Haberler

Dha İstanbul Bülten - 4

TÜM ECZACI KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ'NDEN İLAÇ YOKLUĞU AÇIKLAMASIHaber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHATüm Eczacı Kooperatifleri Birliği(TEKB), son günlerde eczanelerde bulunamayan ilaçlarla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

TÜM ECZACI KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ'NDEN İLAÇ YOKLUĞU AÇIKLAMASI

Haber : Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHA

Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği(TEKB), son günlerde eczanelerde bulunamayan ilaçlarla ilgili bir basın toplantısı düzenledi.

Toplantıda TEKB'nin yaptığı araştırmaya göre eczanelerde bulunamayan ilaç miktarının yüzde 20'lere kadar yükseldiği basında yer alan haberle rakamın yüzde 14-12 seviyelerine kadar düştüğü ifade edildi.

TEKB'nin Yenibosna'daki genel merkezinde düzenlenen basın toplantısında Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Turunç açıklamalarda bulundu. Turunç, "Önemli bir oranda ilaç eczanelerde bulunmamakta, tespitlerimize göre bu oran ilaç piyasasının yüzde 20'si idi. Medyamızın bu konuya olan duyarlılığı ile bu eksiklikler git gide azalarak yüzde 14-12 seviyesine inmiş durumda. Bu yeterli değil. Bu oranların hızla çok daha aşağıya düşmesi gerekiyor" dedi.

İLAÇ NEDEN YOK?

Mustafa Turunç, "İlaç Dağıtım Alanının önemli bir aktörü olan Eczacı Kooperatiflerimiz, üretimden son kullanıcıya kadar giden süreci takip eden ve bu alandaki paydaşlarımızla ilgili tarafsız analizler yapabilen kurumlarız. Kamuoyunda '20 Şubat 2017 de yürürlüğe girecek yüzde 10.65'lik fiyat artışı nedeni ile ilaç sıkıntısı yaşanmaktadır' söylemlerini yok saymamakla birlikte, bu olguyla beraber başka nedenlerle de ilaç yokluklarının tetiklendiğini objektif ve adaletli bir yaklaşımla ifade etmek zorundayız. Bunun nedenlerine bakıldığında; sanayinin olası kar beklentilerinin dışında, üretim pozisyonlarında sıkıntıların oluşması, İstanbul ve yurdun genelinde yaşanan olumsuz hava koşulları nedeniyle, ilaç sevkiyatında aksamalar yaşanması ilaç yokluğunun nedenleri arasında sayılabilir" diye konuştu.

SAĞLIK BAKANLIĞI AÇIKLAMASI

Turunç, "TEKB olarak yaşanılan ilaç sıkıntısının tek bir nedene bağlamasının da çok adaletli bir yaklaşım olmadığını belirtmek isteriz. Şayet ilaç yokluğunun nedeni stok yaparak veya kısıtlı ürün sunarak bir kar beklentisi içinde olan ilaç firmaları var ise, Sağlık Bakanlığı ve Bakanlığa bağlı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'nun devreye girerek, gerekli inceleme ve araştırmadan sonra yasal takibata geçmesi gerekir. Eczacı Kooperatiflerinin merkez ve şubelerindeki depolarında sıkıntısı çekilen hiçbir ürün stoklarda bulunmamakta ve gelen ilaçlar anında talep eden ortaklarımıza homojen ve ivedi bir şekilde dağıtılmaktadır. Ancak bu tespit, bizlerin beyanlarıyla da kalmamalı ve sağlık otoritesi tarafından da kanıtlanmalıdır. Buradan Sağlık Bakanlığı'na çağrı yapıyoruz Eczacı Kooperatiflerimizin depoları, stoklarımız, faturalarımız ve konuyla ilgili her türlü bilgi ve belgeyi kendilerine vermeye yükümlüyüz ve hazırız" şeklinde konuştu.

"HALK SAĞLIĞINA OLAN SORUMLULUĞUMUZU EKSİKSİZ YERİNE GETİRECEĞİZ"

Mustafa Turunç, "Yaşanılan ilaç yoksunluğunun ne nedeni, ne de sorumlusu değiliz. Sonuç olarak, ilaç yokluğu ve yaşanılan sağlık sorunundan gerekli dersler çıkarılarak var olan krizin bir kez daha yaşanmaması için başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, ilaç endüstrisi ve dağıtım kanalları da görev ve sorumlulukları çerçevesinde sorunun krize dönüşmemesi için her türlü duyarlılık ve çabanın içinde olmalıdırlar. Tüm Eczacı Kooperatifleri Birliği olarak, üyemiz olan eczacı kooperatiflerimizin yaşanılan ilaç yoksunluğunun ne nedeni, nede sorumlusudur. Eczacı Kooperatifleri dün, bugün olduğu gibi yarınlarda da meslektaşlarımızın ve halkımızın yanında olacak ve halk sağlığına olan sorumluluğumuzu eksiksiz yerine getireceğiz" dedi.

İLAÇLARIN ÇOĞUNLUĞU BULUNUYOR

Eczaneye giden vatandaşların büyük bir çoğunluğu ise ilaçlarını ilk girdikleri eczaneden alabildiklerini belirtiyor. Bazı vatandaşlar ise ilaç aramak zorunda kaldıklarını ifade ediyor.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

Turunç'un açıklamaları

Ecza deposundan görüntüler

Eczanelerden görüntü

Vatandaşlarla röportaj

Detaylar

24.01.2017 - 17.04 Haber Kodu : 170124142

24.01.2017 - 17.04 Haber Kodu : 170124143

================================

SABİHA GÖKÇEN'E BASKIN DAVASI; "TANKA ÇIKANLARI VURUN"

Yüksel KOÇ / İSTANBUL DHA

Darbe girişimi sırasında Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işgal etme girişiminde bulundukları gerekçesi ile 62 asker hakkında 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet ve 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın ikinci duruşması başladı.

Tutuklu sanıklardan Uzman Çavuş İbrahim Donat, darbe günü hiçbir eyleme katılmadığını savunarak, "Bir asker olarak emirleri sorgulama durumum yoktur. Darbe yapılıyor denseydi de kara, deniz, hava ve tüm kuvvetler emre uyup katılırdı" dedi.

Tutuklu sanıklardan Uzman Çavuş Gıyasettin Demir, "Amirlerim en derse onu yaparım. Öl derse ölürüm. Askerliğin temeli budur" dedi.

Tutuklu sanıklardan Cihat Kucur ise, darbe günü Tabur Komutanı Şakir Çınar'ın talimatıyla Sabiha Gökçen'e gittiklerini belirterek, "Tabur komutanı Şakir Çınar'a, 'ne yapalım komutanım halk tanka çıkıyor' dedim. Bunun üzerine Şakir Çınar, Astsubay Recep Özcan'a 'Tanka çıkanları vur' dedi. Recep Astsubay, Çınar'a 'Halk var nasıl ateş açayım' dedi. Çınar da, bağırıp hakaret etti ve zorla Recep astsubaya ateş açtırdı. Recep Astsubay da havaya ateş açtı" diye konuştu.

MÜHİMMATI KOMUTAN DAĞITMIŞ

İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Silivri Cezaevi yerleşkesinde yaptığı duruşmaya, 1'i yüzbaşı, 3'ü üstsubay, 4'ü astsubay ve 20'si uzman çavuş ve uzman erbaştan oluşan 28 tutuklu sanığın tamamı katılırken, erlerden oluşan 34 tutuksuz sanıktan 8'i katıldı.

Duruşmada tutuklu sanıkların sorgusuna devam edildi.

Sorgusunda tank doldurucusu olarak görev yaptığını söyleyen tutuklu sanık Uzman Çavuş İbrahim Donat, 6 yıldır askeri personel olduğunu, darbe günü hiçbir şekilde hiçbir eyleme katılmadığını, darbe günü Şahin Çınar tarafından mühimmet dağıtımının yapıldığını söyleyerek, "Yargılanmamı sağlayan Seçkin Sönmez bile şu anda görevinde" dedi. Kimseye şiddet uygulamadığını söyleyen Donat, "Tankın üzerine çıkan vatandaşlar bunun bir darbe girişimi olduğunu bize aksettirdiler. Biz de bunun bir darbe girişimi değil, terör eylemi olduğunu söyledik. 'Hayır, sizi kandırmışlar, geri dönün' dediler. Biz derbeci olmadığımızı söyleyerek geri çıkmaya çalıştık. Astsubay Ferhat Daş, 'Ben vatan haini değilim' diyerek tankın içine girdi ve canına kıydı. Ferhat Astsubay olduğu yerde şehit düştü" diye konuştu.

'BİR ASKER OLARAK EMİRLERİ SORGULAMA DURUMUM YOKTUR'

Darbe gerçekleşmediği için cuntacılarla yargılandığını, darbenin gerçekleşmesi durumunda da onların emrine ittaat etmedikleri için yargılanacaklarını savunan Donat, "Ben ve arkadaşlarım kanunsuz eylem olduğunu anladığımızda eylemi sonlandırdık, darbeci olmadığımızı belirtip polise teslim olduk. Darbeci değiliz, elimizden geldiği kadar öğrendikten sonra darbeyi önlemeye çalışan kişileriz. Benim ve arkadaşlarımın isteyerek, kasti olarak hiçbir eylemi yoktur. FETÖ terör örgütü ile hiçbir bağlantım yoktur. İllegal bir yapı içinde hiçbir zaman bulunmadım. Sizin vereceğiniz kararlara inancım ve güvenim tamdır. Bir asker olarak emirleri sorgulama durumum yoktur. Darbe yapılıyor denseydi de kara, deniz, hava ve tüm kuvvetler emre uyup katılırdı" dedi.

'AMİRİM NE DERSE ONU YAPARIM. ÖL DERSE ÖLÜRÜM...'

Tutuklu Uzman Çavuş Gıyasettin Demir: Terör saldırısı gerekçesiyle Sabiha Gökçen Havalimanı'na götürüldüklerini, darbe girişimini orada halktan öğrendiklerini öne sürerek suçlamaları kabul etmedi. Demir, "Amirim ne derse onu yaparım. Öl derse ölürüm. Askerliğin temeli budur" dedi.

'TANKA ÇIKANLARI VURUN'

Tutuklu sanık Uzman Çavuş Cihat Kucur, tabur komutanı Şakir Çınar'ın terör saldırısı gerekçesiyle kendilerini Sabiha Gökçen Havalimanı'na götürdüğünü belirterek, "Halk birikmişti. Tabur komutanı Şakir Çınar'a, 'ne yapalım komutanım halk tanka çıkıyor' dedim. Bunun üzerine Şakir Çınar, Astsubay Recep Özcan'a 'Tanka çıkanları vur' dedi. Recep Astsubay, Tabur Komutanı Şakir Çınar'a "Halk var nasıl ateş açayım' dedi. Bunun üzerine Şakir Çınar, bağırıp hakaret etti ve zorla Recep astsubaya ateş açtırdı. Recep Astsubay da havaya ateş açtı" diye konuştu.

Tutuklu Uzman Çavuş Fatih Kaya, savunmasında o günün akşamı her şeyin bir anda geliştiğini belirterek, halkın toplanması ile Sabiha Gökçen Havalimanı'ndan ayrıldıklarını söyledi. Kaya, evinde Fetullah Gülen'in kitabının bulunması ile ilgili olarak da "Üniversitede okuyan yeğenim var. Üstünde de adı yazıyormuş zaten. Evde o kitabın olduğundan haberim bile yoktu. Benim FETÖ ile alakam yok, burada olmamın tek nedeni Şakir Çınar'ın telsiz kullanmasını bilmemesi. Sadece mandala basıp konuşma yeteneği vardı" dedi.

Tutuklu Uzman Erbaş Cengiz Gümüş: ise olay günü terör saldırısı nedeniyle Sabiha Gökçen'e götürüldüklerini belirterek, "Bize bu emri veren yıllarca Türk Silahlı Kuvvetleri'nde görev yapmış biri olduğu için bu işten şüphe duymadım. Emir-komutayla kışladan çıkarıldım. Eğer o listede olmasaydım şu anda El Bab'da vatan kahramanı olarak anılacaktım. Ben şanssızlıktan ve tesadüfen buradayım" dedi. Vatanıma hiçbir zaman ihanet etmedim. Kandırıldığımı söyleyerek polise teslim oldum" dedi.

İDDİANAMEDEN

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Maltepe Nurettin Baransel Kışlaşı 2. Zırhlı Tugayı'nda görevli bir yüzbaşı, 7 subay ve 20 uzman çavuş ile 34 er hakkında 15 Temmuz gecesi devlet büyüklerinin kullanma ihtimaline karşı Sabiha Gökçen Havalimanı'nı işgale gittikleri belirtiliyor.

Rütbeli 28 askerin tutuklu, 34 erin tutuksuz yargılandığı iddianamede sanıkların tümü için 4 ayrı suçtan ceza isteniyor. Tüm sanıkların, "Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs", "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs" üç kez ağırlaştırılmış müebbet ve "Silahlı terör örgütüne üye oylak", "Üye olmamakla birlikte silahlı terör örgütüne yardım etmek" suçlarından 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

==============================

SANATÇI FATİH KISAPARMAK'IN ACI GÜNÜ

Haber - Kamera: Uğur AYAZSIN / İstanbul DHA

Sanatçı Faith Kısaparmak'ın kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybeden annesi Yıldız Güngör Kısaparmak, son yolculuğuna uğurlandı.

Cenazede gözyaşlarına boğulan Kısaparmak'ın eşi Şebnem Kısaparmak, ayakta durmakta güçlük çekti.

Kalp yetmezliği nedeniyle tedavi gördüğü özel hastanede dün hayatını kaybeden Sanatçı Faith Kısaparmak'ın annesi Yıldız Güngör Kısaparmak(79) için Üsküdar Şakirin Camii'nde ikindi namazının ardından cenaze töreni düzenlendi. Cenazeye törenine, Kısaparmak'ın akrabaları, yakınları ve sanatçı dostları katıldı. Fatih Kısaparmak ve oğulları taziyeleri kabul etti.

Kısaparmak'ın eşi Şebnem Kısaparmak, ayakta durmakta güçlük çekerken, Fatih Kısaparmak ve oğulları da gözyaşı döktü.

FATİH KISAPARMAK: "EŞİM BENDEN DAHA ÇOK ÜZÜLDÜ"

Cenazede konuşan Fatih Kısaparmak, "Biz Kısaparmak ailesi olarak bir büyüğümüzü yitirdik. Ama o emekli öğretmen olarak bu ülkeye on binlerce fidan dikti, aydın insanlar yetiştirdi. Bu görevini tamamlayarak aramızdan şimdilik ayrıldı. Eşim Şebnem Kısaparmak benden daha çok üzüldü. Annem hep bir kızı olsun istermiş. Şebnem hanımı kızı yerine koymuştu. Bu aynı zamanda bir kız evladın da annesiyle vedalaşması oluyor" şeklinde konuştu.

ŞEBNEM KISAPARMAK: "İKİNCİ KEZ ANNE ACISI YAŞIYORUM"

Şebnem Kısaparmak ise "İkinci kez anne acısı yaşıyorum. Onu hep güzel anmak istiyorum. İlk tanıştığımız günü hatırlıyorum. Bana demişti ki; 'Kızım sen kalbimin fermuarını açtın.' Orada olduğumu biliyorum. O da bizim her zaman kalbimizde. Yeri doldurulamayacak" dedi.

Cenaze, kılınan namazın ardından Karacaahmet Mezarlığı'na defnedildi.

Görüntü Dökümü:

-----------------------

-Cenaze

-Katılanlar

-Taziyelerin kabul edilmesi

-Cenaze öncesi açıklamalar

-Dökülen gözyaşları

-Helallik alınması

-Edilen dualar

-Cenaze namazının kılınması

-Cenazenin götürülüşü

-Genel ve detay

24.01.2017 - 17.37 Haber Kodu : 170124152

=================================

İSTANBUL'A YENİDEN KAR GELİYOR

Ezgi ÇAPA/İSTANBUL DHA

İstanbul Büyükşehir Belediye'sine bağlı Afet Koordinasyon Merkezi Müdürlüğü (AKOM) meteorolojiden alınan ihbar doğrultusunda alarma geçti. İBB AKOM yarın 13: 00'ten itibaren 7 bin personel ve bin 347 aracın görev alacağı tüm birimleri ile görevde olacak. Yarın akşam saatlerinde başlayacağı tahmin edilen kar yağışı gece de etkisini sürdürecek. İstanbul'da kar yağışının bu kez 20-25 cm'yi bulması bekleniyor. Geçtiğimiz günlerde İstanbul'da görülen kar yağışında yaşananların tekrarlanmaması için İBB'ye bağlı ekipler özellikle Mahmutbey bölgesinde Karayolları ekiplerine yardımcı olacak. İtfaiye, yol bakım, atık müdürlüğü gibi birimler de teyakkuzda olacak.

=============================

TÜRKİYE'NİN İLK İNİŞ ŞERİDİ İZNİ BURSA YUNUSELİ'NE

Faik KAPTAN - Murat ÇAKIR / İSTANBUL DHA

Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Bursa Belediyesi sınırları içindeki Yunuseli Meydanı'nın iniş şeridi olarak kullanılmasına yönelik başvuruyu onayladı.Böylece Yunuseli Türkiye'de ilk iniş izni verilen meydan oldu.Bu meydana, küçük uçaklar kule hizmeti almadan inip kalkabilecek. Yunuseli Havaalanı, Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin organize ettiği İstanbul çıkışlı uçuşlarda kullanılacak.Haliç'ten kalkacak deniz uçakları bu alana iniş yapabilecek.

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'nün resmi internet sayfasından konuyla ilgili olarak yapılan açıklamada şöyle denildi:

"Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin Yunuseli Meydanı'nın iniş şeridi olarak kullanılmasına yönelik yaptığı başvuruyu inceleyen SHGM, SHT-İNİŞ ŞERİDİ Talimatı kapsamındaki gerekliliklerin yerine getirilmesinden dolayı ülkemizin ilk iniş şeridi iznini vermiştir.

SHGM'nin sivil hava araçlarının havaalanları ve heliportlar haricindeki iniş şeritlerini kullanabilmeleri ve amatör havacılık faaliyetlerini desteklemek amacıyla geçtiğimiz yıl Ağustos ayında yayımlandığı İniş Şeritleri İnşa Edilmesi ve Kullanılması Talimatı kapsamında izinlendirilen Yunuseli Meydanı'na uçuş operasyonları düzenlenebilecektir. Kamuoyuna Duyurulur."

İniş Şeridi, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu'nun 34 üncü 91 inci maddesinde yer alan hükümler kapsamında, sivil hava araçlarının havaalanları, heliportlar ve hava parkları haricindeki yerlere iniş ve kalkış yapabilmelerinin sağlandığı bölge olarak tanımlanıyor.

=============================

FETÖ'NÜN YILDIZ TEKNİK ÜNİVERSİTESİ YAPILANMASI İDDİANAMESİ TAMAMLANDI

21'i tutuklu 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütüne üyeliği" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istendi.

Haber: Ümit TÜRK / İstanbul DHA

FETÖ'nün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki akademik yapılanmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, 21'i tutuklu 83 öğretim görevlisi hakkında, "Terör örgütüne üyeliği" suçundan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Mehmet Şenay Baygın tarafından FETÖ'nün akademik yapılanmasına ilişkin yürütülen soruşturmada, örgütün Yıldız Teknik Üniversitesi'ndeki yapılanmasına yönelik başlatılan soruşturma tamamlandı. İddianamede, öğretim görevlisi olan 21'i tutuklu 83 şüpheli hakkında, "Terör örgütü üyeliği" suçundan 7.5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası istendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından onaylanan iddianame, İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

Soruşturma kapsamında şüphelilerden bir kısmının Bylock kullanıcısı olduğu, bir kısmının ise FETÖ'nün talimatı ile TMSF'ye devredilmeden önce Bank Asya'ya yüksek miktarda paralar yatırdıkları iddialarına yer verilmişti. Bazı şüphelilerin de Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edildikleri öğrenilmişti.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Şebnem Kısaparmak Sabiha Gökçen Türkiye Ekonomi Haberler

title