Haberler

İNTERNETTE VE SOSYAL MEDYADA ÖNE ÇIKAN YURT HABERLERİ

Hastanede doktorun burnunun kırıldığı saldırının görüntüsü çıktıOSMANİYE'de, M.B.'nin, kanaması olan hamile eşini getirdiği hastanede tartıştığı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökhan Gönen'e saldırıp, burnunu kırdığı anların görüntüleri ortaya çıktı.

Hastanede doktorun burnunun kırıldığı saldırının görüntüsü çıktı

OSMANİYE'de, M.B.'nin, kanaması olan hamile eşini getirdiği hastanede tartıştığı Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Opr. Dr. Gökhan Gönen'e saldırıp, burnunu kırdığı anların görüntüleri ortaya çıktı. Olay sırasında yaşanan panik, görüntülere yansıdı.

Olay, 13 Ocak'ta saat 20.30 sıralarında, Osmaniye Devlet Hastanesi'nde meydana geldi. M.B., kanaması olan hamile eşini doğum servisine götürdü. Opr. Dr. Gökhan Gönen'den eşini muayene etmesini istedi. Bu sırada durumu acil olan bir hastanın sezaryen ameliyatına girecek olan Dr. Gönen, M.B.'ye kayıt yaptırmalarının ardından eşini muayene edebileceğini söyledi. Kayıt yaptırmayı reddeden M.B., muayene sırasında da eşinin yanında olmak istedi. Diğer hastaların mahremiyeti açısından talebi uygun görülmeyen M.B., çıkan tartışmada Gönen'e saldırdı. Masa üzerindeki bilgisayar monitörü ile zımba ve delgeç gibi malzemeleri yere fırlattı.

KIRIK BURUNLA MUAYENE ETTİ

Tüm yaşananlara rağmen, doktor, M.B.'nin eşini muayene edip, önerilerde bulundu. Durumu acil olan kadının da sezaryen ameliyatıyla doğumunu gerçekleştirdi.

Ardından acil polikliniğine giderek, muayene oldu. Burnunda kırık tespit edilen Gönen, KBB doktoru tarafından hastaneye yatırıldı. Polis tarafından gözaltına alınan M.B. ise sevk edildiği adliyede, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

GÖRÜNTÜLERİ ORTAYA ÇIKTI

Saldırı anı, hastanedeki güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Görüntülerde, M.B., eşi ve bir erkek yakınıyla birlikte doğumhaneye giriyor. Adı öğrenilemeyen erkek, doğumhaneden çıkarak, kapı önündeki tekerlekli sandalyeye oturuyor. Bir süre sonra da doğumhaneden M.B.'nin sesi geliyor. Sesi duyan bu kişi doğumhane kapısını açıp, içeri giriyor. Görüntülerde, olay anında diğer hasta yakınları ve sağlık personelinin yaşadığı korku dolu anlar da yer alıyor.

Görüntü Dökümü

-----------------------

Doktora saldırı güvenlik kamerası kayıtları

Haber: İbrahim EMUL-Kamera: OSMANİYE,

==============================

Şeyma öğretmen ile kız kardeşinin katilinin akıl sağlığı araştırılacak

KONYA'da platonik aşık olduğu komşusunun kızı öğretmen Şeyma Sarı (25) ile kız kardeşi Tuğba Sarı'yı (18) tabancayla vurarak öldüren, anneleri Hacer Sarı'yı (51) da ağır yaralayan Muzaffer Canpolat (53), akli dengesinin yerinde olup olmadığının tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edildi. İki kızını kaybeden Burhanettin Sarı, duruşma sonunda gözyaşlarına hakim olamadı.

Olay, geçen yıl 27 Haziran'da Selçuklu ilçesi Binkonut Mahallesi Revan Sokak'taki apartmanda meydana geldi. 2014 yılında Hollanda'dan ülkeye dönen ve eşinden ayrı olduğu için yalnız yaşayan Muzaffer Canpolat, karşı komşusu Burhanettin Sarı'nın evden ayrıldığını görünce, eline aldığı tabancasını arkasına gizleyip, evden çıktı. Ayakkabı atölyesinde çalışan 3 çocuk babası Canpolat, kapıda bekleyen Hacer Sarı ile kızları Şeyma ve Tuğba'nın yanına gitti. İddiaya göre, "Sizinle konuşmamız gereken konu var. Konuşup, halledelim" diyen Canpolat'a, Hacer Sarı, "Bizim, sizinle konuşacağımız bir şey yok" yanıtını verdi. Bu sırada kendilerine yaklaşan Canpolat'ı itti. Canpolat da arkasında gizlediği tabancayı çekip, Hacer Sarı'yı başından vurdu. Bunun üzerine Şeyma ve kardeşi Tuğba Sarı, evin içine kaçtı. Peşlerinden içeri giren Muzaffer Canpolat, odaya saklanan Şeyma Sarı ile salona saklanan Tuğba Sarı'ya da tabancayla ateş etti. Canpolat, yakındaki polis merkezine giderek, teslim oldu.

DOĞUM GÜNÜNDE YAŞAMINI YİTİRMİŞ

Şanlıurfa Eyyübiye Mutlukaya İlkokulu'nda görev yapan ve okulların kapanmasıyla ailesinin yanına gelen öğretmen Şeyma Sarı'nın, kalbine isabet eden mermiyle yaşamını yitirdiği belirlendi. Şeyma Sarı'nın doğum gününde hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Göğsünden yaralanan Tuğba Sarı da kaldırıldığı Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde kurtarılamadı. Başından vurulan uzun süre yoğun bakımda kalan anne Hacer Sarı ise tedavisinin ardından taburcu oldu.

Tutuklanan Muzaffer Canpolat hakkında 'kasten öldürme' suçundan 2 kez müebbet hapis ile 'kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle Konya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

'BEN EVDEYKEN DEĞİŞİK ÖKSÜRÜYORDU'

Davanın iddianamesinde, sanığın, genç kızın öksürük ve hareketlerinden kendisine yönelik anlamlar çıkardığı ve değişik duygular beslediği anlatılarak, Muzaffer Canpolat'ın ifadesine de yer verildi. Canpolat ifadesinde, "Tuğba ve Şeyma'yı çocukluklarından beri tanırım. Şeyma'nın bana karşı hareketlerinden dolayı değişik duygular içerisine girdim. Şeyma ben evdeyken değişik şekilde öksürüyordu. Şeyma benimle iletişim kurmak için bu şekilde öksürüyordu. Şeymaların evinden benim evimin duvarına vurma gibi sesler geliyordu. Bir gün balkonda sigara içerken Şeyma'nın aşağıya gittiğini gördüm. Balkona el işarete yaptığını, bu el işaretinden Şeyma'nın benimle konuşmak istediğini anladım. Ben de aşağıya indim. Şeyma ile dolmuş durağında karşılaştık. Şeyma'nın beni beklediğini hissettim. Şeyma bilerek, dolmuşa binmedi. Bu sırada Hacer evden çıkarak Şeyma ile konuşmama fırsat vermedi. Fırsatım olsaydı Şeyma'ya onu sevdiğimi söyleyecektim. Bir süre sonra Şeyma'nın babası Burhanettin bana, Şeyma'yı neden takip ettiğimi sordu. Aramızda tartışma çıktı. Sarı ailesinin, nasıl olduğunu bilmiyorum ama evime girdiklerini hissediyorum. Tuvaletin içerisinde ve lavabonun altına sarı bir şeyler dökülmüş. Yatak odasında da bayan parfümü gördüm" dedi.

YANINA YEDEK MERMİ BİLE ALMIŞ

Canpolat'ın ifadesinin devamında ise şunları anlattı:

"Olay günü Şeyma ile konuşmaya karar verdim. Camdan Şeyma'nın babasının aracının aşağıda olup olmadığını kontrol ettim. Arabanın aşağıda olmadığını görünce daha önce satın aldığım tabancayı evin yüklüğünden çıkarttım. Silahın içerisinde 5-6 mermi vardı. Cebime de 8 yedek mermi aldım. Silahı elime aldım ve belimin arkasına sakladım. Kapının dürbününden baktığımda Hacer Sarı'yı ve kapının açık olduğunu gördüm. Hacer'in yanına gidip konuşmak istediğimi söyledim. 'Kafamdaki sorunu bitirmek istiyorum' dedim. Hacer konuşmama fırsat vermedi. Bu sırada Tuğba ve Şeyma merdivenlerden çıkıyorlardı. Hacer beni konuşturmadı ve itekledi. O anda kendimi kaybettim. Tabanca ile kapıda duran Hacer'e ateş ettim. Hacer yere düştü. Şeyma içerideki odaya geçti. Ben de peşinden gittim. Şeyma'ya birkaç el ateş ettim. Sonra Tuğba'nın bulunduğu odaya gittim. Tuğba'ya kızgın olduğum için ona da ateş ettim. Daha sonra koşarak, daireden çıktım. Bina çıkışında beni komşunun eşi gördü. Bana ne olduğunu sordu. 'Bana bu hayatı zehir ettiniz' dedim. Karakola gidip teslim oldum."

'HACER'İ VURDUĞUM İÇİN PİŞMAN DEĞİLİM'

Şeyma ve Tuğba Sarı'yı öldürdüğü için pişman olduğunu, Hacer Sarı'yı vurduğu için ise pişmanlık duymadığını belirten Canpolat, "Şeyma'nın nişanlı olduğunu karakolda öğrendim. Nişanlı olduğunu bilseydim, hayatımdan silerdim. Şeyma'nın egosunu tatmin etmek için bu şekilde bana davrandığını sandım. Şeyma'nın beni sevdiğini babasının da bu durumu engellediğini sandım. Şeyma'nın beni sevdiği için okula ara verdiğini düşündüm" dedi.

HASTANEDEN GELEN RAPOR OKUNDU

Tutuklu sanık Muzaffer Canpolat'ın Konya 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamasına devam edildi. Duruşmaya 2 kızı öldürülen Burhanettin Sarı ile taraf avukatları katıldı. Mahkeme başkanı, daha önce psikolojik tedavi gördüğünü öne süren tutuklu sanığın 18 Ekim 2018'de Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sağlık kurulu muayenesi için başvurduğu, değerlendirme için 6 aylık takip kararı verildiği, son poliklinik kaydının ise 30 Ocak 2019 olduğu, bu tarihten itibaren sonra da poliklinik kaydı olmadığını bildirdi.

İSTANBUL ADLİ TIP KURUMU'NA SEVK EDİLDİ

Cumhuriyet savcısı, sanığa, Adli Tıp Kurumu'nda gözlem altına alınarak, rapor aldırılmasını talep etti. Mahkeme de sanığın, suç tarihinde, akıl sağlığı yönünden işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılayamadığı veya bu fiil ile ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede azalmış olup olmadığının belirlenmesi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesine karar verdi.

Duruşma ertelendi.

BABA, GÖZYAŞLARINA HAKİM OLAMADI

Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan ailenin avukatı Ferit Atalay, "Sanığın suçu sabit. İki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve kasten adam öldürmeye teşebbüs suçlarından ceza alması gerekiyor. Mahkemenin bu konuda karar vereceğine eminiz. Sanık akıl hastası değil. Bunu raporlarda da görüyoruz. En kısa sürede raporun gelerek, dosyanın karara bağlanacağını düşünüyoruz. Ülkemizde maalesef böyle hunharca öldürülen çok sayıda kadınımız ve gencimiz var. Bunları gündemde tutalım ki bu tür olaylar bir daha yaşanmasın" dedi.

Kızlarını kaybeden Burhanettin Sarı ise gözyaşlarını tutamadı. Babayı yakınları teselli etmeye çalıştı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Av. Ferit Atalay röportaj

Adliyeden ve katılanlardan detaylar

Haber-Kamera: Tolga YANIK KONYA

=============================

Güvercin oteline yoğun talep

DİYARBAKIR'da, güvercin meraklılarının ihtiyacını karşılayan güvercin oteli, kapasitesinin üstünde bir dolulukla hizmet veriyor. Güvercin oteli sahibi Mehmet Batmaz, Diyarbakır'da 5 bin kişinin güvercin beslediğini, otellerinde yer kalmadığı için güvercin sahiplerinin yeni otel talebinde bulunduklarını söyledi.

Merkez Bağlar ilçesinde güvercin meraklıları tarafından 25 odayla açılan ve talep doğrultusunda kapasitesini 100 odaya çıkaran güvercin oteli, güvercinlere hijyenik ve konforlu bir yaşam alanı sunuyor. Güvercinlerin özel odalarda misafir edildiği otelde, veteriner hekim eşliğinde güvercinlerin hem sağlığıyla ilgileniliyor, hem de iyi beslenmeleri sağlanıyor. Toplam üç binadan oluşan güvercin otelinde konaklama ücreti aylık 150 TL ile 250 TL arasında değişiyor. Güvercin otelinde, aralarında doktor, mühendis ve iş adamlarının da bulunduğu çeşitli meslek gruplarından oluşan güvercin meraklılarının kuşları bulunuyor.

Güvercin Oteli sahibi Mehmet Batmaz, Diyarbakır'da, güvercin yetiştiricilerinin sayısının 5 bini bulduğunu belirterek, müşterilerin yeni otel talebinde bulunduklarını söyledi. Diyarbakır'da yaklaşık 20 bin adet güvercinin olduğunu belirten Batmaz, şunları söyledi:

"Diyarbakır güvercinleri çok değerlidir. Fiyatları da 100 TL ile 20 bin TL arasında değişiyor. Güvercin besleyen beş bin kişi var, aileleriyle beraber güvercin meraklılarının sayısı 100 bini buluyor. Orjini Diyarbakır olan 21 çeşit güvercin var, nesilleri tükenmeden kurtarmayı başardık. Bu güvercinlerimiz için doğal yaşam alanları talep ediyoruz. Diyarbakır'da bazı parklar buna uygun hale getirilebilir. Ağaçlara güvercin yuvaları yapılabilir. Güvercin derneklerimiz ve güvercin federasyonumuz, yetkililerle birlikte bu çalışmaları yürütmeye hazır."

Otel müşterilerinden Mehmet Şirin Yakut, otelde şahsına ait 50 güvercini konaklattırdığını belirterek, verilen hizmetten memnun olduğunu söyledi. Yakup, günün belli saatlerinde otele gelerek güvercinleriyle ilgilendiğini belirterek güvercin merakının kendisini olumsuz birçok şeyden de alıkoyduğunu aktardı. Bir başka müşteri Hamza Balkan ise, oturduğu evin site içerisinde olmasından dolayı güvercinlerini besleyemediğini, bu yüzden oteli tercih ettiğini söyledi. Verilen hizmetten çok memnun olduğunu belirten Balkan, günde  2 saatini otele gelerek güvercinleriyle geçirdiğini ifade etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Güvercin oteli

Muhabir Mehmet Mucahit Ceylan'ın anonsu

Otel odaları ve güvercinlerin konaklamaları

Mehmet Batmaz'ın röportajı

Mehmet Şirin Yakut'un röportajı

Hamza Balkan'ın röportajı

Güvercin sahiplerinin otelde zaman geçirmesi

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Mucahit CEYLAN- Nurettin FİDANCAN/DİYARBAKIR,

==============================

Arızalı araçları kiraladıkları gurbetçilere silah tehdidiyle boş senet imzalatan çete çökertildi

KAYSERİ'de, kiraya verdikleri araçları, yakıt ve yağını boşaltarak arızalanmış gibi gösterip, kiralayan kişilere, silah tehdidiyle boş senet imzalattıkları öne sürülen 12 şüpheli gözaltına alındı. Aralarında galerici, çekici sürücüsü ve oto tamircisi  bulunan şüpheliler, adliyeye sevk edildi.

Kayseri Asayiş  Şube Müdürlüğü Yankesicilik ve Dolandırıcılık Büro Amirliği ekipleri, arızalı araçları kiralayan ya da yakıt ve yağını boşaltarak arızalı gibi göstererek, kiralayan kişilerden yüksek miktarda para isteyen çetenin peşine düştü. Araç kiralayan kişilere silah tehdidiyle boş senet de imzalatan çetenin mağdur ettiği 50 kişini ifadesine başvurdu. Yapılan teknik ve fiziki takip ile belirlenen adreslere 4 gün önce operasyon düzenledi.

Operasyonda, aralarında galerici, çekici sürücüsü ve oto tamircisi bulunan 12 şüpheli gözaltına alındı. Operasyon sırasında, şüphelilerden M.D.'nin açtığı ateş ile Özel Harekat Şube Müdürlüğü'nde görevli polis memuru B.K. sağ dizinin alt kısmına isabet eden kurşunla yaralandı. Baskın yapılan adreslerde çok sayıda sözleşme ve senet ile 2 pompalı tüfek, 3 kurusıkı tabanca, 2 tabanca ve bu tabancalara ait fişekler ele geçirildi.

ADLİYEYE SEVK EDİLDİLER

Özellikle kente gelen gurbetçi ve yeni ehliyet sahiplerini mağdur ettikleri belirlenen şüpheliler, Kayseri Devlet Hastanesi Adli Tabipliği'nde geçirildikleri sağlık kontrolünün ardından adliyeye sevk edildi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Yakalanan şüphelilerin sağlık kontrolüne getirilişi

Şüphelilerin polis otobüsüne bindirilmesi

Diğer detaylar

Haber-Kamera: Yasin DALKILIÇ- KAYSERİ-DHA

==============================

Kovalamacada durduruldu, otomobilinde polis telsizi ve tabanca bulundu

ANTALYA'da kavgaya karıştıktan sonra olay yerinden ateş ederek otomobili ile kaçan G.Ç (29), polis tarafından yakalandı. Polislere direnen ve güçlükle etkisiz hale getirilen G.Ç.'nin otomobilinde yapılan aramada 2 polis telsizi ve ruhsatsız tabanca ile 15 mermi bulundu.

Olay, dün akşam saatlerinde Konyaaltı ilçesi Hurma Mahallesi Hurma Caddesi üzerinde meydana geldi. G.Ç., Altınyaka Yolu üzerinde kavgaya karıştıktan sonra 07 AFA 450 plakalı otomobiline binip, kaçtığı sırada tabancası ile havaya ateş etti. Polis, olayın ardından kaçan otomobili aramaya başladı. Hurma Caddesi üzerinde 'şok' uygulama yapan Asayiş Şube Müdürlüğü'ne bağlı motorize Yunus ekipleri G.Ç.'yi durdurdu. Polisin otomobilden indirmek istediği G.Ç., ekiplere direnirken, biber gazı sıkılarak etkisiz hale getirildi. G.Ç. gözaltına alınırken, otomobilde yapılan aramada 2 polis telsizi, ruhsatsız tabanca ve 15 mermi ele geçirildi.

Otomobil detaylı arama yapılmak üzere Fatih Polis Merkezi'ne götürüldü. Otomobilde çıkan telsizin bir polis memuruna ait olduğu iddia edildi.

GÖRÜNTÜ GEÇİLDİ

Haber: Bülent TATOĞULLARI/ANTALYA,

=======================

Kuşadası personeli kapı kapı dert dinliyor

AYDIN'ın Kuşadası Belediyesi'nin Güvercin Masa Gezici Ekibi, vatandaşların istek, öneri ve şikayetlerini doğrudan dinlemek için ziyaretler gerçekleştiriyor.

Kuşadası Belediyesi'nce geçen aylarda hayata geçirilen 'Güvercin Masa Gezici Ekip' projesi, vatandaşlardan olumlu tepkiler aldı. Vatandaşların istek, öneri ve şikayetlerini doğrudan almak amacıyla oluşturulan gezici ekip, her gün Kuşadası'nın farklı bir mahallesine gidiyor. Vatandaşların talep ve sorunlarını dinleyen ekip, ayrıca mahallerde yaşanan sorunları yerinde gözlemleyerek ilgili birimlere iletiyor. Vatandaşlar, hizmet için Belediye Başkanı CHP'li Ömer Günel'e teşekkür etti. Kadınlar Denizi Mahallesi'nde yaşayan Hayat Serbes (50), geçmişte yaşadıkları birçok sorunu gezici ekip sayesinde çözdüklerini belirterek, "Kuşadası Belediyesi'nin oluşturduğu gezici ekipten çok memnunuz. Arkadaşlarımız kapımıza kadar gelip sorunlarımızı dinliyorlar" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Güvercin masa gezici ekip başlığıyla, Kuşadası klasörüne geçildi

-Güvercin Masa mobil ekibinin Kadınlar Denizi Mahallesi'nde dolaşmasından genel ve detay görüntüler

-Hayal Serbes ile röp.

Haber- Kamera: Eşber OKAYER / (KUŞADASI), (Aydın),

=======================

Kazada yaralanan Beyzanur'a hastanede karne

TOKAT Valisi Ozan Balcı, trafik kazası geçiren ortaokul öğrencisi Beyzanur Akar'ın(12) karnesini tedavi gördüğü hastanede verdi.

2019-2021 Eğitim-öğretim yılının ilk döneminin sona ermesi ile birlikte Tokat genelinde 102 bin 906 öğrenci karne aldı. Melik Ahmet Gazi İlkokulu'nda düzenlenen törene katılan Vali Ozan Balcı, öğrencilere karne dağıttı. Karnelerini alan öğrenciler sevinçlerini arkadaşları ve aileleri ile paylaştı. Vali Balcı burada yaptığı açıklamada, "102 bin 906 öğrencimiz, 8 bin 634 öğretmenimiz bugün yarı yıl tatiline giriyor. Öğrencilerimize ve öğretmenlerimize iyi tatiller diliyorum.  Ayrıca il genelinde Spor Tokat projesi kapsamında  15 tatil süresince düzenlenecek  sosyal ve kültürel faaliyetlerimize tüm öğrencilerimizi davet ediyorum" dedi.

Vali Balcı daha sonra, dün geçirdiği trafik kazasında yaralanan ve Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'nde tedavi gören Mevlana Ortaokul 6'ncı sınıf öğrencisi Beyzanur Akar'ı ziyaret etti. Vali Ozan Balcı ve İl Milli Eğitim Müdürü Murat Küçükali, geçmiş olsun dileklerini ilettikleri Akar'a karnesini verdi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Karne dağıtımından görüntüler

-Valinin konuşması

-Hastanedeki öğrenciyi ziyareti

-Karnesini vermesi

Haber-Kamera: Fatih YILMAZ-Halil İbrahim YEL/TOKAT,

===============================

Doğal ürün arayan bu sokağa koşuyor

AYDIN'ın Kuşadası ilçesinde haftada bir gün kurulan ve tamamen organik ürünlerin satıldığı 'Yöresel ve İyi Tarım Ürünleri Sokağı' yoğun ilgi görüyor.

Kuşadası Belediyesi'nin yerel üretici ile tüketiciyi aracısız buluşturmak amacıyla faaliyete soktuğu Yöresel ve İyi Tarım Ürünleri Sokağı halkın ilgisini çekmeye devam ediyor. Cumhuriyet Mahallesi Burç Sokak'ta faaliyete giren pazarda Kirazlı, Caferli, Çınar ve Soğucaklı köylülerin ürettiği tamamı organik ve ev yapımı olan ürünler Kuşadalıların beğenisine sunuluyor. El açması gözleme ve bazlamanın da pişirildiği sokağa alışveriş yapmaya gelenler için Aydın'ın ünlü lezzeti keşkek de özel olarak dövülüp taze bir halde satışa sunuluyor. Ege'ye özgü otlar olan şevketi bostan, arapsaçı, sarmaşık ve ebegümecinin de tezgahları süslediği Yöresel ve İyi Tarım Ürünleri Sokağı'nda doğal yollardan üretimi yapılan yumurta ve bal gibi hayvansal gıdaları da bulmak mümkün. Pazarda esnaflık yapan Cemal Dayı (60), Kuşadası Belediyesi'nin kendilerine önemli bir fırsat sunduğunu belirterek, "Bu imkan sayesinde uzun uğraşlar sonucu elde ettiğimiz ürünlerimizi halkla buluşturabiliyoruz" dedi. Her hafta düzenli olarak sokağı ziyaret ettiğini ifade eden emekli bankacı Nawal Karaer ise "Ben bir süre yurt dışında yaşadıktan sonra Kuşadası'na yerleştim. Şimdilik aradığım her ürünü burada bulamıyorum. Yine de böyle bir hizmetin belediye tarafından vatandaşlara sunulması çok güzel" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Yöresel ve İyi Tarım Ürünleri Sokağı'ndan görüntü

-Cemal Dayı ile röp.

-Nawal Karaer ile röp.

-Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Eşber OKAYER / KUŞADASI (Aydın),

============================

Doğu'da hava buz gibi

DOĞU Anadolu Bölgesi, soğuk havaya teslim oldu. Türkiye'nin en soğuk yerleşim birimi sıfırın altında 27.4 derece ile Ardahan Göle oldu. En düşük hava sıcaklığının 24,3 olarak ölçüldüğü Ağrı'da vatandaşlar araçlarını battaniye ve naylon brandalarla korumaya aldı.

Doğu Anadolu Bölgesi Sibirya soğuklarına teslim oldu. Sıfırın altında 27.4 derece ile Ardahan Göle Türkiye'nin en soğuk yerleşim bölgesi olurken Erzurum Tekman'da en düşük sıcaklık sıfırın altında 26.4 olarak ölçüldü. Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün açıkladığı bilgilere göre kent merkezi sıfırın altında 15.4 olan Erzurum'da Pasinler'de sıfırın altında 21, Karayazı'da 20.2, Karaçoban'da ise en düşük hava sıcaklığı 19.8 olarak açıklandı. Meteoroloji verilerine göre bölgedeki kent merkezleri ve yerleşim birimlerinde ölçülen en düşük sıcaklıklar sıfırın altında olmak üzere şöyle gerçekleşti:

Ardahan 16.1, Ağrı merkez 24.3, Patnos 23.1, Taşlıçay 22.3, Erzincan merkez 8.2, Refahiye 21.7, Otlukbeli 18.5, Iğdır merkez 5.7, Tuzluca 7.4, Aralık 8.3, Kars: 19, Selim 23, Susuz 17.4, Muş merkez 13.4, Bulanık 23.4, Malazgirt 22.5, Korkut 21.3, Varto 17.5

ARAÇLARI BATTANİYE VE NAYLONLA SARDILAR

En düşük hava sıcaklığının sıfırın altında 24.3 derece olarak ölçüldüğü Ağrı'da vatandaşlar, araçlarının donmaması için battaniye ve naylon brandalarla sardı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Araçların saylon ve battanyelerle sarılı görünümleri

-Sabah saatlerinde sisli ve soğuk hava görünümü

Haber-Kamera: Servet ARSLAN / AĞRI,

========================

10 yıl önce bulunan mozaik, gün yüzüne çıkarılacak

KAYSERİ'nin İncesu ilçesinde Bülent Yalman'ın (39) 10 yıl önce kendisine ait ahırda kaçak kazı yaparken rastlayıp, daha sonra korumaya alınan Roma dönemine ait 12 metre uzunluğunda, 5,5 metre genişliğindeki mozaik parçası, yıllar sonra gün yüzüne çıkarılacak.

Örenşehir Mahallesinde oturan Bülent Yalman, 2010 yılında evinin yanındaki ahırda define aramak için kazı yaptı. Yalman, komşularının ihbarı üzerine jandarma tarafından gözaltına alınıp, daha sonra serbest bırakıldı. Müze Müdürlüğü tarafından kaçak kazı yapılan ahır ve samanlıkta yapılan çalışmada bozulmamış 12 metre uzunluğa, 5,5 metre genişliğinde mozaik parçası tespit edildi. Yapılan incelemede mozaik parçasının Roma dönemine ait olduğu ve üzerinde Grekçe diline ait yazılar olduğu belirlendi. Ahır ve samanlık yıkılırken, çevrede farklı mozaik parçalarının bulunma ihtimaline karşı kamulaştırma çalışması başlatıldı. Mozaik parçasının üzeri ise elenmiş kum, jeo tekstil ve farklı malzemelerle kapatılarak korumaya alındı.

KURTARMA ÇALIŞMASI YAPILACAK

2010 yılında başlayan ve geçtiğimiz yıl kasım ayında tamamlanan kamulaştırmanın ardından, bölgede kurtarma çalışması yazın yeniden başlatılacak. Çalışmada, 12 metre uzunluğundaki mozaik parçası gün yüzüne çıkarılacak. İncesu Belediye Başkanı Mustafa İlmek, ilçenin tarihi bir geçmişe sahip olduğunu söyleyerek, "İncesu Kapadokya'nın giriş kapılarından bir yerdir. Bölgemizde gerek Osmanlı gerekse de daha eski dönemlere ait sayısız yerleşim yeri ve tarihi eser var. Bunlardan birisi de Örenşehir mahallemizde bulunan mozaiklerdir. Bir an önce mozaiklerin gün yüzüne çıkartılıp bölgenin turizme kazandırılması en büyük arzumuz" dedi.

'KAZI ALANI JANDAMANIN KONTROLÜNDE'

Örenşehir Mahallesi Muhtarı Gökhan Yolageldi de kazı çalışmalarının başlamasını beklediklerini ifade ederek, "2010 yılında mahallemizde oturan Bülent Yalman kazı yapmıştı. Çalışmalar ilerletince mozaik parçalar ortaya çıktı. Yetkililer bölgeyi koruma altına alarak, kamulaştırma çalışması başlattı. Bu nedenle de bulunan mozaiklerin üzeri şimdilik kapatıldı. Kazı alanı her zaman jandarmanın kontrolünde. İnşallah tarihi eserler bulunur ve mahallemize turist gelir" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-İncesu Belediye Başkanı Mustafa İlmek ile röportaj

-Örenşehir Muhtarı Gökhan Yolageldi ile röportaj

-Mozaik bulunan bölgeden görüntü

-Drone görüntüsü

-Genel detay

Haber: Olcay DÜZGÜN-Kamera: Yasin DALKILIÇ/KAYSERİ,

=============================

Alaşehir'de bilinçli üretim için 'bağ budama' kursu

MANİSA'nın üzümün başkenti ilçesi Alaşehir ilçesinde düzenlenen 'Bağ Budama Kursu'na ilgi büyük oldu.

Alaşehir'de, Halk Eğitim Müdürlüğü, Alaşehir İlçe Tarım Orman Müdürlüğü ile ortaklaşa Bağ Budama Kursu düzenledi. Kursa 22'si kadın 80 kişi katıldı.

Toplam 102 saat sürecek kursta, Ziraat Mühendisi Hafize Metin tarafından kursiyerlere pazartesi  ve salı günleri toprak ve fidan seçimi, bağ budama, gübreleme ve hastalıkla mücadele gibi teorik bilgiler veriliyor. Kursiyerlere ayrıca uygulamalı budama çalışmaları da yaptırılıyor. Kursun bir bağda yapılan uygulamalı bölümüne Alaşehir Kaymakamı Abdullah Uçgun, Alaşehir İlçe Tarım Orman Müdürü Bülent Güleç, Alaşehir İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Güneş, Alaşehir Halk Eğitim Merkezi Müdürü Süleyman Ölmez, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Alaşehir İşletmesi Sorumlusu Yüksek Ziraat Mühendisi  Mahmut Aşık da katıldı.

Kursiyerlere eğitim veren Ziraat Mühendisi Hafize Metin, kursun ana temasının, toprak ve üzüm çeşidi seçimi, budama yani kültürel işlemler sulama güvenle gübreleme, hastalık ve zararlarla mücadele olduğunu söyledi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

-Uygulamalı bağ budama eğitiminden görüntü

-Kurs eğitmeni Ziraat Mühendisi Hafize Metin'in kursiyerlere bilgiler vermesi

-Kurs eğitmeni Hafize Metin ile röp.

Haber-Kamera: Nurettin DOĞAN / ALAŞEHİR (Manisa),

================================

Hakkarili çocuklar kayak yapmayı öğreniyor

HAKKARİ'nin 2 bin 800 rakımlı Merga Bütan Kayak Merkezi, hafta sonları kayakseverlerle dolup taşarken, hafta içi her gün de 'Sağlıklı Gelecek, Sporla Gelecek' projesi kapsamında yakllaşık 100 öğrenciye kayak eğitimi veriliyor. Sezon sonuna kadar 10 bin öğrencinin kayakla tanışması hedefleniyor.

Hakkari'ye yaklaşık 15 kilometre uzaklıktaki 2 bin 800 rakımlı Merga Bütan Kayak Merkezi, kar kalınlığının 2 metreye ulaşmasıyla kayakseverlerin akınına uğramaya başladı. Doğu Anadolu Kalkınma Ajansı (DAKA) ile İl Özel İdaresi'nce yürütülen 15 milyon TL'lik projeyle daha donanımlı hale getirilen kayak merkezinde, 1 kilometrelik pist uzunluğu 3 kilometreye, 1100 metre olan telesiyej mesafesi 1180'e yükseltilirken, ikili olan telesiyej sayısı da 4'e çıkarılarak uluslararası yarışmaların yapılabileceği düzeye getirildi. Yaklaşık 1 ay önce sezonun açıldığı Mergabütan, özellikle hafta sonları Türkiye'nin birçok ilinden gelen kayakseverlerin akınına uğruyor.

'GEÇEN YIL 7 BİN ÖĞRENCİMİZİ KAYAKLA TANIŞTIRDIK, BU YIL HEDEFİMİZ 10 BİN'

Öte yandan, Hakkari İl Milli Eğitim Müdürlüğü'nce yürütülen 'Sağlıklı Gelecek, Sporla gelecek' projesi kapsamında ise hafta içi her gün kent merkezi ve köylerde yaşayan 100 öğrenci kayak merkezine getirilerek eğitim veriliyor. Kayak Eğitmeni Dilovan Demir, öğrencileri sportif etkinliklere yönlendirilmesi için kayak eğitimi verdiklerini ve öğrencilerin bundan büyük bir keyif aldıklarını söyledi. Demir, "Haftanın 5 günü çocuklarımıza kayak eğitimi veriyoruz. Amacımız, kayak merkezini görmemiş, hiç kaymamış çocuklara temel kayak eğitimi vermek. Ayrıca maddi durumundan dolayı kayak merkezine gelemeyecek olanlara da öncelik veriliyor. Hakkari'deki bütün çocuklara ulaşmak istiyoruz. Geçen yıl 7 bin öğrencimizi kayakla tanıştırdık. Bu yıl hedefimiz ise 10 bin öğrenciyi kayak merkezine getirmek. Her hafta farklı okullar geliyor bugün iki okul geldi çocuklarımız böyle bir sporla tanıştıkları için çok keyif alıyorlar" dedi.

Çeşitli okullardan gelerek gün boyu kaymanın keyfini yaşayan öğrenciler ise büyük mutluluk yaşıyor. Yetkililere teşekkür eden öğrenciler, "Biz buraya ilk defa geldik hocalarımız bize kaymayı öğretti, çok keyif alıyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Kayak eğitmeni Dılovan Demir'in öğrencilere kayak dersi vermesi

Öğrencilerin Kayakla kayması

Eğitmen Dılovan Demir Röpörtajı

Öğrencilerin röpörtajı

Genel Detay

Orhan AŞAN- Mehmet ÖZKAN/HAKKARİ,

=============================

Küçük Taha'ya Cumhurbaşkanı Erdoğan sahip çıktı

ELAZIĞ'ın Olgunlar Mahallesi İshak Sunguroğlu Caddesinde yaşayan Rıfat Sis (36) ve Azine Sis'in (32), tek çocuğu olan 6 yaşındaki Taha Kemal Sis, beynindeki tümör nedeniyle sol gözünün görme özelliğini kaybetti. Maddi durumu iyi olmayan aile ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan telefonla görüştü. Taha ile ilgili bilgi alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, talihsiz çocuğun tedavisi için gerekli girişimlerin yapılacağını ifade etti.

Anne Azine Sis, 15 gün önce oğlu Taha Kemal Sis'in sol gözünde kayma meydana geldiğini fark etti. Bunun üzerine aile, çocuğu hastaneye götürdü. Hastanede çekilen tomografide 6 yaşındaki Taha Kemal Sis'in iki göz sinirinin üstünde bir tümör olduğu tespit edildi. Bu nedenle de sol gözünün görme özelliğini kaybettiğini öğrendi. Doktorlar tarafından aileye tümörün, büyüdüğü ve Elazığ'da ameliyatın yapılamadığı, İstanbul'da ameliyat edilmesi gerektiği söylendi. Ameliyat masrafının ise 50 bin lira olduğunu öğrenen aile maddi imkanları olmadığı için yetkililerden yardım beklediğini sosyal medya üzerine duyurdu. Kısa sürede sosyal medyada oldukça fazla paylaşım alan duyurunun ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, anne Azine Sis ile telefonda görüşerek, Taha'nın durumu ile ilgili bilgi aldı.

"CUMHURBAŞKANIMIZIN ARAYACAĞINI HİÇ BEKLEMİYORDUK AMA BİZİM İÇİN UMUT OLDU"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan telefonda anne Azine Sis ile yaptığı görüşmede, Taha'nın ameliyatı için gerekli her şeyin yapılacağını ifade etti.

Anne Azine Sis ise yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanımız oğlumuza sahip çıktı. Kendisine teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanımız bizim yanımızda olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanımızın arayacağını hiç beklemiyorduk ama bizim için umut oldu. Allah razı olsun" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Anne ve çocuktan görüntü

Azine Sis'in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile konuşmasından görüntü

Röportaj

Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Erkan BAY / ELAZIĞ,

=================================

Trafik cinayetinde tahliye olan sanık: Tartışma çıkarsa uzaklaşın

İZMİR'de, yol verme nedeniyle çıkan kavgada, Gürcan Karatosun'un darbedilerek öldürülmesiyle ilgili açılan davada tutuklu yargılanan 3 kişiden Bahattin Nalcı ve Ramazan Çoban serbest bırakıldı. Aydın Ö.'nün ise tutukluluk halinin devamına karar verildi. Nalcı ve Çoban, yaşananlardan dolayı üzgün olduklarını belirtti. Çoban, "Herkes sinirlerine hakim olmaya çalışsın. Biz böyle bir olayın içinde bulunduk ve başımız yandı, kimsenin başı yanmasın. Trafikte bir tartışma çıkarsa, oradan derhal uzaklaşın" dedi.

Oto alım satım işi yapan Gürcan Karatosun, Manisan'nın Akhisar ilçesinde birlikte kafeterya işlettiği oğlu Alican Karatosun ile otomobil satın almak için geçen 21 Temmuz gecesi İzmir'e geldi. İddiaya göre, otomobille seyir halinde olan baba ve oğlu, Yeşildere Caddesi üzerinde bir araçta bulunan Bahattin Nalcı (27), Ramazan Çoban (36) ve Aydın Ö. (34) ile yol verme yüzünden tartıştı. Tartışmanın ardından yollarına devam eden iki taraf, Halide Edip Adıvar Caddesi'nde tekrar karşılaştı. İddiaya göre araçtan inen 3 kişi ile baba ve oğul arasında tartışma çıktı. Baba Gürcan Karatosun, bu sırada yaşanan kavgada darbedilmesi sonucu yere düştü. Çevredekilerin ihbarı üzerine olay yerine gelen sağlık ekipleri tarafından Gürcan Karatosun ve oğlu Alican Karatosun, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak Gürcan Karatosun yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Polis tarafından yakalanan 3 kişiden Ramazan Çoban ve Bahattin Nalcı ise emniyetteki işlemlerinin tamamlanmasının ardından sevk edildikleri adliyede tutuklandı. Aydın Ö. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı iddianame, İzmir 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve ilk duruşma geçen 7 Ocak'ta görüldü. 'Kasten öldürme' ve 'Kasten yaralama' suçlarından müebbet hapis cezası istemiyle tutuklu yargılanan Ramazan Çoban ve Bahattin Nalcı'nın, kamera kayıtlarının incelenmesi sonrasında kavgaya karışmadıkları tespit edildi. 2 kişinin tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine karar veren mahkeme, Aydın Ö. hakkında yakalama kararı çıkardı. Kısa süre içinde yakalanan Aydın Ö., cezaevine gönderildi.

'İLK YARDIMDA BULUNDUK'

Tahliyelerinin ardından açıklamalarda bulunan Ramazan Çoban ve Bahattin Nalcı, olayın ardından trafik magandaları olarak gösterildiklerini söyledi. Nalcı, "Biz arabanın önünde, hayatını kaybeden şahsın oğluyla konuşurken bir anda arkada tarafta Gürcan Karatosun'un yere düştüğünü gördük. Hemen yanına gittik. Sağlık ekiplerini arayarak durumu bildirdik ve sağlıkçılar gelene kadar da ilk müdahaleyi yine biz yaptık. Elimizden gelen her şeyi yaptık ancak kurtarılamadı. Bu olayın yaşanmasından ötürü gerçekten çok üzgünüz" dedi.

'ÇOK ZOR ZAMANLAR GEÇİRDİK'

Diğer tutuksuz sanık Çoban ise olayın ardından maganda olarak gösterildiklerini ve bunun kendilerini çok üzdüğünü belirterek, "Biz işimizde gücümüzde insanlarız. Böyle bir olayın içinde bulunduğumuz için gerçekten çok üzgünüz. Olayın ardından uzun süre cezaevinde kaldık ve çok zor zamanlar geçirdik. Bu süre zarfında işlerimiz bozuldu ve bir takım manevi problemler yaşadık. Toparlanmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

Vatandaşlara seslenen Çoban, trafikte yaşanan tartışmalarda daha sakin olunması gerektiğini belirterek, "Herkes sinirlerine hakim olmaya çalışsın. Biz böyle bir olayın içinde bulunduk ve başımız yandı, kimsenin başı yanmasın. Trafikte bir tartışma çıkarsa, oradan derhal uzaklaşın" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

Ramazan Çoban ve Bahattin Nalcı ile röp.

Avukat Ahmet Önen ile röp.

Önceki haberden arşiv görüntü

Genel ve detay görüntü

Haber: Davut CAN - Kamera: Tekin GÜRBULAK / İZMİR,

==================

Takdir getirene lahmacun bedava

ANTALYA'da bir pide ve lahmacun salonu işletmecisi, karne gününde yaptığı kampanya ile takdir belgesi getiren öğrencilere bedava lahmacun dağıttı.

Soğuksu Mahallesi'ndeki 'Harran Pide' adlı iş yerinin sahibi, girişine hazırladığı afişle, takdir belgesi getiren öğrenciye lahmacun, teşekkür belgesi getiren öğrencilere de pide hediye edeceğini duyurdu. Kampanyadan haberdar olan öğrenciler karnelerini alıp sömestir tatilinin ilk dakikalarında pide salonuna akın etti. Karnelerinde takdir almanın heyecanını ücretsiz lahmacun yiyerek kutlayan öğrenciler, hem karnını doyurdu hem de eğlenceli vakit geçirdi.

Pide salonu işletmecisi Ahmet Yılmaz, takdir alan öğrencilere lahmacun hediye ettikleri kampanyayı 11 yıldır düzenlediklerini belirtti. Öğrencilerin kampanyaya yoğun ilgi gösterdiğini anlatan Yılmaz, "Takdir alan lahmacun teşekkür alana pide kampanyamız 11 yıl oldu. Çocuklarımız başarılı oldukça karnesinde takdir aldıkça bizden lahmacun feda olsun" dedi.

İşletme sahibi Yılmaz, kampanyanın 1 hafta süreceğini ifade etti.

Salon işletmecisinin kardeşi Salih Yılmaz, "Çocukları sevindirmeyi, anlatacakları hatıraları olmasını amaçlıyoruz. Öğrencilerin başarılarının yanında lahmacunun maliyetinin önemi yok. Onların mutlu olmasını görmek bizi sevindiriyor. Geçen sene teşekkür alan bir öğrenci bu sene takdir belgesini göstererek sevincini bizle paylaştı. Bu bizim en büyük sevincimiz" diye konuştu.

Takdir belgesiyle lahmacun hediyesi alan öğrencilerden Batu Aslan, "Geçen yıl teşekkür aldığım için üzülmüştüm. Bu yıl da lahmacunu yiyebilmek için motive oldum ve takdir belgesi kazandım. Hem lahmacun yiyorum hem başarı kazandım. Bunun için çok mutlu oldum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

---------------

-Lahmacunun yapılışından detay görüntüler

-Lahmacun alan öğrencilerden görüntüler

-Mekan sahibi Ahmet yılmaz

-ikinci röp Salih yılmaz

-Öğrencilerle röp

-Kalabalıktan detay görüntüler

Haber: Bülent TATOĞULLARI- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA,

===============================

Ordulu miniklerden Erzurum'daki yaşıtlarına ısıtan hediye

ORDU'nun Ünye ilçesinde 'Kendime yetiyorum, atkımı örüyorum' etkinliği kapsamında ilkokul birinci sınıf öğrencileri, çetin kış şartlarının yaşandığı Erzurum'daki öğrenci arkadaşları için atkı ördü.

Ünye Yunus Emre İlkokulu 1'inci sınıf öğrencileri, 'Kendime yetiyorum, atkımı örüyorum' etkinliği kapsamında bir araya geldi. Ailelerinin aldıkları iplerle atkılar ören öğrenciler, tüm hünerlerini sergiledi. Öğrenciler, günlerce süren çalışmanın ardından ürettikleri el emeği göz nuru atkıları, öğretmenleri vasıtasıyla Erzurum'un Palandöken ilçesinde bulunan Polis Amca İlkokulu'na gönderdi.

'SOSYAL BİR PROJEYE DÖNÜŞTÜ'

Sınıf öğretmeni Zeliha Gaferoğlu, "Bu etkinlikle öğrencilerimizin el becerilerinin geliştirilmesi amaçlandı. Yoğurt kovaları ve dil çubukları yardımı ile atkı örme kovası oluşturuldu. Daha sonra öğrencilerimiz atkı ördüler. Etkinliğimizi sosyal projeye dönüştürerek, atkıları Erzurum'un Palandöken ilçesinde bulunan Polis Amca İlkokulu'nda okuyan öğrencilere gönderdik. Öğrencilerimizin yaptıkları atkılar, ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaşacak. Hepimiz severek ve içimizden gelerek yaptık bu etkinliği. Öğrencilerimiz de bu bilinçle atkıları hazırladıö dedi.

Görüntü Dökümü

----------------------

-Atkı ören öğrencilerden detaylar

Sınıf Öğretmeni Zeliha Gaferoğlu ile röportaj

-Atkıların paketlenmesinden detaylar

Haber-Kamera: Turgut DAĞDEVİREN/Ordu,

=============================

Sasalı'daki maymun ve lemurlar çerez ve kuru meyveyle besleniyor

İZMİR Büyükşehir Belediyesi'nin Çiğli ilçesi Sasalı Mahallesi'nde 12 yıl önce kurduğu Doğal Yaşam Parkı'nda, 138 tür hayvan bulunuyor. Doğal Yaşam Parkı sakinleri için yaz aylarında olduğu gibi kış aylarında da özel beslenme programları hazırlanıyor. Hayvanlar, kış soğuklarına karşı mücadele edebilmeleri için enerji içeriği yüksek gıdalarla besleniyor.

İzmir'de Çiğli'nin Sasalı Mahallesi'nde 2008 yılında 425 bin metrekare alan üzerine kurulan Doğal Yaşam Parkı'nda aslan, kaplan, Asya Filleri, pumalar, kızıl geyiklerin yanı sıra yırtıcı kuşlar, sürüngenler, zürafalar  başta olmak üzere tam 138 tür bulunuyor. Doğal Yaşam Parkı sakinleri, soğuk havalardan korunmak için özel gıdalarla besleniyor. Doğalgazla ısıtılan alanda bulunan canlıların üşümemesi için ziraat mühendisleri, veteriner hekimler, biyologlarca sürekli denetimler yapılıyor. İzmir Doğal Yaşam Parkı Müdürü Şahin Afşin, hayvanların doğal yaşamlarında olduğunu hissetmesi için her türlü çalışmayı yaptıklarını belirtti. Diyet uzmanlarının da bulunduğunu ve bazı türlerin kış soğuklarından etkilenmemesi için, enerji  içeriği yüksek besinlerle onları beslediklerini söyledi. Şahin Afşin, "Burası doğalgazla ısıtılıyor. Soğuk havalarda zürafa ve belli hayvan gruplarının kaldıkları yerlere soğuk geçirmemesi için yataklık ot dediğimiz otlar seriliyor. Lemurlar için de küçük ısıtıcılar kullanılıyor. Fil ailesinin barındığı alanda da havanın eksi derecenin altına düşmemesini sağlıyoruz" dedi. Hayvanların soğuktan korunması ve hastalıklara karşı dirençlerinin artması içi özel diyet programları uygulandığını ifade eden Şahin Afşin, "Kanatlı grubunda bulunan yırtıcılarda et tüketen kartal gibi yaban hayvanlarında metabolizması yavaşlıyor. Diğer kanatlı gruplarında buğday, arpa, yulaf gibi enerji içerikli yiyecekler takviye ediliyor" diye konuştu. Doğal Yaşam Parkı'nı ziyaret edenlerin, en çok lemurları görmeye geldiklerini de ifade eden Afşin, çocukların daha çok lemur ve tavşanları sevdiklerini ayrıca fil ailesinin de ilgi odağı olduğunu anlattı.

'DENGELİ ŞEKİLDE BESLEMEZSEK HASTALIKLARLA MÜCADELE EDEMEZLER'

Ziraat Mühendisi Eylem Arslan ise Doğal Yaşam Parkı'nın sakinleri için kış aylarına özel diyet programları uyguladıklarını belirterek, "Yaz aylarında çok sıcak havalarda onları serinletmek için çabalıyoruz. Kış aylarında da özel ilgiye ihtiyaçları var. Biz insanlar gibi düşünün. Soğuklarla mücadele edebilmeleri için enerji içeriği yüksek gıdalarla beslememiz gerekiyor. Hayvan gruplarına göre de ayrı bir beslenme programı uygulamamız gerekiyor. Etçileri düşündüğümüzde et miktarını yüzde 10 ile 20 arasında artırmamız gerekiyor. Bu şekilde onlar daha iştahlı şekilde etlerini yiyorlar. Bunun miktarını artırarak besliyoruz. Diğer grupları düşündüğümüzde de otla beslenen hayvanlarda 24 saat önlerinde kuru otları ile enerji ve protein içeriği dengelenen pelet yem ile besleniyorlar. Hayvanların soğukla mücadelesini desteklemesi adına bu yemlerde yüzde 5 ile 10 arasında artış sağlıyoruz" dedi. Ayı grubunun ise kışın genelde uyudukları için yiyeceğe çok fazla ihtiyaç duymadıklarını belirten Arslan, "Maymun ve lemur gibi hayvanlar için de, enerji içeriği yüksek olan çerez ve kuru meyve takviyesi yapılıyor. Yiyecek miktarını artırıyoruz. Kanatlı grubunda da kullandığımız ürünler aynı aslında. Kanatlılara özel yem miktarlarında yüzde 5 ile 10 arasında artış yaparak, darı ve buğday gibi enerji içeriği yüksek olan yemler ilave ediyoruz. Bunlar yapılmazsa dirençleri düşer, hastalanma ihtimalleri artar. Bizim veteriner hekimlerimiz onlara ne kadar koruyucu hekimlik çalışmaları uygulasa da, biz doğru ve dengeli bir şekilde beslemezsek, hastalıklarla mücadele edemezler" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Doğal Yaşam Parkı'ndan görüntü

Hayvanlardan görüntü

Vatandaşların hayvanları izlemesi

Fil ve lemurlar beslenirken görüntü

İzmir Doğal Yaşam Parkı Müdürü Şahin Afşin ve Ziraat Mühendisi Eylem Arslan ile röp.

Genel ve detay görüntü

Haber-Kamera: Umut KARAKOYUN/ İZMİR,

=====================================

Trabzon'da pistten çıkan yolcu uçağına Manisalı iş insanı talip oldu

TRABZON'da, 2 yıl önce havalimanına inişi sırasında pistten çıkan ve denize 25 metre kala toprağa saplanmasının ardından kullanılmaz hale gelen ve Yomra Belediyesi tarafından Millet Kıraathanesi'ne dönüştürülmek için alınan ancak maliyeti yüksek bulununca atıl durumda kalan Boeing 737-800 tipi yolcu uçağına Manisalı iş insanı Celal Darcan talip oldu. Darcan, uçağı Kosova'ya götürüp, restorana çevirmeyi planladıklarını söyledi.

Ankara- Trabzon seferini yapan bir havayolları şirketine ait PC8622 sefer sayılı Boeing 737-800 tipi yolcu uçağı, 13 Ocak 2018 tarihinde Trabzon Havalimanı'na iniş yaptığı sırada pist başında manevra yaparken, kontrolden çıkıp, pistin kuzey yönünde deniz tarafına yöneldi. İniş takımları, balçığa dönüşen toprağa saplanan uçak, denize 25 metre kala durabildi. Olay yerine sevk edilen kurtarma ekipleri, 162 yolcu ile 6 mürettebatı hiçbir sorun yaşanmadan tahliye etti. Trabzon Havalimanı, hava trafiğine kapatılırken, uçaklar da Erzurum, Erzincan, Ordu-Giresun ve Samsun havalimanlarına yönlendirildi. Yaşanan olayın ardından 500 ve 350 tonluk 2 vinçle, 100 kişilik ekibin 20 saat süren çalışmasıyla bulunduğu yerden çıkarılan uçağın yapılan incelemesinde, aldığı hasar nedeniyle bir daha uçamayacak durumda olduğuna karar verildi. Kullanım dışı kalan uçak, 15 ay önce Trabzon'un Yomra ilçesine getirildi. Yoma Belediyesi tarafından Millet Kıraathanesi'ne dönüştürülmek istenen uçağın, 1,5 milyon lira maliyet gerektirdiğinin belirlenmesi üzerine projeden vazgeçildi. Uçak, kaderine terkedildi.

'KENDİLERİNDEN HABER BEKLİYORUZ'

Ancak uçağa sürpriz bir talip çıktı. Manisalı besici, iş insanı Celal Darcan, restorana dönüştürmek üzere uçağa talip oldu. Darcan, uçağı Yomra'nın başına dert olmaktan kurtaracağını belirterek, "Bu konuda girişimde bulunup, Yomra Belediye Başkanı ile görüştük. Kendilerinin gazetelere vermiş olduğu 'Uçak ilçemizin başına dert oldu' beyanatlarını hatırlatıp, uçağı oradan kaldırıp, restoran haline getirebileceğimizi söyledik. Kendileri de olumlu baktılar ancak tabii ki tek başlarına karar veremedikleri için hiyerarşik yapıya uygun şekilde bizim onlardan haber beklememizi rica ettiler. Biz de an itibari ile verilecek kararı bekliyoruz" dedi.

'MALİYETİ 250 BİN DOLAR'

Projenin maliyetinin toplamda 250 bin dolar olduğunu belirten Darcan, "Biz bu uçağı alırsak Kosova'ya götüreceğiz. Balkanlar da henüz uçak restoran yok. Biz Türkler olarak bir ilki gerçekleştirmek istiyoruz. Uçağı yaklaşık 2 bin kilometre yolculuk yaptırıp, Kosova'ya götüreceğiz. 8-9 ay gibi bir çalışma sonrasında uçağı hayata döndüreceğiz. Götürdüğümüzde ilk işimiz uçağın en tepesine Türk bayrağını dikip, dalgalandırmak olacaktır. Uçak içerisinde yapacak olduğumuz restoran da tamamen Türk vatandaşlarımızı istihdam edeceğiz. Yaklaşık 15 kişiyi çalıştırmayı planlıyoruz. Bu uçağın sadece oradan kaldırılıp karayoluyla götürülmesi 100 bin dolar, uçağın restorana dönüşmesinde ise 150 bin dolar. Özetle, toplam da 250 bin dolar gibi bir para harcamayı planlıyoruz. Umuyoruz ki bize olumlu bir dönüş olur. Umuyoruz ki şu an ilçenin başına dert olan uçak Kosova'da bizim için bir ekmek kapısı olur" dedi.

Darcan, eğer uçağı Kosova'ya götürüp, restorana dönüştürebilirlerse, oraya gelen Türk milleti adına canını seve seve veren şehitlerin yakınları ve gazilere hizmeti ise kesinlikle ücretsiz vereceklerini kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

İş insanı Celal Darcan ile röportaj

Uçağın arşiv fotoğrafları

Haber-Kamera: Cemil SEVAL / MANİSA,

====================================

Tekirdağ'da minik öğrenciler 'Vatan Sevgisi' adıyla kitap yazdı

TEKİRDAĞ'ın  Saray ilçesine bağlı Yoncalı Mahallesi'nde Yoncalı İlköğretim Okulu'nda 5'nci sınıf öğrencileri 'Vatan Sevgisi' adıyla şiir ve hikaye  kitap yazdı. Okulun Türkçe öğretmeni Ertürk Semiz'in (30)desteği ile 28 öğrencinin vatan sevgisinin şiirlerle de  anlatıldığı kitap 48 sayfadan 500 adet basıldı.

Saray ilçesine bağlı Yoncalı Mahallesi, Yoncalı İlköğretim Okulu 5'nci sınıfın 28 öğrencisi okulun Türkçe öğretmeni Ertürk Semiz'in desteği ile şiir ve hikayeden oluşan 48 sayfadan oluşan 500 sayfalık 'Vatan Sevgisi' adıyla kitap bastı. Okul öğretmenleri, veliler ve hayırseverlerin desteği ile basılan kitap, öğrencilerin vatan sevgisini,  şiir ve düşüncelerini yansıtıyor.

Kitabın çocukların vatan sevgisi hakkında düşüncelerini öğrenmek için şiir ve kompozisyon şeklinde hazırlandığın belirten Türkçe öğretmeni Ertürk Semiz, "Öğrencilerimiz ile birlikte  'Vatan Sevgisi' adı altında bu projemizi hayata geçirdik.  Küçük kalplerin için vatan sevgisi  ne ifade ediyorsa bu  düşüncelerini kaleme almalarını istedim.  Bu kitap benim  ve öğrencilerimin ilk defa yazarlık tecrübesi  tatmış oldular kendi yazdıkları  metinleri bir  kitap haline getirerek  yazarlılıklarını temelini atmış bulundular. Belki de bu proje ilerisi için onları cesaretlendirecektir. Belki de bu ülkenin  yazar ve şairlerini ortaya çıkarmamızda öncülük olacaktır.Öğretmenlik çok kutsal bir meslektir. Bu kutsal mesleğin bir neferi olarak geleceğimiz öğrencilerimi hayata hazırlarken, vatan sevgisi, bayrak ve  Atatürk  sevgilisi  aşılamak,  onların kalbine dokunabilmek, Vatanını seven kişi işini en iyi yapandır."dedi.

Kitap yazarlarından 5'nci sınıf öğrencisi Aysun Arda, kitapta Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Mustafa Kemal Atatürk sevgisinden bahsettiğini belirterek, "Atatürk'ün bize hediye ettiği bu vatan öyle güzel hoştur ki, atamızı anlatmaya kelimeler yetmez."şeklinde konuştu. Kitap yazarlarından Melek Karaca ise, 'Güzel  Vatanım' adıyla yazdığı  şiirle kitpta vatan sevgisini anlatığını belirtti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

----------------

Okul içinden genel detay

Öğrenci detayı

Ertürk Semiz ile röp.

Detay görüntü

Öğrenciler ile röp.

Farklı açılardan detay

Haber-Kamera: Şenol AKSOY/SARAY,(Tekirdağ)

==========================

Sanal gerçeklik gözlüğü sayesinde Peru'da yoga yaptılar

İZMİR'de, denizcilik firmasında çalışan ve aynı zamanda hobi olarak yoga eğitmenliği yapan Görkem Şahin, deniz üzerinde sörf tahtalarıyla ve yatta yer çekimsiz yogadan sonra sanal gerçeklik gözlüğü ile yoga yaparak bir ilke imza attı. Sanal gerçeklik gözlüğü ile yoganın telif haklarını alan Şahin, insanların ilgisini çekerek onları yogaya yönlendirip farkındalık yaratmak istediğini söyledi.

İzmir'de bir denizcilik firmasında çalışan Görkem Şahin, aynı zamanda hobi olarak yoga eğitmenliği yapıyor. Yaz aylarında deniz gibi farklı mekanları deneyen Şahin, yatta yer çekimsiz yoga ve sörf tahtaları üzerinde yoga yaptı. Kış aylarında kapalı ortamda doğada olabilmeyi amaçlayan Şahin, telif hakkını da satın alarak sanal gerçeklik gözlükleri ile yoga yapmaya başladı. Şahin, 4 kişilik bir grupla stüdyosunda yoga dersleri vererek, kişilere farklı deneyimler yaşatıyor. Katılımcılar, sanal gerçeklik gözlüğü sayesinde Peru'ya giderek, bedenleri yoga stüdyosundayken kendilerini bambaşka bir ülkede hissediyor.

Çok farklı bir deneyim olduğunu söyleyen Şahin, "Yazın dış mekanda yoga yapıyorduk ama kışın gelmesiyle hava şartlarından dolayı iç mekanda nasıl yapabiliriz diye düşündük ve bu fikir ortaya çıktı. Sanal gerçeklik gözlüğüyle yoganın telif hakkını aldık, Türkiye'de ilk yapan biziz. Çok keyifli bir alan yarattık. Kişilere istedikleri yerde yoga yapma imkanı sunuyoruz. Bugün Peru'daydık yarın Sibirya dağlarındayız. Başka bir gün Hawaii'de, başka bir gün okyanusun üzerinde yoga yapacağız. Doğayı kullandığımız için herkes ayrı bir deneyim yaşıyor. Kişi kendini çok özgür hissediyor. Zaten kapalı alanlarda çalışıyoruz ve çok stresli bir hayatımız var. Burada farklı deneyimler yaşamak kişileri rutinlerinden çıkarıp özgürleştiriyor" diye konuştu.

'YOGA İLE İNSANLARIN HAYATINA DOKUNUYOR'

Yoganın yanında nefes terapisi ve zihin çalışmaları yaptığını da anlatan Şahin, "Kişilerin kök korkuları üzerine çalışıyorum. Ben buna tekamül diyorum, tekamül ettikten sonra kişiler bambaşka deneyimler yaşayarak kısır döngülerinden kurtuluyor. Kişilerin daha çok dikkatini çekebilmek için deniz üzerinde, yatlarda yoga yapıyorum. İnsanlarda biraz olsun farkındalık yaratıp, onların hayatına biraz dokunabilirsem bu benim için ayrı bir keyfe dönüşüyor" dedi. Yoga derslerine katılan araştırma görevlisi İrem Tatar (28), "İkinci kez sanal gerçeklik gözlüğüyle yoga yaptım. Yoganın boyutunu çok değiştiriyor. Farklı yerlerdeymiş gibi hissediyoruz. İnsanın içe dönüşünü artırıyor çünkü odadaki kişilerle değil, hiç gitmediğiniz bir ülkede yalnız yoga yapıyormuş gibi hissediyorsunuz. Çok huzurlu bir deneyim" dedi.

'AĞRILARLA GELİP HUZURLA ÇIKIYORUM'

8 aydır yoga yapan avukat Esin İrgül (34), "Yoga insanın fiziksel ve ruhsal açıdan bir bütünlük sağlamasına yarıyor. Peru'daki enerjisi yüksek ortamda, İnka medeniyetinin spiritüel anlamda derin tarihi olan topraklarda yoga yapıyor olmak çok keyifli ve değişikti. Benim mesleğim çok stresli, daha sakin ve dingin hale gelmemi sağladı. Derslere baş ağrısıyla geliyorum, çıktığımda baş ağrım geçiyor. Sol omzumun ağrısıyla geliyorum, ona da iyi geliyor. Görkem hocamız ağrıyan bölgelere masaj da yapıyor. Bütün vücut ağrılarına iyi geliyor, esneklik kazanıyoruz. Bu da bizi olası kazalardan ve sakatlıklardan koruyabiliyor. Vücudumuz esnek olduğunda hayata dair çoğu olaya daha esnek bakabiliyoruz. Tadını çıkarıyoruz her şeyin. Ben her anlamda çok büyük faydasını gördüm" diye konuştu.

'NEFES TERAPİSİYLE UNUTKANLIKTAN KURTULDUM'

Nefes terapisi ve zihin terapisi alan Merve Kocabaşoğlu (19) ise "Terapilerde yaşadığımız olaylar üzerinden bir takım nefes alıştırmaları yaparak içimizi boşaltmamız sağlanıyor. Dalgınlık ve aşırı unutkanlık problemiyle gelmiştim. Çevremde bununla ilgili alay konusu olduğum çok olmuştu. Özellikle ehliyet kursuna yazılırken, çok zorlanacağımı düşünüyorlardı. Trafik sınavından geçtim, şu an direksiyon dersleri alıyorum. Hiçbir kaygım, dikkat eksikliğim kalmadı. Dersler konusunda da sıkıntı yaşıyordum, fakat terapiden sonra dönemi başarıyla bitirdim. Tırnak yeme problemim vardı, ikinci seanstan sonra bir anda kendi kendime bunun ne kadar iğrenç bir şey olduğunu fark ettim. 13 yıldan sonra bunu bırakabileceğimi düşünmüyordum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

------------------------------

Yoga stüdyosunda gözlüklerle yoga yapılırken görüntüler

Farklı yoga duruşlarından görüntüler

Görkem Şahin ile röp.

Katılımcılar ile röp.

Haber: Melis KARAKUZULU, Kamera: Mücahit BEKTAŞ/İZMİR,

======================

Turizmde sömestir heyecanı: Doluluklar yüzde 100'e ulaştı

TÜRKİYE genelinde 18 milyonun üzerinde öğrenci ve 1 milyonun üzerinde öğretmen, yarıyıl tatiline başlıyor. 16 günlük tatilde kayak merkezleri en çok talep gören alan olurken, termal tesisler ve Akdeniz kıyıları da öne çıktı. Doğal güzellikleri nedeniyle Bolu'da Abant ve Gölcük, Doğu Anadolu'da ise Kars'a kadar giden Doğu Ekspresi'nde yer bulmak çok zorlaştı.

Geçen yıl 9 Eylül Pazartesi günü başlayan 2019- 2020 eğitim ve öğretim yılının ilk yarısı 17 Ocak Cuma günü sona eriyor. Türkiye genelinde 18 milyonun üzerinde öğrenci ile 1 milyonun üzerinde öğretmenin 16 günlük yarıyıl tatiline çıkacak olması başta kayak bölgeleri termal, sahil ve kültür turları olmak üzere turizm sektöründe büyük bir canlılık oluşturdu.

17 Ocak Cuma günü başlayacak olan yarıyıl tatili 3 Şubat Pazartesi günü çalacak ders ziliyle yeniden başlayacak. 16 gün sürecek olan yarıyıl tatilini 'kış- kayak', 'termal', 'sahil' ve 'kültür turları' olmak üzere dört konseptte değerlendiren Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) Başkanı Sururi Çorabatır, kış- kayak turizmi açısından Uludağ, Palandöken, Kartalkaya, Erciyes, Davraz, Sarıkamış, gibi bölgelerde doluluk oranlarının yüzde 100'e ulaşmasını beklediklerini açıkladı.

TERMAL OTELLER VE SAHİL

Termal turizminde ise Yalova, Pamukkale, Afyonkarahisar, Sandıklı ve Kızılcahamam'ın ciddi talep gördüğünü anlatan TÜROFED Başkanı Çorabatır, termal otellerinde de sömestir tatil döneminde yüzde 100 doluluk beklediklerini kaydetti. Sahil turizmi açısından ise Akdeniz ve Ege kıyılarının otelcilerden alınan bilgilere göre ciddi doluluk oranlarına ulaşacağını dile getiren Çorabatır, "Sömestir tatilinin turizm sektörü açısından önemli bir ekonomik canlılık oluşturmasını bekliyoruz" dedi.

DOĞU EKSPRESİ'NDE YOĞUNLUK

Kültür turlarının da yarıyıl tatilinde ciddi talep gördüğünü kaydeden Çorabatır, Kapadokya'nın öne çıktığını belirterek, Kapadokya bölgesinde de önemli doluluklara ulaşılacağını açıkladı. TÜROFED Başkanı, yarıyıl tatilinde son yıllarda büyük talep gören Doğu Ekspresi ve Van Gölü Ekspresi trenleriyle Sivas, Erzurum, Erzincan, Kars, Van gibi Doğu Anadolu illerine de çok yoğun talep olduğunu ve bilet bulmanın neredeyse imkansız hale geldiğini dile getirdi.

HEM EĞİTİM HEM EĞLENCE

Son yıllarda özellikle Antalya bölgesinde yarıyıl tatilinde yeni bir konsept oluştuğuna da dikkat çeken Sururi Çorabatır, "Yarıyıl tatilinde son senelerde otellerle eğitim kurumları arasındaki çalışmalar nedeniyle etüt kampları yapılmaya başlandı. Hem öğrenciler tatil yapıyor, hem aileleri de geliyor, hem de sınavlara hazırlanıyorlar. Tatil boyunca hem eğlenip enerjilerini atıyorlar, hem de ders çalışıyorlar" diye konuştu.

Yarıyıl tatiline çıkacakların trafik kazalarına karşı dikkatli olmaları gerektiği uyarısında bulunan Çorabatır, tatile çıkacak sürücülere "Lütfen hava şartlarına hazırlıklı şekilde yola çıkalım ve trafik kurallarına uyalım" diye seslendi.

İYİ BİR SÖMESTİR TATİLİ

Yarıyıl tatilinde özellikle kayak merkezlerindeki otellere talebin çok ciddi düzeyde olduğunu belirten Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Ülkay Atmaca ise "Sıralamada ilk sırada kayak merkezleri var ve yüzde 100 doluluğa ulaştı. Ardından termal ve sahil otelleri geliyor. Meslektaşlarımızdan aldığımız bilgilere göre rezervasyonlar çok iyi durumda. Erken rezervasyon fırsatlarının devam ediyor olması da taleplerin daha da artacağını gösteriyor. Turizm sektörü olarak iyi bir sömestir tatili geçireceğiz" dedi.

MERKEZLERDE KAR DURUMU

Kayak merkezlerinde başta Uludağ olmak üzere talebin çok iyi olduğunu belirten Uludağ Kayak Merkezi'ndeki Beceren Hotel'in sahibi Haluk Beceren, kar kalitesi ve hava şartlarının çok iyi olduğunu ve rezervasyonların da devam ettiğini kaydetti. Uludağ'da kar kalınlığının 50 santimetre ile 2 metre arasında olduğunu belirten Beceren, "Maden pistine kadar tüm pistlerde kayak yapılabilir durumda. Batı'dan Doğu'ya diğer tüm kayak merkezlerinde de kar kalınlıkları çok iyi ve doluluk oranları şu an yüzde 70- 80'ler civarında. Sömestir tatiliyle yüzde 100'e ulaşacağını düşünüyoruz" diye konuştu.

ABANT, GÖLCÜK VE KARTALKAYA

Hem kış hem de doğa turizmi açısından Bolu Abant ve Gölcük tabiat parkları, Sapanca ve Kartalkaya gibi bölgeleri değerlendiren TÜROFED Yönetim Kurulu Üyesi Halit Ergül de, bölgede kent merkezi ve ilçelerdeki tüm otellerin yarıyıl tatili hazırlıklarını tamamladığını ve doluluk oranlarının yüzde 80- 95 arasında olduğunu dile getirdi. Bölgenin doğal güzellikleriyle dört mevsim farklı güzellikler sunması nedeniyle insanların doğa için bölgeyi tercih ettiğini anlatan Ergül, "Bölgemize yoğun ilgi olduğu için çok memnunuz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Havalimanı ve otellerden arşiv görüntü

TÜROFED Başkanı Ahmet Barut röportaj

HABER: Mehmet ÇINAR- KAMERA: Emrah GÜL/ANTALYA,

===========================

Burdurlu kadınlar çini sanatını öğreniyor

BURDUR'daki Kültür ve Sanat Atölyesi'nde 45 kadın kursiyerin katılımıyla çini kursu başlatıldı. Haftanın üç günü kursa gelen kadınlar çini sanatını öğreniyor. Kursu veren görsel sanatlar öğretmeni Hülya Altuğ, "Çalışmamız yaklaşık 6 ay sürecek. Biz ana tema olarak çini sanatını icra ederek geleceğe iz bırakanlardan biri olmaya çalışacağız" dedi.

Burdur Belediyesi Kültür ve Sanat Atölyesi'nde çini sanatının öğretilmesi amacıyla kurs açıldı. Görsel sanatlar öğretmeni Hülya Altuğ (46) tarafından verilen kursa, tamamı kadın 45 kursiyer yoğun ilgi gösterdi. Haftanın üç günü çalışma yapan kursiyerler, ürettikleri eserleri düzenlenecek kurslarda tanıtacak.

Burdur Belediyesi Kültür ve Sanat Atölyesi'nde 19 yıldır gönüllü kurs veren görsel sanatlar öğretmeni Hülya Altuğ, "Kursiyerlerimize 16'ncı yüzyıldan günümüze kadar devam eden eski Türk sanatlarından biri olan çini sanatını öğretiyoruz. Çini sanatı bildiğiniz gibi önce toprağın şekil alıp, fırınlanıp, bir tarafı verniklenerek, sır yapılarak üzerine desenler ve renkler yapılması. Biz atölyemizde şu anda bu sanata giriş aşamasındayız" dedi.

'ÇALIŞMAMIZ YAKLAŞIK 6 AY SÜRECEK'

Kütahya'ya giderek çini sanatıyla ilgili incelemelerde bulunduklarını anlatan Altuğ, "Kütahya'da yapılan çalışmaları gördük. Geleneksel çini sanatı nasıl yapılmış, günümüze nasıl gelmiş, değişikliğe uğramış mı, bunları gözlemledik. Malzemeleri temin ederek atölyemizde çalışmaya başladık. Atölyemizde şu an eskiz (ön çalışma, taslak) aşamasındayız. Çalışmamız yaklaşık 6 ay sürecek. Biz ana tema olarak çini sanatını icra ederek geleceğe iz bırakanlardan biri olmaya çalışacağız. Arkadaşlarımız bununla ilgili geleneksel yapıda yapılmış çini sanatı örneklerini ortaya koydu" diye konuştu.

'BURDUR CAM MOZAİĞİ ÇALIŞIYORUZ'

Atölyede 7 yaşından 70 yaşına kadar kursiyer olduğunu belirten Hülya Altuğ, şunları söyledi:

"Birçok unutulmaya yüz tutmuş sanatı atölyemize taşıdık. 19 yıl önce ilk olarak ahşap yakma sanatıyla başladık. Daha sonra ahşap üzerinde birçok süsleme sanatını icra ettik. Yağlı boya, akrilik, cam vitray, birçok mozaik türünü çalıştık. Mozaik türlerini çalışırken, yeni bir şey daha ortaya çıkardık. Burdur cam mozaiği çalışıyoruz. Şu anda patent aşamasındayız, ilerleyen günlerde açıklamasını yapacağız. Burdur cam mozaiği çalışıyoruz. Bu zanaatı, sanata dönüştürdük. Öğrencilerimiz birçok farklı çalışma yaptı."

'BİRÇOK ÇALIŞMA YAPTIK'

Kursiyerlerden Şefika Kabay da (60) "7 yıl önce emekli olduktan sonra bu atölyeye gelmeye başladım. Keçe çalışması, cam mozaik gibi birçok çalışma yaptık. Şimdi de çini sanatı çalışıyoruz. Öğretmenimizin bize gösterdiği gibi yapmaya çalışıyoruz. Haftanın üç günü buradayız. Hem vaktimizi değerlendiriyoruz hem bir şeyler öğreniyoruz. Öğretmenimize bize verdiği emek için teşekkür ediyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Kursiyerlerden detay

RÖP 1: Hülya Altuğ (kurs eğitmeni)

Kursiyerlerin çalışmasından detay

RÖP 2: Şefika Kabay (kursiyer)

Detay

HABER- KAMERA: Mesut MADAN/BURDUR,

===========================

Her grip 'domuz gribi' değil

SON dönemde influenza (grip) salgınında artış olduğunu belirten uzmanlar, geçmeyen hırıltılı öksürük, yüksek ateş, burun akıntısı, yorgunluk gibi belirtileri olan kişilerin uzmana başvurması gerektiğine vurgu yaptı. Uzmanlar, her grip vakasına 'domuz gribi' denilmesinin yanlış olduğunu belirtti.

Medical Park Antalya Hastane Kompleksi'nde görev yapan İç Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Ezel Taşdemir, son dönemde değişen hava olayları nedeniyle vatandaşların influenzaya yakalanma durumunda artış gözlendiğini söyledi. Geçmeyen hırıltılı öksürük, burun akıntısı ve yüksek ateş gibi belirtilerin baş gösterdiğini anlatan Doç.Dr. Taşdemir, alerjisi olan kişilerin bu tür hastalıkları daha uzun sürede atlattığını vurguladı. Taşdemir, ileri yaş grubunda olan kişilerde ve çocuklarda hastalığın çok daha ağır seyrettiğini belirtti. Taşdemir, bu tür hastalıklarda hijyene çok dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

INFLUENZA'NIN ALT GRUPLARI

Doç.Dr. Ezel Taşdemir, "Her vakaya 'domuz gribi' dememiz doğru değil. Influenza A, B, C şeklinde virüs alt grupları olan bir virüstür. Domuz gribi de zaten influenzanın A grubunda olan H1N1 virüsüdür. Özel testler yapılarak tanı konulabilir. Fakat şu aralar gördüğümüz grip salgınlarının çoğu influenza B dediğimiz, bildiğimiz basit gribal enfeksiyondur. Influenza'nın bu alt tiplerini ayırt etsek de tedavide aslında ortak karar vermekteyiz. Fakat komplikasyon açısından H1N1 virüsü biraz daha immunosit veya kronik hastalıkları olan ileri yaş grupları ve çocuklarda biraz daha ağır seyrettiği için hastaları bu konuda bilinçlendirmemiz gerekiyor" dedi.

YÜKSEK ATEŞ, HIRILTILI ÖKSÜRÜK VE BURUN AKINTISI

Influenza belirtilerini anlatan Taşdemir, "Yaygın vücut ağrıları, yüksek ateş, öksürük, burun akıntısı ve genel kırgınlıkla ortaya çıkar. Aslında hepsinin özellikleri ortaktır. Fakat hastalık seyir esnasında saydığım grup hastalarda komplikasyonlar yönünden biraz daha dikkatli olmak gerekir. Komplikasyonlar açısından hastalarımızı uyarıyoruz. İnatçı, geçmeyen hırıltılı öksürükler, solunum güçlükleri, düşmeyen ateş olursa mutlaka uzmanlara danışmaları gerekiyor. Hastalara genellikle anti-gribal tedavi uygulamaktayız" diye konuştu.

'ALERJİNİZ OLABİLİR'

Doç.Dr. Ezel Taşdemir, "Yanılınan bir diğer konu ise şudur; Geçmeyen hırıltılı öksürük, burun akıntısı olan hastalarda grip ya da soğuk algınlığı değil, temelinde alerji olduğu görülmüştür. Çoğu hastanın alerji yatkınlığı varsa, gribal enfeksiyon gibi hastalık süresi uzamaktadır. Bu konuda özellikle ayırıcı bir tanı koyulmalıdır. Bu hastalık alerjik mi yoksa gribal bir enfeksiyon mu önce bunu teşhis etmek gerekir. Gerekli kan ve alerji testleri yaparak bu hastalığı ayırt edebiliyoruz" dedi.

'HİJYEN ÇOK ÖNEMLİ'

Bu tür hastalıkların önüne geçmek için genellikle mevsim geçişlerinde dikkatli olunması konusunda da uyaran Doç.Dr. Taşdemir, "Hijyen çok önemli. Bu tarz bulaşıcı hastalıklarda genellikle damla yoluyla geçtiği için el temizliğine dikkat etmek gerekir. Enfeksiyonu olan kişilerin çalışmasını değil, evde dinlenmesini öneriyoruz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Doç. Dr. Ezel Taşdemir ve muhabirin sohbet etme görüntüleri

Doç. Dr. Ezel Taşdemir'den detaylar

Doç. Dr. Ezel Taşdemir'in röportajı

HABER- KAMERA: Aslı DURAN/ANTALYA,

===========================

Doğada aç kalan tavşanlara 'Tavşan Evi'nde bakıyorlar

BAYBURT'ta çiftçilikle uğraşan kuzenler Muharrem Kocaağa (28) ve İslam Er (19), köylerinde inşa ettikleri 'Tavşan Evi'nde, doğal yaşam alanı karla kaplanan ve yiyecek bulmakta zorlanan tavşanlara bakıyor. Her gün 100'e yakın tavşanla yakından ilgilenen kuzenler, bugüne kadar yüzlerce hayvanı da tedavi ettirip, doğaya bıraktı.

Merkeze bağlı Akbulut köyünde yaşayan Muharrem Kocaağa ve kuzeni İslam Er, doğal yaşam alanları karla kaplanan, yiyecek bulmakta zorlanan aç ve yaralı tavşanlara kucak açmak için, kulübe yapmaya karar verdi. Çiftçilikle uğraşan hayvan dostu kuzenler, kolları sıvayarak, köylerinde kendi imkanlarıyla kulübe inşa etti. Kuzenler, bölgede yardıma muhtaç tavşanları, 'Tavşan Evi' adını verdikleri kulübede beslemeye başladı. Her gün 100'e yakın tavşanla yakından ilgilenen kuzenler, bugüne kadar yüzlerce hayvanı da tedavi ettirip, doğaya bıraktı. Karadeniz'in zorlu coğrafyasında aç ve bakıma muhtaç tavşanların gönül dostu olan kuzenler, arazilerindeki işlerinden arta kalan zamanı, yakından ilgilendikleri Tavşan Evi'ndeki misafirleriyle geçiriyor. Tavşanlara severek bakan kuzenlere, Türk Kızılay'ı Bayburt Şubesi ve bazı gönüllüler ise yem ve havuç desteğinde bulunuyor.

'TAVŞANLAR, BAZI İNSANLARDAN DAHA İYİ'

Hayvancılıkla uğraşan İslam Er, hava sıcaklıkların eksi 20 derecelere düşmesi nedeniyle tavşanların sayısında azalma olduğunu belirterek, "Türk Kızılay'ı Bayburt Şubesi ve gönüllüler, tavşanlar için seferber oldu. Veteriner hekimler, buraya geldi ve tüm tavşanları kontrol edip, aşı yaptı. Yem sıkıntısı yaşıyorduk, sağ olsunlar destek oldular.  Tavşanların kontrolleri de bundan sonra gönüllü Veteriner Hekim Murat Kerem Çavdar tarafından ücretsiz olarak gerçekleştirilecek.  Yardımseverlerden de destekler aldık, balya otu, marul ve havuç getirdiler. Bir senedir yüzlerce tavşanı tedavi edip, doğaya bıraktık. Bu işi severek yapıyoruz. Sabah işlerimi hallettikten sonra buraya geliyorum, tavşanlarla vakit geçiriyorum. Tavşanlar, bazı insanlardan daha iyi. Biz bu işi severek, gönülden yapıyoruzö dedi.

TÜM BAKIMLARINI ÜSTLENDİ

Gönüllü olarak tavşanların bakımlarını üstlenen Veteriner Hekim Murat Kerem Çavdar da, Muharrem Kocaağa ve İslam Er'in örnek bir işe imza attığını söyleyerek "Burada 100'den fazla tavşan var. Bu tavşanların aşıları ve mevsimsel olarak ortaya çıkan hastalıklarıyla ilgili çalışmalar yapacağızö diye konuştu.

'ÖRNEK DAVRANIŞ HEPİMİZİ MUTLU ETTİ'

Tavşan Evi'ni, mahalle sakinlerinin de benimsediğini dile getiren Bayburt Kızılay Gençlik Kolları Başkanı Hasan Türkoğlu ise "Hayvan severler sayesinde yaralı ve aç tavşanlar, sıcak bir yuvaya kavuştu. Bu örnek davranış hepimizi mutlu etti. Tavşan Evi için yem takviyesinde bulunduk. Öte yandan bu sevimli hayvanlar için yem desteği vermek isteyen herkes, bizle iletişime geçebilir" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Tavşan Evi'nden detaylar

-Tavşanlara yem getiren Bayburt Kızılay Gençlik Kolları'ndan detaylar

-Tavşanlardan detaylar

-Tavşanlara aşı vurulmasından detaylar

-Tavşanlara bakan İslam Er ile röportaj

-Tavşanların bakımlarını üstlenen Veteriner Hekim Murat Kerem Çavdar ile röportaj

Bayburt Kızılay Gençlik Kolları Başkanı Hasan Türkoğlu ile röportaj

-Tavşanlardan detaylar

Haber-Kamera: Murat SÖYLEMEZ/Bayburt,

============================

Elazığ'da şehit babası, mini kamyonet yaptı

HAKKARİ'nin Çukurca ilçesinde 19 Ekim 2011 tarihinde teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan Piyade Uzman Çavuş Raşit Ercan'ın babası İsrafil Ercan, 'Yerli, Milli ve Köylü' ismini verdiği mini bir kamyonet yaptı.

Elazığ'ın Kovancılar ilçesine bağlı Yarımca beldesinde yaşayan ve yaklaşık 50 yıl TIR şoförlüğü yapan şehit babası İsrafil  Ercan, evinin bahçesinde 2 yıl önce kendi imkanlarıyla mini bir kamyonet yapmaya başladı. Ercan, 2 yıldır devam eden çalışmalarının ardından çalışır duruma gelen mini kamyonete 'Yerli, Milli ve Köylü' ismini verdi.

İsrafil Ercan, "2011'in Ekim ayında oğlum şehit oldu. O şehadet mertebesinden sonra üzerimdeki stres ve acıyı atmak için bu aracı yapmaya başladım. Şehit, bizim için büyük bir gururdur. Hepimizin istediği bir şeydir. Ben ve dört tane oğlum daha var, devletimiz ve vatanımız uğruna gerektiği her an şehit olmaya hazırız" dedi.

Hurdalardan kamyonet yaptığını dile getiren Ercan, "Stresimi atmak için bu işe yöneldim. Bu makineyi kendi imkanlarımla hurdaların parçalarını toplayıp yaptım. 2 senedir uğraşıyorum ve daha sekiz  aylık bir işi var. Normalde traktör olarak yapmak istiyordum. Uluslararası TIR şoförlüğü yapıyordum. Bu nedenle kamyonet yapmaya karar verdim. İki parçası torna ile yapıldı. Diğer bütün parçaları ellerimle yaptım.  Damperini de yapacağım. Zamanla olacak bu çalışmalar" diye konuştu.

Kamyonetine 'Yerli, Milli ve Köylü' ismini verdiğini de dile getiren Ercan, "Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, öyle bir proje yaptı ki dünya çapında birinci sırada. Çok güzel bir proje. Ne kadar sevindiğimi ve gurur duyduğumu anlatamam. Onun yapmış olduğu arabalar, 'Yerli ve Milli', benimki ise 'Yerli, Milli ve Köylü' tarzında bir proje. Benim kamyonetimin de adı bu. Şoför olarak kafamın içinden gelenleri yaptım" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

Kamyonetten görüntü

Şehit babasının kamyonet ile ilgilenmesinden görüntü

Röportaj

Genel ve detay görüntü

Haber- Kamera: Erkan BAY/ELAZIĞ,

==========================

Dede yadigarlarını topladı, köy evini müzeye çevirdi

RİZE'de fizik öğretmeni Ali Kuleci (55) Ardeşen ilçesindeki köyünde dedesinden kalma evi müzeye dönüştürdü. Kuleci, İstiklal Savaşı Gazisi olan dedesi Faik Kuleci'ye ait sakladığı marangozluk aletleri ve kişisel eşyaları, 'Dedemin Evi' adını verdiği müzede sergiliyor. Antika eşyaların da yer aldığı müzenin ilgi odağı olduğunu belirten Kuleci, "Geçmişimizi, geleceğimize taşımak için yola çıktık" dedi.

Ardeşen ilçesine bağlı Gündoğan köyünde, fizik öğretmeni Ali Kuleci, İstiklal Savaşı Gazisi dedesi Faik Kuleci'ye ait araç marangoz aletleri ve bazı kişisel eşyaların kaybolmaması için ortaya çıkardığı fikir, müzeye dönüştü. Ali Metin Kazancı Rize Lisesi'nde müdürlük görevi de yapan Kuleci, dedesinden kalma evi, restore ederek 'Dedemin Evi' adını verdiği müzeye dönüştürdü ve dedesine ait eşyaları burada sergilemeye başladı. Geçmişle gelecek arasında köprü olması amacıyla hayalini gerçekleştiren Kuleci, yaklaşık 15 yıllık çalışma sonucu biriktirdiği antika eşyaları, müzede sergiliyor. Herkese açık olan müze ev, ziyaretçilerini ağırlarken, Kuleci, yeni antikalar için de araştırmalarını sürdürüyor. Müzede, gazi Faik Kuleci'ye ait marangoz aletleri ve özel eşyalarının yanı sıra, yöre kültürünü anlatan ahşap ürünler, kenevir ipliği tezgahı, tüfekler, Çanakkale Savaşı'na ait tarihi kalıntılar, bakır kaplar gibi antikalar da yer alıyor.

'DEDEMİN EŞYALARI İLE YOLA ÇIKTIK'

Öğretmen Ali Kuleci, gazi dedesinin hatırasını yaşatmak ve eğitimci olarak köyünde bir farkındalık ortaya koymak için böyle bir çalışmanın içine girdiğini belirterek, "Dedemden kalan eşyalar, sevenlerimizden ve çevreden yapılan destekler ile kendi katkılarımızla güzel bir birikim yaptık. İlk başta dedeme ait olan marangoz aletlerini, kişisel eşyalarını bir araya toplayarak başladım. Onların kaybolmaması için böyle bir oluşumun içine girdik. Bu merakım arttı duyanlar bana kendi evlerindeki araç gereçlerle destek vermeye başladı. Hem araç gereç olarak hem de motivasyon olarak çok destekleri oldu. 'Dedemin Evi' biz bu işe girmeden önce atıl durumdaydı, kullanılacak halde değildi. Müze fikrimiz ile beraber önce bu evin onarımını gerçekleştirdik, girişte gelen misafirlerin oturabileceği bir salon yaptık, odalarında ise ürünleri sergiliyoruz. Bu ev tamamen müze fikrimizin hayata geçirilebilmesi için ayrıldı. Burada kimse kalmıyor, kendi evimiz hemen yan taraftaö dedi.

'15 YILDA 250'Yİ AŞKIN ÜRÜN TOPLADIK'

15 yıla yakın bir zamandır eşya topladığını anlatan Kuleci, "15 yıldır bu iş üzerine odaklandım, ürünler topluyorum. Saymadım ne kadar parça var ama 250 üzerinde olduğunu düşünüyorum. Buradaki en eski ürün dedeme ait olan bir hızar. Yaklaşık 140 yıllık bu hızarla zamanında bu ev yapılmış. Buradaki araç gereçlerin çoğunluğu da en az 100 yıllık zaten. Benim için burada en kıymetli ürünler dedeme ait olan, dedemin bizzat kullandığı eşyalar. Çünkü dedem benim için gerçekten çok kıymetli. Onun hatırasını yaşatabilmek için böyle bir çalışmanın içerisine girdim ona ait olan hiçbir ürünün kaybolmasını istemiyorum. Dedemin eşyalarına asla paha biçemem ve hiç kimseye de veremem. Dedemin benim için bu kadar önemli olmasının sebebi benim bu yerlere gelmemde maddi ve manevi büyük katkıları olmasıdırö diye konuştu.

'EŞİME DESTEK OLUYORUM'

Sınıf öğretmeni Taliye Kal Kuleci de, meslektaşı olan eşine destek olduğunu söyleyerek, "Eşimin bu fikrine her zaman destek oldum. İlk zamanlarda topladığı eşyaları eve getiriyordu, ben de bu eşyaların ayak altında kalmaması için dedemizin evini onararak orada toplanması için destek oldum. Evi onarıp sonrasında eşyaları buraya taşıyarak sergilenecek hale getirdik. Kültürel değerlerimizin kaybolmaması ve bu vesile ile gelecek nesillere geçmişimizde kullandığımız araç ve gereçlerin aktarılmasına katkı sağladığımız için çok mutluyuzö ifadelerinde bulundu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------

-Dedemin evi müzesinin dışından detaylar

-müzenin içindeki eşyalar

-Ali Kuleci'nin eşyalarla ilgilenmesi

-Röportajlar

HABER KAMERA: Arzu ERBAŞ/RİZE-DHA

===============================

Engelliler derneğinde askerlik eğitimi

TOKAT'ın Zile ilçesinde, Engellilere Meslek Kazandırma ve Dayanışma Derneği, vatani görev özlemi çeken engelliler için haftanın belli günlerinde askerlik eğitimi veriyor. Dernek Başkanı Halil İçcan, "Askere gidemeyen kardeşlerimize o mutluluğu yaşatmaya çalışıyoruz" dedi.

Zile Engellilere Meslek Kazandırma ve Dayanışma Derneği tarafından yapılan uygulama ile haftanın belli günlerinde 8 engelliye askerlik eğitimi veriliyor. Dernekte yapılan uygulamada isteyenlere askeri kamuflaj da giydiriliyor. Askerlik yapamayan engellilerin bu yöndeki özlemlerini görünce bu çalışmaya başladıklarını belirten Zile Engellilere Meslek Kazandırma ve Dayanışma Derneği Başkanı Halil İçcan, "Burada olan özel kardeşlerimizle haftanın belirli günleri derneğimizde askerlik eğitimi yapıyoruz. Askere gidemeyen kardeşlerimize eğitim yaptırarak askerlik özlemlerini gideriyoruz. Hem de kendileri hem de biz mutlu oluyoruz. Asker kıyafetlerimizi giydiriyor, künyelerini yaptırıyoruz. Vatanımızın bölünmez bütünlüğü için özel kardeşlerimizle her zaman hazır durumdayız. Çocuklarımız dışarıda asker gördükleri zaman mutlu oluyor, 'Ben de askerim' diyorlardı. Biz de haftanın belli günleri bu şekilde eğitim yapmaya karar verdik. Herkes mutlu oldu" dedi.

Engelli İsmail Can Arslan'ın annesi Züleyha Arslan da, yapılan uygulamadan memnun olduklarını belirterek, "Evde kaldıklarında çok sıkılıyorlardı. Bence bu büyük bir başarı bizim için. Bu eğitimlerde de daha bir mutlu oluyorlar. En büyük asker bizim asker diyoruz. Duygulu ve sevinçliyiz" diye konuştu.

Eğitim alan engelliler ise uygulamadan memnun olduklarını belirterek dernek yönetimine teşekkür etti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

------------------

-Dernekten görüntüler

-Askerlik eğitimi verilmesi

-Engellilerin görüntüsü

-Oluşturulan künyeleri

-Dernek Başkanının konuşması

-Engelli annesinin konuşması

-Engellilerin sözleri

Haber-Kamera: Yaşar Erkan İÇEN/ZİLE(Tokat),

=============================

Başsavcının melekleri dünya şampiyonluğuna hazırlanıyor

DÜNYADA milli sporcu olarak kayak müsabakalarına katılan tek otistik ikizler olmayı başaran 16 yaşındaki Muhsin Murat ve Aliye Zeynep Bingül kardeşler, kayağın yanı sıra yüzme, jimnastik ve bisiklet sporları ile yaşama sarılıyor. Son olarak 13 Ocak'ta Palandöken'de 6'ıncı kez Türkiye şampiyonu olan Bingül kardeşler, INAS'ın İtalya'da düzenleyeceği Dünya Kayak Şampiyonası'nda madalya kazanmak için antrenmanlarını ara vermeden sürdürüyor.

HAYATI DOLU DOLU YAŞIYORLAR

Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Ünal Bingül ve mühendis eşi Nesrin Kaya Bingül'ün ikiz çocukları Muhsin Murat ve Aliye Zeynep Bingül, doktorların "Okuyamaz, yazamaz, hatta evden dahi çıkamaz" demesine rağmen 3 yaşında jimnastikle, 6 yaşında da kayakla tanıştı. İkizler, alenin büyük fedakarlığının yanı sıra öğretmen ve özel eğitimcilerinin de desteğiyle, sporla hayata bağlandı. Özverili çabaları ile çevresindekilerin kendilerine yönelik "yapamaz, başaramaz" gibi ön yargılarını yıkarak başarıdan başarıya koştular. Günlük hayatları genelde eğitim ve antrenmanla geçen ikizler, spor ve katıldıkları etkinliklerle sosyalleşmeye çalışıyor.

GELECEK VADEDEN SPORCU SEÇİLDİLER

Dünyada milli sporcu olarak kayak müsabakalarına katılan tek otistik ikizler olmanın yanı sıra kendi yaş gruplarında Türkiye'nin de tek lisanslı otistik milli sporcuları olan ikizler, kayak ve jimnastik sporlarında şu ana kadar Türkiye'de toplam 6 birincilik elde etti. Şampiyonluklarının ardından INAS'ın Polonya'da düzenlediği Özel Sporcular Dünya Şampiyonası'nda en iyi gelecek vadeden özel sporcu ödülünü de alan ikizler, 15 Mart'ta İtalya'da yapılacak Dünya Özel Sporcular Yarışması için hazırlıklarını sürdürüyor.

HER GÜN 6 SAAT ÇALIŞIYORLAR

Erzurum Bisiklet Gençlik Spor Kulübü (BİKE) Başkanı Mustafa Kocaman, lisanlı kayak sporcuları olan Aliye Zeynep ile Muhsin Murat Bingül'ün Türkiye şampiyonluğunu kazanmalarına rağmen Palandöken'deki çalışmalarının aralıksız sürdüğünü söyledi. Günde yaklaşık 6 saat antrenman yaptıklarını vurgulayan Kocaman, "Denizden 3 bin 176 metre yükseklikteki Palandöken'in 2 bin 800 rakımında kayak antrenmanlarını sürdüren Bingül kardeşler, güçlerine güç katıyor. 15 Mart'ta İtalya'da düzenlenecek olan Dünya Şampiyonasına iddialı hazırlanıyoruz. Bu çocukların beşinci kez dünya şampiyonluğuna katılışı oluyor. Geçen yıl ki dünya şampiyonluğunda ikisi de gelecek vadeden sporcular unvanını aldı. Şampiyonada yaş ve kategori olmadığı için Bingül kardeşler normal hayatlarına devam edebilen kişilerle yarışıyor. Buna rağmen Zeynep 2016'da dünya dördüncüsü Murat'ta 2018'de dünya 6'ncısı oldu. Zeynep ayrıca bu yıl normal çocuklar arasında Erzurum'da yapılan il birinciliği yarışmasında il birincisi oldu. Kayseri'de 30 kişinin yarıştığı yarışmada ise 10'uncu oldu. Onlarla ne kadar gurur duysak azdır. Adeta imkansızı başarılıyorlar" diye konuştu.

'ONLAR RABBİMİN BİR ARMAĞANI'

Zeynep ve Murat Bingül'e otizm tanısı 2,5 yaşındayken konuldu. Bu tanıyla ailenin yaşamı tümden değişti. Gıda mühendisi anne Nesrin Bingül, çocuklarıyla daha fazla ilgilenebilmek için emekli oldu. Kendini çocuklarının eğitimine ve gelişimine adadı. Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcısı baba Ünal Bingül de eşine destek verdi. Anne ve babasının çabalarının karşılığını veren Zeynep ve Murat, dünya çapında dereceler alan kayakçılara dönüştü.

"Meleklerim" dediği otizmli ikizleri ile her zaman gurur duyduğunu söyleyen Başsavcısı Ünal Bingül, "Onlar Rabbimin bir armağanı. 16 yıldır otizmle büyük mücadele yürütüyoruz. Bu çocukların böyle kayak yapması hakikaten bir mucize. O nedenle yavrularımız dünyada tek otizmli kayakçılar. Amacımız Türkiye'yi dünyada en güzel şekilde temsil edip şampiyon olabilmek. Çok büyük emek sarf ediyoruz. Başta annesi olmak üzere hayatımızı çocuklarımıza yönlendirmiş durumdayız" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Özel sporcuların yarışmalarından detay

-Zeynep ve Murat Bingül'den detaylar

-Zeynep ve Murat Bingül'ün yarışmasıdan detay

-Yarış sonrası babası Ünal Bingül'ün çocuklarını tebrik etmesi

-Ünal Birgül ile röp

-İkizlerin Jimnastik antrenmanından detay

Haber: Turgay İPEK - Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,

===============================

Kümbet Yaylası'nda kış güzelliği

GİRESUN'un Dereli ilçesine bağlı 1640 rakımlı Kümbet Yaylası, beyaza büründü. Çam ormanlarının çevrelediği yaylanın karla kaplı görüntüsü, ziyaretçilerini kendisine hayran bırakıyor.

Dört mevsim ziyaretçilerine, doğanın güzelliklerini sunan Karadeniz'in yaylaları, karla ayrı bir güzelliğe bürünüyor. Bölgede etkili olan karla birlikte beyaza bürünen yaylalarda, seyri doyumsuz manzaralar ortaya çıkıyor. Giresun'un önemli turistik yerleri arasında yer alan Dereli ilçesine bağlı Kümbet Yaylası'nın beyaz örtüyle kaplı hali, hafta sonu tatilcileri ve turistlerin yanı sıra, doğa tutkunlarını da cezbediyor. Deniz seviyesinden 1640 metre yükseklikteki yaylada, çam ağaçlarının, karla kaplanması, kartpostallık görüntüler oluşturdu. Yayla, zengin bitki örtüsüyle, doğada huzur bulmak isteyenlerin de adresi oluyor. Araçlarına zincir takarak yaylaya ulaşan ziyaretçiler, vakit geçirdikleri muhteşem doğada sıkça fotoğraf çekilip, bu anları ise ölümsüzleştiriyor.

'DOĞAL GÜZELLİKLER GÖRÜLMEYE DEĞER'

Kümbet Yaylası'nı ziyaret eden Şerafettin Şahin, eşsiz doğanın insana huzur verdiğini söyleyerek, "Kışın, gezmeye, karın tadını çıkarmaya geliyoruz. Normalde buraya yağan kar, bu mevsimde bir buçuk metreyi bulurdu. Ama şimdi 20 santim bir kar var. O da çok güzel manzaralar ortaya çıkardı. Burada biraz vakit geçirip, fotoğraf çekeceğiz. Buranın doğal güzellikleri görülmeye değer. Karla kaplanmış çam ağaçları, bu muhteşem doğa insana huzur veriyor" dedi.

'DOYUMSUZ MANZARAYA SAHİP'

Yaylaya gelmek isteyenlerin araçlarına zincir takmaları gerektiğini belirten Ercan Duyar ise "Kar görmek ve karın tadını çıkarabilmek için yaylaya çıktık. Burası kendine hayran bırakan bir doğaya sahip. Çam ağaçlarının oluşturduğu ormanlar insana huzur veriyor. Bakmaya doyamıyor insan bu manzaraya. Doyumsuz manzaraya sahip. Kar yağınca da ayrı bir güzel oldu. Ama buraya gelmek isteyenler mutlaka zincir takmalı ve dikkatli olmalılar. Gidebildiğimiz yere kadar çıkıp ailemizle birlikte karın tadını çıkarmaya çalışıyoruz" diye konuştu.

'ŞEHİRLERİMİZE ARTIK KAR YAĞMIYOR'

Yaylada karın keyfini sürdüklerini dile getiren Şerife Özcan da, "Burası çok güzel. Şehirlerimize artık kar yağmıyor. Biz de karın tadını çıkarabilmek için yaylaya çıkmaya çalıştık. Ama aracımız, yollar buz olduğu için çıkamadı. Biz de çıkabildiğimiz yerden karın tadını çıkarmaya çalışıyoruz. Kar çok güzel, buradaki manzara görülmeye değer" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

----------------

-Kümbet Yaylasından drone görüntüleri

-Yaylanın içinden görüntüler

-Doğa manzaraları

-Röportajlar

-Muhabir (Aleyna Keskin) anonsu

Haber-Kamera: Aleyna KESKİN-Selçuk BAŞAR GİRESUN

===============================

Uludağ'da sömestr yoğunluğu

KIŞ turizminin gözde mekanlarından Uludağ, sömestr tatilinin başlamasıyla birlikte doldu taştı. Yarıyıl tatilini fırsat bilen aileler, çocuklarıyla birlikte Uludağ'a akın etti.

2019-2020 eğitim yılında yurdun dört bir yanında öğrenciler karne sevinci yaşadı. Yarıyıl tatilinin başlangıcıyla birlikte Uludağ'da hareketlilik yaşandı. Sömestr tatilini değerlendirmek için farklı şehirlerden Uludağ'a gelen ve güneşli havanın da etkisiyle pisti dolduran vatandaşlar, kayak keyfini yaşayarak doyasıya eğlendi.

KAR KALINLIĞI 120 SANTİMETREYE ULAŞTI

Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nden alınan bilgiye göre, dağda en düşük hava sıcaklığı sıfırın altında 13, en yüksek hava sıcaklığı sıfırın altında 7 derece olarak ölçüldü. Oteller Bölgesi'ndeki kar kalınlığı ise 120 santimetreye ulaştı.

"HEM DÜŞÜYORUZ, HEM KAYIYORUZ"

Uludağ'a İstanbul'dan geldiklerini belirten üniversite öğrencisi Aslı Zorlu, "Biz buraya arkadaşlarımla tatile geldik. Hem düşüyoruz, hem kayıyoruz, hem eğleniyoruz. Ayrıca çok güzel bir tatil oluyor. Uludağ'ın da zaten bu mevsimi çok güzel" dedi.

"GÜZEL BİR ENERJİSİ VAR"

Yarıyıl tatilini arkadaşlarıyla birlikte Uludağ'da değerlendirdiklerini belirten üniversite öğrencisi Yağmur Akkaya ise, "Finallerimizi bitirdik, tatilimizi değerlendirelim dedik. Arkadaşlarımızla geldik. Çok kayamıyoruz düşe kalka ama keyifli çok güzel vakit geçiriyoruz. Çok kalabalık ama güzel bir enerjisi var. Hava da soğuk fazlasıyla sıkı giyinmeye çalıştık bu şekilde" diye konuştu.

Görüntü Dökümü:

-------------------------

-Uludağ son durum ile ilgili anons

-Pistlerden görüntüler

-Kayak yapanlardan görüntüler

-Röportajlar

-Genel detaylar

Haber: Huzeyfe ÖZDEMİR - Kamera: Mehmet İNAN/BURSA,

=============================

Darbe girişimi, gravür sanatçısının işlerini etkiledi

DÜZCE'de, yaklaşık 50 yıldır silahlar üzerine işleme yapan gravür sanatçısı Mehmet Karslıoğlu (61), 15 Temmuz 2016 yılında yaşanan darbe girişimi sonrası kargo aracılığı ile silah yollamanın yasak olması nedeniyle işlerinin bitme noktasına geldiğini söyledi. Karslıoğlu işlerin düşmesi nedeniyle iş yerini müzeye çevirdi.

Silah tutkunlarının silahlarına güzel görüntü vermek için başvurduğu gravür işlemeciliği sanatı yok olma aşamasına geldi. 15 Temmuz 2016 yılında yaşanan hain darbe girişimi sonrası kargo aracılığı ile silah taşınamaması nedeniyle silah süsleme sanatçılarının da işleri bitme noktasına geldi. Düzce'de daha önce babasıyla birlikte gravür işlemeciliği yapan ve son 35 yıldır kendi iş yerinde bu sanatı yürütmeye çalışan Mehmet Karslıoğlu, işlerinin düşmesiyle iş yerinin bir kısmını eski silah ve bıçakları sergilediği müzeye çevirdi.

1985 yılında av tüfekleri üzerine krom kaplama yaptığı bir atölye kurduğunu söyleyen Mehmet Karslıoğlu, "Düzce'de faaliyet gösteren 45 tüfek atölyesinde üretilen tüfeklerin kaplamalarıyla işe başladım. 1990 yılında silah sektörü ile uğraşmam gerektiğini düşündüm. Daha sonra silah tamir ruhsatı aldım. O günlerden bugüne kadar silah süslemeciliği, gravür sanatı ile ilgileniyorum. Son 2-3 yıl içinde bu mesleğimiz kayboldu diyebiliriz. Hayat devam ediyor, iş geldikçe bizde devam ediyoruz. Ama tezgahlarımız boşaldı. Biz eskiden kargo şirketleri ile protokol yapmıştık. Türkiye'nin her yerinden kargo ile bize silah geliyordu. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra kargo ile silah taşımacılığı yapılmayacağına dair tebligat gönderildi ve bizler de kabul ettik. O günden bugüne kadar bize kargo ile silah gelmiyor. Silahlarını yaptırmak isteyen kişiler kendileri getirmek zorunda kalıyorlar. Onun için de bu bize büyük zarar verdi. Bizle çalışan arkadaşlarımızın çoğunun işine son vermek zorunda kaldık. Ara sıra elimize iş geliyor. Geldikçe bunları yapıyoruz. Ama eskisi kadar çalışma şeklimiz yok" dedi.

İŞ YERİNİ MÜZEYE ÇEVİRDİ

Karslıoğlu, işlerinin düşmesi nedeniyle çok sayıda işleme tezgahını kapattığı için iş yerinin bir bölümünü silah ve bıçak müzesine dönüştürdüğünü belirterek, "Bu olduğumuz yer Kültür Bakanlığı'na kayıtlı şahsıma ait bir müzedir. Müzede eski tarihi tüfekler, tabancalar, kılıçlar, kamalar gibi birçok malzeme var. Bu eserlerin çoğunu eskiden ben biriktirdim. Gören bazı arkadaşlarım da benim elimde olan eseri de alabilirsin dediler. Burada 89 eser var" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

--------------------------------

Mehmet Karslıoğlu ile röp

Silahlardan görüntü

Müzeden görüntü ve detaylar

Dosya adı dzcgravür

HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ /DÜZCE,

=============================

Atık varilleri kullanarak deniz aracı yapıyor

KOCAELİ'nin Körfez ilçesinde oturan Recep Ertem (38), oğlunun internette görüp beğendiği deniz aracını atölyesinde üretiyor. Büyük bir bölümünü varil, demir gibi atık malzemeleri kullanarak yapan Recep Ertem, deniz aracını yaklaşık bir ay sonra suya indirmeyi planlıyor.

Körfez Barbaros Mahallesi'nde yaşayan müteahhit Recep Ertem, 14 yaşındaki oğlu Muhammet'in internetten görüp beğendiği deniz aracını kendi imkanlarıyla yapabilmek için 3 ay önce atölyesinde çalışmalara başladı. Tasarımını yaptığı arıcın büyük bir bölümünü müteahhitlik firmasında kullandığı varil, demir, boya gibi inşaat malzemelerinden geriye kalan atıkları kullanarak yapan Recep Ertem, deniz aracını yaklaşık 1 ay sonra suya indirmeyi planlıyor.

Hobi olarak başladığı bu yolda olumlu sonuçlar aldığı takdirde, üretim yapıp satmayı da hedefleyen Recep Ertem, "Oğlum Muhammet bana 'Baba bana denizde giden bisiklet yap' dedi, bende ona bisiklete yalnız başına bineceksin, biz en iyisi büyük bir şey yapalım hep beraber ailecek binelim dedim. Sandal fazla sallandığı için biz de böyle bir şey denedik. İnternetten videoları izleyerek araştırmaya başladım. Türkiye'de olmayan bir bot modeli gördük ve o modeli tasarlamaya başladık. İlk olarak kendimiz için yapıyoruz, eğer beğenilirse ve güzel olursa belki ileride üretip satmayı da düşünüyoruz. Bu amaçla başlamıştık yola ve projemizin sonuna geldik inşallah 1 ay sonra yüzdüreceğiz" dedi.

ATIK MALZEMELERİ KULLANIYOR

Tasarımındaki parçaların büyük bir bölümünün atık malzemelerden oluştuğunu, böylece maliyetinin piyasada bulunan teknelerin çok altında olduğunu ifade eden Recep Ertem, "Malzemelerin büyük kısmını atık malzemelerden topladık, altına koyduğumuz variller bizim kendi işimizde kullandığımız ham madde varilleri. Yani malzemelerin büyük bir kısmı zaten elimizde vardı, elimizde olmayanları da tedarik edip ekledik ve ortaya böyle bir sonuç çıktı. Son olarak bir motor alıp direksiyon tertibatıyla teknemizi tamamlamak istiyorum. Şu anda yaklaşık 10 kişiyi rahat bir şekilde taşıyabilecek bir kapasiteye sahip ona göre hesaplarını yaptık. 5 ton taşıyacak kapasitesi var, kendi ağırlığı da yaklaşık olarak 1 ton. Bitirince İzmit Körfezi'nde ailecek gezeceğiz" diye konuştu.

'SUYA ÇIKACAĞI GÜNÜ SABIRSIZLIKLA BEKLİYORUM'

Babasına yardımcı olan Muhammet Ertem, "İnternette gezerken suda giden bir araç gördüm sonra babamdan bana o araçtan yapmasını istedim. Babam da bana 'Ona ailecek binemeyiz daha büyük bir şey yapalım' dedi ve daha sonra bu tekneyi yapmaya başladık. Geminin suya çıkacağı günü sabırsızlıkla bekliyorum. Okuldan geldiğim zaman çantamı hemen eve bırakıyorum ve atölyeye gelip babama yardım ediyorum. Ailecek ve arkadaşlarımla teknemize bineceğimiz o günü sabırsızlıkla bekliyorum" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

-Recep Ertem ve oğlunun atölyeden çalışırken görüntüsü

-Teknenin görüntüsü

-Recep Ertem ve oğlu Muhammet Ertem ile röportaj

-Detaylar

Haber-Kamera: Alişan KOYUNCU-Dinçer AKBİR-Nabi YAZICI /KÖRFEZ(Kocaeli),

================================================

Emekli polis memurunun fotoğraf sergisi

MERSİN'de emekli polis memuru Halil Öz, Yörükleri konu aldığı 'Doğanın Özgür İnsanları' temalı fotoğraf sergisi açtı.

Yenişehir Atatürk Kültür Merkezi'nde açılan ve 26 eserin yer aldığı sergiye ilgi yoğun oldu. 6'ncı kişisel fotoğraf sergisini açan Öz, 'Doğanın Özgür İnsanları' adını verdiği sergi ile konar-göçer Yörüklerin hayatını anlatmaya çalıştığını söyledi. Yörüklerin Türkiye'nin sigortası olduğunu dile getiren Öz, "6 yıldır konar- göçer Yörükleri ziyaret ediyorum. Bunlar dağlarda tamamen üretim yapan insanlar. Bu benim altıncı sergim. Konar göçer Yörüklerin hayatlarını gözler önüne sermeye çalışıyorum. Ben Yörüklerin Türkiye'nin sigortası olduğunu düşünüyorum. Dağlarda tamamen üretim yapan insanlar. Geçtiğimiz günlerde ilimizde bir ormanlık alan kesildi. Eğer bu Yörüklerimiz olsaydı ağaçlar kesinlikle kesilmezdi. Ormanda bir ateş tütse ilk haber veren bu Yörük kardeşlerimizdir. Bu şekilde kültürümüzü yaşatmaya devam ediyoruz" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------------------------

-Sergilenen resimlerden görüntü

-Emekli polis memuru Halil Öz ile röp

Haber-Kamera: Soner AYDIN/MERSİN,

===============================

Tarsus'ta gençlerin tehlikeli yolculuğu

MERSİN'in Tarsus ilçesinde araçlara tutunarak ayaklarındaki patenlerle metrelerce ilerleyen gençler hayatlarını tehlikeye attı.

İlçenin farklı noktalarında 15 genç, patenlerle trafikte ilerleyen araçlardan tutunması dikkat çekti.  Gençlerin tehlikeli yolculuğu, cep telefonu kamerasıyla görüntülendi. Görüntülerde bir araca tutunarak ayaklarındaki patentlerle metrelerce ilerleyen gençler, görenleri de korkuttu.

Kazaya davetiye çıkartan gençler, canlarını hiçe sayarak, trafiği de tehlikeye atıyor.

Görüntü Dökümü

--------------------------

-Patenci gençlerin araçlara tutunarak trafikte gidişleri

Haber: Okan ÇALIŞKAN - Kamera: TARSUS(Mersin),

=========================

Sınır köylerindeki kız çocukların kuaför sevinci

ŞIRNAK'ın Silopi ilçesinde Milli Eğitim Müdürlüğü'nce yürütülen proje kapsamında Irak sınırında bulunan Ortaköy'de kuaföre gidemeyen kız çocuklarına kuaförlük hizmeti sunuldu.

Silopi Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından uygulamaya konulan 'Kuaförüm köyümde' projesi kapsamında ilçeye bağlı köy okullarındaki kız çocuklarına kuaför hizmeti verilmeye başlandı. Proje kapsamında Irak sınırında bulunan Ortaköy'e gelen kadın kuaförler, kız çocuklarının saç bakımını yaptı. Kadın kuaförler, kız çocuklarının okudukları sınıflarda saç bakımlarını yaparken, ilk kez kuaförle tanışan çocukların heyecanlandıkları görüldü.

Projenin amacının kuaföre gidemeyen kız çocuklarına yönelik olduğunu anlatan kuaför Meryem Yanlıç, "Silopi İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile bir proje başlattık. İlçemize bağlı 10 köy okulunda okuyan bütün kızlarımızın saç kesimini üstlendik. İlçeye gelemeyen bütçesi olmayan öğrencilerimizin saçlarını kestik ve bakımlarını yaptık. Saç bakımı yaptığımız kızlarımızın mutlu olduğunu gördük" dedi.

Kız öğrenciler ise uygulamadan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Yapılan bakım sonrası saçlarının çok güzel olduğunu söyleyen Besna Nur Binici, "Kırıkları aldılar, bakım yaptılar. Saçlarıma yeni bir doğallık kattılar" diye konuştu.

Havin Emlik ise daha önce annesi tarafından saçının kesildiğini belirterek, "Kuaför ablalarımız Silopi'den buraya geldiler. Saçlarımız kestiler. Bazen annemiz yada ablamız saçımızı kesiyordu. Maddi durumda sıkıntılarımız oluyordu. Silopi'ye gidemiyorduk. Çok teşekkür ediyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------

Saç bakımın yapıldığı sınıf

Sınıftaki öğrenciler

Öğrencilerin saç bakımlarının yapılması

Röportajlar

Genel ve detay görüntüler

Haber-Kamera: Mehmet Selim YALÇIN/SİLOPİ(Şırnak),


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Haberler

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Bütün firmalar için asgari kurumlar vergisini getireceğiz

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek: Bütün firmalar için asgari kurumlar vergisini getireceğiz

Lise müdürü ve oğlu feci şekilde darp etmişti! Engelli yaşlı adamdan acı haber

Lise müdürü ve oğlu feci şekilde darp etmişti! Engelli yaşlı adamdan acı haber

Kocaeli'de genç kızın ölümüyle mide bulandıran gerçek emniyette gün yüzüne çıktı

Kocaeli'de genç kızın ölümüyle mide bulandıran gerçek emniyette gün yüzüne çıktı

Bakmadan Geçme

MÜGE ANLI CANLI İZLE! 21 Mayıs Müge Anlı canlı izleme linki! Müge Anlı son bölüm neler oldu? Şaban Ataş'ın katilleri tutuklandı! Melisa Aslı Pamuk ve Yusuf Yazıcı evlendi mi? Survivor'da dün akşam kim elendi? Survivor Nagihan elendi mi? 21 Mayıs Survivor'a kim veda etti? Survivor'da kim elendi? Survivor'da dün kim veda etti? 21 Mayıs Survivor elenen isim! Resmi Gazete bugün (21 Mayıs) kararları neler? Romanyalılara Türkiye vizesi kalktı! Resmi Gazete atama kararları 2024! Astrolog şampiyonluk tahminleri 2024! Astrologlar Galatasaray mı Fenerbahçe mi şampiyon olacak diyor? Milli yasta bankalar açık mı? 21 Mayıs Konya'da elektrik kesintisi yaşanacak ilçeler! (GÜNCEL) MEDAŞ Konya elektrik kesintisi ne zaman bitecek? X çöktü mü, Twitter çöktü mü, sorun mu var, problem ne? 21 Mayıs Gaziantep elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Gaziantep'te elektrikler ne zaman gelecek? Gaziantep'te elektrik kesintisi! 21 Mayıs İstanbul elektrik kesintisi! ELEKTRİKLER NE ZAMAN GELECEK? İstanbul'da elektrik kesintisi! 21 Mayıs 2024 Antalya elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER Antalya'da elektrikler ne zaman gelecek? 21 Mayıs Manisa elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Manisa'da elektrik ne zaman gelecek? Manisa'da elektrik kesintisi! 21 Mayıs İzmir GEDİZ elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! İzmir'de elektrik ne zaman gelecek? İzmir'de elektrik kesintisi! 21 Mayıs Ankara elektrik kesintisi! GÜNCEL KESİNTİLER! Ankara'da elektrikler ne zaman gelecek? Ankara'da elektrik kesintisi!
Yanından hiç ayırmadığı eşyası da enkazdan çıktı! İşte Reisi'yi taşıyan helikopterin bulunduğu ilk anlar

Yanından hiç ayırmadığı eşyası da enkazdan çıktı! İşte Reisi'yi taşıyan helikopterin bulunduğu ilk anlar

title