Sevgi Kortejinde Sevgi Seli

Altın Koza Film Festivali'nde, sinema sanatçıları ve yönetmenler, antika otomobiller ve jeeplerle oluşturulan 'Sevgi Korteji'nde Adanalılarla kucaklaştı. Adanalılar, sanatçılara büyük sevgi gösterisinde bulundu.

İller Bankası Kavşağı'nda başlayan kortejde, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, sinema sanatçılarıyla birlikte halka karanfil yağdırdı. Selda Alkor, Selma Güneri, İzzet Günay, Yusuf Sezgin, Yılmaz Köksal, Ekrem Bora, Ayten Uncuoğlu, Mine Soley, Süleyman Turan, Nuri Alço, Gani Rüzgar Şavata ve genç sinema sanatçıları, yönetmenler, yapımcıların katıldığı sevgi kortejinde en önde, özel süslenmiş bir araçta Büyükşehir Belediye Bandosu yer alıp, çeşitli şarkılar seslendirdi. Kortejde araçların eski olması nedeniyle sıkıntılı anlar da yaşandı. Mine Soley, bindiği araç bozulunca korteje eşlik eden motosiklete bindi. Özel güvenlik sayısının çok olması ise dikkat çekti.

Konfetilerin yağmuru, halkın sevgi gösterileri arasında gerçekleşen sevgi kortejinde en yoğun ilgiyi Nuri Alço gördü. Kadınlar ve erkekler 'Nuri, baba izindeyiz, seni seviyoruz', 'Gazoza attığın ilacın markası ne?' diye bağırdı. Alço kendisine gazoz ikram eden bir kıza 'İlaç yok değil mi?' dedi. Etkinliğe, yönetmen Gani Rüzgar Şavata, Yılmaz Güney fotoğrafının bastırdığı tişörtüyle çıktı. Elinde Yılmaz Güney fotoğrafı taşıyan ve 'Sizleri de seviyoruz ama Yılmaz Güney'i bir başka' diye bağıran vatandaşın yanına giden Şavata, 'Biz de seni seviyoruz' dedi.

Kortej, İller Bankası Kavşağı'ndan itibaren Turgut Özal Bulvarı, Kenan Evren Bulvarı, Baraj Yolu Caddesi takiben Fuzuli Caddesi'nde son buldu.

Altın Koza'nın onur konuğu Yunan yönetmen Angelopoulos: 'Birlikte geleceğe bakalım'

ULUSLARARASI Altın Koza Film Festivali'nin onur konuğu Yunan Yönetmen Theo Angelopoulos, Türkiye-Yunanistan ilişkilerinin daha güçlü olabileceğini belirterek, "Birlikte geleceğe bakalım. Bir arada sorunlarımızı çözüme götürebiliriz" dedi.

Adana'da çok sayıda hayranı ile söyleşide buluşan, Theo Angelopoulos, Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda tercüman eşliğinde katılımcıların sorularını yanıtladı, sohbet etti. Angelopoulos, Yunanistan ile Türkiye arasında ilişkilerin güçlendirilebileceğini belirterek, şöyle dedi:

"Yunanistan'da 1920 göçmenlik trajedisini yaşadık. 'Tiyatro Kumpanyası' filmini çevirdiğim zaman, büroma 2 Türk gelip beni ziyaret etti. O zamanlar İsveç'te yaşayan iki genç, Türkiye'ye Atina'dan geçip, beni görmeye geldiklerini söylemişti. Bu filmi İsveç'te görmüşler. Bir göçmenin hayatını konu alan filmle ilgili bana 'Filmde yaşanan sorun iki toplumun da yaşadığı ortak sorundur, lütfen böyle devam edin' dediler. Tarihte olanları insanlar unutmamalı. Bunu bize ders olarak almalı ve böylece geleceğe yürümeli, geleceğe birlikte bakmalıyız. Bir deniz bizi birleştiriyor. Aynı zamanda bizi birleştiren 400 yıl süren geçmiş var. Birlikte geleceğe bakalım. Bir arada sorunlarımızı çözüme götürebiliriz. İki toplum arasında farklılıklar ve ortak yanları konuşmak saatler sürer. İki topluma sorun yaşatan fay noktalarını, bizi ayıran noktaları ele ayıp geleceğe bakamayız, bu imkansız. Bizim dışımızda bizimle ilgili senaryolar yazan dış güçlerin de doğrultusunda bir program yapamaz, geleceğe bu doğrultuda bakamayız. Bizim ortak bir zeminde oturarak, geleceğe bakmamız lazım."

SİNEMA AİLEYİ İRDELİYOR

1960'lı yıllarda sinemanın tarihi konu aldığını, ardından ilerleyen yıllarda kişisel insan hikayeleri, tarih ve insan hikayelerini, son dönemde de aile yapılarını irdeleyerek, konu aldığını vurgulayan Angelopoulos, şöyle konuştu:

"Artık filmlerde aile kavramı sorgulanıyor. Bunun anlamı var. Toplumlar değiştikçe aile yapısı da değişiyor. Toplumda eskiye oranla çok daha fazla yalnızlık var. Bugünkü çocukların yalnızlıkları, eskiden büyüyen çocukların yalnızlığına oranla çok daha yoğun. Aile yapısının bölünmüşlüğü ele alındığında, şunu gözlemleyebiliriz. İnsan, eskisi gibi aile konusu ele alamıyor. Aynı zamanda siyasetten hayal kırıklığı söz konusu. Özellikle gençler için söz konusu bu siyasi kırıklık. Geçenlerde Atina'da gençlerin bir ayaklanması oldu, her şeyi kırıp, yıktılar. Bir polis 17 yaşındaki bir genci vurarak, öldürdü. Bu çocuklar neden ayaklandı? Herhangi bir siyasi özellikleri yoktu, belirli bir partiye de bağlı değillerdi. Ancak onların isyanı şuna bağlıydı. Bugün onlara önerilen dünyanın, belirli bir geleceği, perspektifi yoktu. Ona karşı bunu yaptılar. Çağdaş sinemanın ele aldığı konular bu kadar karamsar mı, acaba dünya üzerine örülmüş olan bir ağıt mı?."

FESTİVAL MUTLULUĞU

Festivale katılmaktan mutluluk duyduğunu vurgulayan Angelopoulos, "Türkiye ve Yunanistan'da yetenekli genç sinemacılar var. Fakat genç sinemacılar gelecekle ilgili endişelere sahip. Avrupa ve dünyanın gelecekte nasıl olacağını bilemiyorlar ve bunun kaygısını yaşıyorlar. Ekonomik kriz masum bir kriz değil, onu değerlerden ayrı tutamayız, ikisi bir arada ilerliyor. Beni festivale davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Sinema dünyaya açılmak demektir. Halkları sanatla sanatın gücüyle birleştirmek demektir. İki ülkede kültür ve sanat etkinliklerinin sergilenmesi, Yunanistan ve Türkiye ilişkilerini artırdığı gibi, halklar arasındaki sevgi, kardeşlik ve dostluğu da güçlendiriyor" dedi.

Festival kapsamında 75'ini Yıl Sanat Galerisi'ndeki Angelopoulos'un, film setlerinde çektiği karelerden oluşan fotoğraf sergisi açıldı.

Haberler