Haberler

Toplumda İhmal Edilen Erkekler Şiddete Yöneliyor

Atatürk Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Akpolat: "Erkeği ihmal etmemek lazım. Kadının değişme sürecini yakalayamıyor.

Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yıldız Akpolat, toplumda ihmal edilen erkeklerin şiddete yöneldiğini belirterek, "Erkeği ihmal etmemek lazım. Kadının değişme sürecini yakalayamıyor. Çok fazla sorumlulukları var. Biz kadını ezdiğimiz kadar erkeği de eziyoruz. Erkeğin de çözümsüzlüğü var. Çıkışsız ve çözümsüz kalması onu şiddete itebiliyor" dedi.

Akpolat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türk toplumunda şiddetin bir iletişim biçimi, kendini ifade etme şekli olduğunu söyledi.

Bunun en basit örnekleri arasında bağırmak, tavırlarla yapılan şiddet, gözle kötü bakmak, psikolojik şiddetin yer aldığını ifade eden Akpolat, "Şiddetin en genel tanımı engellemek. Şiddet şiddeti doğurur. Engellenen kişi kendisini engelleyene karşı kin besler ve şiddet uygular" dedi.

Son yıllarda kadın cinayetlerinde artış olduğunu ifade eden Akpolat, şöyle devam etti:

"Daha önce de oluyordu da duymuyorduk, medya duyuruyor düşüncesine katılmıyorum. Kadın cinayetlerinde artış var. Modern toplumlarda insanların bireysel yeteneklerini ortaya çıkaran eğitim veriliyor. Bu nedenle mutlu ve başarılı bireyler mutlu ve başarılı toplumlar inşa edebiliyor. Geleneksel ve az gelişmiş toplumlarda birey ön planda değildir. Toplum bireye baskı uyguluyor. İnsanlar da kendisini engelleyen topluma karşı kin beslemeye başlıyor. Geleneksel toplumlarda yalnızlaştırılıyorsunuz."

Kadının şiddet görmesinin en büyük nedenlerinden birinin 'ben de varım, benim hayatım, aldatıldığım zaman sineye çekmek zorunda değilim' diyebilmesi olduğunu ifade eden Akpolat, "Kadınlar hızlı modernleşiyorlar. Çünkü modernlik insan hakları temelindedir. Artık kadının da toprak ve nikah hakkı vardır. Toplumsal cinsiyet rol kalıplarında erkekler bu kadar hızlı modernleşemedi. Çünkü erkek bütün haklara sahipti zaten. Kadın ilk defa hukuk nazarında insan yerine konuldu. Dinde de bu haklar vardı ama gelenekler dinsel kurallardan daha ağır basar" şeklinde konuştu.

Erkek egemen toplumun kadının haklarını savunmasına alışkın olmadığını anlatan Akpolat, şunları kaydetti:

"Toplumda hep kadın, çocuk gibi mağdurların açısından bakılıyor. Ama erkeğin perspektifinden de bakmak lazım. Ben Erzurum cezaevinde yaptığım çalışmada, şiddetin nedenleri arasında geleneksel toplumun erkeğe ağır sorumluluk vermesinin etkisi olduğunu gördüm. Erkeği de ihmal etmemek lazım. Kadının değişme sürecini yakalayamıyor. Çok fazla sorumlulukları var. Biz kadını ezdiğimiz kadar erkeği de eziyoruz. Erkeğin de çözümsüzlüğü var. Çıkışsız ve çözümsüz kalması onu şiddete itebiliyor. Gelişmekte olan toplumlarda yapısal eksiklikler çok olur. Geleneksel yapı çözüldüğünde geniş aile de çözüldü, çekirdek aile çok yalnız kaldı. Yaptığım araştırmalarda aşiretlerin dağılmasıyla daha fazla kan davası daha fazla ensest daha fazla şiddet türediğini gördüm. Toplum olarak kadına ve erkeğe çok fazla baskı yapıyoruz."

Akpolat, sevginin de şiddeti olduğunu vurgulayarak, "Çocuğu severken 'yerim seni' diyoruz. Ondan sonra da 'ya benimsin ya toprağın' oluyor. Adam sevdiğinden öldürüyor. Biz sevgiyi de patolojik yaşıyoruz. ya tanrı ya devlet ya akıl olmalı. İnsanın aşırı duygularını güdülerini dizginleyecek bir güç olmalı. Kadın kadar erkeği de dinlemek lazım. Biz erkeği, babaları çok gözden kaçırdık. Onların da dinlenmesi lazım. Bu şiddet sarmalının sonu yok. Toplum bireylerine acı çektirirse birey de topluma acı çektirir." - Erzurum

Kaynak: AA / Yerel

Atatürk Üniversitesi Erzurum Yerel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title