TÜM KATEGORİLER
Burkay: PKK ve Öcalan da Çözümün Silahla Olmadığını Anladı
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Kemal Burkay, Kürt sorunun savaş ile çözülmediğinin anlaşıldığını belirterek, "1.5 yıldır silahlar susmuş. PKK de aynı noktaya geldi.
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Kemal Burkay, Kürt sorunun savaş ile çözülmediğinin anlaşıldığını belirterek, "1.5 yıldır silahlar susmuş. PKK de aynı noktaya geldi. PKK'nin lideri Abdullah Öcalan da söyledi. Artık silahlarla bir sonuca varılamaz, siyaset zamanıdır. Yurt dışındakiler orda, yurt içindekiler burda silah bırakmalı. Dağdan inenler cezaevine girmemeli evlerine rahat gidebilmeli ve siyaset yapabilmeli. Devlet bunun yasal zeminini hazırlamalı" dedi. Burkay,
HAK PAR Diyarbakır İl Başkanlığı'nın olağan kongresine katılan HAK-PAR Genel Başkanı Kemal Burkay, 89'uncu ölüm yıldönümünde Şeyh Sait ve arkadaşlarını saygı ile anarak, çözüm süreci ve çocuklarının dağdan inmesini isteyen ailelerin durumunu değerlendirdi.
"PKK, MADEM SİLAH BIRAKACAK, NEDEN ÇOCUKLARI DAĞAĞA GÖTÜRÜYOR?"
PKK'nın 30 yıllık silahlı mücadelesinde artık yanlış ve doğrularını tartışmadıklarını belirterek, "PKK'nın silahlı mücadelesinin yanlışları, doğruları bir yana, onları şu anda tartışmıyoruz. Ama sonuç şu noktaya gelindi ki, savaş ile sorun çözülmüyor. Zaman zaman ateşkesler oldu. Son olarak 1.5 yıldır silahlar susmuş durumda. Biz bundan memnunuz. Bir barış ve çözüm süreci deniliyor buna. Bunun bir örneği PKK'nın silah bırakmasıdır. Bunu öteden beri istedik, savunduk. Silahla bir yere varılamayacağı kanısındaydık ve sonunda PKK de aynı noktaya geldi. Nitekim PKK'nın lideri Abdulah Öcalan da son olarak söyledi: 'artık silahlarla bir sonuca varılamaz, siyaset zamanıdır" Güzel, madem böyle PKK silahları bırakmalı artık. Gençleri, çocukları dağa götürmemeli. Son zamanlarda Diyarbakır'da çocukları dağa giden anne ve babaların eylemlerini doğru bulduk ve haklı bulduk ve destekledik. Madem ki böyle bir süreç başladı, silahları tümden bırakmak için o zaman neden bu çocukları gençleri dağa götürüyorsunuz?" dedi.
"DAĞDAN İNENLER, EVLERİNE RAHAT GİDEBİLMELİ, SİYASET YAPABİLMELİ"
PKK'lıların silah bırakmasının da çözümü getirmeyeceğini belirten Burkay, devlet ve hükümetin dağdan inecekler için yasal zemini oluşturması gerektiğini ifade ederek, "İkincisi; şu devlet ve hükümet bu insanların dağdan, silahlarını bırakıp inmesi için ne lazımsa yapmalı. Bunun için yasal zemin oluşturulmalı. Bunu da öteden beridir söyledik. Sanırın öte tarafına gitmeye gerek yok. Sınırın bu tarafındakiler, burda bırakmalı sınırın öte tarafındakiler orda bırakmalı. Serbestçe inmeli, gelmeli yurt dışındakiler dönmeli. Cezaevindekiler çıkmalı, hükümet, devlet bunun için yasal zemini oluşturmalı. Eğer bir genel afsa, bir kısmi afsa, bunu yapmalı. Mutlaka dönenler serbestçe evlerine girmeli. Hapse girmemeli, serbestçe siyaset yapabilmeliler. Siyaset yapmak için çok sayıda yer var, belediyeler, partiler var, her türlü olanaklar var. Her iki taraf bunun için uygun adımlar atmalı. Silahlar gerçekten susmalı, PKK silah bırakmalı ve siyasetin önü açılmalı" diye konuştu.
"FEDERAL BİR ŞEKİLDE YAŞAMAYA VARIZ"
Irak ve Suriye'de de benzer sorunların yaşandığını, bunu beceremedikleri için Suriye'de iç savaş yaşandığını, Irak'ın da parçalandığına dikkat çeken Burkay, şöyle konuştu:
"Irak bunu başaramadı ve parçalandı. Suriye bunu başaramadı çok acı bir iç savaş yaşıyor. Sonunda ya demokratik federal bir ülke olacak, yada Suriye'den kaçılacak, Iran bunu başarabilirse birliğini korur yoksa bu Ortadoğu'da olup bitenler, Iranı da tehdit ediyor, Türkiye'yi de tehdit ediyor. Artık yeni bir çağa giriyoruz ve bunun gereğini yapmak lazım. Biz Türk tarafından da bunu bekliyoruz. Çağa uygun bir adım, cesur bir adım, pasif adımlar değil, ufak-tefek adımlarla Kürtler'i oyalamak mümkün değil. Bu ülkeyi demokratik ülke yapmak zor değil. Biz Türkiye'de Türk halkıyla barış içersinde, fedaral bir şekilde yaşamaya varız. Ama bunun gerçekleşmesi de Türk Devleti'nin tutumuna bağlıdır. Yeni bir politikaya bağlıdır, biz umut ediyoruz ve bekliyoruz ki, Türkiye Devlet kurumları; iktidarı, muhalefeti ve diğer kurumlarıyla, bunu başarabilsin. Bu olursa daha fazla acı çekmeden, daha fazla bedel ödenmeden özgürce yaşamayı becerebiliriz. Böylesine demokratik bir sistem kurabiliriz."
