"Uluslararası Balkan Kongresi"

Kırklareli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aykaç, Avrupa Birliği'nin (AB) kendi güvenlik ve istikrarı ile uluslararası arenadaki prestij ve başarısı açısından Balkanlar'daki istikrara özel bir önem verdiğini söyledi.

Aykaç, Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Prof. Dr. Baki Komsuoğlu Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Uluslararası Balkan Kongresi"nde yaptığı konuşmada, Avrupa medeniyetinde önemli bir yeri olan Balkanlar'ın 19 ırkın barındığı, 16 dil ve lehçenin konuşulduğu, 10 bağımsız ülkede yaklaşık 75 milyon insanın yaşadığı bir coğrafi bölge olduğunu söyledi.

Balkanlar'ın savaşların çoğunun ilk başlangıç yeri ya da sebebi olduğuna dikkati çeken Aykaç, 1. Dünya Savaşı'nın fitilinin bu bölgeden ateşlendiğini, 2. Dünya Savaşı'nda bölgenin savaş alanına dönüştüğünü hatırlattı.

Bölgenin uzun yıllar Batı dünyası ile Sovyet bloku ülkelerin güç mücadelesine sahne olduğunu dile getiren Aykaç, ayrıca Sırpların soykırımın uğrayan binlerce Boşnak'ın göçe zorlandığını vurguladı.

Bosna'dan sonra kriz yaşanan bir diğer ülkenin ise Kosova olduğuna değinen Aykaç, Sırpların Kosova'yı kontrol altına almak için 1998 yılında saldırıya geçerek sistematik bir etnik temizlik harekatına giriştiğini anımsattı.

Aykaç, Sırpların anlaşmaya yanaşmaması üzerine NATO'nun Yugoslavya'yı bombaladığını ve barışı sağlamak üzere uluslararası bir gücün Kosova'ya yerleştirilerek bölgede belli ölçüde huzur ve güvenin tesis edildiğini belirtti.

"1990'ların ilk yarısında Batı Balkanlar'da yaşanan savaşların AB açısından da önemli sonuçları olmuştur" diyen Aykaç, Avrupa kıtasında ortaya çıkan krizlerin, AB'nin etkin bir ortak dış ve güvenlik politikasına sahip olması gerekliliğini gözler önüne serdiğini dile getirdi. Aykaç, şöyle devam etti:

"AB'nin bölgede etkinlik gösterememesi, krizlerin çözülmesinde ABD'ye ihtiyaç duyulmasına, dolayısıyla AB'nin prestij kaybetmesine sebep olmuştur. Ayrıca kriz ortamında oluşan kaçak göç ve organize suçlar gibi tehditler AB'yi etkilemiştir. Bu nedenle Balkanlar'daki kriz, AB'nin güvenlik politikaları bakımından belirleyici olmuş, bu amaçla Ortak Savunma ve Güvenlik Politikası oluşturulmuştur. AB, kendi güvenlik ve istikrarı ile uluslararası arenadaki prestij ve başarısı açısından Balkanlar'daki istikrara özel bir önem vermektedir. AB'nin bölgedeki politikası, demokrasinin gelişmesi, ekonomik gelişim ve bölgesel yardımlaşmanın gelişmesi üzerine olmuştur. "

-TÜRKİYE'NİN BALKANLAR'DAKİ ROLÜ-

Aykaç, bölgede AB ile birlikte etkili olan bir diğer aktörün ise Türkiye olduğunu belirterek, Türkiye'nin bölge ile derin tarihsel ve kültürel bağlara sahip olduğunu söyledi.

"Balkanlar'daki Türk ve Müslüman nüfus ile Türkiye'deki Balkan kökenli nüfus nedeniyle bölgeyle sıkı bağlantıları bulunan Ankara için Batı Balkanlar özel bir öneme sahiptir" diyen Aykaç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dünya tarihinin kırılma noktalarında çok önemli bir yeri olan ve içinde bir çok etnik ve dini unsurları içeren Balkanlar bölgesi, coğrafi bağlantılar nedeniyle özellikle AB ile Türkiye açısından askeri güvenlik kadar ticari hayatın sürdürülebilirliği, sosyal refah ve huzur açısından da hayati öneme sahiptir. Türkiye açısından değerlendirdiğimizde, yüzlerce yıllık bir tarihi geçmişe sahip ilişkiler yanında Türkiye'de bulunan Balkanlı nüfus ile Balkanlar'da bulunan Müslüman ve Türk nüfus göz önüne alındığında durumun ciddiyeti çok daha bariz şekilde ortaya çıkmaktadır. "

-"BALKANLARDA GÜVENLİK YENİ BİN YILDA DA ÖNEMİNİ KORUMAKTADIR"-

KOÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Yusuf Bayraktutan ise güvenliğin tek tek bireyler için olduğu gibi toplumlar ile dünyanın refah ve huzuru için ön koşullardan biri olduğuna dikkati çekti.

Tarihi ve sosyoekonomik dokusu mozaik niteliği arz eden alanlarda, birlikte güven içinde yaşamanın tesisinin daha yüksek önem taşıdığına işaret eden Bayraktutan, Balkanlar'ın böyle bir coğrafyada bulunduğuna değindi. Bayraktutan, şöyle konuştu:

"Avrupa'nın Doğu yakasında AB'nin yanı başında 1992'de başlayan ve NATO müdahalesiyle 1995'de güvenliğin tesisine kadar devam eden süreçte 200 bini aşkın insan yaşamını yitirmiş, 2 milyonu aşkın insan da göç etmek zorunda kalmıştır. Küreselleşme ve demokratik değerlerin en hızlı savunucusu olan ve bölgeselleşmenin en iyi örneğini hayata geçiren AB üyesi ülkelerin seyirci kaldığı bu dram, uluslararası yaklaşımın ve uluslararası örgütlerin önemini bir kere daha göstermiştir. Balkanlar, eski dünyanın farklı medeniyet alanlarının bir kavşağıdır. Burada güvenlik yeni bin yılda da önemini korumaktadır. "

-KOÜ REKTÖRÜ KOMSUOĞLU-

KOÜ Rektörü Prof. Dr. Sezer Şener Komsuoğlu, 21. yüzyılın en önemli kelimesi "iletişim" olduğunu belirterek, ülkelerin, üniversitelerin ve insanların başarılı olabilmek için düzgün iletişime önem vermeleri gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin "iletişim" başarısını hızla kovaladığını ifade eden Komsuoğlu, "Türkiye Cumhuriyeti, ekonomide başarılı, Orta Doğu'da bir güç. İçimizde ne kadar tartışırsak tartışalım Türkiye bugün dünyanın en önemli güçlerinden birisidir" dedi.

Konuşmaların ardından Bilge Adamlar Stratejik Araştırmalar Merkezi (BİLGESAM) Güvenlik Araştırmaları Uzmanı Bilgehan Emekliler, "21. Yüzyılda Yeni Güvenlik Anlayışları ve Yaklaşımları", Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Burak Tangör de "21. Yüzyılda BM, NATO, AB ve AGİT'in Balkanlardaki Güvenlik Yaklaşımı: Güvenlik Yönetişimi" konularında sunum yaptı.

Kongreye BİLGESAM Başkanı Atilla Sandıklı, çeşitli Balkan ülkelerinden gelen öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

- KOCAELİ

Güncel Haberler