Haberler

    Milli Takım'a Sert Eleştiri: Nefretle Besleniyorlar!

    Spor yazarları Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçıın değerlendirdi.

    Atilla Gökçe: Bu bir cezadır!


    Haydi, diyelim ki İzlanda’daki kaza... Kadıköy’deki neydi? Ceza! Futbola yıllardan beri o kadar kötü davrandık ki kaybetmek kaçınılmaz oldu. Önce içerideki rekabeti kirlettik. Sonra uluslararası alanda, uluslararası standartları unuttuk. Temel değerlerden, disiplinden, taktikten, teknikten giderek uzaklaştık. Oyunu bırakıp kavgaya tutuştuk. Her fırsatta birbirimizle dalaştık. Abuk ve akıl almaz saçmalıklarla birbirimizin gözünü oymaya kalkıştık. Ortada ne oyun kaldı, ne oynama iştahı, ne de kazanma şansı. Çekler’e 2008 Avrupa Şampiyonası’nda eve dönüş bileti vermiştik. Dün de onlar bize evde kalmamızı tavsiye ettiler, kibarca! 2008’den bu yana, arada geçen yıllarda kimin ne kadar yol aldığını gördük bir kez daha. Onlar, iki emektar Cech ve Rosicky’nin çevresinde oluşturdukları yenilenmiş genç ve dinamik bir kadro ile gösterişsiz, sade ve gerçekçi bir oyun sunarken bize... Biz heyecanla başladığımız oyunda golü bulduk, Umut’landık... Arda ve Caner’le güzel denemeler yapıp parladık. Hele bir de iki Gökhan, Arda, Ozan’la yarattığımız pozisyonlar vardı ki her şeyi unuttuk. Kafamız İsveçli hakeme takıldı: Arda’ya yapılan penaltıyı acaba niye çalmadı? Orada kaldık işte. Önce tempomuz, sonra enerjimiz düştü. Duran toplardan sonra ofsayta yakalanma illetimiz de depreşti. Kadıköy’de kendi gerçeğimizle baş başa kaldık. Artık Milli Takım’a kızmanın da, Teknik Direktör Fatih Terim’le uğraşmanın da zamanı değil. Onca sakat raporundan sonra elbette bozuktur bizim Bayrak Çocuklar’ın sağlığı. Daha sağlıklı gelecekler için... Paris rüyalarını unutup sıfırdan başlamalıyız belki... Türkiye Futbol Direktörü’nün projeleri, dünkü maçtan daha önemli olabilir. Bekleyelim, görelim. Kavgasız basın toplantılarında hocamızı dinleyelim!

    Uğur Meleke: Nefret enerjisi


    Türkiye ile Çek Cumhuriyeti aynı ligin takımları... Son 20 yıldır seviyeleri aşağı yukarı aynı. Bir gün Türkler, Çekler’i Prag’da yenebilir; başka bir gün (dün olduğu gibi) Çekler Türkler’i İstanbul’da alt edebilir. Dün Çekler iyiydi, sağ bekleri Kaderabek bizim solumuzu açığa düşürdü; duran toplardaki uzmanlıklarını da bir kez daha yansıttılar sahaya... Ve Çekler kazandı dün...Bizim bugünkü asıl derdimiz Çekler’e yenilmek değil zaten. Bizim meselemiz başka, daha ciddi bir mesele... Bundan tam 23 sene önce, 1991’in 13 Kasım’ında İnönü’nün kapısında küçük bir çocuk yüzüydüm ben. O gün Türk Milli Takımı, Serbest İrlanda ile oynayacaktı; stadın önü tıklım tıklımdı, göz gözü görmüyordu Dolmabahçe’de. Abim, o gün beni maça sokabilmek için bir bilet fiyatının 4 katını ödemişti karaborsacılara. Çünkü o gün bu ülkede bu milli takımı izlemenin değeri paha biçilemezdi. Neden paha biçilemezdi biliyor musunuz? Başarılı olduğumuz için mi? Asla... O gün, Türkiye, Euro’92 elemelerinin altıncı maçına çıkıyordu. Ve ilk beş maçta tek bir puan daha alamamıştı. Büyük yıldızlarımız olduğu için mi? Hayır... O sıralarda Türk futbolunun büyük liglerde oynayan tek bir futbolcusu da, tek bir gurbetçisi de yoktu. Atacağımız golleri izlemek için mi? Keşke... Yine golleri onlar atmıştı zaten. Koca eleme grubunu tek bir golle tamamlamıştı milli takım... O gün, o İrlanda maçının biletine paha biçilemezdi. Çünkü o milli takım, sempatik bir takımdı. Gücünü kinden değil sevgiden, kulüp ayrımcılığından değil ulus birlikteliğinden alıyordu o takım. Bugünkü gibi rakipleri yenmek için medya hedef gösterilmiyor, maçı kazanacak enerji için nefrete değil, oynanacak topa bel bağlanıyordu. Aynı forma için ter döken topçular kamplaştırılmıyor, birileri daha istekli diye kucaklanıp, birileri daha isteksiz diye medyaya şikayet edilmiyordu... Silahla tehdit edilmiş iki genç çocuğa bir taraftan kin tutmamaları öğütlenirken; diğer taraftan bir daha milli takım göremeyecekler” tehdidiyle kinin kralı sergilenmiyordu o milli takımda... Siz bu milli takımı nasıl özetlersiniz bilmiyorum... Ama benim özetim şu: Nefretten motivasyon sağlamaya çalışan bir takım bu. Nefret enerjisinden medet uman bir takım. Ve bu kötü enerji de hem bu boş tribünlerin, hem de kötü futbolun baş sebebi bence...

    Güntekin Onay: Yine hüsran


    Ülkemizde futbolun dışında o kadar çok faktörler etken ki, oyun son sıralara iniyor sıralamada. Sürekli bir kavga, huzursuzluk, mutsuzluk ortamı var. Rakipleri de yenemiyoruz, maalesef bu kaos ortamını da.. Bu kadar negatif enerji ile işimiz zaten zor. İlk yarıda A Milli Takım maksimum düzeyde iyi futbol oynadı. İyi başladık golü bulduk. Kontrol hep bizdeydi. Alanları iyi kapattık. Görevini yapmayan tek bir oyuncu bile yoktu. Ancak bazen oyun istediğiniz gibi gider ama skor öyle olmaz. İlk 45 dakika durum buydu. Ancak yine de yediğimiz golü kabul etmek mümkün değil. Türkiye Süper Ligi’nin yüksek toplarda en etkili futbolcusu olan Sivok’tan yediğimiz gol resmen bile bile lades” oldu. Tanımasak, bilmesek belki kabul edilebilir. Bizi hiçbir zaman duran toplarda iyi yapamadığımız alan savunması yaktı. En azından sadece Tomas Sivok’a duran toplarda adam adama eşleşme verebilirdik. Golden sonraki 10-15 dakikalık bocalamanın ardından devrenin son 15 dakikasında ise Çekleri kendi ceza alanına hapsettik ancak bu kez de Gökhan Töre ve Umut ile yakaladığımız fırsatları gole çeviremedik. 2. yarıda ise olumsuz anlamda bambaşka bir milli takım vardı sahada. Takım halinde tel tel döküldük. 2’nci golü yedik, o golün ardından demoralize olup iyice dağınık bir görüntü ortaya koyduk. Ligimizin en istikrarlı, en güvenilir oyuncularından biri olan Gökhan Gönül milli takımda genellikle kendi kalitesinin altında kalıyor. Dün de öyle oldu. Yine güvendiğimiz isimlerden Selçuk İnan, beklentilerin çok altında idi. Kadrolar, teknik adamlar, yıllar geçiyor ama olmuyor. Milli takım bir türlü istenen düzeye gelemiyor. Bu durumun 1’nci nedeni Süper Lig’de oynanan futbolun seviyesi. 2 maçta 0 çektik. Grupta ilk 2 için doğrudan rakibimiz olan 6 puanlı Çek Cumhuriyeti ve İzlanda’nın 2’sini birden geçmemiz artık çok zor. Daha 8 karşılaşma var ama bundan sonra en gerçekçi hedef grupta 3. olup play-off ile Fransa biletini almak olmalı.

    Feyyaz Uçar: Sakata geldik


    İstekli başlangıcın bize hediyesi harika bir gol. Caner’in iadeli taahhütlü ortasına Umut’un tek ayakta bir yükselişi vardı ki... Balet misin be aslanım. Tan Sağtürk’ten mi ders alıyorsun? Kaleci Cech’in yapacağı tek şey topu ağlardan çıkarmak. Ve ardından yine bir klasik. Her uluslararası maçta olduğu gibi kalemizde bir yan top golü. Adam markajını yıllarca beceremedik. Alan markajına kafamız basmıyor. Yapalım bir Türk işi ortaya karışık. Alan ve adam markajı birlikte olsun. Kale içinde ve ön direkte bir, altıpasta üç oyuncu. Gerisi adam markajı. Rakibe göre kontraya adam bırak ya da bırakma. Hocamız bilir. Bunu birçok takım yapıyor. Yanlarımız ağrımasın artık. İkinci yarıdaki tutuk başlangıcımızın hediyesi de kalemizdeki 2. gol. Şoku atlatamadığımız için yaptığımız hatalardan rakibe bir sürü gol şansı da verdik. Ozan Tufan gelecekte ön liberoda vazgeçilmezimiz olacak. Ama şu anda en iyi ön liberomuz Mehmet Topal. Defansta da iyi top kullanıyor ama skoru etkileyen pozisyon hataları da yapıyor. Zaten iki bekimiz de açıklardan devşirme. Mehmet’i de geriye çekmenin ne anlamı var. Defansımız oldu tretuvar. Yürüyen geçiyor. Karşımızda uzun süredir bir arada oynayan bir ekip vardı. Takımlarında yedek kalmalarına rağmen Cech ve Rosicky ilk onbirdeydiler. Başarının sırrı bu olsa gerek. Sivok ve Kadlec uyumluydu. Ve kadere bak, sağ bekleri de sol tarafımızı koridor yaptı. Ne yapak ne edek. Maçın önüne çıkan olayda töreye uymayalım. Gökhan evladımızın elindeki su tabancasını emniyete alalım ki ulu orta herkese göstermesin. Analarımızı zaten hep üzüyoruz. Babalarımız bari üzülmesin...


    Kaynak: EuroSport.com / Spor

    Çek Cumhuriyeti Ozan Tufan İzlanda Türkiye Spor Haberler

    DP'li Cemal Enginyurt'tan okul müdürünün cenazesinde konuşan müftüye sert tepki: Her şey oldunuz, bir Türk olamadınız

    DP'li Cemal Enginyurt'tan okul müdürünün cenazesinde konuşan müftüye sert tepki: Her şey oldunuz, bir Türk olamadınız

    Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

    Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

    Kanun teklifi Meclis'e geliyor! 3 kez stokçuluk yapana 6 gün kapatma cezası

    Kanun teklifi Meclis'e geliyor! 3 kez stokçuluk yapana 6 gün kapatma cezası

    İsrail basınından skandal Eurovision manşeti: Sayemizde reyting gördünüz

    İsrail basınından skandal Eurovision manşeti: Sayemizde reyting gördünüz

    500
    Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
    title