Haberler

Ayça Bingöl... 'BİZİM ZAMANIMIZDA AİLELER ÇOCUKLARININ OYUNCU OLMASINI İSTEMEZDİ!'

Güncelleme:

İBB Şehir Tiyatroları’nın düzenlediği, Türkiye’nin en uzun soluklu gençlik festivali Genç Günler’in 38.sinin söyleşi konuğu oyuncu Ayça Bingöl oldu.

Genel Sanat Yönetmen Yardımcısı Can Başak'ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Ayça Bingöl, "Mesleğini çok sevdiğini ancak günümüz set ortamlarının bazen insanın tahammül sınırlarını zorladığını söyleyerek, artık mesleğimi daha konforlu bir şekilde yapmak istiyorum" dedi.

Can Başak: Öncelikle kurumum adına, davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ediyorum. Genellikle çocukluktan başlıyorum ben. Ama o kadar derinlere inmiyoruz. Nasıl bir çocukluk geçirdi Ayça Bingöl?

Muazzam bir çocukluk geçirdiğimi düşünüyorum. Her şey şahaneydi. Tek çocuktum. İleri yaşlarda 17 yaşında abla oldum. ve sıradan, bildiğimiz gibi, gayet normal bir çocukluktu.

Mahallemizin ilkokuluna gittim. Kendi çocuklarıma baktığımda bambaşka perspektiflerle ilerlemeye çalışıyoruz. Bizim çocukluğumuz çok güzeldi. Bir çocuğu okula gönderebilmek için ciddi hesaplar yapıyoruz.

Tiyatroyla ilişkiniz nasıl başladı?

Benim ilkokuldayken Enis Fosforoğlu Tiyatrosu'nda çalışan bir oyuncu ağabeyimizin davetiyle, aranan çocuk oyuncular arasında ben de yer aldım. O zaman okul gösterilerine meraklıydım. Diğer çocuk Volkan Saraçoğlu'nun kızıydı, Burcu.

Bize seçme yaptılar, metin okuttular, matine suareli, turneli bir oyunun içinde buldum kendimi. Sonra Suna Keskin ile Yeditepe Oyuncuları ile birlikte, aradan yirmi sene geçtikten sonra bir oyunda rol aldım. Benim oyunculuğum gayet profesyonel başladı, ücret alarak.

Sonra yetinmedin konservatuvara geçtin.

Bizim zamanımızda aileler çocuklarının oyuncu olmasını istemezdi. Şimdi bütün aileler teşvik ediyor. Ama babam yok dedi, annem yapabilir dedi, Teknik Üniversite'ye giderken, oyunculuğa karar verdim.

Kimya bölümündeydim, Teknik Üniversite'de. Yıldız Kenter İstanbul Devlet Konservatuvarı'ndaydı ben geçtiğimde, çok güzel hocalarımız vardı. Gökhan...

Bana diğer illerde konservatuvarların olduğunu söylemedi. Sınava geldiğimde arkadaşlar sen Ankara'nın sınavına girdin mi, diye sıralamaya başladığında anladım. Bizim dönemimizde aynı sınıfta olduğumuz arkadaşlarımızdan, Fırat Tanış, Kayra Şenocak, Murat Ovalı, Yeliz Tozan, Sanem Çelik dönem arkadaşlarımızdı, Gürkan Uzun. Okan Yalabık, Engin Hepileri, Demet Evgar, bir alt sınıfımızdaydı.

Bizim zamanımızda askeri eğitim gibiydi, Yıldız Kenter büyük bir disiplinle davranırdı.

"Çok değerli hocalarımız vardı"

Hocalarımı çok kıymetli buluyorum. Ama bir eleştirim de var. Yerlerine yeni birilerini yetiştirmediler. Daha tanrısal bir yerdeydiler sanki. Hem tiyatro hem eğitim camiasında.

Arkalarında kendi ekollerini devam edecek ustaları yetiştirmeye niyet etmediler. İyi ki Yıldız Hanım'dan öğrenmişiz ama içimizden bazılarına o eli vermiş olsaydı keşke.

Dormen Tiyatrosu'na geçişiniz nasıl oldu?

Haldun Hoca ikinci sınıftaydım, birine bir şey olmuştu, hemen Dormen Tiyatrosu'na başladım. Orası konservatuvar ile birlikte çok iyi oldu. Bir yandan konservatuvar eğitimi alıyorsunuz diğer yandan usta oyuncularla aynı kulisi paylaşıp, başka bir eğitimin içine giriyorsunuz. Benim için çok iyi antrenman oldu.

Okulla birlikte Dormen Tiyatrosu'nda bulunmak oyunculuğuma çok şey kattı. Çünkü okulda bilgiyi alıyorsunuz ancak Dormen kulisinde de mesleğinizin bütün inceliklerini ustalardan öğreniyorsunuz. Bu anlamda çok şanslıyım. İyi ki hem okuduk hem çalıştık.

Ekran ne zaman başladı?

Bizim okulda kamera yasaklıydı. Hiçbir televizyon projesinde çalışmamız istenmezdi. Çalışan arkadaşlarımız olduğu zaman sınıflarını donduruyordu. Süper Baba'da küçük rollerle başladım. Üç beş para kazanıyordum o zaman.

Bütün oradaki ilişkiler, oyuncular, yönetmenler, oradan seslendirmeye geçiş, birbirini doğuran şeylerdi. Hem Dormen Tiyatrosu hem mezuniyet projesi hem okul devam ediyordu. Uyumadan geldiğimi hatırlıyorum.

Tanındıktan sonra değiştin mi?

Tanınır olduktan sonra bende bir değişiklik olmadı. Biz ünlü olalım diye başlamadık. Ancak tanındıktan sonra aile terbiyesi ve durumu içselleştirmek çok önemli.

Bir anne ve kadın olarak sette olmak nasıl bir duygu?

Oyunculuk olarak hiçbir ayrım yapmadım, tiyatro, sinema ya da dizi diye. Çünkü aynı yerden çıkan güdüyle hareket ediyorsun. Özü aynı ve senin içinden çıkıyor. Ama elbette ki, benim artık biraz daha konformist bir şekilde mesleğimi icra etmek istiyorum.

Yıllar geçtikçe ideallerin, hedeflerin de farklılaşıyor. Şu an mesleğimi konforla yapmak ve daha istediğim işi yapmak istiyorum. Zamanımı iyi yönetmek istiyorum. Bunu büyük bir konfor olarak görüyoruz. Dizi ve televizyon dünyasına karşı bazı mesafeler ve koşullarla bakıyorum.

Çocuklarım olmadan on altı, on yedi saat ve haftanın yedi günü sette olduğum bir zamanı da yaşadım. Ancak şu an bakış açım ve isteğim bu. Çok ağır çalışma şartları sette.

İnanılmaz ve insanüstü bir çalışma temposu var. Erkan Sever ile bir sahnede, sabahın dördü, uykumuz gelmiş ve biz ne yapıyoruz diye birbirimize dertlendiğimizi hatırlıyorum.

Bir seyircinin "Çocuklarınıza tavsiye eder misiniz oyuncu olmayı?" sorusu üzerine:

Çocuklarım önde oturuyor. Tabi söylediğim şartlar doğru ancak çok severek yaptığımız bir işimiz var. Sadece koşulları eleştiriyoruz. Sevmeden bu şartlarda bu işlerin yapılması güç.

O yüzden doğru koşullar sağlandığında çocuklarımın da bu işi yapmasını çok isterim. Ama önce kendileri de isterse, yetenekleri de varsa, bütün tecrübelerimizden faydalanmalarını sağlarız, destekleriz.

Can BAŞAK: Baba da tiyatroyla ilgili.

Ama belli olmuyor, böyle ailelerde çocuklar farklı meslekleri de seçebiliyor.

Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisindeki rolünüzden sonra nasıl roller geldi?

Ben sahne üzerinde komedi de dram da oynadım. Ama televizyonlarda bir şeyi iyi yaptığınızda, cezalandırıyor gibi hep aynı rol için sizi düşünüyorlar. Gerçekten başka bir şey oynayım, olmuyor. Bütün işleri Öyle Bir Geçer Zaman Ki'deki rolüm üzerinden yapımcılar da düşünüyor.

Ama bu sene çalıştığım dizide komik sahneler de var ve seviyorum. Ağır ve yoğun duygular, sürekli ağla ağla, bir oyuncu olarak da yorucu geliyor.

Oyuncu olmak isteyenlere ne önerirsiniz?

Oyunculuk için sadece konservatuvar bölümünden eğitim almak zorunda değilsiniz. Kendinizi geliştireceğinizi hissediyorsanız, oyunculuk atölyelerine katılabilirsiniz, kurslara katılabilirsiniz.

Bugün çok fazla kendinizi geliştirebileceğiniz yer var. Sadece konservatuvarmış gibi de düşünmeyin, bunu bir mecburiyet olarak görmeyin.

Kamera önünde nasıl o ana yoğunlaşıyorsunuz?

Benim yöntemim anda kalmak. Bu anda kalmak meselesine biraz kafa yormak gerekiyor. Kamerada o anda olmak, o zamanı kullanmak çok önemli. O dramatik anda ne yaşıyorsanız, kendimi sadece o ana teslim ediyorum ve içimden çıkacak şeye izin veriyorum.

Hiçbir şeyle kendimi filtrelemeden, kamerayı umursamadan, çevreyi etraftakileri dikkate almadan, ana yoğunlaşıyorum. En son Berkun Oya ile bir film projemiz vardı. Berkun prova istiyor. Ben de televizyondan gelen alışkanlıkla, senaryodaki bire birliği çok umursamam.

Ama Olgun Şimşek ile bir sahnemiz vardı, biz çok prova yaptık, replikleri bire bir söylememizi istiyordu. Çektiğim şeyin olmadığını hissettiğimde, kendimi seyrediyorum ve dışarıdan gördüğümde neyin olmadığını anlıyordum.

Bunu yapmanızı isterim, olmayan şeyin ne olduğunu hissetmenizi sağlıyor. Bazen yönetmen olmuyor der ama neden olmadığını söyleyemeyebilir.

Bana Bir Picasso Gerek oyunu çok özeldi senin için, biraz anlatır mısın?

Hayatımda oyuncu olarak kendimi çok şanslı hissettiğim oyun, Sezai Altekin'in Arif Akkaya'nın ve benim buluştuğumuz Bana Bir Picasso Gerek, oyunudur. Arif bana bir oyunla geldi, anlattı. Sahnede üç Picasso resmi var ve hangisi gerçek Picasso ise yakılacak.

Böyle bir durumun içindeyiz. Sezai abi uzun yıllar Şehir Tiyatrosu'nda oynamış, benim ustam. Arif Akkaya zor bir yönetmen. Hepimiz bu oyun üzerine çok yoğunlaştık, muazzam bir yolculuktu. Arif bir gün dedi ki, bu oyunu sahnede oynamayacağız, Kadıköy'de Duru Tiyatro'da çalışıyorduk, sahnenin arka tarafında bir kalorifer dairesi var, orada oynayacağız bu oyunu dedi.

Emre kıyameti kopardı, deli misiniz siz diye. Sonra tasarımcımız Zuhal Soy ile birlikte kalorifer dairesine girdiler, dört duvarını sığınak haline getirdiler, yukarıdan geçen borular, tenekelerin üstüne damlayan sular, seyircilere iki asistanımız Nazi subayı kostümüyle, dar bir geçişten alıyorduk.

Seyirciyi içeri girdiği andan dışarı çıkana kadar, o ambiansın içine alıyorduk. Şimdi yapılıyordur belki ama yirmi yıl önce seyirci böyle bir şeyi deneyimlememiş, çok yeni bir deneyimdi. Demir kapıyı gıcırdatarak oynamalar, seyirciyle çok yakın oynamalar.

Yirmi sene önce ne kadar güzel bir rejiymiş. Belki de hayatımda sahne üzerinde oynamadığım, olduğum ya da olmaya çok yakın olduğum tek iştir.

Kaynak: Magazinkolik / Magazin

Ayça Bingöl Gençlik Türkiye Çocuk Aile Genç Magazin Haberler

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hamas sadece kendi topraklarını değil, Anadolu'yu da savunuyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Hamas sadece kendi topraklarını değil, Anadolu'yu da savunuyor

Erkan Petekkaya, Göcek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım istedi: Sizin bilmediğiniz şeyler dönüyor

Erkan Petekkaya, Göcek için Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan yardım istedi: Sizin bilmediğiniz şeyler dönüyor

Mourinho'nun gelişi bile öfkeyi dindiremedi! Ali Koç'u şoke eden protesto

Mourinho'nun gelişi bile öfkeyi dindiremedi! Ali Koç'u şoke eden protesto

Bakmadan Geçme

Jose Mourinho kimdir, kaç yaşında? Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho kaç kupa kazandı? HAVA SICAKLIĞI HABERLERİ 2 HAZİRAN Bugün hava durumu nasıl? Adana'da hava sıcaklığı kaç derece? İl il hava durumu tahminleri! Teşkilat full HD bölüm izle! Teşkilat 110. bölüm tek parça izle! Teşkilat son bölüm neler oldu? LGS SONUÇ TARİHİ 2024 #128204 LGS sınav sonuçları ve yerleştirme tarihi ne zaman açıklanacak? MEB LGS sınavı cevap anahtarı! Okullar erken mi kapanacak iddiaları doğru mu? Okullar erken mi kapanacak, ne zaman kapanacak 2024? TV YAYIN AKIŞI 2 HAZİRAN #128250 Bu akşam hangi dizi ve filmler var? Pazar günü televizyonda neler var? Bu akşam Survivor var mı? Bu akşam Survivor All Star yeni bölüm yayınlanacak mı? 2 Haziran Pazar Survivor yeni bölüm! Kuyumcular Pazar açık mı? Pazar günü kuyumcular açık mı, saat kaça kadar açık? Kredi kartının asgari ücreti ödenmezse kart kapanacak iddiası doğru mu? 3 ay kredi kartının asgari ücreti ödenmezse kart kapanır mı? İtalya Çin voleybol maçı ne zaman? İtalya Çin voleybol maçı hangi kanalda, saat kaçta? Dünya kahvaltı günü nedir? Dünya kahvaltı günü ne zaman kutlanır, ilk ne zaman kutlandı? Bugün hangi maçlar var? Bugün maç var mı? 2 Haziran Bu akşam hangi maçlar var, hangi kanalda? LGS sınav soruları ve cevap anahtarı ne zaman açıklanacak 2024? MEB 2024 LGS cevap anahtarı! YDUS cevap anahtarı yayınlandı mı? ÖSYM YDUS 2024 soru kitapçığı ve cevap anahtarı! 2024 ve 2025 okullar ne zaman açılacak? 2024 – 2025 eğitim öğretim dönem ne zaman başlayacak?
Küçükçekmece'de çöken binayla ilgili dönercinin eski çalışanından korkunç itiraf: Kamyon geçerken bile titriyordu

Küçükçekmece'de çöken binayla ilgili dönercinin eski çalışanından korkunç itiraf: Kamyon geçerken bile titriyordu

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title