Köyden Avrupa'ya Tekstil İhracatı
Fatih Tekcan - Kocaeli'nin Karamürsel İlçesine Bağlı Hayriye Köyünde Atıl Durumdaki Tavuk Çiftliğindeki Fiziki Düzenlemelerin Ardından Kurulan Tekstil Atölyesinde, Köylerden Gelen Genç Kızlar Tarafından Üretilen Aylık 100 Bin Parça Ürün Çeşitli Firmalar Aracılığıyla Avrupa Ülkelerine İhraç Ediliyor
Fatih Tekcan - Kocaeli'nin Karamürsel ilçesine bağlı Hayriye köyünde atıl durumdaki tavuk çiftliğindeki fiziki düzenlemelerin ardından kurulan tekstil atölyesinde, köylerden gelen genç kızlar tarafından üretilen aylık 100 bin parça ürün çeşitli firmalar aracılığıyla Avrupa ülkelerine ihraç ediliyor.
Hayriye köyünde 15 ay önce kurulan Hilal Tekstil Atölyesi'nin sahibi Ayhan Akyüz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 yaşındayken 2 tane sanayi dikiş makinesi alarak gömlek üretimi yapmaya başladığını söyledi.
Diktiği gömlekleri Laleli'de pazarladığını ifade eden Akyüz, o dönem çok büyük siparişler aldığını ancak imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle talebi karşılayamadığını kaydetti.
1993 yılından sonra ise ihracat yapan firmalara tedarikçi olarak parça başı fason üretime başladığını anlatan Akyüz, 2004'te de Pendik'te bir atölye kurarak 80 kişiyi çalıştırdığını anlattı.
İstanbul'da maliyetlerin yüksek olması nedeniyle 2008 yılında atölyeyi Gölcük'e taşıdığını ifade eden Akyüz, şöyle devam etti:
'Burada İspanya, İtalya ve Almanya gibi Avrupa ülkelerine ihracat yapan Kardem Tekstil A.Ş'nin tedarikçiliğini yapıyordum. Ürünlerimiz bu firma aracılığıyla Avrupa ülkelerine gönderiliyordu. Bir gün işçi bulabilmek amacıyla Karamürsel'in köylerine gittim. Bölgede çalışabilecek çok gencin bulunduğunu gördüm. Daha sonra yaptığım araştırmalar sonucu Hayriye köyündeki atıl durumda bulunan tavuk çiftliği olduğunu öğrendim. Sahipleriyle anlaştıktan sonra 70 bin TL'ye masraf yaptıktan sonra atölyeyi buraya taşıdım.
O tarihte tekstilde büyük kriz vardı. Eşim, dostum 'sen ne yapıyorsun? Bu meslek bitti. Neden yatırım yapıyorsun? Sektörün bittiğini bilmiyor musun?' diyordu. Ben de 'tekstil bitmez insanlar mecbur giyinecek' dedim. Şimdi çok şükür hem kazanıyorum hem de kazandırıyorum.'
Atölyede çalışmak isteyen genç kızlara, İstanbul'dan getirttiği ustalar aracılığıyla mesleki eğitim verdiklerini vurgulayan Akyüz, 'Şu anda 62 çalışanım var. Bunlardan 58'si Karahmetli, Yalakdere, İhsaniye, Burhaniye, Çukurköy, Suvacık ve Subaşı köylerinden gelen genç kız ve kadınlardan oluşuyor. Böylece hem köylü genç kızları meslek sahibi yaptık hem de köylerin ekonomisine aylık 50 bin TL katkımız oluyor. Diğer 4 kişi ise İstanbul'dan getirdiğim ustalar' diye konuştu.
Burada aylık üretilen yaklaşık 120 bin parça ürünün çeşitli firmalar aracılığıyla yurt dışına ihraç edildiğine dikkati çeken Akyüz, 'Ürünlerimiz genelde çalıştığımız firmalar aracılığıyla İspanya, İsveç, İtalya ve Almanya'ya gidiyor' dedi.
Altınova merkezde bir atölye daha açacaklarını kaydeden Akyüz, 'Burayı da faaliyete soktuğumda direkt ihracat yapmak için çalışacağım. Zaten şu an bazı yabancı firmalarla görüşmelerim sürüyor. Altınova'daki atölyeyi de açtığımda istihdam ettiğim kişi sayısı 160'a ulaşacak' şeklinde konuştu.
Yeni atölyeyi kurduktan sonra başarılı olan çalışanlarıyla 3 yıllık sözleşme imzalayacaklarını da dile getiren Akyüz, bu şekilde hem çalışanların haklarının korunacağını hem de iş disiplinin sağlanacağını vurguladı.
Ayhan Akyüz, atölyede çalışanlara 450 ile 700 TL arasında maaş verdiğini, ayrıca çalışanların ulaşım ve yemek masraflarını da karşıladığını kaydetti.
- TÜRKİYE'NİN TEKSTİLDEKİ AVANTAJI-
Türkiye'nin tekstildeki en büyük rakiplerinin Çin, Hindistan ve Mısır olduğuna dikkati çeken Akyüz, Türkiye'nin tekstildeki en büyük avantajının coğrafi konumu ve tekstil sektöründe yetişmiş kalifiye elaman sayısı olduğunu söyledi.
Söz konusu ülkelerin ulaşım sorunu olduğuna dikkati çeken Akyüz, Avrupa ülkelerindeki birçok firmanın siparişlerinin zamanında ellerine ulaşması ve ürünlerin kalitesi nedeniyle Türkiye'yi tercih ettiğini vurguladı.
Türkiye'de çok kısa sürede üretilen ürünlerin Avrupa'daki firmalara gönderildiğini ifade eden Akyüz, bu nedenlerle Avrupa'daki birçok tekstil firmasının Türkiye'deki firmalarla çalışmak zorunda olduğunu savundu.
Ayhan Akyüz, zor bir dönemden geçen tekstil sektöründe ayakta kalabilmenin 2 yolu olduğunu belirterek, 'ya elit mallar çalışarak düşük adetli işler yapacaksın ve 10 kişiyi istihdam edeceksin ya da 100 kişi ile yüksek adetli mallar alıp sürüme dayalı çalışacaksın. Ben zamanında ikinci tercihi seçtim. İstihdam da benim içim çok önemli. Birilerine iş vermek çok güzel bir duygu' şeklinde konuştu.
- 'DEVLET KONTROLÜ OLSUN'
Devletin tekstil sektörüne sahip çıkması gerektiğini dile getiren Akyüz, şöyle devam etti:
'Örneğin bir ruhsat sistemi olabilir. Sektörü bilmeyenler bu alana girmemeli. İşi bilmeyenler bir süre sonra iş yerlerini kapatıyorlar ve çalışanlarını da mağdur ediyorlar. Dolayısıyla tekstil sektörü kötü anılıyor. Bu işi sadece bilen insanlar yapsın, devlet kontrolü olsun. İcabında fason fiyatlarını devlet belirlesin. Tekstil kontrol altına alınsın. Ayrıca sigorta giderlerine bir düzenleme getirilmesi lazım. Sigorta primlerinin düşürülmesini istiyoruz. 1990'lı yıllarda Türkiye'ye en büyük dövizi getiren sektörün tekstil olduğu unutulmamalı. Gerekli düzenlemeler yapılırsa tekstilde Türkiye'nin rakibi yine olmaz.'
- 'ÇALIŞMA ORTAMI ÇOK ÖNEMLİ'-
Genç girişimcilerine bir işe başladıklarında cesur olmaları çağrısında bulunan Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü:
'İşlerinizin başında olduktan sonra, akıllı hareket ettikten sonra, insanları düzgün yönettikten sonra korkulacak bir şey yok. Ayrıca başarılı için çalışanların motivasyonu da çok önemli. Mesela benim iş yerinde çalışana en ufak hakaret yoktur. Uyarılması gereken kişinin masasına kırmızı kart asılır. Bunu gören çalışan da ona göre hareket eder. Bir insana bir bağırdığın zaman o insanin morali 3 günde normale dönüyormuş. Bağırmadan düzgün bir ortam hazırlıyoruz onlara. Sadece yapılan şeylerin iş için olduğunu söylüyoruz. Onlar da bizi çok iyi anlıyorum işlerine sahip çıkıyorlar.'
(FTH-MTN) - KOCAELİ