Tgc'nin 56. Yerel Basın Semineri Gaziantep'te Başladı
Türkiye Gazeteciler Cemiyet Başkanı Orhan Erinç, 'Çok Sayıdaki Meslektaşımız Mahkemelerde, Yazdıkları, Köşe Yazıları Nedeniyle Yargılanmaktadır, Hapis Tehdidi Altındadır' Dedi
Türkiye Gazeteciler Cemiyet Başkanı Orhan Erinç, 'Çok sayıdaki meslektaşımız mahkemelerde, yazdıkları, söyledikleri haberler, köşe yazıları nedeniyle yargılanmaktadır, hapis tehdidi altındadır' dedi.
Erinç, Gaziantep Grand Otel'de Türkiye Gazeteciler Cemiyetinin (TGC) Konrad Adenauer Stiftung ile ortaklaşa düzenlediği 56. 'Yerel Basın Semineri'nde, 21 Ekimin Türkiye için önemli günlerden biri olduğunu söyledi.
Tam 150 yıl önce fikir gazeteciliğinin başlangıcı sayılan Tercüman-ı Ahval Gazetesi'nin 21 Ekim 1840'ta yayına başladığını ve dün Türkiye'de fikir gazeteciliğinin 150. yıl dönümü olduğunu ifade eden Erinç, şöyle konuştu:
'Ama dün bir başka yıl dönümü daha vardı. Birincisi mutlulukla kutladığımız fikir gazeteciliğinin yıl dönümü, ikincisi ise fikirleri ve düşünceleri nedeniyle öldürülen 62 meslektaşımız arasında bulunan Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülüşünün 11. yıl dönümüydü. Bir yandan fikir gazeteciliğine girdiğimizden mutluluk duyuyoruz ama bir yandan da fikirlerini açıkladığı için hoşlanmayanlar tarafından taciz edilen, tehdit edilen, kaba kuvvetle susturulmaya çalışılan ya da öldürülen meslektaşlarımızı anmak gibi bir durumla da karşı karşıya kalıyoruz. Türkiye bu açıdan da bir çelişkiler ülkesi olma yolunda ne yazık ki devam ediyor.
Öldürülen meslektaşlarımız var da, fikirleri yüzünden gazetecilik faaliyetleri yüzünden yargılanan, mahkum edilen, tutuklanan, tutukluluk süreleri ceza infazına dönüşen meslektaşlarımız yok mu? Ne yazık ki, onlar da bugün Türkiye'nin önemli gerçeklerinden birini oluşturuyor.'
Erinç, Türkiye'de fikir suçu kavramının çağ dışı olduğunun en az 50 yıldır söylendiğini, bunu söyleyenler arasında hukukçular, gazeteciler, düşünürler ve siyasetçiler bulunduğunu dile getirdi.
Siyasetçilerin yakındıkları bu durumu değiştirmek için yaptıkları yasalarda ne gibi yenilikler getiriyorlar sorusuna ne yazık ki olumlu bir yanıt bulma olanağı bulunmadığını bildiren Erinç, şöyle devam etti:
'Çünkü Türkiye'de hukuk doğal olarak siyasetçiler tarafından kural haline getiriliyor ama hukuktan çok siyaset ön plana geçirildiği için sonunda beklenmeyen, Türkiye'yi dünyanın gözünde örseleyen, düzenlenen çeşitli endeks ve istatistiklerde Türkiye'yi son sıralarda gösteren sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunun son örneklerinden birisi Türk Ceza Yasası'nda yapılan değişikliklerin bugün Türk basınının ve Türk düşünürlerini getirdiği noktadır.
Bu ceza yasası yapılırken TGC'nin karşı çıktığı ifade özgürlüğünü sınırladığı ya da çok yoruma açık suç tanımları getirdiği itirazıyla anlatılan sonuçları ne yazık ki bugün yaşamaktayız. Çok sayıdaki meslektaşımız mahkemelerde yazdıkları, söyledikleri haberler, köşe yazıları nedeniyle yargılanmaktadır, hapis tehdidi altındadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulamasıyla suçlu bulunan meslektaşlarımız var ancak hükmün açıklanması geri bırakıldığı için henüz hapiste değiller. Ama haklarında açılan dava sayılarını dikkate aldığımızda Türkiye yine Türkiye'yi yönetenlerin 'Türkiye'de hapiste gazeteci olmayacak' sözüne karşın yine de kendisini demokrat olarak niteleyen ülkeler arasında hapiste en çok gazetecisi bulunan ülke olma durumundan kurtulamayacaktır.'
Erinç, gazeteciler için suç işleme özgürlüğü istemediklerini, istediklerinin suç tanımlarının açık, seçik, yoruma yer bırakmayacak şekilde yapılması ve çağ dışı diye nitelendirilen fikir suçuna hapis cezası verilmesinden vazgeçilmesi olduğunu vurguladı. Erinç, bunun önlemlerini almak, hoşgörüyü geçerli kılmak, Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi'nin Türkiye'nin de altını imzaladığı tavsiye karalarına riayet etmenin Türkiye'yi bugün hiç de hak etmediği yerde olmaktan kurtaracağını kaydetti.
- 'BASINA OLAN GÜVEN SARSILDI'-
Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti (GGC) Başkanı Abdullah Sabri Kocaman da bilgi kirliliğinde ve yanlış yapılanmada yanlış uygulamaların basına olan güveni ülke genelinde sarstığını savundu.
Hür iradenin bağımsız olmadığı bir ülkede hür basından da yüreklenerek bahsetmenin çok zor olduğunu ifade eden Kocaman, Türkiye'de binin üzerinde ulusal ve yaygın yerel televizyon, yine binin üzerinde radyo var on binlere dayanan haftalık, günlük, ajans gazeteler olduğunu bildirdi.
Bu kadar büyük bir sayının, bu kadar yoğun bir gazete çıkışının bilgi kirliliğine sebebiyet vereceğini, toplumun basından talep ettiği algıyı bulamadığını dile getiren Kocaman, şöyle dedi:
'Elbete ki kamu görevi yapıyor ama bu bilgi kirliliğinde ve bu yanlış yapılanmada yanlış uygulamalar, basına olan güveni ülkemiz genelinde sarsmıştır. Daha önce geçmişlerde işte derdik gazete 'yanlıştır, doğrudur' derlerdi. Şimdi ben hava raporlarını bizim yazdığımız haberlerden daha gerçekçi görmeye başladım bir cemiyet başkanı olarak. Eskiden doğrudur denilen, eskiden anahtar diye tabir ettiğimiz basın bugün maymuncuk haline geldi. Neden? Çünkü hür irade olması gerekiyor. Hür yasama, hür yargı, hür yürütme ve hürle devam eden basının da bu çerçevede asli görevine dönmesi gerekiyor. Avrupai manada basın eğitim ve kültür aracı kanayan yaranın yanındaki yanan bir ciğer olmalı.
Basın ne yapıyor bugün, mikrofonlar kameralar gücün yanında, paranın gücüyle iktidarın kudretiyle birleşen basın maalesef gerçekleri gündeme getirmekte zorluk çekiyor. Bine yakın ulusal uydudan da dahil yayın yapan radyo televizyon var ve bunların sahibi gazeteci asla. ve genelleme yaparsak yüzde 70 oranında gazeteci olmayan, ticaretle basını karıştıran bir Türkiye'de bir basın hegemonyası bir basın terörü doğdu. Bu çok tehlikeli tabi bir gidiş. Tröstleşince basın halkın dert dilek temenni acıyan yaranın işte varoşların, dumanı tütmeyen bacaların, mağdurların, mazlumların yanında olmaz, gücün yanında olur. Gücün yanında olan bir basından arzu etiğimiz sonucu almamız na mümkündür.'
Kocaman, basın anlayışlarına göre hiçbir haberin Türkiye'nin Misakı Milli sınırlarından daha kutsal,değerli, hiçbir haberin bu ülkenin ali menfaatlerinden, yargı, yasama ve yürütme bağımsızlığından daha önemli olmadığını, bunu anlamak ve kamuoyuna da anlatmak gerektiğini vurguladı.
- 'ÖNEMLİ KATKI'-
Vali Süleyman Kamçı da konuşmasında, seminerin bugün hayatın her aşamasında kamu görevlisiyle vatandaşıyla insanları dünyaya bağlayan bir mesleğin kendi değerleri ve imkan ve sınırları, dili, ülkeye ve dünyaya bakış açısı, prensipleri ve biraz da basının kendi geleceği üzerine çok değerli fikirler edinileceğini düşündüğünü belirtti.
Türk basınının çok değerli temsilcilerini Gaziantep ve bölgedeki gazetecilerle buluşturan yetkililere teşekkür eden Kamçı, Her alan gelişen, değişen ve dinamik bir şehir olan Gaziantep'in haber alma hakkını kullanmasını sağlayan ve kamuoyunun sesini duyuran yer basının konumunun çok önemli olduğunu söyledi.
Kamçı, basının, teknoloji ve bilimsel gelişmeye paralel zincirleme birçok nedenle hızlı bir toplumsal değişimin de yaşandığı günümüzde, eğitimden sağlığa, hukuktan ekonomiye kadar hayatın her alanında danışmanlık yaptığını ifade etti.
Kamçı, basın mensuplarına meslekle ilgili yeni bir bakış açısı kazandıracak bu seminerin basın mensuplarına katkı sağlayacağına inandığını bildirdi.
Kentte yürüttüğü çalışmalar ve projeleri hakkında bilgi veren Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey de gazetecilik konusunda sadece bir gözlemci olduğunu ancak gazetecilerin yaptığı işin çok kutsal olduğunu bildiğini söyledi.
Toplantının Gaziantep'te yapılmasının kendilerine büyük bir onur verdiğini anlatan Güzelbey, toplantının başarılı geçmesini diledi.
Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu ise her sektörün içinde mutlaka hizmet içi eğitimler gerektiğini, hayatın çok hızlı gelişip değiştiğini kaydetti.
Seminerde, açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçildi.
2 gün sürecek olan seminere Adıyaman, Kahramanmaraş, Malatya, Osmaniye, Şanlıurfa, Gaziantep ve ilçelerinden çok sayıda gazeteci katılıyor.
(SEÇ-MRT-YHO) - GAZİANTEP