"PKK ile Anlaşmanı Niye Saklıyorsun?"
Bahçeli PKK'nın Ateşkesini Değerlendirdi ve Erdoğan'a Sert Yüklendi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Ramazan ayı içinde oruçlu ağızdan söylenmeyecek sözlerle 'evet' propagandası yapmaya çalıştığını belirterek, "Şimdi MHP gibi bir partiyi, varoluş gayesi belli, misyonu belli, vizyonu belli olan bir siyasi partiyi hangi edep dışı bir anlayışla PKK ile yan yana getirirsin. Bu olacak şey midir? Peki PKK ile anlaşmanı niye saklıyorsun?" diye sordu.
Kent girişinde Bartın Belediye Başkanı MHP'li Cemal Akın ve partililer tarafından karşılanan Bahçeli, iftar öncesi kent merkezinde bulunan Yukarı Çarşı'da esnafları gezdi. Buradan belediyeye geçen Bahçeli, Başkan Akın'dan çalışmaları hakkında bilgi aldı. Belediye Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen, yaklaşık bin kişinin katıldığı iftar yemeğine katılan Bahçeli, konuşmasında Başbakan Erdoğan'a yüklendi. Bahçeli, demokratik açılım projesini AK Parti'nin 'PKK Açılımı' olarak değerlendirdiği konuşmasında projenin anayasal zemininin anayasa değişikliği ile atılmaya çalışıldığını ileri sürdü. Bunun çok tehlikeli olduğunu söyleyen Bahçeli, "Bunu Sayın Başbakan televizyonlarda da açıkça ifade ediyor. 'Bu bir başlangıçtır, bu bir adımdır, bu bir anahtardır. Önümüzdeki günlerde diğer değişiklikleri de gündeme getireceğiz' diyor. Peki şimdi niye getirmiyorsun? Buradaki gizli gündemin nedir? Bunu niye milletten saklıyorsun? Demokratik açılım denen zırvanın anayasal zemin bulmaması için bu anayasaya 'hayır' demek herkes için bir milli görevdir" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yapısını değiştirerek kendisini Yüce Divan'ndan kurtarma gayretinde olduğunu öne süren Bahçeli, "Yargıda daha adil bir yargı yolunu açabilmek için, daha iyi bir yargı reformu yapma düşüncesiyle hareket edilmiyor" dedi.
Devlet Bahçeli, iktidarın her türlü yolu deneyerek, her yolu mübah görerek, mutlaka 'evet' sayısını çoklukla çıkartmak için gayret sarfettiğini ve bu tavrın da dikkat çekici olduğunu vurgulayarak, "Şu an bazı illerde devlet imkanlarıyla yapmış olduğu mitinglerde çok yanlış yalan ve iftiralarla dolu konuşmalar yapıyor. Ramazan ayı içerisinde oruçlu ağızdan söylenmeyecek sözler söyleyerek bir 'evet' propagandası yapmaya çalışıyor. Şimdi MHP gibi bir partiyi, varoluş gayesi belli, misyonu belli, vizyonu belli olan bir siyasi partiyi hangi edep dışı bir anlayışla PKK ile yan yana getirirsin. Bu olacak şey midir? Peki PKK ile anlaşmanı niye saklıyorsun. Kandil'den ses geliyor; 'Baş başa görüşüldü ve 4 günde de anlaşma yapıldı. İmralı'yla anlaştılar' diyor. Bunu niye açıklamıyorsun Sayın Başbakan? Kim görüştü İmralı'yla? Ne hakkında görüşüldü? Hangi konumda uzlaşma yapıldı? Bunlara da dikkat edilmesi lazım" diye konuştu.
Bunun çok olağanüstü bir gelişme olduğunu belirten Bahçeli, şöyle devam etti:
"Gemiler arızalı' dediler, bir taka kiraladılar, İmralı'ya avukatları gönderdiler. Oradan gelen bir cevapla, 13 Ağustos ile 20 Eylül arasında silahsızlanma yolunda bir adım atıldığı ifade edildi. Yani tek taraflı bir çatışmasızlık kavramı ortaya atıldı. ve buradan yararlanarak şimdi demokratik özerklik ve arkasındandan daha önceden PKK talepleri olarak sık sık tekrarlanan, AB dayatmaları olarak da Türkiye'ye zaman zaman sunulan ve ülkeyi sıkıştıran konular gündeme taşınmaya başlandı. Terörün tırmandığı ve tırmandırıldığ bir dönemde, birden bir ateşkes kavramıyla İmralı'ya giderek orada bir caniyle temas kurmak süretiyle bir ateşkesin uygulamaya konulacağı kamuoyuna duyruldu."
Burada ilgisini çeken farklı bir durumun olduğunu ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bilindiğini gibi Irak'ta 1 milyon 200 bini bulan Müslüman'ın hayatını kaybettiği, katledildiği bir süreç yaşandı. Geçenlerde ABD Başkanı Sayın Obama, 31 Ağustos'ta Irak'tan askerlerin çekileceğini söyledi. Daha evvelde bu ifade edilmişti. Denmişti ki; '2011 sonuna kadar var olan 140 bin askerimiz çekilecek, sadece orada belli bir sayıda, Irak ordusunu eğitmek amacıyla asker bulundurulacak.' Bu süreç 2011 yılında beklenirken, ateşkesle beraber Türkiye'de birden 31 Ağustos 2010 tarihinde 90 bin askerin çekileceği kamuoyuna duyuruldu. Peki, 140 bin askerin içerisinden 90 bini Irak'tan ayrılacaksa, ayrılış yolu neresi olacak? Kuveyt üzerinden mi olacak? Ürdün üzerinden mi olacak? Türkiye üzerinden mi olacak? Bu konu net değil. Bu konunun açıklığa kovuşması lazım. Buradan ayrılışlar yapılırken, çok yüksek bir savaş malzemesi nereye taşınacak, kime verilecek? Kandil'in emrine ne kadar bırakılacak? Eğer Türkiye üzerinden gidilmesi gerekiyorsa, bunlar Türkiye'nin neresine konacak ve gelecekte bir başka nükleer enerji veya silah meselesiyle bir başka gerginlik hudutlarımız çevresinde gelişirse, bu hangi amaçla hangi ülkeye kullanılacak. Bunlar şu an için soru işareti olan konular. Buraya çok dikkat etmek lazım. Olayları sadece şu madde için evet, şu madde için hayır olarak ele almamak lazım. AKP'den cevap bekliyorum. 31 Ağustos'ta Irak'tan Amerikan askerleri çekilirken, Türkiye hangi konumda olacaktır?"
Başbakan Erdoğan ve TÜSİAD arasındaki tartışmaya da değinen Bahçeli, "Farklı görüşler olabilir. Ama tartışırken, 'bertaraf olursunuz' tehtidiyle, çokta siyasi üsluba yakışmayan, bir Başbakan'la bağdaşmayan bir ifadeyi kullanıyorlar. 'Geçmiş hükümetlerle zaman zaman kedi köpek gibi dalaştılar' diyor. Şimdi burada kedi kim? Köpek kim? Kim bunlar? TÜSİAD mı köpek ya da kedi? Yoksa geçmiş dönemlerdeki iktidarlar mı kedi ya da köpek? Bu ne terbiyesizliktir" dedi. Bahçeli, konuşmasının ardından kentten ayrıldı.
Gürkay GÜNDOĞAN- Halil TEKİN- BARTIN- DHA