AK Parti Grup Başkanvekili Kılıç, Samsun'da:

AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, 'Bu ses kayıtları göstermektedir ki 'hayır'cılarda geniş bir şer koalisyonu vardır, 'hayır'cılar terör örgütü ile bile ittifak yapmayı, kol kola girmeyi, terör örgütünden bile medet ummayı göze almış durumdadır' dedi.

Kılıç, referandum çalışmaları için bulunduğu Samsun'da, İlkadım ilçesi 100. Yıl Bulvarı'nda esnaf ziyareti yaparak, karanfil dağıtıp, halk oylaması çin destek istedi.

Bu sırada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıç, üç yüksek yargıç arasında geçtiği iddia edilen konuşmaların ses kayıtlarıyla ilgili soru üzerine, iddiaları 'facia' olarak değerlendirdiğini söyledi.

'Buna skandal demek yetmez' diyen Kılıç, şöyle devam etti:

'Türkiye'de son yıllarda yargı üzerinde tesir yaratmaya çalışan, Parlamento iradesini fesada uğratmaya çalışan, devleti yönetilemez hale getirme içine giren, milli iradeyi tarumar etmeye uğraşan çok sayıda skandal ses kayıtları ortaya çıktı. Ama bu son ses kaydını skandal kelimesiyle tarif etmek mümkün değil. Bu tam anlamıyla bir facia. Yeni Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın referandumda kabul edilmemesi için, vatandaşların hayır oyu vermesi için bu kadar anlamsız tehlikeli bir facianın içine girmeyi göze almaları doğrusu belli çevrelerde bir cinnet halinin egemen olduğunun göstergesidir. Ümitle temenni ederim ki bu ses kaydında adı geçenler derhal 24 saatin bile dolmasını beklemeden, bu ses kaydının gerçek olmadığını, kendilerine ait olmadığını ispatlamaya hazır olduklarını, bu konuda iradelerini ortaya koysunlar. Türk hukuk sisteminin bu facia ses kaydını kaldırabilmesi mümkün değildir. Türk hukuk sisteminin bu faciayı da içine sindirmesi mümkün değildir. Millet iradesini ayaklar altına almaya yönelik bu kadar kapsamlı ilişkilerin içine girmeye cüret ediyor olmaları şer cephesinin gözünü ne ölçüde kararttığının göstergesidir. Bu ses kayıtları göstermektedir ki hayırcılarda geniş bir şer koalisyonu vardır. Terör örgütü ile bile ittifak yapmayı kol kola girmeyi, terör örgütünden bile medet ummayı göze almış durumdadır. Bu faciayı benimsemeyeceğiz. Kılıçdaroğlu'nun memleketi Tunceli'de seslendirmiş olduğu genel af çağrısının münferit bir çağrı olmadığı, bu facia ses kaydıyla birlikte daha da iyi anlaşılmaktadır. Tunceli'de seslendirilen genel af çağrısı bir organize işin parametresi olarak seslendirilmiştir. Anayasaya karşı organize işler devrededir.'

- KARA PROPAGANDA...-

'AK Parti'nin 2006 yılında Öcalan'ı affedeceği, CHP'nin buna engel olduğu' iddialarını da değerlendiren Kılıç, konuşmasında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na yüklenerek şunları söyledi:

'Kılıçdaroğlu iki konuda çok başarılı; bunlardan bir tanesi desteksiz atma konusudur. Kılıçdaroğlu, genel af çağrısında olduğu gibi desteksiz atma konusundaki başarısını daha önce türbana çözüm iddiası ile ortaya koymuş bir genel başkandır. Söylemlerinin bu anlamda güvenilirlik kat sayısı sıfırdır. Kılıçdaroğlu'nun başarı sağladığı bir diğer konu gerçeğe aykırı beyanlarla Hükümete çamur atmadaki başarısıdır. Geçmişte Abdullah Öcalan'ı AK Parti Hükümetinin affetmeye çalıştığı iddiası tamamen gerçek dışı beyanlara dayalı bir kara propagandadır, çamur atma kampanyasıdır. Bu iki konuda Kılıçdaroğlu'nun eline kimse su dökemez, kimse yarışamaz, kimse baş edemez. İddiaları tamamen gerçek dışıdır, asılsızdır.'

- 'BELGELERİYLE İNKAR EDEMEMİŞTİR'-

'MHP'nin koalisyon döneminde Kuzey Irak'taki grupların lideri Barzani'ye silah ve maddi yardımda bulunulduğu, bu yardımların altında Bahçeli'nin imzası olduğu' iddialarıyla ilgili bir başka soru üzerine Kılıç, 'MHP Genel Başkanında bir heves var, bu heves nedir? AK Parti Hükümetini Kuzey Iraklı grupların lideri olan Barzani ve Talabani ile yan yana, kol kola, aynı paralelde gösterme hevesidir' dedi.

Barzani ve Talabani'nin bölgesel aktörler olduğuna işaret eden Kılıç, 'Türkiye'nin bu kişilerle olan ilişkileri hep devlet politikalarına göre şekillenmiştir ancak geriye dönüp arşivleri karıştırdığınızda şunu gördük. MHP'nin koalisyon ortağı olduğu DSP, MHP, ANAP hükümeti sırasında hem Barzani'ye hem de Talabani'ye ayni ve maddi yardım yapılmıştır. Yapılan para yardımlarını, silah, mühimmat yardımlarını giyecek ve yiyecek yardımlarına dönemin hükümet ortayı olan MHP karşı çıkmamıştır' diye konuştu.

Dönemin Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli'nin de yapılan yardımlara karşı çıkmadığını ifade eden Kılıç, konuşmasında şu ifadelere yer verdi:

'Bir devlet politikasıdır demişlerdir ve Barzani'ye 8 milyon dolar tutarında yardım gönderilmiştir. DSP, MHP, ANAP koalisyon hükümeti göndermiştir. Bugün yine ortaya çıkmıştır ki koalisyon hükümeti ayrıca Talabani'ye, Kuzey Iraklı grupların başında olduğu dönemde ayda 600 bin dolar ödeme yapmıştır. Türkiye'den yardım göndermiştir. Şimdi siz, 1999-2002 yılları arasındaki Türkiye Cumhuriyeti Hükümet ortağı ve Başbakan Yardımcısı olacaksınız ve bu sıfatınızla Barzani'yle ve Talabani'ye maddi yardım götüreceksiniz, hemde kalkıp AK Parti Hükümetini, Barzani ve Talabani'yle kol kola girmekle itham edip suçlayacaksınız. Bu yaklaşım en hafif deyimi ile bir iftiradır. Her iftiracı ortaya attığı iftirayı ispat etmekle mükelleftir. Bahçeli, AK Parti'yi karaladığı hususlarda Barzani'ye 8 milyon dolar, Talabani'ye ayda 600 bin dolar kendi ortak olduğu hükümetin gönderdiğini belgeleriyle inkar edememiştir. Sadece yazılı açıklama ile yalanlamıştır. Gönül arzu ederdi ki Bahçeli başta olmak üzere devlet adamları Türkiye Cumhuriyeti'nin devlet politikası olan hususlarda siyasal rakiplerine çamur atmasınlar, karalamasınlar ve Türkiye'nin devlet politikası olarak yürütmekte olduğu işler böyle ayan beyan ortaya serilmesin. Devlet adamları devlet sırlarını ifşa etmez, devlet adamları, devlet politikaları olan konularda siyasi rakiplerinin arkasından dolanarak üç puan almaya çalışmaz. Rakiplerine çelme takabilmek için iftira atmaz, çamur siyaseti üretmez.'

Kılıç, 'Maalesef bugün Türkiye'de MHP ve CHP siyasetinin AK Parti'yi hedef alırken kullandıkları siyasi dil ve ürettikleri argümanlar, devlet adamlığı yaklaşımından son derece uzak yaklaşımlardır' dedi.

(MKU-DLK-HRN-EHK) - SAMSUN

Haberler