Egemen Bağış, Türkiye ile Almanya Arasında İmtiyazlı Ortaklık Önerdi
İhsan DÖRTKARDEŞ, (DHA) DEVLET Bakanı ve Avrupa Birliği Başmüzakerecisi Egemen Bağış, imtiyazlı otaklığın AB ile Türkiye arasında değil, ancak Almanya ile Türkiye arasında olabileceğini söyledi.
İhsan DÖRTKARDEŞ, (DHA)
DEVLET Bakanı ve Avrupa Birliği Başmüzakerecisi Egemen Bağış, imtiyazlı otaklığın AB ile Türkiye arasında değil, ancak Almanya ile Türkiye arasında olabileceğini söyledi.
Deutche Welle'nin sorularını yanıtlayan Bağış, Almanya'da ilk Türk kökenli bakan Aygül Özkan'ın yemin ederek Aşağı Saksonya Eyaleti'nde göreve başlamasının çok önemli bir gelişme olduğunu oraya Türk olduğu kadar başarılı olduğu için dinamik olduğu için, güçlü olduğu için ve sorunları çözebilecek birikime sahip olduğu için getirildiğini söyledi. Özkan ile soydaşı olarak kendisiyle gurur duyabileceğini anlatan Bağış, "Ama ben sonuçta başka bir ülkenin bakanıyım, o başka bir ülkenin bakanı. Kendisine başarılar diliyorum. İnşallah kendisi iyi bir rol model olur. İyi bir ilham kaynağı olur. ve Almanya'daki diğer gençlerimizin de entegrasyon sürecinde, onlar için çok önemli bir sembol haline gelir" dedi.
Egemen Bağış kısa süre önce Türkiye'yi ziyaret eden Almanya Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye'nin AB tam üyeliğine soğuk baktığı ve tutumunda değişiklik olup- olmadığına ilişkin soruya şu karşılığı verdi:
"İki gün kendisiyle vakit geçirme ve sohbet etme imkanımız oldu. ve kendisinin daha önce dile getirdiği ayrıcalıklı ortaklığın aslında Türk-Alman ikili ilişkileri için geçerli olacağı konusunda hemfikir olduk. çünkü ayrıcalıklı ortaklık ancak Türkiye ile Almanya arasında olabilir. üç milyon vatandaşınızın yaşadığı en çok ticaretiniz olduğu turist sayısının arttığı bir ülkeyle diğerlerinden farklı diğerlerinden ayrıcalıklı bir işbirliğiniz bir ortaklığınız söz konusu olabilir. Ama AB sürecinde olamayacağını o da zannediyorum idrak etti bu ziyaretinde. Tabi ki her müzakerenin ucu açıktır. Bugün Katolik evliliklerin bile ucu açık artık. O yüzden bu sürecin devamında karşılıklı çıkarlar gözeterek önemli noktalara gelinebileceğini hep beraber gördük."
Bağış, Kıbrıs sorunu konusunda geçen yılın sonuna kadar, 'Kıbrıs'ta bir şey olmazsa Türkiye'nin süreci bitecektir' sözünü çok duymasına karşılık, bugüne kadar bunun gerçekleşmediğini vurgularken, "AB üyesi ülkeler müzakereleri durdurma kararı alırlarsa bu onların bileceği bir iştir. Avrupa'nın hatta Amerika'nın bankaları iflas edip dökülürken Türkiye'nin tek bir bankası zarar dahi etmemiştir. Türkiye'nin özel sektörü, devleti ve ekonomik yapısı güçlüdür. Eğer bu konuda nazlanması gereken bir ülke olursa bu Türkiye olur" diye devam etti.
Devlet Bakanı Bağış, Türkiye'nin müzakerelerin fiilen ve teknik anlamda durması halinde Gümrük Birliği'ni gözden geçirmesi ya da ortak politika alanlarında değişikliğe gitmesinin söz konusu olup- olmayacağına ilişkin soru üzerine şöyle dedi:
"AB Komisyonu, Avrupa Parlamentosu'na Lizbon Antlaşması'nın gereği olarak Kuzey Kıbrıs ile doğrudan ticaretin başlamasına yönelik tüzüğün kabulüne ilişkin başvuruda bulundu. Avrupa Parlamentosu'nun alacağı bir kararla eğer KKTC, AB ülkeleriyle aynen Tayvan ile olduğu gibi doğrudan ticarete başlayabilirse ve izolasyonlar kalkarsa o zaman Türkiye'nin Ankara Protokolü'nü Güney Kıbrıs'a da uygulaması söz konusu olacak. Bu da sekiz faslın önündeki engeli otomatikman kaldıracak. Avrupa'da birtakım liderlerin söylemlerinde değişiklik görüyoruz. Sayın Merkel, Sayın Sarkozy artık ayrıcalıklı ortaklık lafını ağzına almıyorlar. O yüzden ben süreçten umutluyum. Türkiye'nin AB'ye getireceği katkı çok daha fazladır. Türkiye AB'ye yük olmaya değil yük almaya geliyor."
Başmüzakereci Bağış, AB'nin ekonomik olarak kendine yetebilmesinin çok gerçekçi olmadığını tek çaresinin genişlemek olduğunu, Avrupa'nın uzun vadede Türkiye'ye, Ukrayna'ya belki Rusya'ya da ihtiyaç duyacağını anlatırken, "Bir düşünün 800-900 milyonluk insanın yaşadığı bir alanda serbest ticaret ve dolaşımın olduğunu. İşte o zaman Avrupa gerçekten küresel bir güç haline gelebilir, başka güçlerle yarışabilir. Yoksa AB sadece sosyal bir kulüp olur. Bundan sonra üyeler kendi ekonomik çıkarları için daha sınırlı riskler alırlar başkaların ekonomik çıkarları için ise hiç risk almazlar. Yunanistan sürecinde yaşanan da aslında buydu. Tüm bu dayanışma sürecinin daha mantıklı bir platforma oturması insanlık beklentisinin doğal bir sonucu olacaktır" diye konuştu.
Avrupa'nın birtakım sorunları bulunduğunu, Euro, enerji, yaşlanan iş gücü gibi sorunların çözümünde Türkiye'nin kilit bir ülke olduğunu savunan Egemen Bağış'ın diğer sözleri şöyle:
"Türkiye'nin ortalama yaşı 28. Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70'i Türkiye'nin ya doğusunda ya kuzeyinde ya da güneyinde. Türkiye dünyanın 16'ıncı en büyük ekonomisi ve Avrupa'nın altıncı en büyük ekonomisi. Hem Medeniyetler İttifakı'na eş başkanlık yapan hem bölgede huzur için çok ciddi arabuluculuk yapan farklı ülkeleri bir çatı altında uzlaşmaya yönlendiren bir arabulucu bir ülke. Türkiye aynı zamanda İslam Konferansı Örgütü'nün genel sekreterliğini üstlenmiş bir ülke NATO'nun ikinci en büyük Avrupa'nın ise en büyük ve en güçlü ordusuna sahip. Bütün bu özellikleriyle değerlendirildiği zaman AB'nin Türkiye'ye olan ihtiyacı en az Türkiye'nin AB'ye olan ihtiyacı kadardır."
Anayasa değişikliğine de değinen Bağış, muhalefetin söze gelince reformcu olduğunu, eyleme, parlamentoda tartışmaya gelince istedikleri kadar destek göremediklerini belirtirken bu süreçte halka güvendiklerini anlattı.
Türkiye'de Ahmet Türk'e, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'na saldırıların şiddet yönelimini ortaya koyduğu gelişmelerden endişe duyup duymadığı sorulan Bağış, "Şiddetle kazanç sağlayanların gelir kapıları kapanır. Bundan rahatsız olan rantı kesilen grupların, bu süreci negatif etkilemek için sürece zarar vermek için birtakım çabaları olacaktır ama bütün bunlara da göğüs germek durumundayız" diye devam etti.
Bağış, Türkiye'de ifade özgürlüğü bulunduğunu ancak, suç işleyenlerin yargı önüne çıkarılmasının doğal olduğunu sözlerine ekledi.