Haberler

DHA YURT ÖZEL GÜNDEMİ

Doç. Dr. Gürson: Hudutta oluşan fotoğraf, Türkiye'nin hangi yükü taşıdığını gösteriyor KOCAELİ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Poyraz Gürson, "Bu kadar büyük bir göçle hiçbir ülke baş edemez.

Doç. Dr. Gürson: Hudutta oluşan fotoğraf, Türkiye'nin hangi yükü taşıdığını gösteriyor

KOCAELİ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Poyraz Gürson, "Bu kadar büyük bir göçle hiçbir ülke baş edemez. Hudutta oluşan fotoğraf, Türkiye'nin hangi yükü taşıdığının fotoğrafıdır. Burada herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor" dedi.

Ortadoğu Uzmanı ve Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Poyraz Gürson, Yunanistan sınırında yaşananları değerlendirdi. Sınırda insanlık dışı durumların yaşandığını söyleyen Doç. Dr. Gürson, "Yunanistan'ın yaptığı, göçmen öldürüldü haberini aldık. Bu bütün kurumların iflas ettiğinin göstergesi. Ufacık bebekler var, hamile kadınlar var ve o soğukta bu insanlar hür iradeleriyle kendileri gidiyor. Biz ülke olarak konuk ettik ve merhametliyiz. Hududa yakın köylerdeki insanlar, Kızılay, sivil toplum örgütlerinin yardım ettiklerini biliyoruz. Yunanistan'ın bu tutumunu anlamak mümkün değil. Bu mono etik dünyada yani tekil etik ve bunun iflasıdır. Toplu bir yaşam, insan hakları ve demokrasinin bittiğini başta Yunanistan sınırında, İpsala sınırında ve Ege'de de büyük sorun var adalara akın varö dedi.

Göçmen konusun çözüm bulunması gerektiğini ifade eden Doç. Dr. Gürson, "Bu kadar büyük bir göçle hiçbir ülke baş edemez. Hudutta oluşan fotoğraf Türkiye'nin hangi yükü taşıdığının fotoğrafıdır. Burada herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor. Refahın az olduğu ülkelerden bundan sonra refahın daha yüksek olduğu ülkelere küreselleşmenin bu çağında internetin, bilginin bu kadar serbest dolaştığı bir çağda engellenmesi mümkün değil. Buna bir an önce çözüm bulunması gerekiyor. Almanya 1 milyon mülteci aldı. Bizi anlayabileceğimiz Avrupa Birliği ülkesi ve bunları refah toplumu çerçevesinde bunları 50 biner şekilde Avrupa Birliği ülkelerine dağıtsalar entegre edilebilecek şekilde, asimile edecek şekilde değil de çok rahat eğitilebilecek çocuklar ve insanlar varken bu insanlık dışı durum yaşanıyor" diye konuştu.

'AB'NİN ÇÖZÜMLER ÜRETMESİ GEREKİYOR'

Göç edenlerin sadece Suriyeli olmadığını söyleyen Doç. Dr. Gürson, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bizim gibi merhametli bir millet bu ahlaksız tutumu üzülerek izliyor. Bu şu anlamada gelmemeli biz zorla göç ettirmiyoruz. Onlar hür iradeleriyle gidiyor. Biz cazibe göçmen oteli ülkede değiliz. Doğu'dan Orta Asya'dan buradan çok rahat geçiliyor diye bir şey yok. Göç edenler sadece Suriyeli değil, Pakistanlı, Iraklı, Afgan hepsi var. Yarın öbür gün bu göç devam edecek. AB'nin bu göç politikalarıyla ilgili dışişleri bakanlarını toplayacağını biliyoruz. Radikal ve ivedi çözümler üretmesi gerekiyor. Öldürerek olmaz, 1 milyon kişiyi mi öldürecekler?" dedi.

Yaşananları kavimler göçüne benzeten Doç. Dr. Gürson, sözlerini şöyle sonlandırdı:

"Kavimler göçü gibi bir olayın yaşandığı süreçte sadece yurt dışından gelebilecek göç değil, sınırlarımızla ilintili değil, batının ahlaki normlarını sarsacak derece bir şeyle karşı karşıya olduğumuz bilinciyle hareket edilmeli. Mehmetçiğin de gazası mübarek olsun. Benim beklentim önce Hatay'da MGK'nın toplanması ve aynı MGK'nın Edirne veya Yunan hududunda da toplanmasını ve bu durumun fotoğrafının devletin en üst noktalarından artı ve bizlerin, tüm dünya kamuoyunun doğru bilgilendirilmemize yardımcı olmalarını diliyorum."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Poyraz Gürson ile röp

-Harita başında ve çalışma yaparken detaylar

Haber-Kamera: Ergün AYAZ-Alişan KOYUNCU/İZMİT (Kocaeli),

=====================================

32 yaşındaki Uğur, ilk kez doğum günü kutladı

SAKARYA'nın Akyazı ilçesinde yaşayan zihinsel engelli Uğur Tekin'e (32) eğitim gördüğü özel eğitim merkezinde unutamayacağı bir doğum günü düzenlendi. Hayatında ilk kez doğum günü kutlayan Uğur'un mutluluğu gözlerinden okundu.

Akyazı'da bulunan bir özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde eğitim ve fizik tedavi gören zihinsel engelli Uğur Tekin'e, kurum çalışanları ve arkadaşları sürpriz doğum günü hazırladı. Ayrılan özel odayı özenle süsleyen merkez çalışanları daha sonra Uğur Tekin'i odaya çağırdı. Uğur'un mutluluğunu gören merkez çalışanları gözyaşlarını tutamadı. İlk defa doğum günü kutlanan Uğur'un mutluluğu gözlerine yansıdı. Uğur'un pastası ise Akyazı'da yaşayan ve engelli ailelere ücretsiz pasta hazırlayan Şühra Sevindik tarafından yapıldı.

Özel eğitim merkezinin kurucusu Özlem Karaul, "Küçücük bir pastanın mutlu edememeği hiçbir insan yoktur. Ailenin toplumun hassasiyetli olması lazım. Bu çocuklarımızın hayatları zor ne kadar çok şey yapılabilirse o kadar iyi." dedi.

Kızının engeli nedeniyle işinden ayrıldıktan sonra pasta yapmaya başladığını, Uğur için de doğum günü pastası hazırlayan Şühra Sevindik, "Benim en büyük hayallerimden biri pasta yapmaktı. İnsanlara pasta ile dokunabildiğimi düşünüyorum, yüreğine dokunabildiğime düşünüyorum. Nefes aldığım sürece pasta yapacağım." diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Doğum günü hazırlığı

Uğur Tekin'in ders çalışması

Uğur Tekin'in fizik tedavisi

Uğur'un kendisi için hazırlanan odaya girmesi

Özlem Karaul Röp.

Şühra Sevindik Röp.

HABER-KAMERA: Nuri KURU/AKYAZI (Sakarya),

=================================

Motor ustası araç parçalarından heykel yaptı

DÜZCE'de, motor ustası Murat Çetin tamir ettiği araçlardan çıkan parçalarla oyuncaklar ve biblolar yaparken, son olarak 'Murobot' adını verdiği insan boyutundaki heykel ise ilgi odağı oldu.

Düzce Küçük Sanayi Sitesi'nde bir tamirhanede çalışan motor ustası Murat Çetin, çocukluk zamanlarında oyuncak bulamaması nedeniyle kendi oyuncaklarını yaptı. Yaşı ilerledikçe el becerisini kaybetmeyen Murat Çetin, motor ustası olarak atıl araç parçalarla oyuncak ve biblolar yapmaya başladı. Otomobillerden çıkan dişli, buji, vida, zincir gibi parçaları değerlendiren Murat Çetin, baterist, akrep, saat, kuş, tank gibi birçok biblo ve oyuncak yaptı. Murat Çetin, 3 aylık süre içinde araç parçalarıyla insan boyutlarında heykel yaptı. Heykelin ayaklarına ve sırt kısmında araçların bozuk amortisörlerini kullanan Murat Çetin, gözlerini vidalardan, saçlarını metal zincirlerden yaptı. Murat Çetin'in 'Murobot' adını verdiği heykel büyük ilgi çekti. Aracını yaptırmaya gelen vatandaşlar, heykeli yakından inceliyor.

"PROJELERİMİZ BÜYÜYEREK DEVAM EDİYOR"

Murat Çetin, projelerinin küçük işlerle başladığını ve büyüyerek devam ettiğini ifade ederek, "Bu tip çalışmalar yapmak hep aklımda vardı. Çocukluktan gelen bir durum, çocukken ağabeyimle birlikte kendi oyuncaklarımızı kendimiz yapardık. Zamanla yeteneğimiz gelişti ve burada çalışmaya başladıktan sonra artan parçalardan objeler yaparak hem müşterilerimizin hem çevrede ki insanların dikkatini çekmeye başladık. Benim çok hoşuma gidiyor. Ufaktan başladık. Şu anda projeler büyüyerek devam ediyor" dedi.

"ONLAR OBJELERLE İLGİLENİRKEN BİZDE ARAÇLARI TAMİR EDİYORUZ"

Yaptığı objelerin oldukça ilgi çektiğini belirten Çetin, "İlgi oldukça yoğun, gelen müşterilerimiz araçlarına bakım yaptırırken dikkatlerini çekiyor. Fotoğraf çektiriyorlar, fotoğrafları paylaşıyorlar. Hatta evine gidip çocuklarını alıp gelenler var.  Onlar objelerle ilgilenirken bizde araçlarını tamir ediyoruz. Hoş vakit geçiriyorlar, burada canları sıkılmıyor ve memnuniyetle buradan ayrılıyor" diye konuştu.

"OSMANLI SARAY MUHAFIZI ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ"

Çetin, Osmanlı Saray Muhafızı objesi için çalıştığını söyleyerek, "Şu anda bir Osmanlı Saray Muhafızı yapmayı planlıyoruz. Onun üzerinde bir çalışmamız var. Uygulama aşamasına geçeceğiz. Şu an yaptığımız obje ise gitar çalan adam olacak. Eğilmiş sahnede gitarı üzerine yoğunlaşmış, gitarist yapıyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Murat Çetin otomobil tamir ederken görüntü

Yaptığı objelerin görüntüsü

Objeler üzerinde çalışırken görüntü

Murat Çetin ile röp ve detaylar

HABER-KAMERA: Tezcan SOLMAZ/DÜZCE,

==================================

Prof. Dr. Özçelik: Uyuz hastalığı kışın daha çok görülüyor

SİVAS Cumhuriyet Üniversitesi (SCÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özçelik, uyuz hastalığının kışın daha çok görüldüğü uyarısında bulunarak, "Sebebi toplu ve sıkışık yaşamamızdan kaynaklanıyor. Bu tip vakaların önceden haber edilmesi, tedavilerinin yapılması ve hijyenik önlemlerinin alınması gerekir" dedi.

SCÜ Tıp Fakültesi Hastanesi Dermatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Sedat Özçelik soğuk havalarda insan derisinde yaşanan hastalıklar ve alınması gereken önlemler hakkında açıklamalarda bulundu. Soğuk havanın nemi azalttığını ve deriyi kuruttuğunu söyleyen Özçelik, "Soğukta hava nemsizdir. Özellikle çocuklarda ve yaşlılarda, havada nem olmaması, evlerdeki kaloriferin sobaların yanması, nemi de azaltır, derimiz kurur. Bunlara karşı bir önlem almamız gerekir. Özellikle yaşlılarda bu deri kuruluğu daha ön planda yer alıyor. Eğer bunlar dikkatli olunmazsa kışın kaşıntı şikayetimiz çoğalır. Derimizde çatlaklar oluşur. Kış egzamaları oluşur. Bunlara önlem almak gerekir. Sürekli nemlendiricilerle derimizin kurumasına, çatlakların oluşmasına izin vermemek gerekir. Bu hastalıklar özellikle yaşlılar ve çocuklarda çok görülür" dedi.

'UYUZ HASTALIĞI KIŞIN DAHA ÇOK GÖRÜLÜR'

Kışın soğuktan korunmak için çok fazla giyildiğini ve bunun da terleme fonksiyonlarını bozduğunu söyleyen Özçelik, "Soğuktan korunmak için bir çok şey giyiyoruz. Derimizi bozuyor. Yünlü ve sentetik giyecekler derimizde kaşıntıya neden oluyor. Kışın her zaman nemlendiricilerle derimizin nemlendirilmesi gerekiyor. Özellikle Sivas'ta çok sık gördüğümüz olaylardan biri. Kışın toplu taşımaları daha sık kullanıyoruz. Bu da bir takım parazitel hastalıkların kolaylıkla insanlardan birbirine bulaşmasına neden oluyor. Uyuz hastalığı kışın daha çok görülür. Sebebi toplu ve sıkışık yaşamamızdan kaynaklanıyor. Bu tip vakaların önceden haber edilmesi, tedavilerinin yapılması ve hijyenik önlemlerinin alınması gerekir" diye konuştu.

'KAYAK YAPANLAR ULTRAVİYOLE IŞINLARINDAN KORUNMALI'

Kış aylarında güneş yanıklarına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten Özçelik, "Kış aylarında yaşanan diğer bir konu ise güneş yanıklarıdır. Kış aylarında insanların yüzü koyu kahverengi bir hal alır. Bu soğuğa bağlı değildir. Bunun nedeni güneş ışınlarıdır. Sivas yüksek bir yerdir. Buradaki ultraviyole ışınlarının etkisi daha fazladır. Güneşten gelen ışınlar ayrıca karla da yüzümüze yansır. Bu nedenle kış aylarında güneşten korunmalıyız. Özellikle kış aylarında uzun süre yürümek zorunda kalanların, kayak yapanların ultraviyole ışınlarından korunmak için gözlük kullanmaları gerekir. Korunmadığı taktirde göz korneamız hasar görebilir. Kayak merkezine gidenlerde bu tip vakaları daha sıklıkla görürüz" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-------------------------------

-Prof. Özçelik'in açıklamaları

-Caddelerden yaya görüntüleri

-Sokak röportajları

Haber-Kamera:  Hüsnü Ümit AVCI-Mert Taha VAROL/SİVAS,

===============================

Eşinin şiddetiyle gözünü kaybeden kadının hayata tutunma çabası

SAMSUN'da, 10 yıllık eşi Mehmet Kesler (33) tarafından dövülen Elif Kesler'in (30) görme yetisini kaybettiği tek gözü, ameliyatla alındı. Gözünü kaybeden kadın, 3 çocuğuna bakabilmek için iş arıyor.

Olay, 29 Aralık 2019'da, Bafra ilçesine bağlı Fevzi Çakmak Mahallesi'nde meydana geldi. 10 yıldır evli olan Elif ve Mehmet Kesler çifti arasında, tartışma çıktı. Tartışma, büyüyüp, kavgaya dönüşünce Mehmet Kesler, eşini dövdü. Kesler, yaralanan Elif Kesler'i aracıyla Bafra Devlet Hastanesi'ne götürdü. Burada ilk müdahalesi yapılan Elif Kesler, Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Olayla ilgili soruşturma başlatan polis ekipleri, Mehmet Kesler'i gözaltına aldı. İlçe Emniyet Müdürlüğü'ndeki ifadesinin ardından adliyeye sevk edilen Kesler, tutuklandı. Gözüne aldığı darbe sonucu görme yetisini kaybeden Elif Kesler'in ameliyatla sol gözü alındı. Gözünü kaybeden kadın, 3 çocuğuna bakabilmek için iş arıyor.

'ÇOCUKLARIM İÇİN MÜCADELE EDECEĞİM'

Ameliyat sürecinde kardeşinin evinde kalan Kesler, şimdi ayrı bir eve çıktı. Ev kiralayan ve akrabalarının yardımı ile eşya alan Kesler, 3 çocuğu için mücadele edeceğini anlattı. Kesler, "5 Şubat'ta ameliyat oldum, ameliyatım çok ağır geçti. Bir hafta hastanede yattım daha sonra taburcu oldum. Ailemin yardımıyla ayrı bir eve çıktım ve şimdi de annemin yardımıyla geçiniyoruz. Akrabalarımız, kendi aralarında para topladı ve bana eşya aldılar. Zaten fazla bir eşyam yok, çocuklarım için ayakta durmak istiyorum. Onlar bir meslek sahibi olması için mücadele edeceğim. Ben maddi bir yardım değil çocuklarıma bakabilmek ve ayaklarımın üzerinde durabilmek için iş istiyorum. Kimseye muhtaç kalmadan çocuklarıma bakabilmek tek isteğimö diye konuştu.

'EN AĞIR CEZAYI ALSIN'

Annesinin şu an en büyük destekçisi olduğunu dile getiren Elif Kesler, "Şu an maddi sıkıntı yaşıyoruz, elektrik, su, doğalgaz ve kira parasını ödemekte zorluk yaşıyorum. Ama her şeye rağmen çocuklarımın geleceği için mücadele ediyorum ve sadece bir iş istiyorum. Ayrıca göz protezi takılması gerekiyor, bu ameliyatı da devlet karşılamıyor. Göz protezini nasıl yaptıracağımı da bilmiyorum. Eşime boşanma davası açtım, mayıs ayında ilk duruşma olacak. İnşallah en ağır cezayı alır, ne kadar ceza alsa bu gözümü geri getiremez ama yanına da kar kalsın istemiyorum. Benim hayatımı kararttıö ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Elif Kesler ve çocuklarından detaylar

-Elif Kesler ile röportaj

-Detaylar

Haber-Kamera: Zeynep Irmak ÖCAL, Tayfur KARA/Samsun,

=============================

Züccaciye magazası açılışında 'indirim' izdihamı

ERZURUM'da bir züccaciye mağazanın açılışında indirim yapılınca izdiham yaşandı. İzdiham sebebiyle mağazaya polis ekipleri sevk edildi. Mağazaya girmeye çalışan bazı kadınlar ezilme tehlikesi geçirdi.

Merkez Yakutiye ilçesinin Saraybosna Caddesi'nde açılışı yapılan 3 katlı züccaciye mağazası, sosyal medya hesabından ürünlerin yarı fiyatına satılacağını duyurdu. Sabahın erken saatlerinde işyeri önünde toplanan çoğu kadın yüzlerce kişi, mağazanın açılışını bekledi. Yoğun kalabalık nedeniyle işyeri sahipleri mağazaya kadınları gruplar halinde almaya çalıştı. Ancak kadınların bir an önce içeriye girme isteği izdihama neden oldu. Mağazaya girmeyi başaran kadınlar adete ürünlere saldırarak kucaklarını doldurdu. Ter kan içinde kalan kadınlar alabildikleri eşyalarla kasa önünde de uzun kuyruklar oluşturdu. İçeride ve dışarda yaşanan izdiham nedeniyle işyeri sahipleri polisten yardım istedi. Birçok kadın kendilerini görüntüleyen basın mensuplarına, "Çekmeyin" deyip yüzlerini sakladı. Mağaza önünde oluşan uzun kuyruk nedeniyle trafikte de aksamalar yaşandı. Kısa sürede mağaza önüne gelen polis hem trafiği hem de kalabalığa müdahale etti. İşyeri sahipleri kadınlara sık sık, "Sadece bugün değil her gün ucuza satacağız" çağrıda bulundu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

------------------------------

-Açılışı yapılan işyeri önünde toplanan kadınlar

-Kadınların içeri girmek için verdiği mücadele

-Kapıda önlem alan görevliler

-Mağaza içerisindeki izdiham

-Kadınlarla röp

-Alış-veriş yapan kadınlar

-Polisin gelmesi

-Trafik polisinin yolu açmaya çalışması

Haber-Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM,

=============================

Alman yüzücüler kampın son günü, karda kulaç attı

ERZURUM'da kamp yapan Alman Gençler Yüzme Milli Takımı sporcuları, 21 günlük kampı Palandöken'in karlarında kulaç atarak sonlandırdı.

Erzurum merkez Palandöken ilçesinde, deniz seviyesinden 1850 metre yükseklikteki Tam Olimpik Yüzme Havuzu'ndaki 3 haftalık kampları sona eren Alman Gençler Milli Takımı, finali karda yaptı. Kaldıkları Palandöken Kayak Merkezi'nin karla kaplı ormanlık alanına çıkan bazı milli yüzücüler, eşofmanlarını çıkarıp, kendilerini kara attı. Sporcular, hava sıcaklığının sıfırın altında 7 dereceyi bulduğu kayak merkezinde, tatilcilerin şaşkın bakışları arasında karda kulaç attı. Sporcular, mayolarıyla girdikleri karda, zaman zaman zor anlar yaşasalar da unutulmaz bir gün yaşadı. Türkiye'ye ilk kez geldiklerini belirten Alman yüzücü milli takım antrenörü Steven Kuruger, Erzurum'da çok iyi bir kamp dönemi geçirdiklerini söyledi. Erzurum'a yüksek irtifa kampı için geldiklerini ifade eden Kuruger, "Kaldımız otel ve tesis çok güzel. Fiyatlar uygun. Buraya ilk kez geldik. Çok beğendik. Artık önümüzdeki kampları da burada yapma kararı aldık. Kamp süresince her sporcumuz 130 kilometre kulaç attı. Kampın sonunda takımdaki bazı sporcular böyle bir final yapmaya karar verdi. Kaldığımız otelin önündeki ormanlık alana çıkıp bu kez suda değil, karda kulaç attı. Bu onlar için unutulmaz bir anı oldu" diye konuştu.

Üç haftalık bir kampı her gün karşılaştıkları karda sonlandırmak istediklerini söyleyen milli takım sporcularından Franzi Heinrich ise, "Burası çok güzel. Yemekler bir harika. Herkes sıcak kanlı. Çok kar olmasına rağmen hava sıcacık. Birkaç arkadaş kampın sonunda spor kıyafetlerimizle kara girmeye karar verdik. Kara ilk atladığımızda şok olduk ama sonra alıştık. Başta kasları serteleştirmek olmak üzere karın vücuda birçok yararı var" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Yüzme milli takımının otelden çıkışı

-Karlı bölgeye gidileri

-Eşorfmanlarını çıkarıp kara girmeleri

-Karda yüzmeleri

-Bornozları giyinip otele gitmeleri

-Yüzme havuzunda antrenman yapmaları

-Antröner ve sporcu ile röp

Haber-Turgay İPEK / Kamera: Turgay İPEK / ERZURUM,

==================================

Erzurumlu öğrenciler, robotik kodlama şampiyonu oldu

ERZURUM Saltukbey Ortaokulu, First Lego League Türkiye Turnuvaları'nın İstanbul ayağında kolej ve özel okulları geride bırakarak robotik kodlamada şampiyon oldu. Saltukbey Ortaokulu KodKades takımının yeni hedefi uluslararası turnuvalar.

Merkez Palandöken ilçesinde 1999- 2000 eğitim-öğretim yılında kapılarını açan Saltukey Ortaokulu'nda 3 yıl önce robotik kodlama eğitimleri verilmeye başlandı. Yaklaşık 250 öğrencinin eğitildiği okulda, robotik kodlama ve proje ekibi oluşturuldu. 'KodKades' ismi verilen ekip, 2018 yılında Erzurum'da düzenlenen yerel turnuvalarda il birincisi oldu. Öğretmenler Hüseyin Yolcu, Fuat Akdeniz ve Tuğba Pekgöz'ün koçluk yaptığı 8 öğrenciden oluşan KodKades ekibi, 2019 yılında Ankara'da düzenlenen turnuvada çok sayıda ilden özel okul ve kolej takımını geride bırakarak şampiyon oldu.

Robotik kodlama eğitimi alan 250'ye yakın öğrenci arasından her yıl 8 kişilik takım oluşturan öğretmenler, bu yıl da Ebrar Nur Kapan, İrem Ayça Kapan, Nazlı Bera Canpolat, İlhami Sefa Duman, Ahmet Göralp Durmuş, Kerem Karsli, Sefa Ertuğrul Aydeniz ve Bekir Alper Yılar'dan oluşan takımla First Lego League Türkiye Turnuvası İstanbul etabına katıldı. 1 Mart günü aralarında İstanbul Bilim Sanat Merkezi'nin de bulunduğu 5 devlet okulu ile 30 kolej ve özel okulla yarışan Saltukbey KodKades ekibi, rakiplerini geride bırakarak şampiyon oldu. Yaptıkları robota verilen görevleri başarıyla uygulatan ve sosyal sorumluluk projeleriyle de jüriden geçer not alan ekip, madalya ile Erzurum'a döndü.

İZMİR'DEKİ FİNALE HAZIRLANIYORLAR

Robotik kodlamada kısa sürede başarı gösteren Kodkades takımı, İzmir'de yapılacak final için hazırlıklarını sürdürüyor. Öğretmenleri nezaretinde çalışan öğrencilerin hedefi başarılı olarak Türkiye'yi uluslararası yarışmalarda temsil etmek.

Saltukbey Ortaokulu Bilişim Teknoloji Öğretmeni Hüseyin Yolcu, 3 yıldan beri robotik kodlama çalışması yaptıklarını belirterek, "Daha önce Erzurum'da yerel turnuvada şampiyon olduk. Geçen yıl Ankara'da düzenlenen turnuvada birinci olarak kupa aldık. 1 Mart'ta İstanbul'da düzenlenen First Lego League yarışmasında çoğunluğunu özel okul ve kolejlerin oluştuğu 36 takım arasında birincilik madalyasını kazandık. 3 yılın çalışmaları sonucunda bu başarıları elde ettik. Şimdi önümüzdeki aylarda İzmir'de düzenlenecek ulusal final için hazırlanıyor. Ekibimiz orada da başarılı olursa, ilimizi ve ülkemizi uluslararası yarışmalarda temsil etmeye hak kazanacak" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Öğrencilerin çalışma yapması

-Öğrencilerin robotla masada çalışması

-Kodlanan robotun verilen görevi yapması

-Öğrencilerin kendilerini alkışlaması

-Öğretmen Hüseyin Yolcu ile röp

-Öğrencilerle röp

-Takımın kazandığı kupa ve madalyalar

Haber : Salih TEKİN / Kamera: Zafer KUMRU / ERZURUM,

=====================================

1 çocuk annesi, 28 yıldır kasaplık yapıyor

ISPARTA'da, üzerinde beyaz önlük, bir elinde bıçak, bir elinde masat ile 28 yıldır kasaplık yapan 1 çocuk annesi Zehra Yıldızhan (47), görenleri şaşırtıyor. Oldukça keskin bıçakları ustalıkla kullanan kasap Zehra Yıldızhan, "Tek hayalim beden eğitimi öğretmeni olmaktı. Kısmet değilmiş olamadık, kasap olduk" dedi.

Isparta'da 1973 yılında dünyaya gelen ve okul yıllarında atletizmle uğraşan Zehra Yıldızhan, gülle, cirit, disk atma dallarında başarılı bir sporculuk dönemi geçirdi. Türkiye dereceleri bulunan Zehra Yıldızhan, okul hayatından sonra evlendi. Evde oturmak yerine kasap dükkanı olan eşine yardımcı olmak amacıyla her sabah onunla işe gitmeye başlayan Zehra Yıldızhan, 'Şunu da yapayım', 'Buna da yardım edeyim' derken kasaplığa alıştı. İlk zamanlarda kendisini kasaplık yaparken görenler şaşırırken özellikle kadın müşteriler Zehra Yıldızhan'a daha çok ilgi göstermeye başladı. Sonra müşterileri kendisine alışan ve bu durumdan memnun olan Zehra Yıldızhan, 28 yıllık kasaplık serüvenini Demirören Haber Ajansı'na anlattı.

'ZOR AMA İŞİMİ SEVİYORUM'

Okul yıllarında tek hayalinin beden eğitimi öğretmeni olmak olduğunu aktaran Zehra Yıldızhan, "O yıllarda tek hayalim beden eğitimi öğretmeni olmaktı. Kısmet değilmiş olamadık, kasap olduk" dedi. Kasaplığın zor olduğunu ancak mesleğini sevdiğini söyleyen Zehra Yıldızhan, ilk zamanlarda neredeyse bir parçası 40- 50 kilogram olan dana butlarını omuzlamaktan dolayı bel fıtığı olduğunu ancak mesleğini sevdiği için vazgeçmediğini söyledi. Çocukken Kurban Bayramlarında kendisini banyoya kapatan biri olduğunu ancak kasap olunca mecburen hayvan da kestiğini anlatan Zehra Yıldızhan, "İlk boğazladığım hayvan da bir koyundu. Gözlerine bakmamaya ve sadece bıçağı süreceğim yere odaklanarak kesmiştim. Aslında ben hayvansever biriyim ve çoğu kedi köpeği sahiplenen hayvansever dernekleriyle koordineli çalışan biriyim. Bu huyum her ne kadar mesleğimle bağdaşmasa da yapmak zorundayım" diye konuştu.

KEDİSİ NAZMİYE EN YAKIN ARKADAŞI

2009 yılında eşinden ayrıldıktan sonra, Yedişehitler Mahallesi'nde bulunan ve kızının adını taşıyan kasap dükkanında tek başına çalışmaya devam eden Zehra Yıldızhan'ın en yakın dostu ise kedisi Nazmiye. İş yerinde rahatça dolaşan ve hiçbir ete dokunmayan Nazmiye iş yerinin önünde bekleyen hiçbir kedinin içeri girmesine de izin vermiyor. Sahibi yorulup kahve içmek için oturduğunda hemen kucağına oturan kedi Nazmiye, kendisini onun şefkatli ellerine bırakıyor.

'İLK GÖRÜNCE ŞAŞIRDIM'

Piknik yapmak için alışverişe çıkan ve tavuk almak için Zehra Yıldızhan'ın iş yerine gelen bir müşterisi, "Görünce çok şaşırdım ama çok güzel bir şey. Kadın erkek eşitliği dedikleri bu olsa gerek" dedi.

'ERKEKLERE TAŞ ÇIKARTIR'

Kasap ve şarküterilere tavuk temin eden bir firmada satış sorumlusu olarak çalışan biri ise "Ben ilk geldiğimde biraz şaşırdım ama Zehra hanımı tanıdıkça bu bize gayet normal geldi. Hatta diyebilirim ki işinin erbabı biri ve erkeklere taş çıkartır" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Zehra Yıldızhan'ın tavuk parçalaması

Bıçak bileme

Müşteriyle ilgilenme

Müşteriyle röportaj

Zehra Yıldızhan ile röportaj

Firma satış temsilcisiyle röportaj

Zehra Yıldızhan'ın kedisini sevmesi

HABER- KAMERA: Nurettin ARKAN/ISPARTA,

=================================

Gazipaşa muzu ithal muzu bitiriyor

ANTALYA'nın Gazipaşa ilçesinde, açık arazilerde yetişen yerli muz, fabrikalarda işlenerek Türkiye'nin birçok bölgelerine gönderilerek tüketiciyle buluşuyor. Muz üreticisi Faruk Çelik, muz fiyatlarının geçen yıla göre daha iyi olduğunu söylerken, muz sarartma fabrikası sahibi Cihan Özdemir ise "İthal muzunu şu anda tamamen bitirmekteyiz. Fiyatlar geçen yıla göre 1 lira üzerinde seyrediyor. Üreticilerimiz memnun" dedi.

Gazipaşa'da yetişen birçok tropikal meyveden sadece biri olan muz, ilçede 3 bin 500 dekar örtü altı, 13 bin 400 dekar açık alanda üretiliyor. Yılda yaklaşık 81 bin ton rekolte elde edilen yerli muz, fabrikalarda işlenip Türkiye'nin birçok bölgesine gönderilerek, tüketiciye ulaşıyor. Gazipaşa'da yetişen yerli muzlar son dönemde pazar tezgahlarının vazgeçilmezi haline gelirken, muz ithal edilmesinin de ciddi anlamda önüne geçti.

10 GÜN SARARTMA İŞLEMİ UYGULANIYOR

Gazipaşa'da muz üreticilerinin dallar halinde hasat yapığı muz meyveleri, araçlarla fabrikalara getiriliyor. Fabrikada tartıdan geçirilen muzlar askıda işlenmek üzere fabrikaya giriyor. Muz dalları ilk işçiler tarafından taraklara ayrılarak sulu bölmede temizleniyor. Temizlenen muz taraklar halinde poşetli kasalara konulup ağızları bağlanıp, paletlere istifleniyor. Paletlere istiflenen muz paketleri sarartma odasına alınıyor. Burada bir hafta 10 gün sararma işlemi gören muz, tırlara yüklenerek Türkiye'nin değişik bölgelerine gönderilerek tüketiciyle buluşuyor.

'GEÇEN YILA GÖRE FİYATLAR İYİ'

Muzkent Mahallesi'nde açık arazide muz yetiştiriciliği yapan Faruk Çelik, "Bu sene geçen yıla göre fiyatların iyi olmasından dolayı geçen yıl dekardan 14-15 bin lira kazanırken, bu yıl 17-18 bin liraya tekabül ediyor. Bu da bizim için tabii ki biraz avantajlı. Muz deposuna bahçemizden hasat yaptığımız muz dallarını kendi araçlarımızla getiriyoruz. Burada tartılıyor, işleniyor ve Türkiye'nin her bölgesine dağılıyor" dedi.

'İTHAL MUZUNU ŞU ANDA TAMAMEN BİTİRMEKTEYİZ'

Muz sarartma fabrikası sahibi Cihan Özdemir de "Doğal ortamda açık arazide yetişen natürel ve organik muz, sera muzuna göre daha çok aromalı. Lezzeti çok güzel olan muzlar üreticiler tarafından fabrikamıza getiriliyor. Burada tartım işleminden geçen muz dalları yıkama aşamasına giriyor. Paketleniyor ve sarartmaya veriliyor. Ortalama bir hafta 10 gün içinde sararıyor. Bunu Türkiye'nin çeşitli bölgelerine yolluyoruz. Tamamen doğaldır. Doğal ortamda yetişmektedir. İthal muzunu şu anda tamamen bitirmekteyiz. Fiyatlar geçen yıla göre 1 lira üzerinde seyrediyor. Üreticilerimiz memnun" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

Muz sarartma fabrikası

Üreticinin getirdiği muzların kamyonetten indirilişi

Askılara asılan muz dallarının temizlenme bölümüne gidişi

Muz dallarının taraklara ayrılıp suda temizlenmesi

Paketlere işlenmesi

RÖP 1: Faruk Çelik (Üretici)

Sarartma işlemi için paketlenen muz paketleri

RÖP 2: Cihan Özdemir

Cihan Özdemir'in konuşması

Genel ve detay görüntüler

HABER- KAMERA: Yücel BULUT/GAZİPAŞA (Antalya),

=================================

LÖSEV adıyla para toplayan dolandırıcılara dikkat

LÖSEMİLİ Çocuklar Vakfı (LÖSEV) Genel Koordinatör Yardımcısı Füsun Emecan Özcan, LÖSEV'in hiçbir zaman sokakta dolaşıp, herhangi bir şey satıp para ya da bağış toplamadığını belirterek, "Son dönemde vakfın adını kullanarak bu şekilde para toplayanların sayısı çoğaldı. Bu tamamen dolandırıcılık" dedi.

LÖSEV Genel Koordinatör Yardımcısı Füsun Emecan Özcan, 1998 yılında lösemili çocuklar için kurulan LÖSEV hakkında bilgi verdi. Günümüzde artık yaş ayırt etmeksizin lösemili ve tüm onkoloji hastalarına maddi ve manevi destek verdiklerini anlatan Özcan, Türkiye'de 40 bin, Akdeniz Bölgesi'nde 5 bin, Batı Akdeniz'de ise bin 500 hastaya yardımcı olduklarını söyledi. 2000 yılında lösemili çocukların annelerine 'Anne Meslek Atölyeleri' açtıklarını hatırlatan Füsun Emecan Özcan, annelerin kendini geliştirerek yeni ürünler ortaya çıkardığını belirtti. Özcan, ürünlerin satışı için de 'LSV Dükkan'ları açarak LÖSEV'e kayıtlı hastalara destek olunduğunu anlattı. Çeşitli yollarla LÖSEV'e bağış yapılabileceğini anlatan Özcan, sokakta vakfın adını kullanarak para toplayan dolandırıcılara kaşı vatandaşları uyardı.

EL EMEĞİ GÖZ NURU ÜRÜNLER 'LSV DÜKKAN'LARDA

Türkiye'de birçok şehirde 'LSV Dükkan' adı altında annelerin el emeği, göz nuru binlerce ürünün mağazalarda satışa sunulduğunu anlatan Füsun Emecan Özcan, "LSV Dükkanlar LÖSEV'in kendi dükkanlarıdır. Ayrıca 'www.lsvdukkan.com' adresinden hayırseverler ürünlere ulaşarak satın alabilir. Bu ürünlerin satışından elde edilen kaynak da çocukların tedavi hizmetlerinde kullanılıyor. Dolayısıyla bir annenin, bir kadının yaptığı bu ürünlerin yine bir çocuğa gidecek olması bizim için çok anlamlı bir çalışma" dedi.

LÖSEV'E DESTEK OLABİLİRSİNİZ

LÖSEV'e çeşitli yollardan bağış yapılabileceğini anlatan Füsun Emecan Özcan, bağış yapmak isteyen herkesin 3406'ya boş bir mesaj atarak da LÖSEV'e bağışta bulunabileceğini söyledi. Özcan, "Bugün 40 bin hastaya ve onların imkanları kısıtlı ailelerine destek götüren bir vakıf olarak yardım ettiğimiz çok büyük bir kitle var. Zincir mağazalarda gördükleri LÖSEV kumbaralarına özel olarak bağış yapabilirler ya da dükkanlarına LÖSEV kumbaralarını koyarak bizlere destek olabilirler. LSV Dükkanlarda özel zamanlar için hazırlanan çelenk yaptırabilirler" diye konuştu.

'LÖSEV KAPI KAPI DOLAŞARAK PARA TOPLAMAZ'

Son dönemde LÖSEV adı altında çok sayıda bağış toplayan dolandırıcı olduğunu aktaran Füsun Emecan Özcan, "LÖSEV hiçbir zaman sokakta dolaşıp, herhangi bir şey satıp para ya da bağış toplamaz. Kabahatler Kanununa göre bu tamamen dolandırıcılıktır. Halkımızı bu noktada uyarıyoruz. Kanser ve lösemiyi bahane ederek para isteyenlere karşı uyarmış olalım. LÖSEV kapı kapı dolaşarak para toplamaz. Bunlar LÖSEV'e bağlı kişiler değil. Bunların örgütlü çete olması da muhtemel. O yüzden halkımızın bu kişilere itibar etmemesi, emniyet güçlerinden de destek alarak ihbar etmelerini öneriyoruz. Çünkü bizim ulusal bankalarda sadece LÖSEV diyerek ulaşabileceğiniz hesaplarımız var. Buradan 1 TL bağış yapsanız bile LÖSEV'e kayıtlı lösemili ve tüm kanser hastalarına umut olabilirsiniz" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

-LÖSEV'in LSV Dükkanından dış plan görüntüsü

-Dükkandan detay

-El emeği ürünlerinden detay görüntüler

-Oyuncaklardan, yastıklardan, yiyeceklerden, kumbaralardan detay görüntü

-DHA Muhabiri Aslı Duran'ın anonsu

-LÖSEV Genel Koordinatör Yardımcısı Füsun Emecan Özcan'ın röportajı

-Füsun Emecan Özcan'ın çağrısı

HABER-KAMERA: Aslı DURAN/ANTALYA,

==================================

Babasının öldürdüğü Soykan'ın annesi: 20 yıl ceza aldı, vicdanım rahat

İZMİR'in Konak ilçesinde, sürekli alkol almasına kızan lise öğrencisi oğlu Soykan Özgizler'i (18), çıkan tartışmada kalbinden bıçaklayarak öldüren Sertaç Özgizler (62), 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Acılı anne Sibel Dalgıç, "Adalet tecelli ettiği için vicdanım rahat ancak zafer kazanmadım" dedi.

Geçen yıl şubat ayında Dalgıç Ailesi'nin İnönü Caddesi'ndeki evinde yaşanan olay iddiaya göre şöyle gelişti:

Fen Bilimleri Temel Lisesi 4'üncü sınıf öğrencisi Soykan Özgizler, babası Sertaç Özgizler ile sürekli alkol aldığı için tartışmaya başladı. Tartışma sırasında da alkollü olan baba, mutfaktan aldığı bıçakla oğlunu kalbinden bıçakladı. Can havliyle evden çıkan Soykan Özgizler, yere yığılıp hayatını kaybetti. Olayın ardından gözaltına alınıp tutuklanan baba Özgizler hakkında 'çocuğunu kasten öldürmek' suçundan dava açıldı.

İzmir 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılamada, mahkeme heyeti, tutuklu sanık sanık Sertaç Özgizler'e, eyleminin 'taksirle ölüme sebebiyet verme' suçu kapsamında kaldığı ve ölenin oğlu olması nedeniyle mağdur olduğu gerekçeleriyle ceza vermedi. 'Ruhsatsız bıçak taşıma ve bulundurma' suçundan da 5 ay hapis ile 20 gün adli para cezası verip, erteledi. Mahkeme babayı, tutuklu kaldığı süreyi göz önüne alarak tahliye ederken acılı anne Sibel Dalgıç'ın avukatı Rezan Epözdemir kararı, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi'ne (BAM) taşıdı.

Bölge Adliye Mahkemesi de sanığa ceza verilmesi gerektiğini bildirerek, kararı bozdu.

İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesi'nde yeniden yapılan yargılamada, baba Sertaç Özgizler'i, 'nitelikli kasten öldürme' suçundan 24 yıl hapis cezasına çarptırdı. Cezayı, olayda ilk haksız hareketi kimin yaptığının belirlenememesi ve iyi hal indirimiyle 20 yıla indirdi. Mahkeme, kararla birlikte, Özgizler'i tutukladı.

'ADALETİN TECELLİ ETMESİNDEN DOLAYI MUTLUYUM'

Anne Sibel Dalgıç (44), adaletin yerini bulmuş olmasından dolayı mutlu olduğunu ancak bu durumu bir zafer gibi görmediğini belirtti. Dalgıç, "Tahliye kararından sonra büyük bir şaşkınlık yaşadım ve nasıl bir yol izlemem gerektiğini düşündüm. Oğlumla ilgili bir şeylerin mücadelesini vermem gerektiğine inandım. Bir gün televizyonda bizim haber dönerken Avukat Rezan Epözdemir'den görüş alındığına şahit oldum. Kendisiyle iletişime geçtim ve benimle görüşmeyi kabul etti. Karar ne olursa olsun Soykan geri gelmeyecek. Ancak anne olarak vicdanen bir şeyler yapmam gerekiyordu. Bu süreçte Rezan Bey bunu takip edeceğini söylediğinde mutlu oldum ve itirazla bozulan kararın yeniden değerlendirildiği davada karar çıktı. Adalet tecelli ettiği için mutluyum ancak bu durumu bir zafer olarak görmüyorum" dedi.

'ACIM HALA ÇOK TAZE'

Olayın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen acısının hala çok taze olduğunu söyleyen Dalgıç, "Oğlum her an gelecekmiş gibi hissediyorum. O kadar iyi bir çocuktu ki beni hiç huzursuz etmedi. Onun cennette olduğunu biliyorum. Bu acıyla yaşamayı öğrenmem gerekiyor. Bir seneyi geride bıraktık ama acım hala çok taze. Babasının bu olayı tamamen alkolün etkisiyle yaptığını düşünüyorum. Çünkü hiçbir anne baba evladına zarar vermek istemez. Sonuç olarak hem babası hem de ben evladımızı kaybettik" ifadelerini kullandı.

Soykan'ın odasını yaşadığı dönemde olduğu gibi muhafaza etmeye gayret gösteren Dalgıç, zamanının büyük bir bölümünü de burada geçirdiğini şu sözlerle aktardı:

"Burası Soykan'ın ve artık benim de odam. Eşyaları, fotoğrafları ve oyuncakları burada. Ben de buraya gelerek oğlumla yakınlaşıyorum. Özlemimi bir nebze olsun bu sayede gideriyorum. Zaman zaman arkadaşları da geliyor ve onlarla Soykan'dan konuşuyoruz. Herkesle çok iyi anlaşabilen bir çocuk yetiştirmişim."

'KARARIN YERİNDE OLDUĞUNA İNANIYORUZ'

Ailenin avukatlarından Bahar Topsakal, sanığa verilen cezanın yerinde olduğuna inandıklarını ifade ederek, "Mağdur aile, bizi basında gördükten sonra bize ulaştı. Biz de bunun üzerine aileye sosyal sorumluluk kapsamında herhangi bir bedel almadan yardımcı ve destek olmak bakımından dosyaya el attık. Dosyayı istinaf ettikten sonra tekrar duruşma açıldı ve biz de bu dosyaya iştirak ettik. Yargılama aşamasında sanığın 'nitelikli kasten öldürme' suçundan cezalandırılması gerektiğini gerekçelerle anlattık. Olay anında sanığın 1,96 promil alkollü olması, elinde bıçak olması, sanık ile oğlu arasında sorunlar ve olay ardından Soykan'ın koşarak uzaklaşması gibi durumları belirttik. Mahkemede bizim beyanlarımız sonucunda sanığa 'nitelikli kasten öldürme' suçundan ceza verdi. Çeşitli indirimlerle sanık, 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu kararın hukuken doğru olduğunu düşünüyoruz. Dosyadaki deliller bakımından da teşhis edilen hükmün yerinde olduğuna inanıyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Sibel Dalgıç röportaj görüntüsü

Soykan'ın odasından görüntü

Soykan'ın fotoğraflarından görüntü

Sibel Dalgıç genel ve detay görüntü

Haber: Tolga TAHÇI -Kamera: Tekin GÜRBULAK /İZMİR,

============================

Bu pazarın esnafı kadınlar

İZMİR'in Karabağlar ilçesinde, birkaç kadının girişimiyle oluşturulan organik pazarın satıcıları yalnızca kadınlardan oluşuyor. 63 kadın, el emeği ürünleri satarak hem evlerine maddi olarak katkıda bulunuyor, hem de ekonomik özgürlüklerini sağlıyor.

Karabağlar ilçesine bağlı Uzundere Mahallesi'nde ikamet oturan kadınlar, yaklaşık 8 yıl önce organik pazarın temelini attı. Birkaç kadın ile başlayan organik pazar hareketi hızla büyürken, sayı günümüzde 63'e yükseldi. Perşembe günleri toplanan kadınlar, organik ürünlerini satarak evlerine maddi destek sağlarken; pazarda gözlemeden böreğe, el işi ürünlerden ayrana, keçi sütü ayrandan turşuya kadar pek çok ürün müşterilerin beğenisine sunuluyor. Yaptıkları işten çok mutlu olduklarını belirten kadınların en büyük isteği ise kooperatif statüsüne geçebilmek. Mahallede çoğu insanın birbirleriyle akraba olduğu gerekçesiyle kooperatif olamadıklarını söyleyen kadınlar, özellikle yağışlı havalarda yaşadıkları sıkıntılar sebebiyle belediyeden de pazaryerinin üstünün kapatılmasını talep ediyor.

'KOOPERATİF OLMAK İSTİYORUZ'

Gözleme ve börek satan Aliye Yılmazel Çetin (56), pazar sayesinde ekonomik olarak aile bütçesine katkıda bulunduğunu belirterek, "Bu pazarda kadınlar, kendi organik ürünleriyle el emekleriyle üretiyorlar. Pazaryerinden ziyade burası mesire alanı gibi oldu. 8 yıldır buradayız ve ürettiklerimizi değerlendirme imkanı buluyoruz. Hem kendi harçlığımızı çıkarıp hem de çocuklarımızın isteklerini karşılayabiliyoruz. Bu sayede de eşlerimize çok fazla bağımlı olmuyoruz. Ne ailemden ne de eşimden para istemiyorum. Satışlarımız oldukça güzel. Müşterilerimiz de ürünlerimizi beğeniyor. Zaten kendi bahçelerimizden topladığımız malzemelerle üretim yapıyoruz. Müşterilerimiz de ürünlerimizi beğeniyorlar" dedi. Kooperatif statüsüne geçmek istediklerini vurgulayan Çetin, "Kooperatif olmak istiyoruz ancak mevcut olan akraba olmama şartını sağlayamadığımız için olmuyor. Burada çoğumuz akrabayız. Bu sorunun çözülmesini istiyoruz. Özellikle yağışlı havalarda sıkıntılar yaşıyoruz. Belediyenin bu soruna el atmasını ve mağduriyetimizin giderilmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.

'YAĞMUR BİZİ ZORLUYOR'

Pazar esnaflarından Göyfer Konuk (56) ise daha büyük bir alana ihtiyaç duyduklarını söyleyerek, "İki gözlemeci arkadaşımızın önerisi üzerine pazara çıkmaya başladık. O zamanlarda 2- 3 olan sayımız 63'e kadar çıktı. Küçük paralarla ihtiyaçlarımızı karşılıyoruz. Zamanında da erkekleri istemediğimizi söyledik. İlerde daha da gelişeceğimizi düşünüyorum. Pazarın kapanacağı söylentileri duyuyoruz. Eğer doğruysa buna asla müsaade etmeyiz. Yağışlı havalarda çalışmak bizim için çok zor oluyor. Müşterilerimizi oturtacak yer bulamıyoruz. Pazar daha geniş ve üzeri kapalı bir yere kurulursa daha güzel olur. Bir hafta gelen diğer hafta başkasını getiriyor. Satışlardan memnunuz. Allah bereket versin. Beylerimizden para almıyoruz. Kendi ayaklarımızın üzerine duruyoruz" şeklinde konuştu.

'PAZARIN TAMAMININ KADINLARDAN OLUŞMASI BİZİM İÇİN ÇOK GÜZEL BİR DUYGU'

Pazardan hem para kazandıklarını hem de bir araya gelme fırsatı yakaladıklarını belirten Zeynep Konu (69) da, "Pazarın tamamının kadınlardan oluşması bizim için çok güzel bir duygu. Tam anlamıyla kadın dayanışması yaşıyoruz. Gençlerimiz, mahallemize ve bize katkı olsun diye bu işe ön ayak oldular. Onların gücüyle el ele verdik ve pazarı kurduk. Ufak ufak başlayarak bu noktaya geldik. Pazar sayesinde hem para kazanıyoruz hem de bir araya gelme fırsatı yakalıyoruz" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

Pazarcı kadınlarla röportaj

Pazardan genel ve detay görüntü

Gözleme yapılırken görüntü

Kadınlar çalışırken görüntü

Haber: Tolga TAHÇI -Kamera: Ahmet Turhan ALTAY /İZMİR,

=================================

Stratonikeia'da 1600 yıllık mozaiklere 'çatılı' önlem

MUĞLA'nın Yatağan ilçesindeki Stratonikeia Antik Kenti'nde bulunan Bizans Dönemi'ne ait 1600 yıllık mozaiklerin korunması için çatı inşa edilirken, cam teras yapılması için de çalışmaların sürdüğü bildirildi.

Yatağan yöresinin en önemli tarihi merkezlerinden biri olan, içerisinde barındırdığı yörenin en büyük spor okulu nedeniyle 'Gladyatörler Şehri' olarak bilinen Stratonikeia Antik Kenti'ndeki kazı ve restorasyon çalışmaları sürüyor. Stratonikeia Antik Kenti Kazı Başkanlığı tarafından yürütülen çalışmalara en büyük destek Yatağan Kaymakamlığı yapıyor. Kaymakamlığın 2018 yılında girişimleriyle Güney Ege Kalkınma Ajansı'na (GEKA) sunulan yaklaşık 2,5 milyon liralık projenin kabul edilmesiyle antik kentteki çalışmalara hız verildi. Antik kentteki çalışmaları yerinde inceleyen Yatağan Kaymakamı Hayrettin Çiçek, yaklaşık 3 bin yıllık Stratonikeia'da Helenistik, Roma, Bizans, Beylikler, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinden eserlerin yer aldığını söyledi. GEKA projesi kapsamında Kuzey Kapı'nın girişindeki, koruma altına alınan 1600 yıllık mozaiklerin ziyarete açılacağını belirten Kaymakam Çiçek, projenin tamamlanacağı güne kadar mozaiklerin üzerinin kapalı tutulacağını söyledi.

Çiçek, Stratonikeia'nın sadece yöre için değil, ülke için de büyük önem taşıdığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretinin ardından antik kente olan ilginin arttığını belirterek, "Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Stratonikeia'daki kazılar yılın 12 ayına çıkarılmıştı. Bu doğrultuda buradaki çalışmalar devam etmektedir. Biz de Yatağan Kaymakamlığı olarak 2018 yılında Güney Ege Kalkınma Ajansı'nın projesinden faydalandık. Yaklaşık 2,5 milyon liralık proje kapsamında gerek Lagina Kutsal Alanı'nda gerekse Stratonikeia Antik Kenti'nde çalışmaları devam etmektedir" diye konuştu.

'CAM TERAS İŞİ YAPILACAK'

Kaymakamlığın, kazı başkanlığıyla koordineli bir şekilde çalıştığını ve kentin tekrar ihtişamlı günlerine kavuşması için gereken çalışmaların yürütüldüğünü vurgulayan Çiçek, "Stratonikeia Antik Kenti içerisinde Kuzey Kapı'daki sütunların ayağa kaldırılması, restorasyonu, onarımı vesaire birçok kalem iş var. Kuzey Kapı'nın girişindeki mozaiklerin korunması amacıyla koruma çatısı inşa edildi. Yine burada cam teras işi yapılacak. Müteahhidimiz çalışıyor, inşallah önümüzdeki aylar içerisinde neticeye erecek" dedi.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Stratonikeia Antik Kenti'nden görüntü

-Üzeri çatıyla kapatılan mozaikli alanın görüntüsü

-Yatağan Kaymakamı Hayrettin Çiçek ile röp.

Haber - Kamera: Burak Alper KUŞ / YATAĞAN (Muğla),

================================

Öğrenciler el hijyeni ile hastalıklara karşı mücadele başlattı

İZMİR'deki bir okulda, özellikle kış mevsiminde sayıları oldukça artan bakterilere karşı sınıflar, nano gümüş iyon teknolojisi ile temizleniyor. 'Koronavirüs' tehdidi nedeniyle el hijyeninin önemi konusunda bilinçlendirilen öğrenciler, ders aralarında sıraya girip dezenfekte cihazını kullanarak birçok mikroorganizmaya karşı savunma sistemlerini güçlendiriyor.

Tüm yaşam alanlarında olduğu gibi okul, sınıf, tuvalet, koridor ve oyun alanlarında binlerce bakterinin bulunması, eğitimcileri kış aylarında artan hastalıklara karşı harekete geçirdi. Üst düzey dezenfeksiyon yöntemi olarak bilinen nano gümüş iyon teknolojisinin anti viral özelliğinden yararlanan İzmir'deki bir özel okul, uzman ekipler tarafından yapılan uygulama sayesinde uzun süreli hijyen sağlıyor. Sınıfları 3 aylık periyotlarla özel cihazlarla temizlediklerini belirten temizlik firması yetkilisi Barbaros Cankaragöz, farklı yüzeylerden bakteri ölçümü yaptıktan sonra temizlenebilen ve temizlenemeyen ne kadar yüzey varsa soğuk sisleme yöntemi uyguladıklarını ifade etti. Nano gümüş iyon teknolojisi ile yapılan dezenfeksiyon işleminin uzun süreli etki sağladığını söyleyen Cankaragöz, "Çocuklarda grip salgını yaşanan riskli dönemde bakteri, virüs ve yüzeyde bulunan pek çok mikroorganizmaya karşı etkenlik sağlamış oluyoruz. Bu yöntemde aktif madde olarak toksin ve kanserojen bulunmaması da oldukça önemli" dedi.

'HİJYEN İHTİYACI ARTTI'

Okul yetkilisi Mustafa Kocatürk ise günümüzde hijyenin önemine dikkat çekerek şöyle konuştu:

"Okullardaki hijyen ihtiyacı arttı. Sınıflarımızı 3 aydan daha kısa süre içinde ilaçlıyoruz. Bu işlemin ardından 15 dakika içinde sınıfa tekrar girilebiliyor. Dezenfekte cihazlarımız sayesinde öğrenciler ellerini dezenfekte ediyor. Öğretmenler çocuklara ellerini ne sıklıkta yıkamaları gerektiğini öğretiyor. Bu cihazın ekranında bilgilendirme yazıları dönüyor. Bu ekran öğrencilerin ilgisini çekiyor. Sıraya girip ellerini dezenfekte ediyorlar. Ayrıca cihazımız sayesinde kapak ya da pil atıkları geri dönüşüme kazandırılıyor. Tekerlekli sandalye alarak çocuklarımızı sosyal projeye ortak etmiş oluyoruz."

SIRAYA GİRİP ELLERİNİ DEZENFEKTE EDİYORLAR

Ellerini sık sık yıkamaya özen gösterdiğini söyleyen 4'üncü sınıf öğrencisi Ecrin Evrensel (9) de teneffüslerde sıraya girip ellerini dezenfekte ettiğini belirterek, "Özellikle dışarıdan geldiğimde bunu yapıyorum. Hastalıktan korunmak için bunun önemli olduğunu biliyorum" dedi. 4'üncü sınıf öğrencisi Bora Nedim Güney (9) ise şunları söyledi:

"Kışın özellikle ellerimizi yıkamaya dikkat etmeliyiz. Bakteriler kışın bağışıklığımızı daha çok etkiler. Bizi hasta edebilir. Ellerimizi her gün 3 kez yıkamalıyız. Bu makine okulumuza geldiği için mutluyum. Her teneffüste ellerimizi dezenfekte ediyor ve bütün bakterilerden arındırıyoruz."

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Sınıfların ilaçlanmasından görüntü,

-Dezenfekte cihazını kullanan öğrencilerden görüntü,

-Barbaros Cankaragöz ile röportaj

-Mustafa Kocatürk ile röportaj

-Öğrencilerle röportaj

Haber: Nevra UÇKAÇ - Kamera: Ahmet Turhan ALTAY / İZMİR,

===============================

Yaz aylarının şerbeti için kar toplayıp, kuyularda saklıyorlar

DENİZLİ'de kar yağışının en çok yaşandığı ilçelerden biri olan Çameli'de bazı vatandaşlar, yazın serinleten kar şerbeti yapımı için eksi 10 dereceyi bulan soğuk havada doğal, ayak basılmamış yüksek kesimlerde kar toplayarak, güneş görmeyen kuyularda saklıyor. Kuyularda saklanan karlar yazın sıcak havada pekmezli, vişneli şerbetle tüketiliyor.

Çameli ilçesi Emecik Mahallesi'nde tarımla geçimlerini sağlayan çiftçiler, kış aylarında kar toplayıp, yazın kullanmak için güneş görmeyen kuyularda saklıyor. Yazın sıcaktan bunalanlar için pekmez ya da vişne suyuyla hazırlanan şerbetin yapımı için kar, doğal ve ayak basılmamış yüksek kesimlerden seçiliyor. Naylonla kaplanan traktör römorklarına çiftçiler tarafından eksi 10 dereceye varan soğuk havada yüklenen tonlarca kar, güneş görmeyen ağaçlık alanlara taşınıyor. Ardından ise karlar 4 metre derinliğinde 6 metre genişliğindeki açılan çukurlara gömülüyor. Karın erimemesi için de üzeri önce naylonla daha sonra da çam ağaçlarının kabuklarıyla kaplanıp, toprakla kapatılıyor. Yaz aylarında da çukurlardan çıkartılan kar, şerbet yapımı için satılıyor.

Emecik Mahallesi'nden Ramazan Kınayer ve ailesi sabahın erken saatlerinde traktörleri ile Kargın Yaylasında karın temiz olduğu alanlara çıkıyor. Yaklaşık 2-3 metre kar yüksekliği olan alanda İmece usulü tüm akrabalar kar kuyusuna kar dolduruyor. Yaz mevsimi gelince, düğünlerde ve mevlitlerde köy halkına serin serin kar şerbeti satıp, geçimlerini sağlıyorlar.  Ramazan Kınayer, bu kış yaklaşık 76 ton kar topladıklarını belirtip, "Özellikle yaz aylarının vazgeçilmez kar şerbeti için kar toplayıp, kuyularda saklıyoruz. Kolay bir iş değil, soğuk havada akrabalarımızla çalışıyoruz. Römork 2 ton kar alıyor. Traktörle 38 kez kar taşıdık. Karları saklamak için 10 ayrı kuyu açtık. Yaz aylarının sıcağında kuyulardan karları çıkarıp, toptan kilosunu 5 liraya, 30 kiloluk çuvalını ise 12 liraya satıyoruz" dedi. Kınayer, kendileri gibi bu işi şubat ile mart ayı başı arasında yapan bölgede 20 kadar aile olduğunu kaydetti.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-Kar toplayanlardan görüntü

-Küreklerla karların traktör römorkuna yüklenmesinden görüntü

-Römorktaki karların kuyuya boşaltılması

-Genel ve detay görüntüler

Haber - Kamera : Sezgin ÖZDEMİR / ÇAMELİ, (Denizli),

==============================

Hobi olarak başladığı antikacılık mesleği oldu

KÜTAHYA'da tarihi eser ve antika eşya toplamaya başlayan Nihat Ceylan (42), antikacılığı meslek haline getirip kurduğu atölyesinde, eski plak ve gramofonları yenileyip, atıl malzemelerden oluşturduğu ahşap kutularla yeniden günümüze taşıyor. Hala işlerini hobi heyecanıyla yaptığını ifade eden Ceylan, "Yaklaşık 25 sene önce bu bir hobiydi, antika eşya alıp satarken bugün bizim mesleğimiz haline geldi. Ama hobi tadında yaptığım için en keyifli olan kısmı buö dedi.

Kütahya'da oturan Nihat Ceylan, yaklaşık 25 yıl önce antika merakı nedeniyle kullanılmış eski eşyalar ve antikalar biriktirmeye başladı. Daha sonra antika almak için gittikleri bir arkadaşının evinde polis baskını sonucu 11 gün cezaevinde kalan Ceylan, tahliye olduktan sonra atölye açmaya karar verdi. Kütahya'da antika tamiri ve alım-satımı işleri yapan Ceylan, hobi olarak başladığı antikacılığın mesleği haline geldiğini söyledi. Eski kullanılmış eşyaları orijinal parçalarla yenileyip yeniden günümüze taşımaya çalıştığını anlatan Ceylan, "Antikaya ve eski kültürel eşyalara değer veren birisiyim. Onları yaşatmak için gayret gösteriyorum. Yaklaşık 25 senelik halk dilinde tarihi eser sevdam var. Bizim atalardan kalmış bireysel ve ortak kullanım eşyalarımız var. Bu eserleri insanlar bir şekilde atıl vaziyette bırakıyor. Atasından kalmıştır, dedesinden daha büyüklerden kalmıştır. İnsanlar bunlara özen göstermeden çatı aralarını, bodrumlara, samanlıklara koyuyor ve biz de bunları elimize geçtiği sürüce restorasyonlarını yaparak kişilere tekrar kazandırıyoruzö dedi.

'AĞIRLIKLI OLARAK RESTORASYON YAPIYORUZ'

Kütahya'da bu anlamda tamir yapan tek kişi olduğunu ifade eden Nihat Ceylan, insanların elindeki çalışmayan eserleri ya birilerine hediye ettiklerini ya da eskiciye verdiklerini söyledi. Etraftan topladığı antikaları yenilemenin ayrı bir keyif olduğunu belirten Ceylan, "Bir şekilde bizim elimize ulaşıyor ve bunları insanlara kazandırıyoruz. Burada ağırlıklı olarak restorasyon yapıyoruz. Aynı zamanda insanlara burayı tanıtmak için çaba gösteriyoruz. İnsanlar eski müziğin tadını alıp tekrardan bu müziklerle geçmişlerini yad ediyorlar. Kütahya genç bir nüfusa sahip büyük bir üniversitemiz var, gençler gezerken gözlerine takılıyor ve burada müzik dinlemeye geliyorlar. Modern müziğin uzağına gidiyorlar retro müziğe ciddi bir dönüş var. 25 sene önce bu bir hobiydi antika eşya alıp satarken bugün bizim mesleğimiz haline geldi. Ama hobi tadında yaptığım için en keyifli olan kısmı bu. Böylelikle atölyemizi kurduk. Bizim amacımız atıl olanı tekrardan ayağa kaldırmak ve biz bunu başarıyoruz. Eski plak ve gramofonları restore edip atıl malzemelerden oluşturduğum ahşap kutularla yeniden günümüze taşımaya çalışıyorumö diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Antika atölyesinden görüntü

-Plak tamiratı

-Dükkandaki antikalar

-Nihat Ceylan röportajı

-Müşterisine eşyaları tanıtması

-Genel görüntüler

Haber-Kamera: Oğuzhan KILIÇ/KÜTAHYA,

=============================

Öğrenciler, sağlıklı yaşam için her gün 5 dakika spor yapıyor

VAN'ın Edremit ilçesindeki bir kolejde eğitim gören 900 öğrenci, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin (YYÜ) geliştirdiği proje kapsamında haftanın 5 günü sınıflarda 5 dakika süreyle egzersiz yapıyor.

Edremit ilçesindeki Özel Hürriyet Koleji'nde eğitim gören 900 öğrenci, 'Sağlıklı Yaşam için Spor yapıyoruz" etkinliği kapsamında, haftanın 5 günü aynı saatte sınıflarda 5 dakika süreyle egzersiz yapıyor. YYÜ Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şehmuz Kaplan'ın geliştirdiği projeyi olumlu bulan kolej yöneticileri, okulda eğitim gören tüm öğrencilere hafta içi her gün 5 dakika süreyle spor yaptırmaya başladı. Bir ay önce başlatılan etkinlikte öğretmen ve öğrenciler spor antrenörleri eşliğinde, aynı anda tüm sınıflarda spor yapıyor.

DİLEĞİMİZ, TÜRKİYE'DEKİ BÜTÜN OKULLARDA BU SPORUN YAPILMASI

YYÜ Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şehmuz Kaplan, kendilerine gelen hastalar arasında, çocuk hastaların da olduğunu görünce böyle bir projeyi hayata geçirdiklerini söyledi. Doç. Dr. Kaplan, "Çocuklarda duruş bozukluklarının gittikçe artan bir sıklıkta olduğunu gördük. Çünkü daha önce okullarda eğitim sabahtan öğlene kadar iken, şu an birçok okul günde 8 saat eğitim veriyor. Dolayısıyla sürekli sandalyede, masada oturan öğrencilerde bazı postür kaslarında kısalmalar ve zayıflıklar oluşuyor ve bu durum sonrasında da ağrılara sebep oluyor. Böyle bir projeyi Hürriyet Koleji yönetimi ile paylaşınca onlar da çok sevindiler ve destek verdiler. Şu an kolejde eğitim gören ilk, orta ve lise seviyesindeki öğrenciler haftanın 5 günü, 5 dakikalarını postür düzeltici egzersize ayırıyorlar. Okuldaki tüm öğrenciler aynı anda öğretmenleri eşliğinde bu egzersizi yapıyorlar. Eğer düzenli devam ederlerse, hedefimiz tüm öğrencilerin postürlerinde gözle görülür şekilde düzelme sağlamak. Nihai hedefimiz ve ümidimiz ise tüm Türkiye'de öğrencilerin böyle bir programa dahil olmaları" dedi.

DURUŞ BOZUKLUKLARI ZAMANLA DÜZELİYOR

Van'da bir ilki gerçekleştirdiklerini anlatan Doç.Dr. Kaplan, bu vesileyle çocuklara sporu da sevdirdiklerini ifade ederek, "Öğrenciler çok memnunlar. Yıllar içerisinde, aylar içerisinde faydasını gördükçe daha da memnun kalacaklar. Çünkü gözle görülür postürleri bu egzersizler sayesinde sağlanacak. Sürekli sırt çantası taşıyan veya tek tarafta çanta taşıyan çocukların, bir omuzları daha aşağıda kalıyor. Yine sürekli masa başında, sandalyede ders çalıştıkları için kifoz dediğimiz kamburluk olarak bilinen hastalıklar oluşuyor. Duruşları bozulduğu için boyun kaslarına aşırı yük bindiğinden çocuklarda bu yaşlarda baş ağrısı şikayetleri oluşuyor. Bu sporu sürekli yaptıkça bu şikayetlerin hepsi düzelecek" diye konuştu.

GÜNDE 5 DAKİKA SÜREYLE AYNI ANDA SPOR YAPIYORLAR

Hürriyet Koleji Genel Müdürü Ramazan Yavuz ise, öğrencilerin zihinlerini geliştirecek çalışmaları sık sık yaptıklarını, ancak ilk kez tüm öğrencilerin aynı anda spor yapma etkinliğini de yaptıkları ifade ederek, "Şehmuz hocamla yapmış olduğumuz istişare sonucunda böyle bir programın bütün okulda uygulanabilirliğini görünce biz de yönetim olarak birlikte karar verdik. Ondan sonra uygulamaya başladık. Yaklaşık bir aydır çalışma yapıyoruz. Öğrenciler ilk başlarda 'yapabilir miyiz, yapamaz mıyız' içerisine girdiler. Ama şu anda uygulama birlikteliği sağladık. İlk, orta ve lisede günün 5 dakikasını hep birlikte aynı anda bu egzersizleri yapıyorlar. Sadece çocuklar değil, öğretmenler de bunu yapıyor. Sporla ilgili çekilen videolar her sınıfın akıllı tahtasına yüklenmiş ve burada öğretmenleriyle birlikte takip edip, spor yapıyorlar. Çok fazla zaman almaması da çocukların ilgisini çekiyor. Bu da bizim için olumlu yansıma. Daha önce baş ağrısı şikayetiyle gelen çocuklar, şimdi artık bu şikayetlerle bize gelmiyor" dedi.

KASLARIMIZIN UZAMASI İÇİN EGZERSİZ YAPIYORUZ

Öğrenciler, diğer okullara örnek olmak için egzersiz yaptıklarını dile getirerek, "Bu egzersizleri yapmamızın amacı günde 8 saat boyunca ders çalışırken ve sırt çantamızı belimizde taşırken kaslarımız kısalıyor. Biz kaslarımızın uzaması için bu egzersizleri yapıyoruz. Çok da sağlıklı oluyor" ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-----------------------------

-Kolej binası

-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi(YYÜ) Tıp Fakültesi Spor Hekimliği Anabilim Dalı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Şehmuz Kaplan'ın öğrencileri spor hakkında bilgilendirmesi

-Sınıfta spor yapan öğrenci ve öğretmenlerden genel ve detaylar

-Doç.Dr. Kaplan ile röportaj

-Hürriyet Koleji Genel Müdürü Ramazan Yavuz ile röportaj

-Öğrencilerle röportaj

-Sınıfta spor hareketleri yapan öğrencilerden detaylar

-Akıllı tahtada gösterilen görüntüler

-Spor antrenörü öğrencilere spor hareketlerini göstermesi

-Bir kız öğrenci ile röportaj

-Ders çalışan öğrenciler

Behçet DALMAZ/VAN,

================================

8 yıldır aranan Ahmet'i, babası baltayla öldürüp avluya gömmüş

AMASYA'da, 8 yıl önce ailesinin kayıp başvurusunda bulunduğu Ahmet Sucu'nun (30) cinayete kurban gittiği ortaya çıktı. Jandarmanın çapraz sorgusunda suçunu itiraf eden baba Asım Sucu (61) kendisi ve eşini döven oğlunu baltayla başına vurarak öldürüp önce evinin avlusuna, 3 yıl sonra da köy mezarlığına gömdüğünü itiraf etti. Gözaltına alınan Asım Sucu tutuklandı, eşi Ş.S. ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

Merkeze bağlı Bağlarüstü köyünde, 27 Mayıs 2012'de ortadan kaybolan Ahmet Sucu için ailesi kayıp başvurusunda bulundu. Köyde başlatılan arama çalışmalarında Sucu'ya ait bir iz bulunamadı. Babası Asım Sucu oğlunu soranlara, 'Başını alıp gitti' yanıtı verdi. Jandarma ekipleri 8 yıl aradan sonra kayıp genç dosyasını yeniden ele aldı, özel bir ekip soruşturma için görevlendirildi. Köyde araştırma yapan ekipler, kayıp gencin babası Asım ile annesi Ş.S. ve 2 kardeşini çapraz sorguya aldı.

BALTAYLA ÖLDÜRDÜĞÜNÜ İTİRAF ETTİ

Asım Sucu sorguda oğlu Ahmet Sucu'nun kendisi ve annesini sürekli dövdüğünü söyledi. Sucu, olay günü annesini dövdüğü sırada müdahale etmek isterken bir anlık öfkeyle başına baltayla vurduğu oğlunu öldürdüğünü itiraf etti. Ahmet Sucu, oğlunun cansız bedenini ise evin avlusunda kazdığı çukura gömdüğü anlattı. 3 yıl önce eşi Ş.S.'nin, oğlunun babaannesi ve dedesinin yanında mezarlığa gömülmek istediğine dair rüya gördüğünü anlatan Ahmet Sucu, avludan çıkardığı cesedi, koyduğu çuvalla köy mezarlığında kazdığı çukura gömdüğünü söyledi.

MEZARLIK KAZILDI

Jandarmanın çapraz sorgusunda cinayeti itiraf eden Asım Sucu ile eşi Ş.S. gözaltına alındı. Asım Sucu, jandarmanın güvenlik önlemleri altında köy mezarlığına götürüldü, oğlunun cesedini gömdüğü yeri gösterdi. İş makinesiyle mezarlıkta yapılan kazıda Ahmet Sucu'ya ait olduğu değerlendirilen kemikler bulundu. Mezardan çıkarılan kemikler DNA testi yapılmak üzere Ankara Adli Tıp Kurumu'na gönderildi.

BABA TUTUKLANDI, ANNE SERBEST

Kan donduran olayın ardından gözaltına alınan Asım Sucu ile eşi Ş.S., jandarmadaki sorgularının ardından adliyeye sevk edildi. Asım Sucu tutuklanırken, eşi ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Ahmet Sucu'nun ifadelerine başvurulan kardeşleri A.S. ile E.E. ise savcılık sorgularının ardından serbest bırakıldı.

Görüntü dökümü:

------------------------

-Jandarmanın cinayet zanlısını evinden alması detay

-Jandarmanın kelepçe takması detay

-Cinayeti işleyen babanın olayı jandarmaya anlatması detay

-Ahmet Sucu'nun babası tarafından gömüldüğü yerin kazılması detay

-İş makinesinden detay

-Ahmet Sucu'ya ait olduğu değerlendirilen kemiklerden detay

-Diğer detay

Haber-Kamera: Sinan HARMANCI / AMASYA,

===========================

Selva artık gerçek oyuncaklarla oynuyor

SURİYE'nin idlib kentinde Esad rejiminin düzenlediği hava saldırılarından korkmaması için babası Abdullah Muhammed'in bomba seslerini bir oyun olarak öğrettiği Selva, artık gerçek oyuncaklarla oyun oynuyor.

Suriye'de İdlib kentinin Serakib ilçesinde yaşayan Abdullah Muhammed, Esad rejiminin düzenlediği hava saldırılarından korkan kızı Selva'ya (4) oyun öğretti. Uçak ya da bomba seslerini duyduklarında, kızıyla birlikte kahkahalar atan baba Muhammed, bu anları cep telefonu kamerasıyla görüntüleyip sosyal medya hesabından paylaştı. Savaşın acı yüzünü gösteren görüntüler, görenlerin yüreğini burktu.

Aile, saldırıların artmasının ardından Türkiye sınırına yakın bir bölgede bulunan Sarmada ilçesine sığındı. İçişleri Bakanlığı'nın devreye girmesiyle minik Selva, ailesiyle birlikte Hatay'ın Altınözü ilçesine bağlı Keskincik Mahallesi'ne yerleşti. Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı'nın hediyeler gönderdiği Selva, şimdi gerçek oyuncaklarla oynuyor.

Suriye'de yaşadıklarını anlatan baba Muhammed, rejim unsurlarının bombardımanından dolayı vatandaşlarının ölümle karşı karşıya olduğunu ve bundan dolayı memleketlerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını söyledi.

'SELVA'YI SAKİNLEŞTİRMEK İÇİN OYUN OYNADIK'

Hava saldırısı sırasında bombaların sesinden korkan kızını sakinleştirmek için bir oyun bulduğunu belirten baba Muhammed, "Bir bayram günü Suriye'deki çocukların sokakta kapsül patlatarak oyun oynadığı sırada Selva çok korkmuştu. Ben de onu dışarı çıkararak bunun bir oyun olduğunu ve çocukların kahkahalarını gösterdim. Bunun bir oyun olduğunu ve beraber oynayacağımızı söyledim. Bombardımanda da aynı oyunu oynadıkö diye konuştu.

'TÜRKİYE İKİNCİ YURDUMUZ OLDU'

Türkiye'ye gelmelerini sağlayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya teşekkür eden Muhammed, "Türk halkının Suriyelilerin yanında durduğunu herkes görüyor. Türk halkına, Hatay Valisi Rahmi Doğan ve Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı'ya teşekkür ederim. Allah, Türkiye Cumhuriyeti'ne zeval vermesin diye dua ediyorum. Türkiye'ye geldikten sonra burayı ikinci yurdum olarak görmeye başladım. Bu süreçten sonra kimseye yük olmamak için kendi ayaklarımın üzerinde durabileceğim bir iş istiyorum. İnsanlara faydalı olmak için çalışacağım" dedi.

'30 BİN SURİYELİ MİSAFİRİMİZ VAR'

Selva ve ailesini yemekte ağırlayan Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı ise 2011 yılından bu yana 30 bine yakın Suriyeliyi ilçede misafir ettiklerini belirterek, "Esad zulmünden memleketimize gelen Selva kızımızı ailesiyle birlikte misafir ediyoruz. İlçemizdeki tüm misafirlerimizi 48 mahallemizde gönlümüzü açarak, evlerimizi ve işlerimizi paylaştık. İnşallah bundan sonra da maddi ve manevi elimizden ne geliyorsa yardımcı olacağızö ifadelerini kullandı.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

--------------------------------

Selva'nın oyuncaklarla oynaması

Baba Abdullah Muhammed ile röp.

Çevirisinin yapılması

Selva'nın babası ile oyun oynaması

Altınözü Belediye Başkanı Rıfat Sarı  ile röp.

Başkan Sarı'nın Selva ile ilgilenmesi

Babasının Selva'ya yemek yedirmesi

Genel ve detaylar

Haber: Rüşan Anıl ATAR-Kamera: Eser PAZARBAŞI/ADANA,

================================

Emir'in sağlığına kavuşması için 30 bin liraya ihtiyacı var

MERSİN'in Tarsus ilçesinde Sereplal palsi, epilepsi ve skolyoz hastası 6 yaşındaki Emir Doğan'ın ailesi, çocuklarının yürümesini ve konuşmasını sağlayacak 30 bin liralık kök hücre tedavisi için hayırseverlerden destek bekliyor.

Barbaros Mahallesi'nde yaşayan Serhan ve Şirin Doğan çiftinin üç çocuğundan biri olan Emir Doğan, doğumdan 3 gün sonra geçirdiği sarılık rahatsızlığı nedeniyle sereplal palsi, epilepsi ve skolyoz hastalığına yakalandı. 6 yıldır biberonla beslenen oğullarının yürümesi ve konuşması için mücadele verdiklerini belirten anne Şirin Doğan (26), Emir'in Kayseri'deki bir özel hastanede kök hücre tedavisi ile sağlığına kavuşabileceği bilgisini aldıklarını söyledi. Burada yapılacak tedavi için 30 bin lira gerektiğini ve hayırseverlerden destek beklediklerini ifade eden Şirin Doğan, "Eşim asgari ücretle çalışıyor. Bakım parası alıyoruz. Emir'in, birkaç seans sonunda sağlığına kavuşması için kök hücre tedavisinin yapılması gerekiyor. Bunun için de 30 bin lira isteniyor. Oğlum ağır ilaçlar kullanıyor ve gözümün önünde her geçen gün ölüme gidiyor. Hayırseverlerden yardım bekliyorum" diye konuştu.

'YÜRÜME, KONUŞMA ŞANSI VAR'

Emir'in hastalık sürecini anlatan Şirin Doğan, şunları söyledi:

"Emir üç günlük bebek iken sarılık geçirdi. Aldığı kan sonunda vücudunun birçok yerinde engel oldu. Kuvözde iken nefessiz kaldığı için bazı damarları tıkandı. Bu beyin felcine neden olabiliyor. Fizik tedavi ve gerekli kontrollerini yapıyoruz, fizik tedavi ile yol kat ettik. Normalde gözleri bile oynamıyordu. Fizik tedavi ile hareketleri oldu, gözleri oynamaya başladı, algısı gelişti. Kök hücre tedavisi ile yürüme konuşma şansı var. Kullandığı ilaç çok ağır. Kalbine, ciğerlerine zarar veriyor."

'İYİLEŞEN HASTALAR VAR'

Emir'in hastalığına sahip birçok çocuğun iyileştiğini vurgulayan Şirin Doğan, şöyle devam etti:

"Normalde Hindistan'da yapılabilen bu tedavi, yaptığımız araştırmalarda Türkiye'de sadece Kayseri'de yapılıyor. Seans başı 25 bin lira isteniyor. İlaçları ise 2 bin lirayı buluyor. Altı günlük tedavi içinde ozon tedavisi ve kök hücre yapılıyor. Sonra taburcu ediliyor. 3 ay sonra kontrolleri oluyor. O kontrollere gidene kadar hocaya videolar gönderiliyor. Çocuğun gelişimi takip edilecek tedaviye cevap verince diğer seanslara geçilecek. Benim oğlum gibi hastalara üç ya da dört seans gerekiyor. Bu şekilde yürüyen konuşan daha fazla rahat rahat yemek yiyen çocuklar bile var. Eğer tedaviye cevap vermezse bir ya da iki seans daha gerekiyor" diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ:

-------------------------------

Sereplalpalsi epilepsi ve skolyoz hastası Emir'den detay görüntüler

Annesinin Emir ile ilgilenirken görüntüsü

Aileden detay

Emir'in biberon ile beslenmesi

Anne ile röp.

Haber-Kamera: Okan ÇALIŞKAN / TARSUS(Mersin),


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel

Türkiye Haberler

Tüm bunlar tesadüf mü? Aliyev ile yakınlaşan 3 liderden biri öldü, biri ölümle pençeleşiyor, diğeri de tehdit ediliyor

Tüm bunlar tesadüf mü? Aliyev ile yakınlaşan 3 liderden biri öldü, biri ölümle pençeleşiyor, diğeri de tehdit ediliyor

Helikopterin enkazını bulan Akıncı, İran'da paniğe neden oldu: Füzelerimizin yeri ifşa oldu

Helikopterin enkazını bulan Akıncı, İran'da paniğe neden oldu: Füzelerimizin yeri ifşa oldu

İran Cumhurbaşkanı Reisi helikopter kazasında hayatını kaybetti! İşte son 24 saatte tüm yaşananlar

İran Cumhurbaşkanı Reisi helikopter kazasında hayatını kaybetti! İşte son 24 saatte tüm yaşananlar

Bakmadan Geçme

Kabine Toplantısı bitti mi, devam ediyor mu? SON DAKİKA! 20 Mayıs Kabine Toplantısı ne oldu? Kızıl Goncalar 20. Bölüm Fragmanı Yayınlandı Mı? Merakla Beklenen Yeni Bölüm İzleme Linki KOSKİ Konya su kesintisi: Konya'da sular ne zaman gelecek? 20-21 Mayıs 2024 Konya su kesintisi listesi! Survivor CANLI izle! 20 Mayıs Pazartesi TV8 Survivor HD izleme linki var mı? ANKA-3 ne işe yarıyor? ANKA-3 seri üretim ne zaman? Kızıl Goncalar canlı izle! 20 Mayıs 2024! NOW TV Kızıl Goncalar 19. bölüm canlı yayın izleme linki var mı? Kızıl Goncalar dizisi nereden izlenir? Hükümet Kadın 2 nerede çekildi? Hükümet Kadın ne zaman çekildi? Hükümet Kadın 2 konusu nedir? Hükümet Kadın oyuncuları kimler? #128250 BUSKİ Bursa su kesintisi: Bursa'da sular ne zaman gelecek? 20-21 Mayıs 2024 Bursa su kesintisi listesi! Selahaddin Eyyubi canlı izle! TRT 1 Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi 25. bölüm canlı yayın izleme linki Son Depremler! Bugün İstanbul'da deprem mi oldu? 20 Mayıs AFAD ve Kandilli deprem listesi! 20 Mayıs Ankara'da, İzmir'de deprem mi oldu? Deja Vu nedir? Psikolojik açıdan Deja Vu'nun nedenleri ve oluşumu 20 Mayıs 2024 On Numara çekiliş sonuçları açıklandı mı? On Numara sonuçları saat kaçta? On Numara CANLI izle! Bugün kazanan numaralar neler? İZSU İzmir su kesintisi: İzmir'de sular ne zaman gelecek? 20-21 Mayıs 2024 İzmir su kesintisi listesi! 20 Mayıs 2024 Sayısal Loto çekiliş sonuçları açıklandı mı? Sayısal Loto sonuçları saat kaçta açıklanacak? Sayısal Loto CANLI izle!
İbrahim Reisi öldü, peki bundan sonra ne olacak? İran'da seçim için takvim belirlendi

İbrahim Reisi öldü, peki bundan sonra ne olacak? İran'da seçim için takvim belirlendi

title