Haberler

"Ermeni Soykırımı Yalanı" Paneli

Bahadır Bumin Özarslan, tehcir sırasında ölen 60 bin Ermeni vatandaşının 52 binin hastalıktan, 8 binin ise aşiret saldırıları nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Araştırma Görevlisi Bahadır Bumin Özarslan, tehcir sırasında ölen 60 bin Ermeni vatandaşının 52 binin hastalıktan, 8 binin ise aşiret saldırıları nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Türk Hukuk Enstitüsü İzmir Şubesi tarafından düzenlenen "Ermeni Soykırımı Yalanı" konulu panel, İzmir Adliyesi Sosyal Tesisler konferans salonunda gerçekleştirdi.

Buradaki konuşmasına, 1948 tarihli Soykırım Sözleşmesi ve maddeleri hakkında ayrıntılı bilgi vererek başlayan Özarslan, bu sözleşmeye göre, bir ulusun, bir ırkın, bir etnik grubun veya dini grubun yok edilmesi kastıyla yapılan eylemlerin soykırımı oluşturduğunu aktardı.

Özarslan, 1. Dünya Savaşı sırasında, Osmanlı topraklarında yaşayan bazı Ermeni vatandaşların Rus ordusuna yardım edip, onların bir parçası haline geldiklerini söyledi. Onlara lojistik destek sağladıklarını anlatan Özarslan, köprü ve yol imhası gibi eylemlere de karıştıklarını, hatta yaptıklarını desteklemeyen kendi ırkdaşlarını öldürdüklerini söyledi.

Özarslan, bu olaylar üzerine tehcir kararı alındığını, bunun yok etme kastı taşıyan, örgütlü ve organize bir adım olmadığını vurguladı.

Özarslan, Enver Paşa'nın, Ermeni patriğine doğu cephesindeki bazı Ermeni faaliyetlerinden bahsederek, buna mani olmasını istediğini, bundan sonuç çıkmayınca da tehcir kararının yürürlüğe girdiğini ifade ederek, o tarihte Osmanlı Devleti içerisinde 1 milyon 400 bin küsur Ermeni yaşadığını aktardı.

Özarslan, şunları söyledi:

"Ermeni vatandaşların tümü değil, Gregoryan yani Ruslarla dindaş olan Ermeniler tehcire tabi tutulmuştur. Bunların içinde hasta, yaşlı, çocuk, yetim, öksüz, sakat ve özürlü olanlar tehcir dışında bırakılmıştır. Sonuç itibariyle 500 bin civarında Ermeni tehcire tabi olmuştur. Tehcir dışında kalanlara Osmanlı devleti, göçmen ödeneğiyle bakım sağlamıştır. Ayrıca, Osmanlı ordusundaki Ermeni subaylar, konsolosluk, sağlık çalışanları, banka memurları tehcire dahil olmamıştır. "

-"TEHCİR ESNASINDA YAYGIN VE SİSTEMATİK BİR SALDIRI YOKTUR"-

Özarslan, tehcir sırasında gerekli yaşam şartlarının sağlanamadığı iddiasına da değinerek, sevk sırasında gerekli tedbirlerin alındığını, Suriye-Irak topraklarında güvenli bir bölgeye sevk edilecek bu kişilere, gerekli hazırlıkları yapmaları için 7-15 günlük süreler verildiğini belirtti. Özarslan, "Onlar sınır dışı edilmemişlerdir. Kendi ülkesi içinde nakledilmiş, taşınmışlardır" dedi.

Bu kişilerin gayrimenkullerinin mühürlenip kayıt altına alındığını, gidiş güzergahında başlarına bir şey gelmeleri durumunda o bölgenin idareci ve halkının sorumlu tutulacağının bildirildiğini kaydeden Özarslan, bu kişilere çalışıp para kazanmaları için tarla verildiğini, dini eşyalarını yanlarında götürmelerine olanak tanındığını aktardı.

Özarslan "18 Aralık 1918 tarihinde çıkan kanunla tehcirden dolayı yerlerinden çıkan Ermeniler tekrar dönebilmişlerdir" diye konuştu.

Özarslan, şöyle devam etti:

"Talat Paşanın bir telgrafında yok etme emri verdiğinden bahsedilir ki bu telgrafın sahte olduğu ortaya çıkmıştır. Tehcir esnasında yaygın ve sistematik bir saldırı da yoktur. Bizim buna ilişkin tüm arşivlerimiz açıktır, bize ve başka milletlere ait arşiv belgelerini inceledik. Ancak Ermeniler kendi arşivlerini açmıyorlar.

Peki tehcir sırasında hiç kimse ölmedi mi? Elbette ölenler oldu. 60 bin civarında kişi öldü. Bunların 52 bini hastalıktan, 8 bini de güney doğu bölgesindeki aşiret saldırılarında öldü. "

Özarslan, bazı kişiler için 52 bin rakamının abartılı bulunabileceğini ifade ederek, "1. Dünya Savaşı sürerken hastalıktan 3 milyon kişi ölmüştür. Osmanlı ordusunda 400 bin asker kurşundan değil, hastalıktan hayatını yitirmiştir" dedi.

-"SOYKIRIM İDDİASI, BATILI HIRİSTİYAN BİLİNCİNİN KENDİNİ AKLAMA PROJESİ"-

Ermenilerin, Sevr Antlaşması müzakereleri sırasında savaşta, savaşın tarafı olduklarını kabul ettiklerini hatırlatan Özarslan, dolayısıyla çetecilik faaliyetlerinden ötürü öldürülenlerin soykırıma uğradığının iddia edilemeyeceğini söyledi.

Özarslan, zorunlu göç kavramının savaş hukukunda yeri bulunduğunu aktararak, ABD'nin 2. Dünya Savaşı'na dahil olmasının ardından Pearl Harbor baskınından sonra ABD vatandaşı olan tüm Japonları, savaş bitene kadar toplama kampında tuttuğunu anlattı.

Soykırım iddialarını gündeme taşıyanların diaspora denilen Ermenistan dışında yaşayan Ermeniler olduğunu vurgulayan Özarslan, "Bu batılı Hristiyan bilincinin kendini aklama projesidir" dedi.

Özarslan, "İki büyük dünya savaşı çıktı. İkisini de biz çıkarmadık, Failleri batılı Hristiyan topluluklardır. Batı, kendi cinayet ve katliamlarını üstünü ört pas etmek için bunları çıkarmıştır" diye konuştu.

- İZMİR

Kaynak: AA / Güncel

Güncel Haberler

Normalleşme süreci kısa sürdü! Bahçeli'den CHP lideri Özel'e zehir zemberek sözler

Normalleşme süreci kısa sürdü! Bahçeli'den CHP lideri Özel'e zehir zemberek sözler

Mehmet Şimşek: Çok uluslu şirketlere asgari kurumlar vergisi düzenlemesi kaçınılmaz

Mehmet Şimşek: Çok uluslu şirketlere asgari kurumlar vergisi düzenlemesi kaçınılmaz

Başımıza taş yağacak! Tavuğa tecavüz etti, o anları başka bir vatandaş kayda aldı

Başımıza taş yağacak! Tavuğa tecavüz etti, o anları başka bir vatandaş kayda aldı

TMSF, FETÖ firarisi Akın İpek'in tarihi yalısını 750 milyon liraya satışa çıkardı

TMSF, FETÖ firarisi Akın İpek'in tarihi yalısını 750 milyon liraya satışa çıkardı

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title