TÜM KATEGORİLER
Balyoz Davası'ndaki Tahliyeler
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Kapusuz: "Tahliye olduğu hapishanenin önünde, kendine göre laiklik tanımı yaparak, kutsal dinimizi hor görmeye kalkanlara, ülkenin vesayet düzeniyle yönetilen Eski Türkiye olmadığını hatırlatmak isterim" "Ne yüce dinimiz İslam'a ne de Kur'an ı Kerim'e dil uzatmak kimsenin haddi değildir.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz, "Tahliye olduğu hapishanenin önünde, kendine göre laiklik tanımı yaparak, kutsal dinimizi hor görmeye kalkanlara, ülkenin vesayet düzeniyle yönetilen eski Türkiye olmadığını hatırlatmak isterim" ifadelerini kullandı.
Kapusuz, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasa Mahkemesi'nin "ihlal" kararı kapsamında, Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar doğrultusunda tahliye edilen Balyoz Davası sanıklarından eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın, tahliyesinin ardından yaptığı açıklamada, Kur'an-ı Kerim'e dil uzattığını savunarak, Doğan'ı kınadıklarını ifade etti.
Kapusuz, açıklamasında "Tahliye olduğu hapishanenin önünde, kendine göre laiklik tanımı yaparak, kutsal dinimizi hor görmeye kalkanlara, ülkenin vesayet düzeniyle yönetilen eski Türkiye olmadığını hatırlatmak isterim" değerlendirmesinde bulundu.
Kapusuz, "darbe girişimi" gibi en ağır suçlamalardan birisine muhatap olup, sanık sıfatıyla yargılananların, geçmişte yaptıkları gibi "şeriat" ve "laiklik" tarifi yapacaklarına, mahkeme önünde hesap vermesi gerektiğini belirtti.
Millete tepeden bakan, milli iradeyi yok sayan, milletin milli ve manevi değerlerini aşağılayan dayatmacı anlayışın bu memlekette tekrar palazlanmasına milletin müsaade etmeyeceğini dile getiren Kapusuz, şunları kaydetti:
"Yıllarca 'laiklik elden gidiyor' ve 'şeriat düzeni kuracaklar' sözleriyle milleti siyasi ve ekonomik olarak sömüren vesayetçilerin aslında bu millet nezdinde hiçbir değeri yoktur.
Bu gibi açıklamalardan da anlaşılıyor ki; darbe sevdalısı belli çevreler, geçmişte yapılan yanlışlardan ders almamış. Demek ki hala milli ve manevi değerlerimize saygısızlık yapmaya devam ediyorlarmış. Demek ki hala, fırsat verildiği vakit hem siyasete hem de insanların yaşayış biçimine müdahaleye hazır vesayetçi bir kafa varlığını koruyormuş. Demek ki hala kendi düşünce sistemini topluma dikta etmeye çalışan, dayatmacı zihniyet aramızdaymış.
Ama şu bilinmelidir ki; ne yüce dinimiz İslam'a ne de Kur'an-ı Kerim'e dil uzatmak kimsenin haddi değildir. Bu gibi açıklamaları yapanlar, hukuk önünde aklanmaya çalışırken milletin vicdanında mahkum olmaktadırlar." - Ankara
