Irak Kürt Bölgesel Yönetimi: Bölgemizin Yüzde 96'sını Kontrol Ediyoruz

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Tartışmalı Bölgelerden Sorumlu Bakanı Nasrettin Sait, Peşmerge güçlerinin Kürtlerin çoğunlukla yaşadığı bölgelerin yüzde 96'sını kontrol etmeyi başardığını belirtti.

Sait, Erbil'deki çalışma ofisinde AA muhabirine, IKBY ve Irak merkezi hükümeti arasındaki "Tartışmalı Bölgelerin" hangi idareye bağlı olacağını tespit edecek "140. Madde", yapılması beklenen referandum ve oradaki bölgenin güvenlik durumu hakkında bazı açıklamalar yaptı.

Söz konusu bölgelerin büyük bir kısmının terör örgütü DAEŞ'in elinden geri alındığını ve Peşmerge güçlerinin bölgede tamamen hakimiyet kurduğunu söyleyen Sait, "Şengal'in militanlardan geri alınmasından sonra, Kürtlerin çoğunlukla yaşadığı bölgelerin yüzde 96'sı şunda Peşmerge güçlerinin kontrolünde. Söz konusu kurtarılamayan bölgeler ise Şengal ve Mahmur ilçelerine bağlı bir kaç köyden oluşuyor. Temennimiz, bu köylerinde en kısa süre içerisinde kurtarılmasıdır" ifadelerini kullandı.

Daha önce DAEŞ'in kontrolünde bulunan tartışmalı bölgelerin tekrardan inşa edilmesi için ciddi uluslararası desteğin gerektiğinin altını çizen Sait, "Başta Şengal (Sincar) olmak üzere, diğer bölgelerin hizmete açılması ve halkın tekrar evlerine dönebilmesi için DAEŞ'e karşı oluşturulan koalisyonda yer alan ülkeler ile Irak hükümetinin ciddi adımlar atması gerekiyor. Mesela, terör olaylarından dolayı çok kötü bir şekilde etkilenen il ve ilçelerin kalkındırılması için konferans düzenlemesi lazım" görüşünü öne sürdü.

Söz konusu tahrip edilmiş ve evleri yıkılan vatandaşların zararının tespit edilmesi için daha önce IKBY bakanlık kurulundan bir komisyon oluşturulması talebinde bulunduklarını aktaran Sait, "Şu ana kadar bu talebe karşılık bir cevap verilmedi ancak Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası örgütlerin desteği ile hasat tespit çalışması yapılmadır" şeklinde konuştu.

Kürt bölgesi ve Irak merkezi hükümet arasındaki tartışmalı bölgelerin hangi idareye bağlı olacağını belirten 140. maddenin hiç bir zaman uygulamaya konulmadığını vurgulayan Sait, "Irak anayasasına göre söz konusu bölgelerin kaderi için referandum yapılması gerekiyordu ancak bu konuda ciddi bir adım atıldığı söylenemez. Normal şartlarda 2007 yılında bu referandum sonuçlanması ve tartışmaların ortadan kaldırılması lazımdı. Erbil ve Bağdat arasında ciddi sorunların ortaya çıkmasındaki en önemli noktalardan birisi de budur" diye konuştu.

"140. Madde içerisindeki bölge halkının Kürt bölgesine mi yoksa Irak merkezi hükümetine mi bağlı, bu konuda kafaları çok karışık" diyen Sait, "Bu karışıklığın ortadan kalkması, il ve ilçelerin onarılıp, ciddi bir yapılandırmanın meydana gelmesi için, referandumun en kısa süre içerisinde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu konunun çözülmesi için bir çok defa BM'den talepte bulunduk ancak şuana kadar hiç bir geri dönüş olmadı" bilgisini paylaştı.

Referandum yapılması için herhangi bir hazırlığın yapılmadığına da işaret eden Sait, "Anayasa göre üç aşamadan oluşan referandumun ilk aşaması dahi tamamlanmadı. Irak hükümeti, üzerine düşen görevi tam olarak yerine getirmedi ve bu maddenin yürürlüğe konması için de hiç bir destek sunmadı. DAEŞ'in bölgeye girmesi ve bir süre orada hakimiyet kurması durumu daha da karmaşık bir hale getirdi. Doğrusunu söylemek gerekirse, bölgelerin militanlardan geri alınmasından sonra, peşmergenin hakimiyeti alınında artış meydana geldi" dedi.

Bölgedeki Türkmen ve Arapların rızası alınmadan, 140. maddenin yürürlüğe girmesinin mümkün olmadığını aktaran Sait, "Referandum öncesi, bölgedeki Türkmen ve Araplar ile birlikte bir araya gelmemiz şarttır. Onları bu projeyle ilgili talepleri ve istekleri masaya konulup ele alınmalıdır. Biz tek başımıza herhangi bir projeyi dayatma peşinde değiliz. Kerkük gibi bir ilin hangi idareye bağlı kalınmasında Türkmen ve Araplarında görüşleri çok önemlidir. Bu şekilde bir adım atılırsa siyasi ve güvenlik krizi ortadan kalkar" değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: AA / Güncel