Rus Ruleti Oynadı

Moskova'da doktorlar doğuma izin vermeyince İzmir'e gelen Türk asıllı Rus Valentina'ya ''İkiniz de ölürsünüz' uyarısı yapıldı ama dinlemedi ve doğurdu

ÖLÜMÜNE ANNE OLDU

RUSYA'da yaşayan ve hamileliğinin 20'inci haftasında pulmoner (akciğer) hipertansiyon hastası olduğu ortaya çıkan, önce Moskova'da ardından geldiği İzmir Ege Üniversitesi Hastanesi'nde gebeliğini sürdürmesinin yüksek ölüm riski taşıdığı bildirilen Gagavuz Türkü Valentina Karadjhov, ''Bu benim 10 yıllık hasretim' diyerek adeta Rus ruleti oynadı.

Üç ay yoğun bakımda kalan Karadjhov, ölümüne anne oldu. Taburcu edilen minik oğlunu sadece birkaç dakika görebilen genç kadın, hastanede oksijene bağımlı yatarken, ''Çok mutluyum. Tek isteğim bebeğimle birlikte olmak ve uzun yaşamak' dedi.

Moskova'da yaşayan, sırf çocuk sahibi olabilmek için ikinci evliliğini makine mühendisi Mihail Karadjhov (32) ile yapan Gagavuz Türkü Valentina Karadjhov (30), anne olabilmek uğruna ölümü göze aldı. Tıbben gebeliğini sürdürüp doğum yapması çok riskli bulunan Rus vatandaşı kadın, ülkesinde hamileliğini sürdürmesine izin verilmeyince bir Türkle evli olan İzmir'de yaşayan ablası Sevgi (Swetlana) Dalçiçek'ten yardım istedi. Ablası Sevgi ve eniştesi Selim Dalçiçek genç kadına Ege Üniversitesi Hastanesi'ne başvurabileceklerini söyledi. ''Bebeğinden vazgeçmezsen senin için yapabileceğimiz bir şey yok' diyen Rus hekimlerden yardım görmeyen Valentina Karadjhov, anne olma umudunu Türkiye'ye taşıdı. Karadjhov, eşiyle birlikte İzmir'e gelip Ege Üniversitesi Hastanesi'ne başvurdu.

Hastayı ilk Kardiyolog Doç. Dr. Meral Kayıkçıoğlu gördü. Burada da gebeliğinin sürmesinin ciddi hayati risk yarattığı bildirildi, Pulmoner Hipertansiyon Konseyi anne adayının hamileliğinin sonlandırılmasına karar verdi. Her ne pahasına olursa olsun evlat sahibi olmak istediğini belirten Valentina, kararından vazgeçmeyince 28 Eylül'de Kardiyoloji Kliniği yoğun bakıma yatırıldı. İşletme mezunu olan, bir yıl Türkiye'de kurs görüp Türkçe'yi öğrenen Valentina Karadjhov, ilgiyle, ihtimamla bakıldı, tedavilerle gebeliğinin uzatılması, bebeğinin gelişmesini tamamlaması sağlandı.

22 Kasım'da bu kez Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği'ne götürüldü, yoğun bakım koşullarında sezaryenle 41 santimetre boyunda 1 kilo 750 gram ağırlığında, eşinin adını verdiği oğlu Mihail'i dünyaya getirdi. Anne olma mutluluğunu birkaç dikaka görebildiği bebeği ile tadan genç kadın, tekrar Kardiyoloji Yoğun Bakım'a kaldırıldı. Bebeği taburcu edilen, kendisi de servise çıkarılan Valentina, oksijene bağımlı olarak tedavisi sürerken, minik oğluna kavuşacağı günü iple çekmeye başladı.

''BEBEĞİM BENİ ÖLDÜRMEZDİ'

Ölüm riskini bile bile gebeliğini sürdüren, ülkesinde kaderine terk edilince çareyi Türkiye'de bulan Valentina Karadjhov, ''Hastalığım Moskova'da 20 haftalık hamileyken ortaya çıktı. Bebeğimi almak istediler, kabul etmedim. Ben 10 yıldır bu bebeği bekliyordum.

Benim çocuğum beni öldürmezdi. Burada da ölüm riskini söylediler. Ama bebeğimden vazgeçemezdim. Vazgeçmeyince de bana yardım eli uzattılar. Türk hekimleri sayesinde bugün bebeğim sağlıklı doğdu, ben anne oldum. Eşim de benim kararlılığımı bildiği, gördüğü için hamileliğimi sürdürmeme saygı gösterdi' dedi.

BORÇ 60 BİN LİRAYI BULDU

Oğluna olan özlemini eşinin kameraya çektiği görüntülerle gidermeye çalışan anne Karadjhov'un mutluluğunu 60 bin liraya ulaşan hastane faturası gölgeledi. Tedavisi nedeniyle ülkesine uçak ya da karayoluyla dönmesine izin verilmediğini, İzmir'de uzun süre kalması gerektiğini belirten Valentina Karadjhov, ''Ne zaman taburcu olacağım bilmiyorum. Taburcu olunca bebeğime bakan ablamın evine gideceğim. Eşim ise Moskova'ya dönüp çalışacak ve para kazanıp gönderecek. Çünkü Konsolosluk, Moskova'da hekimleri dinlemeyip, kendi isteğimizle buraya geldiğimiz için masrafları ödemeyeceklerini söyledi. Eniştem, bize destek olmaya çalışıyor. Her şeye rağmen çok mutluyum, anne oldum. En büyük arzum bebeğime kucağıma almak, onunla uzun hayat sürmek' diye konuştu.

BEBEK 24 BİN LİRALIK SENETLE TABURCU

Öte yandan baldızına ağabeylik yapan ve tedavi olması için maddi manevi yardımlarını eksik etmeyen Selim Dalçiçek, bebeği 24 bin lira senet imzalayarak çıkardıklarını söyledi, ''Borç 60 bin liraya ulaştı. Para yok diye hastaneden herhangi bir ret cevabı ile karşılaşmadık.

Bebeği senet karşılığı çıkardık, nisan ayı sonuna kadar 24 bin lira ödeyeceğiz. Kardeşimin inşaat firması var, o da destek oluyor. Yardım için Valentina'nın eşi Konsolosluk yetkililerine başvurdu. 'Siz bir senet imzalayıp ülkenize kaçın, nasıl olsa sizden para talep etmezler' diye yanıt vermişler. Bu konsolosluk makamına yakışmayacak bir yanıt. Utanç verici. Canın parayla ölçüleceğini düşünen insanlar değiliz. İmkanlarımızı zorluyoruz, destek olan olursa olur, olmazsa da canları sağolsun. Biz kendi gücümüzle birşeyler yapmaya çalışacağız' dedi.

HERKESİN ŞANSI AYNI OLMAZ

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Meral Kayıkçıoğlu, pulmoner hipertansiyonun gebelikle ölüm riskini artırdığını ve hiçbir şekilde gebeliğin sürdürülmesini önermediklerini belirterek şunları söyledi:

''Hastamız bize gebeliğinin 24'üncü haftasında başvurdu. Pulmoner hipertansiyonu mevcuttu. Hipertansiyon özellikle akciğer damarlarındaki basıncın yükseldiğinde kullandığımız bir terim. Özellikle gebelik çok riskli. Dünyada genel görüş, böyle kadınların doğum yapmasına izin verilmiyor ve gebelik saptanır saptanmaz sonlandırılıyor. Hastamıza Rusya'da da aynı şeyler söylenmiş, burada da biz uyardık.

Kardiyoloji, romatoloji ve göğüs hastalıklarının ortak kurduğu pulmoner hipertansiyon konseyinde hastayı tartıştık ve gebeliğinin sonlandırılması gerektiği sonucuna vardık, ancak hasta bunu kabul etmedi. Hasta yoğun bakıma yatırılarak gebeliğin ilerlemesi, bebeğinin en azından dünyaya geldiğinde hayatta kalabilir düzeyde gelişmesinin tamamlanması sağlandı. Bebeğin gelişimini tamamlamadığını anladığımız andan itibaren doğumu planladık, doğumdan 5 gün önce damardan tedavi vermeye başladık. Çok zor bir süreç oldu, sonuçta doğurdu.

Doğum sonrası bir ay geçti, bebek hayatta kalmayı başardı. Bebek yenidoğanda bir ayını tamamladı, ileri solunum desteği bile gerekmedi, taburcu oldu. Annenin akciğer hastalığı var, henüz taburcu olabilecek duruma gelmedi. Erken dönemdeki, doğuma bağlı ölüm riskini şu an için bir kenara itmiş durumdayız, ama hastalığın kendi sürecinin tedavisi devam ediyor. İleride akciğer nakli gerekebilir, iyileşme de gösterebilir.'

TABURCU EMMEMİZ GEREK AMA

Doç. Dr. Meral Kayıkçıoğlu, hastalarının sosyal güvencesi olmadığı için tedavi faturalarıyla ilgili sorun yaşadıklarını vurguladı. Kayıkçıoğlu, ''Buraya bir sağlık güvencesiyle gelmedi. Yatırdığımızda başhekimliğe haber verdik. Böyle bir hastayı kapının önüne bırakamazsınız, oksijen bağımlısı bir hasta. Artık taburcu etmem de gerekiyor ama evde bazı koşulların sağlanması gerekiyor. Pulmoner hipertansiyon hastalarınının, hastalıklarının altında yatan nedeni bulmak için tetkikler yapmamız gerek. Ama bu tetkiklerin her biri para demek. Aldığı tedaviler çok pahalı. İlaç firmaları destek verdi, buraya kadar geldik. Ülkesine nasıl gidecek, o da ayrı problem. Rusya'da çeşitli vakıflara başvurdduklarını biliyoruz, biz elimizden geleni yapıyoruz, ailesi destek olmak için çabalıyor' dedi.

Haberler