TÜM KATEGORİLER
TBMM'nin Açılışının 95. Yıl Dönümü
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Her türlü muhalefet dinamiğini Meclis dışında tutmak üzere oluşturulan yüzde 10 barajının yürürlükte olması, büyük utanç kaynağıdır" dedi.
HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, "Her türlü muhalefet dinamiğini Meclis dışında tutmak üzere oluşturulan yüzde 10 barajının yürürlükte olması, büyük utanç kaynağıdır" dedi.
TBMM'nin açılışının 95. yıl dönümü, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulu'nda HDP Grubu adına konuşan Baluken, sözlerine "Türkiye halklarının ve bütün çocukların bayramını kutluyorum" diyerek başladı.
Anadolu'da yaşayan bütün halkların 95 yıl önce eşit yurttaşlık temelinde ortak yaşam arzusuyla bir araya geldiğini ifade eden Baluken, Anadolu'nun, Mezopotamya'nın, Trakya'nın bütün renklerinin ortak gelecek, eşit ve özgür yaşam için kader birliği yaptığını söyledi.
Erzurum ve Sivas kongrelerinde, Amasya protokollerinde, Büyük Millet Meclisinde ve 1921 Anayasası'nda farklılıkları zenginlik olarak gören anlayışın hakim olduğunu belirten Baluken, "Hiçbir etnisiteye vurgu yapılmadan, binbir çiçekli bahçe gibi Büyük Millet Meclisini oluşturan temsilciler, kendi kimlikleriyle bu Mecliste yer aldılar" diye konuştu.
Baluken, 1921 ruhunun temsilcisi Kurucu Meclisin, öz yönetime sahip il meclislerine geniş yetkiler vererek, tüm yurttaşların farklılıklarıyla beraber bulundukları yerde yönetime katılma imkanını ortaya çıkardığını ifade ederek, 1921 Anayasası'nda çoğulculuk, ademi merkeziyetçilik ve temsilde adalet prensibinin esas alındığını kaydetti.
Bu çoğulcu ve eşitlikçi anlayış yerine, 1924 Anayasası ile tekçi, merkeziyetçi ve otoriter yönetim anlayışı geldiğini savunan Baluken, "Çoğulculuğa dayalı, insanı merkeze alan demokratik cumhuriyet fırsatı da bu şekilde heba edildi. Tek bir etnisiteyi, tek bir ırkı, tek bir inancı ve toplum yerine devleti merkezine alan bu anlayış büyük acıların, travmaların ve toplumsal çatışmaların yaşanmasına sebep oldu. Tüm kimliklerin bir arada ve özgür yaşama hedefi zedelendiği ölçüde toplumun gelecek tahayyülleri de büyük yara aldı" diye konuştu.
Baluken, Meclisin 95 yılda sorunları hafifleten, yarınlara dair umudu besleyen, temel evrensel hakları garanti altına alan pratik ortaya çıkarmadığını savunarak, şunları söyledi:
"Sık sık askeri cuntalarla kesintiye uğratılan bu tarih, kendi iradesini etkin kılacak, varoluş gerekçesine sahip çıkacak yaklaşım ve tutumu ortaya çıkarmamıştır. Uzak ve yakın tarihimizde birçok toplumsal ve bireysel trajedinin kaynağı haline gelen bu darbeler ve toplumsal iradeyi hiçe sayan merkezi devlet aklı, maalesef etkinliğini halen devam ettirmektedir.
Halihazırda yürürlükte olan Anayasa'nın cuntacıların eseri olduğu ve Meclisin, üzerinden 33 yıl geçmesine rağmen halen sivil anayasa yapmaması, bu tespitlerimizin en önemli kanıtı ve aynı zamanda en büyük utanç kaynağıdır. Temel toplumsal sözleşmemiz hala darbeci aklın ürünüdür ve bu aklın sonucunda halkların iradesi halen yok sayılmaya devam ediliyor.
Bu ülkede yaşayan farklı kimlik, inanç ve sınıflar şahsında, her türlü muhalefet dinamiğini Meclis dışında tutmak üzere oluşturulan yüzde 10 barajının yürürlükte olması, yine büyük utanç kaynağıdır. Bunun yanı sıra toplumun önemli kesiminin eşit yurttaşlık temelinde Mecliste temsil yetkisine kavuşma talebine karşın, barajları milli irade ve istikrar adına savunan siyasi partilerin aynı tavırda ısrarcı olmaları da büyük bir utanç kaynağı olarak önümüzde durmaktadır. Unutmayınız ki bu ülkede askeri darbeler de milli irade ve istikrar adına yapılmıştı. Bu ülkede Kürtleri, Alevileri, işçileri, emekçileri, kadınları yani ezilen bütün kesimleri Meclisin dışında tutmaya çalışan bu antidemkokratik tutumun payidar olmayacağını ifade etmek istiyoruz. Halkın vergileriyle toplanan bütçe kaynaklarının, sadece bu ülkenin kurulu düzeninden memnun olan siyasi partiler tarafından kullanılması, bunun dışında kalanlara uygulanan ayrımcılıklar da bir an önce silinmesi gereken leke olarak kalmaya devam etmektedir."
"Yoksulluğun en büyük mağduru çocuklar"
Baluken, 23 Nisan'ın aynı zamanda çocuklara armağan edildiğini anımsatarak, "Geleceği karartılmak istenen bir ülkenin çocuklarının bayramını kutlamak, bizlerde derin burukluk yaratmaktadır" görüşünü savundu.
Evlerinden ve yurtlarından olan Suriyeli çocukların da sokakta, soğukta, aç ve açıkta, kendini mağrur gören insanlığın sefaletine teslim edildiğini ifade eden Baluken, "Tek tesellimiz umudunu büyüttüğümüz özgür ve eşit yarınlar mücadelesidir" diye konuştu.
Yoksulluğun en büyük mağdurunun çocuklar olduğunu belirten Baluken, şöyle devam etti:
"Sokakta yaşamaya mahkum edilen çocuklarımızın sönen göz ferleri, gelecek hayallerimizin temellerini derinden sarsıyor. Tarlada yarı aç çalıştırılan her çocuğun elindeki nasırlar, toplum olarak vicdanlarımızın biraz daha taşlaşmasına sebep oluyor. Yetersiz beslenen, şiddete uğrayan her bir çocuğun feryadı, bizi insanlığımızdan vuruyor. Bu gerçekle mücadele etmeden, yoksulluğun ve yoksunluğun geleceğini kökünden yok ettiği çocuklarımız üzerindeki etkisi ortadan kaldırılmadan, yarınlara dair düşler kuracağımızı kimse iddia edemez. Tüm çocuklarımızın eşit, özgür, mutlu ve sağlıklı oldukları ülke için mücadele kararlılığımızı bir kez daha ifade etmek istiyorum."
