İso Meclisi Temmuz Ayı Olağan Toplantısı

Borsa İstanbul Genel Müdürü Tuncay Dinç, seçimlerden sonra 2 yabancı yatırımcının Borsa İstanbul'a ortak olmak istediğini açıkladı.

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclisi temmuz ayı olağan toplantısı "Ekonomimizi ve Sanayimizi Güçlendirme Yolunda Borsa ve Sermaye Piyasalarının Sahip Olduğu Potansiyel ve Sunduğu Fırsatlar" ana gündemiyle gerçekleşti.

Dinç, burada yaptığı konuşmada, geçen aylarda Borsa İstanbul'un paylarının yüzde 10'unun Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'na (EBRD) satışı ile ilgili ön anlaşma imzaladıklarını anımsattı.

Söz konusu ön anlaşmanın Hazine ile SPK'nın onayına tabi olduğunu vurgulayan Dinç, söz konusu anlaşmayı seçimlerden hemen önce yaptıklarını hatırlattı.

Yabancı bir yatırımcının seçimlerden hemen sonra gelerek kendilerinin de Borsa İstanbul'a ortak olmak istediğini bildirdiği aktaran Dinç, şunları söyledi:

"Arkasından Amerika'ya gittik bir kaç hafta önce. Orada da başka bir yatırımcı 'Biz de Borsa İstanbul'un paylarına sahip olmak istiyoruz' dediler. Kanuni olarak sene sonuna kadar bu işlemlerin hepsinin bitirilmesi lazım. Onun için buna, süre olarak ve zamanlama olarak bizim açımızdan şu anda başlarsak bitiremeyiz. Çünkü kendi süreçlerimiz artı Hazine onayı ve SPK onayı. Bunu tamamlayabileceğimizi zannetmiyoruz. Ama hükümet kurulduktan sonra kanun değişikliği yapılırsa, çünkü SPK kanununda öngörülmüş bir şey var, zaman sınırı var. Eğer onu halledebilirsek biz de bunu yapmaktan memnun olacağız dedik. Bu şunu gösteriyor; bugün Türkiye'nin etrafına baktığımızda moral bozucu şeyler olabilir ama geleceğe baktığımızda Türkiye'nin çok iyi potansiyeli var ve bu potansiyeli belki bizden çok, dışarıdan bakan insanlar görüyorlar ve ileride Türkiye'de yer almak istiyorlar."

"Yeni teknoloji ile birlikte saniyede 100 bin emiri aynı anda gerçekleştirebilir hale geleceğiz"

Dinç, borsa için teknolojinin çok önemli olduğunu belirterek, "Borsa İstanbul'da saniyede 2 bin 500 emir işleyebilirken, yeni teknoloji ile birlikte saniyede 100 bin emiri aynı anda gerçekleştirebilir hale geleceğiz" dedi.

BİST Özel Pazar'da şimdiye kadar 1 işlemin gerçekleştiği bilgisini veren Dinç, yabancı bir şirketin Türkiye'den bir şirketi satın aldığını anımsattı.

Dinç, sermaye piyasaları yoluyla finansmanın çok daha ucuz ve efektif olduğuna dikkati çekti.

Sadece 2010-2014 döneminde şirketler pay piyasasında gerçekleşen halka arzlar ve özel sektör borçlanma araçları ihracı yoluyla 100 milyar dolarlık kaynak sağlandığına işaret eden Dinç, şunları kaydetti:

"Seçimlerden önce bir Torba Kanun çıkarılmıştı. Orada şirketlerin nakdi sermaye artırımlarında vergisel bir avantaj getirildi. Bu, halka açık olmayan şirketler için Bakanlar Kurulu'nun belirleyeceği faiz oranı üzerinden halka açık olmayan şirketlerde yüzde 50, halka açıklık oranı yüzde 50'nin üzerinde olan şirketlerde yüzde 100, halka açıklık oranı yüzde 50'nin üzerinde olmayan şirketlerde ise yüzde 75 şeklinde uygulanacak. Bu bankadan borçlanma ile karşılaştırdığınızda şirketlere ortalama yüzde 2 gibi bir maliyet avantajı sağlayacak ki ben bunun önümüzdeki dönemde halka arzları canlandıracağını düşünüyorum."

"Patronlar 'Kendi şirketimizin yönetimini başkasına mı vereceğiz' diyorlar"

Dinç, Türk özel sektörüne halka arz çağrısı yapmalarının yanında Borsa İstanbul'un halka arzını ve kurumsallaşma sürecini de yerine getirdiklerini belirterek, çeşitli uluslararası işbirliği anlaşmaları imzaladıklarını söyledi.

Seçim sonrası henüz hükumetin kurulamadığını ve koalisyon görüşmelerinin devam ettiğini anımsatan Dinç, Borsa İstanbul'un halka arzı ile ilgili, "Türkiye'nin içinde bulunduğu konjonktür gereği bu süreçleri biraz yavaşlatmış durumdayız. Şu anda bir netlik bekliyoruz. O netliği yakaladıktan sonra planlamamıza kaldığı yerden devam edeceğiz" diye konuştu.

Mevcut şartlarda borsa yönetiminin Türk Sermaye Piyasası'nın yapısını küresel aktörlere anlatamadığını dile getiren Dinç, bunun yerine Türkiye'nin genel ekonomisinden bahsetmek zorunda kaldıklarını aktardı.

Dinç,"Bazen halka arz sözleşmesi olunca patronlar şöyle söylüyorlar, 'Kendi şirketimizin yönetimini başkasına mı vereceğiz' diyorlar. Halbuki özellikle SPK'nın yürüttüğü çalışmalarla Türkiye'de şirketin kurumsallığının artması yönünde çok ciddi bir gayret var. ve şu anda bağımsız üyeler yoluyla bu sağlanmaya çalışılıyor. Biz bunun içerisinde diyoruz ki, eğer Türkiye'yi bilen dışarıdan bir gözü bu işin içerisine katarsak şirketin geleceğe ilişkin vizyonunu hazırlama ve hedeflerinin belirlenmesi noktasında katkı sağlar" değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA / Ekonomi