İstanbul Finans Zirvesi

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel para politikasında sıkılaştırmanın başlamasının, finansman ihtiyacı olan ülkeleri olumsuz etkileyeceğini belirterek, "Türkiye gibi gelişen ülkelere sermaye akışında bir azalma olursa, bu büyümeyi olumsuz etkiler ve finans piyasalarında yeniden bir fiyatlamayı getirir. Zaten bu süreci kısmen yaşıyoruz" dedi.

Şimşek, 6. İstanbul Finans Zirvesi kapsamında kendisiyle gerçekleştirilen "Özel Mülakat"ta soruları yanıtladı.

ABD Merkez Bankası'nın (Fed) faiz artırmaya başlaması durumunda Türkiye'nin nasıl etkileneceği sorusu karşısında Şimşek, eninde sonunda küresel para politikasında bir normalleşmenin yaşanacağını, bunun görülmesi gerektiğini söyledi.

Şimşek, bu kapsamda yakın zamanda ilk adımın atılabileceğine dair beklentilerin bulunduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Finansman ihtiyacı olan ülkeleri küresel para politikasında sıkılaştırmanın başlaması olumsuz etkiler. Türkiye gibi gelişen ülkelere sermaye akışında bir azalma olursa, bu büyümeyi olumsuz etkiler ve finans piyasalarında yeniden bir fiyatlamayı getirir. Zaten bu süreci kısmen yaşıyoruz.

Bu dönemde bizi dirençli kılacak şey, yeniden güvenliği güçlü şekilde tesis etmemizdir, bu da sözle olmaz. Bu politika çerçevesinin sağlıklı olması, doğru adımlar atmakla oluyor. Söylem tek başına yetmez. En başında makro istikrarı ve kazanımları korumak adına güçlü taraflarımızı zayıflatmamalı, zayıf taraflarımızı nasıl telafi ederizin çabasına girmeliyiz."

Özelleştirmede 2015 beklentisinde revizyon olup olmadığının sorulması üzerine Şimşek, bu konuda arz kadar, talebin de önemli olduğunu belirterek, bu yıl hedeflerin tutturulmasında sıkıntı yaşanmadığını ifade etti.

Şimşek, gelecek yıl için çok rahat 10 milyar liralık hedefin tutturulacağı bilgisini vererek, dolayısıyla bu yıl ve gelecek yıl için hedeflerinde önemli bir sapma olmayacağını dile getirdi.

Orta Vadeli Program (OVP) çalışmalarının son hızla devam ettiğine de değinen Şimşek, şunları kaydetti:

"Anayasanın gerektirdiği bir hükümetiz. Türkiye kısa sürede tanınamaz hale geldi ama bunlar aşılır. Anayasa hükmü gereğince bütçe yapacağız, OVP'yi de güncelleyeceğiz. Başbakanımızın açık ve net talimatı var, normal bir hükümet gibi işimize gücümüze bakıyoruz.

Türkiye bu zor konjonktürde, iç ve dış şoklara rağmen, ekonomide çok büyük dalgalanmalar yaşamıyorsa bu, bu anlayışın bir sonucudur. Biz şu an harıl harıl hem OVP, hem bütçeyi yapıyoruz. Bütçeyi zamanında, 17 Ekim'den önce parlamentoya sunacağız. Bizden sonra gelecek hükümet, gelir gözden geçirir."

-"Gelişmelerin etkisinin geçici olmasının ön koşulu, güçlü ve reformcu bir hükümet"

Bir ülkede faiz, kur ve fiyatların genel düzeyinin bir çok faktörden etkilendiğini dile getiren Şimşek, etkileyen en önemli konunun ise siyasi belirsizlik olduğunu söyledi.

Şimşek, gelecek dönemde bütün gelişmelerin etkisinin geçici olmasının tek ön koşulunu "1 Kasım seçimlerindeki güçlü ve reformcu hükümet" şeklinde değerlendirerek, hızlı şekilde reform gündemine dönülmesi ve siyasi istikrarın sağlanması durumunda tahribatların kalıcı olmasının önüne geçileceğini ifade etti.

Özelleştirilen enerji dağıtım şirketlerinden bazılarının kur nedeniyle mali açıdan zor dönemler geçirdiği, bu nedenle gelecek dönemde özelleştirme takviminde herhangi bir sarkma olup olmayacağına ilişkin soru karşısında Şimşek, şunları kaydetti:

"Özelleştirmeler konusunda iyi bir iş çıkardığımızı düşünüyorum. Gelinen noktada çok farklıyız. İçeride TL cinsinden sattığınız bir ürün var ama dolar cinsinden taahhütleriniz var ve bunlar risk. Bunlar bankacılık sektörü açısından da, firmalar açısından da risk.

Benim şahsi görüşüm, Enerji Bakanlığı'nın EPDK'nın bütün bu hususları dikkate alarak, sürekli şekilde sistemin doğru işleyişi için gerekli düzenlemeleri yapmasıdır.

Önümüzdeki dönemde de özelleştirmeler devam eder. Elektrik özelleştirmelerini biz klasik özelleştirme olarak görmüyoruz, yapısal reform olarak görüyoruz."

Bakan Şimşek, son dönemde parti ve bazı medya organlarının binalarına yapılan saldırıların, Türkiye'nin uluslararası görünümüne etki edip etmeyeceği sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bu görüntüler, asla ve asla hiç tasvip etmediğimiz görüntülerdir. Dün akşam Sayın Başbakanımız çok net bir tavır ve duruş ortaya koymuştur. Türkiye, Batı ile her anlamda arayı kapatacaksa, hukuk devleti ilkesi vazgeçilmezdir ve bu konuda en ufak bir tereddüdümüz yoktur."

-"Telekomünikasyon sektöründeki verginin zamanla düşürülmesi gerektiğine inanıyorum"

"Telekom gibi bazı sektörlerde büyüme, beklenen oranda gerçekleşemiyor. Burada da vergi ağırlığı önemli bir konu. Fiyatlardaki vergi yükünün aşağı çekilmesinde fayda görüyoruz. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Şimşek, şunları kaydetti:

"Türkiye'de telekomünikasyon sektörü üzerinde bir vergi yükü var ve nispeten yüksek. Rekabet gücü, verimlilik ve bilgi iletişim alt yapısının iyileştirilmesi açısından bunun zamanla düşürülmesi gerektiğine ben de inanıyorum. Bu temel önceliklerden birisi olmalıdır. Bu konuda en ufak bir tereddüdüm yok."

Şimşek, Türkiye'de telekomünikasyon sektörünün gelişmesini daha da hızlandıracak çok önemli adımlar attıklarını aktararak, FATİH Projesi'nin bunlardan biri olduğunu söyledi.

Fiberoptiğin Türkiye'de hala çok sınırlı olduğunu belirten Şimşek, bu konuda da seçim sonrasında bu işin de bir çerçeveye bağlanması gerektiğine inandığını dile getirdi.

"Herkesin kullanabileceği ama bütün Türkiye'yi kapsayan bir fiber altyapı olmazsa olmazımızdır" diyen Şimşek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu konuda da büyük bir iştah var. Bunun için ben o kadar kötümser değilim. Rekabet var ve bunun olması inovasyon ve tüketici açısından iyi bir şeydir. Rekabet ortamının güçlü olması Türkiye için faydalıdır. Vergi boyutunda ben eleştirileri kabul ediyorum.

Veri iletişiminde, özel iletişim vergisini indirdik ama diğer alanlara dokunmadık. Mali alan, imkanlar el verdiğinde o alanda rekabet gücünü artırma anlamında sektörün vergi yükünde bir takım iyileştirmeler sağlanabilir ama zamanlaması çok önemlidir. Ben hep şuna inandım, doğru şey dahi olsa, doğru zamanlamayla yapmak lazım."

-"90'lı yıllarda kötü niyet aramıyorum, o zamanki koşullar onu gerektirdi"

Tüketici kredilerine yönelik taksit sınırlamasında bir gevşetilme olacağına dair haberlere ilişkin bir soruya, "Biz bu son birkaç yıldır, sorunları kökünden çözmek için değil de durumu idare etmek için bir makro ihtiyati çerçeve ortaya koyduk ve çok da başarılı olduk. Türkiye hakikaten zor konjonktürde makro ihtiyati tedbirlerle birçok sorunları yönetilebilir kıldı" değerlendirmesinde bulundu.

Bakan Şimşek, bunlardan birinin de taksit sınırlaması olduğunu belirterek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Benim şahsi görüşüm, makro ihtiyati çerçevede devam etmesi gerekiyor. Kredi genişlemesi, Merkez Bankamızın BDDK'nın iyi çabaları ve bizim vergi desteklerimizle hakikaten daha makul bir düzeye indi. Daha yönetilebilir bir noktaya indi ama genel anlamda bakıldığında, Türkiye'nin tasarruf oranı düşük diyoruz, aslında işin diğer boyutuyla daha çok tüketiyoruz demek.

Dolayısıyla daha çok tüketim olmadan üretim olmaz. Bizim söylediğimiz, sürdürülebilir, makul, yönetilebilir şekilde tüketimin olması, bunun yatırımla, üretimle desteklenmesi."

Bakan Şimşek, yapısal reformlar hayata geçene kadar, Türkiye'nin daha ılımlı bir kredi büyümesiyle sürdürülebilir şekilde yoluna devam etmesinin ülkenin menfaatine olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Geçici bir takım adımlar olabilir, önemli olan arzulamadığımız sonuçları doğuracak adımların da geçici nitelikte olması kalıcı tahribatı engeller. Siyasi konjonktür bir takım sonuçlar doğuruyor, bunun yansımaları olacak. Bu yüzden güçlü hükümetler ve siyasi istikrar çok önemli. 90'lı yıllarda kötü niyet aramıyorum, o zamanki koşullar onu gerektirdi. Önümüzdeki 10 yılda da bu şartların oluşmaması için bu hususun iyi idrak dilmesi kanısındayım."

(Bitti)

İstanbul Finans Zirvesi Merkez Bankası Mehmet Şimşek Türkiye Ekonomi Haberler