ABD Terörizm Raporu'nda PKK ve DHKP/C Vurgusu

DHKP-C'YE ÖZEL VURGU

Raporda, Türkiye'nin 2013 yılında, daha çok iç terör tehditleriyle yüz yüze kalmaya devam ettiğine ve bunlara güçlü karşılıklar verdiğine dikkat çekildi. ABD ve NATO karşıtı görüşlere sahip DHKP/C'nin artan eylemlerinin hem ABD hem de Türkiye'nin güvenlik çıkarlarına tehdit oluşturduğu belirtilen raporda, DHKP/C'nin Şubat ayında ABD'nin Ankara Büyükelçiliği de dahil Türkiye'de birçok saldırılarda bulunduğu hatırlatıldı.

Bakanlığın 2012 yılı raporunda ülkede 226 terörist saldırı vakası rapor edildiği belirtilmişti. Bakanlığın 2013 raporunda ise terörist saldırısı sayısı 20 olarak belirtildi. Raporda, özellikle şu 5 saldırıya yönelik kınama ifadelerine yer verildi:

"-1 Şubat'ta DHKP/C'nin ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne saldırısı,
-11 Şubat'ta Türkiye ile Suriye sınırında yaşanan ve 3'ü Türk vatandaşı olmak üzere 13 kişinin ölümüne yol açan bombalı araçla saldırı,
-19 Mart'ta DHKP/C üyelerinin Adalet Bakanlığı ve AK Parti Genel Merkezi'ne yönelik saldırısı,
-11 Mayıs'ta Reyhanlı'da yaşanan ve 52 kişinin ölümüyle sonuçlanan 'Türkiye'nin modern tarihinin en ölümcül terörist saldırısı',
-20 Eylül'de, DHKP/C üyelerinin Emniyet Genel Müdürlüğü binalarına saldırısı".

DHKP-C YİNE LİSTEDE

ABD Dışişleri Bakanlığı PKK ve DHKP/C'yi 2013 yılında da terörist örgütler listesine aldı. Paris'teki üç kadının öldürülmesinden Reyhanlı saldırısına değin birçok terör olayı ABD'nin terörizm raporuna yansırken sivil toplum örgütlerinin sınır dışına para kaçırabileceklerine değinildi.

PKK ÜYELERİNİN ÇEKİLMESİ DE RAPORDA YER ALDI

Raporda 2013'ün ilk yarısında Irak, Türkiye ve ABD'nin, bölgedeki PKK'yla süren mücadele çabalarının bir parçası olarak üçlü güvenlik diyaloğuna devam ettikleri belirtilirken, "Türk hükümeti ve hapisteki PKK lideri Abdullah Öcalan arasındaki barış sürecinin bir parçası olarak Mayıs'tan itibaren yüzlerce PKK militanı Türkiye'yi terk etti ve kuzey Irak'taki Irak Kürdistanı Bölgesine girdi" denildi.

"4-5 BİN PKK'LI VAR, 3-3 BİN 500'Ü KUZEY IRAK'TA"

Raporun "Dış Terörist Örgütler" bölümünde sayılan PKK'nın temel amacının Türkiye'nin güneydoğusunda bağımsız bir Kürt devleti kurmak olduğu ancak son yıllarda sıklıkla Türkiye içinde Kürtlerin dilsel ve kültürel haklarını garanti altına alacak özerkliği dile getirmeye başladığı belirtildi.

ATEŞKES YERLEŞTİ

Baharda "ateşkes" çağrısı yapan Öcalan ile "barış görüşmelerinin" 2013'te devam ettiği hatırlatılan raporda "Şiddet eylemleri PKK teröristlerinin dört Türk askerini kaçırması ve sonunda Aralık'ta serbest bırakmasıyla sürdü, fakat yıl sonunda ateşkes yerleşti" denildi.

PKK'nın gücünün yaklaşık 4-5 bin kişilik olduğu, bunların 3 bin ila 3 bin 500'ünün kuzey Irak'ta bulunduğu kaydedilen raporda örgütün fon ve dış yardım kaynakları konusunda, "PKK Avrupa'daki büyük Kürt diyasporasından ve suç faaliyetlerinde finansal destek sağlıyor" denildi. Raporun Türkiye'ye ayrılan bölümünde şu bilgiler yer aldı:

"PKK ve Türk hükümet güçleri arasında süren barış görüşmeleri şiddeti hafifletse de Türkiye PKK tarafından 2013'te ortaya konulan terörist tehdide karşı ABD'den yardım aldı.

Türkiye Suriye'deki çatışmadan dolayı sınırlarındaki terörist gruplara ilişkin endişelerini artan şekilde dile getirdi. Türkiye Suriye'deki IŞİD içindeki El Kaide ve Levant ve El Nusra Cephesi ile diğer gruplara katılmak üzere Avrupa'dan gelenler için sık sık transit ülke olarak kullanıldı."

REYHANLI SALDIRISI

2013'te Türkiye'de yaklaşık 20 terörist saldırı meydana geldiği belirtilirken 11 Mayıs'ta Türkiye'nin yakın tarihindeki en ölümcül terörist saldırıyla karşılaştığı, Suriye sınırına yakın Hatay Reyhanlı'da iki bombalı aracın patlatılması nedeniyle 52 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı, "Türk yetkililer bombalamaların ardından Mihraç Ural'ın bulunduğuna güçlü biçimde inanıyorlar" denildi.

11 Şubat'ta ise Türkiye-Suriye sınırındaki Bab el Hava sınır geçişinde bombalı aracın patlatılması sonucu üçü Türk vatandaşı 13 kişinin öldüğü kaydedilen raporda, "Patlamada en az 28 kişi yaralandı... Suriye'deki çatışmada önemli bir Şam yanlısı milis figürü olan Hatay ilinden bir Alevi Türk Mihraç Ural büyük ölçüde bombalamalardan suçlu tutuluyor" ifadesi yer aldı.

Terörizmin sadece Türkiye ile ilgili unsurları hedef alması biçimindeki dar tanımın, ülkenin uluslararası terörizme karşı mücadelesini engellediği belirtilen raporda, "Terörizmin bu tanımı küresel terörist şebekelere karşı operasyonel ve yasal işbirliğine ayak bağı olabilir" denildi.

Raporda şu bilgiler yer aldı:

"2011 sonrasında Türk polisi bir el Kaide hücresine mensup 15 kişiyi Ankara'daki ABD Büyükelçiliği ve diğer bazı yerlere saldırı düzenleyecekleri gerekçesiyle tutukladı. ABD Büyükelçiliği yetkilileri bu dosyaya ilişkin herhangi bir ek bilgi vermediler. Ayrı şekilde Türk güvenlik güçleri ABD Büyükelçiliği'ne 1 Şubat'ta düzenlenen intihar saldırısına hızlı ve tam bir karşılık verse de ABD'li araştırmacılar suç mahallinden toplanan delillere sınırlı ulaşım elde etti. Suç prosedürünün gizliliği Türk polisinin araştırmalarında topladıkları bilgileri savcının dava açmasından önce paylaşmasını engelliyor.

-Kar amacı gütmeyen sektör terörizmle mücadelede finans kırılganlıkları açısından düzenli denetime tabi tutulmuyor ve kara para aklamada hükümet tarafından uygun yardım, rehberlik alınmıyor.

-Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün 70 bin kar amacı gütmeyen kuruluşu denetlemek için görevli sayısı az. Sınırlar arasında, komşu ülkelerdeki şiddet yanlısı aşırıların finanse edilmelerine yardımcı olmak üzere topluca para kaçakçılığının gerçekleşmesi ihtimali bulunuyor.

-Türkiye DHKP/C üyelerinin statüsüyle ilgili Avrupa ülkeleriyle işbirliğini artırdı.

-Türkiye Avrupa Kuzey Afrika ve Orta Doğu ülkeleriyle Suriye'ye gitmeyi planlayan potansiyel yabancı militanların ülke toprakları üzerinde seyahat etmelerini men etmek için de uğraş verse de yabancı militanlar için transit bir rota olmaya devam ediyor."

Kaynak: ANKA / Güncel