Haberler

MAZLUMDER'de Heterodoks Gruplar Ele Alındı

Güncelleme:

MAZLUMDER'in haftalık seminerinde Prof. Dr. Abdullah Ekinci tarafından İnsan Hakları Bağlamında Heterodoks Gruplar konusu anlatıldı.

MAZLUMDER Şanlıurfa Şubesi; yönetici, üye ve gönüllülerine yönelik her cumartesi düzenlediği eğitim seminerlerinin bu haftaki konusu 'İnsan Hakları Bağlamında Heterodoks Gruplar' oldu. Semineri veren Prof. Dr. Abdullah Ekinci, "Heterodoks gruplar; merkezi kurumsal inanış, yönetim ve yaygın geleneksel anlayış tarafından dışlanmış ve ötekileştirilmiş gruplardır. Heterodoks gruplar, Ortodoks yorumlara muhalefet eden, alternatif yorumlar ve alternatif model ve yaşam felsefesi oluşturan gruplardır. Batı ve doğuda benzer gruplar Heterodoks, Heresy, Mulhid, Rafizi, Zındık/Zanadika ve Gulat gibi kavramlarla ifade edilmeye çalışmıştır. Aslında tüm bu kavramlarla ifade edilen gruplar, merkezi anlayışın dışında kendilerini konumlandıran veya merkezi anlayış ve yönetimce konumlandırılan gruplardır. Heterodoks kavramını sadece muhalif gruplar için ele alınmamalıdır. Aynı zamanda ötekileştirilen mekânlar, coğrafyalar içinde kullanmak mümkündür." dedi.

'HETERODOKS'A EN GÜZEL ÖRNEK URFA'DA KANBERİYE'DİR'
Heterrodoks Grupların tarihi seyrini anlatan Prof. Dr. Ekinci, şöyle konuştu: "Siyasi otoriteleriyle ilişkileri bağlamında Heterodoks grupları zaman zaman şüpheli öteki hatta kimi zamanda silahlı mücadele verilen düşman konumuna düşürmüştür. Hem Ortodoks inanış hem de Ortodoks çevrelerin yönlendirmesi veya teşvikiyle, kimi zamanda devlet görevlilerinin siyasi otoriteye karşı tehlike algılamaları sebebiyle heterodoks gruplar takibe alınır, çeşitli yöntemlerle mücadele ettiği görülür. Babai İsyanı (1239/40), Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa, Torlak Kemal, Şah Kalender isyanları bu tür mücadelelerin sonucu ortaya çıkmış yapılardır. İnanç temelli görülen bu tür mücadeleler aslında bir "merkez-çeper" mücadelesidir. Benzer bir durum şehirlerdeki mekân algısıdır. Geçmişte antik ve ortaçağ şehirlerinde şehir dış surunun dışında kalan mahalle heterodoks mekân, mahalleliler de heterodoks gruplar olarak görülmekte idi. Bugün de varoşlar olarak ifade edilen şehrin mahalleleri "öteki/heterodoks" alanlardır. Söz konusu mahalleliler de ötekileşen bireylerdir. Bunun en güzel örneği Urfa'da 1900'lü yılların başında sur dışı kalan Dergezenli ve Kanberiye mahallesidir.

ÇİNGENE VE GEVENDELER…
Benzer bir durum sosyal dışlanma bağlamında ele alınması gereken Çingeneler, Gevendeler gibi gruplar için söz konusudur. Tarihsel dışlanmışlık, heretik/sapkınlık suçlaması, güç mücadelesinde ötekileştirilen hatta ötekilerin ötekisi olarak değerlendirilen gruplarla ilgili algıyı, merkezi güç ile kremanın kreması gruplar oluşturmaktadır. Farklı kültürel formlara sahip olmak dışlanma sebebidir. Marjinal ve düşük prestijli meslek sahibi olmak da dışlanma sebebidir. Söz konusu yapılar, egemen gruplarca davetsiz/gereksiz misafirler olarak görülmektedir. Sosyal dışlanmanın en önemli nedenlerinden biri, merkezi gücün sarsılacağı kaygısıdır. Hâlbuki toplumda var olan her türlü yapı, aynı toplumun sosyal sermayesidir. Sosyal sermaye ekonomik ve gelişme ve büyümeye doğrudan veya dolaylı olarak katkıda bulunur. Ekonomik kalkınma ve büyüme programlarını sosyal sermayeyi göz ardı ederek yapanlar, başarısız olmaya mahkûmdur. Bu nedenle tarihsel dışlanmışlık, heretik/sapkınlık suçlamasıyla suçlanan heterodoks gruplar, güç mücadelesinde ötekileştirilen hatta ötekilerin ötekisi olarak değerlendirilen gruplar ve öteki mekân ve coğrafyalar hayatın öznesidir, öznesi olmak zorundadır. Seçkinci gruplara tanınan fırsatlar artıkça ömürleri kısalmaktadır. Heterodoks gruplar ve mekânlara yönelik ayrımcılık artıkça sosyal sermayeleri artmaktadır.

Bugün Ortadoğu'da yaşanan cehennem, yıllarca sosyal sermayesinin yok saymasının bir sonucudur. Bugün Ortadoğu'da görünür olmayan yapı ve gruplar görünür olma mücadelesi vermektedir. Bir anlamda bu mücadele; görünür olanlarla görünür olmayanların mücadelesidir. Ortadoğu 19. Yüzyıldan beri sosyal sermayesinden korktu. Bir grup feodal ve dinsel elit hayatın tüm safhalarını dizayn etti. Gelinen aşama her türlü ayrımcı tavrın kabul edilemez olmasıdır. Bu anlamda sosyal sermayesinden korkup onu göremeyenler; ürkek ve körleşmiş toplumlardır. Sosyal sermayeyi ihmal edenler, sosyalleşemedikleri gibi iktisaden de gelişemezler."
Ekinci'nin konuşmasının ardından soru ve cevap kısmıyla seminer son buldu.
(Kaynak: Gazeteipekyol)

Kaynak: Temsilci / Yerel

Abdullah Ekinci Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title