Haberler

Emekçiler 1 Mayıs'ta Taksimde: Emek, Barış, Eşitlik, Özgürlük İçin Mücadeleye Devam

DİSK, KESK, TMMOB, TTB'nin 1 Mayıs 20014 kutlamalarına ilişkin ortak açıklamasında "Emek, barış, eşitlik, özgürlük için mücadeleye devam. 1 Mayıs'ta Taksim'deyiz" denildi.

DİSK, KESK, TMMOB, TTB'nin 1 Mayıs 20014 kutlamalarına ilişkin ortak açıklamasında "Emek, barış, eşitlik, özgürlük için mücadeleye devam. 1 Mayıs'ta Taksim'deyiz" denildi.

1 Mayıs İşçi ve Emekçiler Bayramı'na kısa bir süre kalırken DİSK, KESK, TMMOB, TTB'den "1 Mayıs'ta Taksim'deyiz" ortak açıklaması geldi.

-"İSTEKLERİMİZİN "HAYAL/ÜTOPYA' OLMADIĞININ FARKINA VARARAK YÜRÜYÜŞÜMÜZÜ BAŞLATTIK"-

Açıklamada, "Biz bu ülkenin tüm değerlerini yaratanlar, biz işçiler, kamu emekçileri, hekimler, mimarlar, mühendisler, şehir plancıları olarak emek, eşitlik, özgürlük, barış, adalet, bağımsızlık ve demokrasi için 1 Mayıs'ta Taksim'de olacağımızı ilan etmek için buradayız. Özlemini duyduğumuz bu değerlerle inşa edilmiş bir ülkenin ve hatta bir dünyanın artık çok uzaklarda bir ütopya olmadığının bilinciyle Taksim çağrısı yapıyoruz" denilirken, emeğin, eşitliğin, özgürlüğün, barışın, adaletin ve demokrasinin egemen olduğu bir ülkenin kurucu öznelerin geçen yıl 1 Mayıs'tan ve özellikle de Haziran'dan beri sokaklarda, meydanlarda, işyerlerinde, okullarda, yoksul mahallelerde ayağa kalkıp yüzünü güneşe döndüğü savunuldu.

Yüzleri ağartan bu ışığın şimdi işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününün arifesinde yeniden Taksim yolunu işaret etiği kaydedilen açıklamada, "Ne istediğimizi bilerek ve artık bu isteklerimizin "hayal/ütopya' olmadığının farkına vararak yürüyüşümüzü başlattık. Bu yürüyüşümüzün amacı o kadar açık ki. Biz, yıllardır binlercesi iş başında öldürülen işçileriz ve yaşamak için ölümüne çalıştırılmak istemiyoruz. Biz, simit hesabıyla ne kadar iyi durumda olduğu iddia edilen asgari ücretli işçiyiz, 10 bin asgari ücreti bir ayakkabı kutusuna sığdıranlar tarafından daha fazla aşağılanmak istemiyoruz. Biz, taşeron çalıştırmayla, özel istihdam bürolarıyla, esnek çalıştırmayla, sözleşmeli personel uygulamalarıyla köleliğe mahkum edilenleriz; fabrikada, okulda, hastanede, atölyede, işyerlerinde, medyada, bankada, plazada, ambarlarda çalışırken yakalarımızın rengiyle, statülerimizle ayrıştırılıp güvencesizlikte birleştirilenleriz; biz kıdem tazminatımız için direnenleriz ve pazarda alınıp satılan bir meta muamelesi görmek istemiyoruz" ifadeleri kullanıldı.

-"KADERİMİZİN BİR AVUÇ İNSANIN DUDAKLARININ ARASINDA OLMASINI İSTEMİYORUZ"-

Emeğinin karşılığını asgari ücretle yoksulluk sınırında alanların, grev ve gerçek toplu sözleşme hakkı, örgütlenme ve siyaset yapma hakkı yok sayılanların, mezarda emekliliğini sürgünlerde bekleyen kamu emekçilerinin en insani ve en temel hakların savunulduğunda "terörist" damgası yemeyi, tutuklanmayı değil, bu ülkenin onurlu insanları olarak insanca yaşamayı istendiği belirtilen açıklamada şöyle devam edildi:

"Biz, yasalarda örgütlenme hakkı, mahkemede şikâyeti, devlet katında sözü yok sayılan milyonlarız; kendi kaderimizin bir avuç insanın dudaklarının arasında olmasını istemiyoruz.

Biz, sesimizi, isteklerimizi, taleplerimizi haykırdığımızda "polis destanıyla', adalet sarayıyla, yasakla, sürgünle, sansürle, panzerle, TOMA'yla, copla, gaz fişekleriyle, hapishanelerle, tabutluklarla karşılaşan bir halkız; artık susmak, kader diyerek boyun eğmek istemiyoruz.

Biz, kırmızılı kadınız, şiddet mağdurlarıyız, namus diye öldürülenleriz, sermayeye ucuz işgücüyüz; kadını daha ucuza, daha güvencesiz çalıştıracak istihdam paketlerini istemiyoruz.

Biz, bu ülkenin çocuklarıyız; Roboski'de devletin bombasıyla, Okmeydanı'nda devletin gaz fişeğiyle vurulup öldürülmek istemiyoruz. Ve biz o çocukların aileleriyiz, kan parası verilip susturularak acımızla alay edilmesini de, seçim mitinglerinde yuhalatılmayı da istemiyoruz.

Biz, kâr için, rant için deresi kurutulan, toprağı zehirlenen köylüyüz, mahallesinden sürülen yoksul emekçiyiz, inşaat çılgınlığıyla güneşi, parkları, ağaçları çalınan kentliyiz; kendi yaşadığımız mekânlar üzerinde söz hakkımızın olmadığı bir düzen istemiyoruz."

-"BİZ, BU ÜLKENİN BÜTÜN ÖTEKİLERİYİZ"-

Açıklamada, savaşa ikna edilmek için üzerine 7-8 füze fırlatılması planlanan bir ülkenin yurttaşlarının iktidardakilerin gücünü arttırmaktan başka bir anlamı olmayan savaşlarda ölmeyi, sakat kalmayı, bedel ödemeyi istemediğine dikkat çekilirken, "Kürt sorununun savaşla çözülmeyeceğini yıllarca büyük bedeller ödeyerek görenler olarak kardeşlerimizle, komşularımızla savaşa hayır diyoruz!

Biz, bu ülkenin bütün ötekileriyiz; dinimiz, mezhebimiz, dilimiz, kültürümüz, cinsiyetimiz nedeniyle ikinci sınıf yurttaş muamelesi görmek, yok sayılmak, ayrımcılığa maruz kalmak istemiyoruz.

Bizler bu ülkenin sanatçılarıyız, bilim insanlarıyız, gazetecileriyiz, aydınlarıyız; ne düşüneceğimize, ne söyleyeceğimize, neyi araştıracağımıza iktidarın müdahale etmesini istemiyoruz. Zihinlerimizin ve düşlerimizin sansürle, baskıyla, işsizlik tehdidiyle terbiye edilmeye çalışılmasını kabul etmiyoruz."

Ortak açıklamada ayrıca "Ve biz Ali İsmailiz, Ethemiz, Ahmetiz, Abdocanız, Mehmetiz, Medeniyiz, Hasan Feritiz, Berkiniz Biz başka bir dünya isteriz. Ve o dünyayı ancak ve ancak kendi ellerimizle kuracağımızı biliriz" ifadelerine de yer verilirken, "İşte bu nedenle biz, hepimiz, başta Taksim 1 Mayıs Alanı olmak üzere ülkenin dört bir tarafında tüm mağdurlarla, yoksullarla, dışlananlarla, işsizlerle, işçilerle, kamu emekçileriyle, mimar ve mühendislerle, aydınlarla, sanatçılarla, kadınlarla, gençlerle, emeklilerle, basın emekçileriyle, 1 Mayıs alanlarında olacağız.

1 Mayıs alanlarını, milyonların adalet isteğinin kürsüleri haline dönüştüreceğiz ve taleplerimizle, rengarenk bayraklarımızla, türkülerimizle, halaylarımızla,

tarihten gelen ve uluslararası hukukun onayladığı hakkımızı kullanarak Taksim 1 Mayıs Alanı'nda olacağız" denildi.

Kaynak: ANKA / Güncel

1 Mayıs Taksim Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title