Haberler

Edebiyat Mevsimi"Nde Dergi Öykücülüğü Konuşuldu

Edebiyat Mevsimi'nin 4. gününde "Dergilerde Öykü ve Öykü Dergiciliği" ele alındı.

Edebiyat Mevsimi'nin 4. gününde "Dergilerde Öykü ve Öykü Dergiciliği" ele alındı.

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültürel ve Sosyal İşler Daire Başkanlığınca, TYB'nin Sultanahmet'teki merkezinde düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü Cemal Şakar üstlendi.

Toplantıda konuşan öykücü ve Post Öykü Genel Yayın Yönetmeni Aykut Ertuğrul, öykü dergilerinin bir çıkış hikayesi olarak diğer dergilerden ayrıldığı bir nokta olmadığına işaret ederek şöyle konuştu:  "Önemli olan neyin etrafında toplandığınız. Edebiyat Mevsimi içerik bakımından dolu dolu bir program olmuş. TYB'nin edebiyat dergilerine ağabeylik yapma görevi olduğunu düşünüyorum. Dergilerin hiç değişmeyen dağıtım, temsil gibi sorunlarını çözmek için çalışmalar yapmalarını temenni ediyorum. Mesela Kültür Bakanlığı dergileri destekliyor, ikiyüz sayı abone oluyor. Kağıt üzerinde harika görünen bu abonelikte çok temel bir sorun var. Kütüphane Müdürlüğü alınan dergilerin bütün kütüphanelere gönderilmesini istiyor. Dergici tek tek hepsini kargo bedeli ödeyerek gönderiyor. Başta iyi niyetli olan bu fikrin kargo masrafları yüzünden dergiye önemli bir katkısı olmuyor "

Etkinlikte dergilerdeki yitik hikayecilere değinen öykücü Yunus Emre Özsaray, dergilerin yazarların çalışmalarını edebiyat tarihine kaydetme görevi olması gerektiğini ifade ederek şu bilgileri verdi: "Bir kişinin hikayesinin dergilerde kalması durumunda, yıllar sonra onun edebiyat tarihine konu olmaması, konuşulmaması durumu oluyor. Öykücü ve şairler de bu sebeple çalışmalarını kitaplaştırmak istiyorlar. Dergilerin buna katkısını konuşmak gerekiyor. Dergiler sadece metinleri yayımlamakla mı kalmalı? Yoksa dergiler öykücü için bir kartvizit mi olmalı? Edebiyat dergisi çıkaranların, aynı zamanda kendisiyle yol alan arkadaşlarımızın bu sorunlarına eğilmesi gerekiyor."

Yedi İklim Dergisi'nden Osman Koca ise edebiyat dergilerinde romana yer bulunmadığını, hikayelerin öne çıktığını ifade ederek, şunları aktardı: " Türkiye'deki edebiyat dergilerinin kapasite anlamında romanı kaldırması mümkün görünmüyor. Geçmişte Servetifünun ve İçtihat dergisi kısmen bunu yapabilmiş. Fakat bugün öyküye dahi belli sayfalar ayırabiliyoruz. Dergiye öykü gönderenlerin çoğunun öykü okumadığını, edebiyat dergilerini de takip etmediğini düşünüyorum. Kimisi kitabını gönderiyor, kimisi çok uzun hikayeler gönderiyor. Dergilere öykü göndermeyi düşünenlere üç dört sayfayı geçirmemelerini tavsiye ederim."

Dergicilikte değişen şartlar

Öykü dergiciliğinin bağımsız bir alan olduğunu ifade eden editör ve yazar Güray Süngü, dergiciliğin değişen şartlarına vurgu yaparak gelinen noktayı anlattı:   "Dergicilikte değişen şeylerden de bahsetmek istiyorum. Dergilerin iki çeperinde değişiklik olmadı. Hala dergiciler, dergileri gerçekten tek başına sırtlıyor, sırtında taşıyarak bayilere götürüyor. İkinci olarak, etraflarındaki dostlardan ürünler yayımlıyorlar. Üçüncü çeperde ise bir değişim var. Dergilere ürünler eskiden mektup, ya da faksla yollanırdı. Şimdi maille gönderiliyor ve editörlerle direk muhatap olunuyor. Burada da bir edep ya da edepsizlik problemi baş gösteriyor. Mail attıktan sonra, hemen ertesi gün 'okudun mu', 'ne oldu', 'niye cevap yazmadın' diye mailler atıyorlar."

Yıldız Ramazoğlu da, genç yaşta dergi çıkardığını ve dergi mutfaklarında yer aldığını belirterek "Dünya oyun ve eğlenceden ibaret diye bir söz var. Hikaye ise bana hiç oyun ve eğlence gibi görünmüyor. Hikaye yazmak, boş vakitlerde yapılacak bir iş değil. Hikaye yazmak hayat memat meselesi" dedi. Kendi öykücülüğü hakkında bilgi veren Ramazanoğlu şöyle konuştu:  "İnsanlığın büyük hikayelerinden küçük parçalar kopararak onları kayıt altına almalıyız. Olaya buradan bakınca dergilerde mi, kitaplarda mı görmek isteriz diye soruyoruz. Hikayeler hayatın içinde. Sağanak gibi hikaye yağıyor. Çocukluğumdan beri bunu böyle algılamışımdır. Biz çok azını kayıt altına alabiliyoruz. Hikayenin bütününü kayıt altına alınmazsa, sanki bir çöp gibi sürükleniyoruz. Başımızdan geçenlere karşı gerçekten kayıtsız kalmış oluruz ve başımıza gelen bütün bu felaketlere de karşı koyamayız."

İlk oturumun ardından Mahmut Bıyıklı yönetiminde "Sezai Karakoç ve Diriliş Dergisi" konuşuldu. Yüksel Kanar ve Prof. Dr. Turan Karataş, Diriliş düşüncesinin etkileri üzerine tespitlerde bulundu. Cengizhan Orakçı'nın yönetiminde "Osman Yüksel Serdengeçti ve Serdengeçti" dergisinin konuşulduğu oturumda ise, Dr. Ali Özcan, Serdengeçti'nin siyasi ve fikri mücadelesinden örnekler sundu.

Edebiyat Mevsimi 24 Ekim'de sona erecek.

Kaynak: AA / Kültür Sanat

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Aykut Ertuğrul Sultanahmet Türkiye Kültür Sanat Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title