmıştı. Biz de o görüşte gidiyorduk ki, hangi kurum, ya da hangi özel kurum olursa olsun, bir hizmetin bedelini alabilir ancak. Verilmeyen bir hizmetin bedeli alınamaz. Hiç kimse kaçak kullanım bedeli derken, vergisini veren, faturasını ödeyen vatandaşa işlemediği bir suçun günahı yükletilemez. Bu anayasal haklarımıza da aykırıdır. Nitekim bu değiştirildi. Daha sonra söylentiler olarak denildi ki, gizli zam oldu falan. Bu netliğe kavuşmadı. Diğer o bağlama ücretleri adı altında kendi şahsi görüşümü düşünüyorsanız verilmemesi kanaatindeyim. Zaten kullanılan elektrikten belli bir meblağ alınıyor.

Faturayı gününde ödemiyorsunuz. Burada elektrik kesilip-bağlanmıyor, ama faturaya bunu böyle yansıtıyorlar.
Orada kendilerince bir hizmet yapıyorlar. İşte tüketicinin bunu ispat etmesi gerekiyor. Buradaki ana nokta ne? Hizmet karşılığı olması lazım. Kesme varsa tamam, alırlar, ama kesme yoksa onu tüketici ispat etmeli. Bana vermediğiniz bir hizmetin bedelini alamazsınız şeklinde bir itirazda bulunması gerekir.

Urfa'daki tüketiciler nereye başvurmalı? Bir tüketici derneği yok. Nasıl bir yol izlemeliler?
Şu anda hani askıda duran bir şey var ya, tam öyle bir dönemdeyiz. Seçimler daha bitmedi. Büyükşehir olduk, ama tam gerçek anlamda kurumlar oturmadı. Bir tüketici derneği yok ve şu anda da tek temsilcisi benim Tüketiciler Derneği'nin Şanlıurfa'da. Eskiden Tüketiciyi Koruma Derneği (TÜKODER) vardı. Çok kıymetli bir avukat arkadaşımız, Rüstem Diken abimiz oradaydı. O da bıraktı. Şu anda tek benim.

Derneğin temsilciliğini mi yapıyorsunuz?
Derneğin temsilciliğini yapıyorum. Şube değiliz, tek olarak temsilciyim. Dernekle bağlantılı, derneğin gönderdiği şikayetlerle ilgileniyoruz vatandaşımızın yararına. Hakem heyetine başvurabilirler. Bin 272 TL'ye kadar olan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetine başvurabilirler. Eğer ilçelerdeyseler ilçelerdeki hakem heyetine başvurabilirler. Bin 272 TL'ye kadar olan uyuşmazlıklarda başvuru zorunlu. Burada mahkemeye değil, hakem heyetine başvurmak zorunda tüketiciler. Bunun faydası nedir? Başvuru zorunlu olduğu için verilen kararlarda ilamlı icra konusu oluyor.

İlamlı icra ne demek?
Mahkeme kararlarının icrası, yani verilen karar temyiz edilip de bozulmazsa ya da 15 gün içinde itiraz edilmezse o kararı tıpkı bir mahkemeden karar alınmış gibi icrayı koyup vatandaş alacağını alabilir. Ama bin 272 TL'nin üstündeki uyuşmazlıklarda bu başvuru zorunlu değil, ihtiyari. Bunun anlamı ne? Vatandaş isterse hakem heyetine başvurur, isterse mahkemeye. Ben bu uyuşmazlıkların üzerindeki hakem heyetine başvurulmasını önermiyorum. Çünkü burada ilam niteliğinde değil kararlar, delil niteliğinde. Yani vatandaşa iki iş çıkıyor. Nasıl? Önce hakem heyetine başvuracak. Kararı olumlu olarak alacak, sonra bunu delil olarak sayıp mahkemeye sunacak. Bence çok pratik bir yol değil.

Peki, ne kadar başvuru var uyuşmazlıklar ilgili Urfa'da? Elinizde bir veri var mı?
Var. Bundan bir yıl öncesine kadar günde 5-10 başvuruydu, ama onun eskisine gidince bir, iki başvuruydu. Bundan altı ay öncesinde günde 50 başvuruya çıktı, ama bu dosya masrafları falan artınca şöyle bir durum oluyor: Mesela diyelim siz bir fabrikadasınız ya da bir kurumdasınız. Diyorsunuz ki, arkadaşlarınıza bakın ben başvurdum, hakkımı aldım. O kurumda ne kadar çalışan varsa hepsi birden başvuruyorlar bu konuda. Ama iş yükü açısından söylüyorum. Şu anda en az günde 100-150 başvuru alıyoruz. En az. Kendi gözümle görüyorum. Ben buna şahidim. Urfa'daki il hakem heyetine sadece. En az 100-150 başvuru. İnanılmaz derecede yoğunluk var. Bu bizim elimizi, kolumuzu bağlıyor.

En çok şikayet edilen konu ne peki?
En çok şikayet edilen konu dosya masrafı ve kredi kartı aidatları. Bankalardan alınan ücretler inanılmaz boyutlara ulaşmış durumda.

Bu uyuşmazlıkların yüzde kaçı tüketicinin lehine sonuçlanıyor?
Dosya masrafları ve kredi kart aidatları yüzde 90'nın üzerinde tüketicinin lehine sonuçlanıyor. Ama bazı ayrıntılar vardır. Örneğin bankaların aldıkları ekspertiz ücretleri ya da zorunlu masraf olarak gösterdikleri diğer ücretler, bu konuda da tüketici başvurunca bankada da diğer uyuşmazlıklarda olduğu gibi savunma istiyoruz. Diyoruz ki, 'ey banka sen tüketicilerden şu, şu masrafları almışsın.' Örnek verelim. Ekspertiz ücreti üzerine konuşalım. Sen gerçekten bu ücreti aldın da, bu ekspertiz ücretini verdin mi? Verdiysen bir ekspertiz raporunu bize gönder, iki ekspertize ödediğin ücretin dekontunu bize gönder. Bunu bankadan ispatlamasını istiyoruz. Bugüne kadar günde 100-150 başvurudan toplamda ya beş ya da altı uyuşmazlıkta banka gerçekten bunu ispatlayabildi. İspatlayamıyorlar bunu. İspatlayamayınca Yargıtay'ın da kararı bu yönde. Deniyor ki, 'banka zorunlu olarak gösterdiğim giderleri kendisi ispatlamak zorunda. Bunu bu belgelerle ispatlayamazsa o zaman tüketiciye iade edecek. İşte banka bunu ispatlayamayınca biz de kabul etmek durumundayız. Biz de mahkemeler de. Çünkü bunu ispat edemezse o zaman banka bir hizmet vermiş olmuyor. Faiz dışı gelir elde etmiş oluyor. Faiz dışı gelir de yasak olduğu için onu tüketiciye iade ediyor. Dikkat ederseniz, konuşmanın başındaki ana nokta ne? Hizmet karşılığı olacak. Bir mal veya hizmet karşılığı olacak ödemeler.

Kaç günde sonuçlanıyor bir uyuşmazlık?
Şöyle söyleyeyim. Bir ara istihdam sıkıntımız vardı. Daha sonra personel gönderdiler bize. Personel gönderilince biraz hızlandı, üç aya indi. Ama şu anda açık söyleyeyim dört, beş aydan aşağı sonuçlanmıyor. Arı gibi çalışılıyor, ama imkan yok. Çünkü günde 100-150 başvuru için oradaki arkadaşların gece 10.00, 11.00'lere kadar çalıştığına şahit oluyorum. Kendim de bazen içinden çıkılamayacak hukuki uyuşmazlıkları ben de evime götürüyorum. Ve ben inanın gece 01.00, 01.30'a kadar evde dosyalar üzerinde çalıştığımı biliyorum. Yani şu anda üç ay imkansız gibi.

Kaç kişi var hakem heyetinde?
Hakem heyetinde iki tane raportörümüz var. Sonra il sanayi ve ticaret müdürümüz var. Ben varım baro üyesi olarak. Mesela kooperatiflerden, esnaf odalarından birer temsilcimiz var. Bir de belediyeden temsilcimiz var. Bu şekilde oluyor. Ama genel olarak ister istemez esas işler raportör arkadaşlarımızın üzerinde oluyor. Ancak yetiştirmeye çalışıyoruz. En çok iş raportör arkadaşlarımızda, çünkü onlar başvuruları alıyorlar. Savunmaları gönderiyorlar ve savunmaların dönüşünü bekliyorlar. Savunmaları gönderdikten sonra bir 15 gün geçmesini bekliyorlar.

O zaman en son tüketicilere tavsiyelerinizle bitirelim. Bilinçli tüketici nasıl olmalı?
Bilinçli tüketici, sırf böyle hani 'depresyona girdim, canım sıkıldı' diyerek parasını hemen harcamaya yönelmemeli. Piyasa araştırması yapmalı. Belki bir liste tutmalı elinde, demeli ki, 'ihtiyaç mı, istek mi' bir alışveriş yaparken. İhtiyaç olanları birinci sıraya koymalı, istek, zevk, lükse girenleri bir yana koymalı kendi bütçesi elveriyorsa. Kendi bütçesi elverse bile öncelikle piyasa araştırması yapmalı. Piyasa araştırması yapıp, ya da bir ürünü alacaksa en az iki mağaza arasında karşılaştırma yapmalı. Şu anda Urfa'da bile aklıma gelen üç, dört tane teknoloji marketi var. Hani eskisi gibi tekel değil. Urfa gerçekten büyüdü. Bunlar arasında piyasa araştırması yapmalı. Ve piyasa araştırması yaptıktan sonra o şekilde satın almalı ve satın aldığında muayenesini birebir alıyorsa, internet üzerinden almıyorsa, o anda derhal yapmalı. Velev ki, her şeyi yaptı, üründe sorun var. Hiçbir şekilde tüketicide sorun yok. O takdirde yasal başvurusunu yapmalı. İşte hakem heyetine veya mahkemeye başvurmalı sınırına göre. Ama şunu önermem gerekiyor. Bazen gelen dilekçelerde 'başıma şu, şu iş geldi, gereğinin yapılmasını arz ederim.' Bu olmaz. Çünkü bizim takdir yetkimiz yok hakem heyeti olarak. Bir kere hakem heyeti olarak biz tam yargı mercii değiliz. Yarı yargısal bir merciiyiz. O noktada kanun bizim elimizi, kolumuzu bağlıyor. Kanun diyor ki, 'başvururken tüketici hakem heyetine yönetmelik uyarınca, bütün delilleriyle başvurmalı.' Yani biz tüketiciden delillerini istemeyeceğiz, isteyemeyeceğiz. Tüketicinin ne kadar belgesi varsa, 'banka benden kesti' diyor. O zaman tüketici bunu ispat etmeli. 'Ben bununla uğraşamam', sen bununla uğraşmalısın. Hesap hareketlerini çıkarmalısın, ekstreleri çıkarmalısın. İnternet üzerinden ulaşmalısın. Ya da dilekçeyle başvurduğunu, onların kötü niyetle göndermediğini bir şekilde ispat etmen lazım. Onun dışında sözleşme olmazsa bile, biz sözleşmeyi bankadan zaten istiyoruz. Ama takdir edersiniz ki, 'bankadan ya sen tüketiciden 700-800 lira dosya masrafı kesmişsin', banka tutup da sadece 300'ünü belgeledi. İşte tüketici belgeleyemiyorsa, bu noktada tüketici sıkıntıya girer. Biz de gireriz, çünkü delil olmadan karar veremeyiz. 'Gereğinin yapılmasını arz ederim' yanlış bir ifade, bunun yerine ben 'şunun yapılmasını' istiyorum demeli. Misal seçimlik hakkı, 'ben iade istiyorum' demeli. Tamirse, tamir demeli. Yoksa biz onların yerine geçip kendimiz karar veremiyoruz. Buradaki usul eksikliklerinden dilekçe ret edilir bu sefer. Yani ne istediklerini uyuşmazlık konusunda her şeyi, miktarı, her şeyiyle belgelendirmeliler. Ondan sonra da güzel bir şekilde olayın izahını yazıp vermeliler. Herkes avukat tutacak güçte değil falan diyorsa eğer, biz hakem heyetimizin önündeki masalara farklı uyuşmazlıklar için üç, dört tane dilekçe örneği koyuyoruz. Hem dosya masrafı için hem kredi kartı aidatı için ve genel başvurular için dilekçe örnekleri ekledik, koyduk. Vatandaşlar gelip faydalansın, dilekçelerini hazırlansınlar diye. Yani her türlü kolaylığı sağladık. Arı gibi çalışıyoruz. Ama dediğim gibi düşmeye çalışsınlar vatandaşlar.

AVUKAT CEYLAN KARADAĞ KİMDİR?
1981 İstanbul doğumlu. 2004 yılında İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirdi, ardından aynı üniversitede medeni hukuk anabilim dalında yüksek lisans (master) yaptı. Dokuz yıldır serbest avukatlık yapıyor. İstanbul Barosu ve Şanlıurfa Barosu'nda kadın hakları ve tüketici hakları komisyonlarında bilfiil çalıştı. Bir yıl boyunca Türk Hukuk Sitesi'nde tüketici hukuku forum koordinatörlüğü yaptı. Tüketiciler Derneği (TÜDER) Şanlıurfa il temsilcisidir. Üç yıla yakın süredir Şanlıurfa Valiliği İl Tüketici Hakem Heyeti'nde Şanlıurfa Barosu Temsilci Üyesi olarak görev yapıyor.
(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Yerel

İstanbul Barosu Yargıtay Karadağ Yerel Haberler

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın cevapsız bıraktığı soru: Koruma sayınız arttı mı?

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş'ın cevapsız bıraktığı soru: Koruma sayınız arttı mı?

Karar Resmi Gazete'de! 7 bin yabancı hastaya ücretsiz sağlık hizmeti verilecek

Karar Resmi Gazete'de! 7 bin yabancı hastaya ücretsiz sağlık hizmeti verilecek

DP'li Cemal Enginyurt'tan okul müdürünün cenazesinde konuşan müftüye sert tepki: Her şey oldunuz, bir Türk olamadınız

DP'li Cemal Enginyurt'tan okul müdürünün cenazesinde konuşan müftüye sert tepki: Her şey oldunuz, bir Türk olamadınız

Bakmadan Geçme

Resmi Gazete bugün (12 Mayıs) kararları neler? Resmi Gazete atama kararları 2024! Gönül Dağı Reyhan kimdir? İpek Uzkalan kaç yaşında, nereli? Gönül Dağı Reyhan karakteri gerçekte kim? İnstagram çöktü mü? İnstagram neden açılmıyor? 11 Mayıs İnstagram'da sorun mu var, neden yüklenmiyor? Kimler Geldi Kimler Geçti 2. sezon olacak mı? Kimler Geldi Kimler Geçti dizisinin 2. sezonu var mı, ne zaman yayınlanacak? 14 Mayıs anneler günü mü? 14 Mayıs Salı anneler günü mü, özel gün mü? Anneler günü ne zaman 2024? Davaro filmi nerede çekildi? Davaro filmi hangi semtte, şehirde çekilmiştir? Sinan Ateş neden öldürüldü? Sinan Ateş ölüm sebebi ne, neden öldü? Sinan Ateş niye, kim tarafından öldürüldü? Kemal Sunal kaç filmde oynadı? Kemal Sunal kaç filmde yer almıştır? Pazartesi okul var mı? 13 Mayıs Pazartesi günü okul tatil mi, tatil edildi mi? Pazartesi günü resmi tatil var mı? Ali Koç aday olacak mı? Fenerbahçe Başkanı Ali Koç tekrar aday olacak mı, adaylığa başvuracak mı? Memur ve emekli zam oranı ne kadar? Memur ve emekli ne kadar zam alacak? Memur ve emeklinin temmuz zammı belli oldu! Bursaspor - Fenerbahçe Beko Basket maçı hangi kanalda, saat kaçta? Bursaspor - Fenerbahçe Beko Basket maçı ne zaman? Granada - Real Madrid maçı hangi kanalda, saat kaçta? Granada - Real Madrid maçı nereden izlenir? Yarın hava nasıl olacak? Yarın yağmur yağacak mı, yağmur var mı? 11 Mayıs Cumartesi – Pazar hava durumu! Canik dağları nerede? Canik dağları hangi ilde, hangi şehirde?
Yeni Anayasa'ya ihtiyaç var mı? Anket yapıldı, çıkan sonuç Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı memnun edecek

Yeni Anayasa'ya ihtiyaç var mı? Anket yapıldı, çıkan sonuç Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı memnun edecek

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title