Egemen Bağış: Biz Ne Kıbrıs İçin Ab'den Vazgeçeriz, Ne Ab İçin Kıbrıs'tan Vazgeçeriz

Pakistan'da meydana gelen sel felaketi ile ilgili Birleşmiş Milletler'de (BM) düzenlenen özel oturuma katılmak için New York'ta bulunan AB ile İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Pakistan'a yardım etmek için başta BM olmak üzere, uluslararası toplumun çabalarının sevindirici olduğunu söyledi. Bağış, Türkiye ile kültürel ve duygusal bağları bulunan Pakistan için, Türkiye'nin de elinden gelen insani yardımı sağladığını belirterek, "Bizi en çok mutlu eden tarafı da, yardımın devletten devlete olmasından çok, halktan halka yardım olarak yapılması" diye konuştu. Kıbrıs konusunda ise Bağış, "Biz ne Kıbrıs için AB'den vazgeçeriz, ne AB için Kıbrıs'tan vazgeçeriz" dedi.

BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada da, hem hükümetin hem de kamuoyunun Pakistan için başlattığı yardım kampanyaları ve dayanışma duygularını anlattığını belirten Bağış, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un, yardım için koyduğu hedefin uluslar arası toplum tarafından karşılanabilecek olmasının da sevindirici olduğunu dile getirdi. Bağış, "Bütün ülkeler, daha evvel yapmış oldukları açıklamaların üstünde bir açıklamada bulundular" diye konuştu.

Egemen Bağış, Türkiye'nin, 10 milyon dolar nakit, iki milyon dolar değerinde de ayni yardımla Pakistan'ın acısını sarmaya çalışan ülkeler içinde ön sıralarda yer aldığını belirtti. Bağış, BM'nin bir sonraki Pakistan toplantısının 19 ya da 26 Eylül günü New York'ta BM'de yapılacağını, ayrıca 14-15 Ekim'de AB Merkezinde Brüksel'de Pakistan'a yardım toplantısının düzenleneceğini sözlerine ekledi.

Egemen Bağış, New York'taki Türkevi'nde düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin değişik konulardaki sorularını da yanıtladı. Bağış, Kıbrıs konusuna ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin yapıcı rol oynamayı sürdürdüğünü belirterek; "Biliyorsunuz bütün Rum lobileri, Sayın Eroğlu'nun seçilmesinden sonra görüşmelerin duracağı izlenimini yaratmak için büyük bir kampanya başlatmışlardı. Ama Sayın Eroğlu, seçildiği gece, Sayın Talat'ın bıraktığı yerden devam edeceğini ilan etmesiyle bu oyunu bozdu. Kendisi Kıbrıs halkının kendisine gösterdiği güven çerçevesinde, Sayın Hristofyas ile görüşmeleri çok başarılı bir biçimde sürdürmektedir. Riskli konulara girilmiştir" diye konuştu.

Eroğlu'nun bu görüşmelerin yıl sonuna kadar bitebileceği umudunu taşıdığını açıkladığını da belirten Bağış, kaçak oynayan tarafın Rum tarafı olduğunu, Rum tarafının müzakereleri zamana yayma, geciktirme ve AB tam üyelik kozunu kullanarak Türkiye'yi engelleme çabası içerisine girdiğini söyledi. Bağış, "Biz ne Kıbrıs için AB'den vazgeçeriz, ne AB için Kıbrıs'tan vazgeçeriz. İki konuda da haklı olduğumuzu, hukuki temele dayalı haklarımız olduğunu her vesileyle vurguluyoruz ve Türkiye sabırla, azimle bu süreci sürdürecektir. Adada iki kesime siyasi eşitlik sağlayacak, iki tarafın da halklarının içine sindirebileceği kalıcı ve adil bir çözümü destekleme politikamızı aynı kararlılıkla sürdüreceğiz" diye konuştu.

AB'nin oybirliğiyle 26 Nisan 2004 tarihli Kuzey Kıbrıs'a uygulanan ambargoların kalkması kararı bulunduğunu da anımsatan Bağış, "Şu ana kadar AB'ye üye ülkelerden sadece bir tanesi o kararı uyguluyor. Sadece tek bir AB üyesinin KKTC ile direk ticareti var, sadece bir ülkenin vatandaşları Kuzey Kıbrıs'a rahatlıkla gidip gelebiliyor, o da Güney Kıbrıs. Güney Kıbrıslılar Kuzey Kıbrıs'la her türlü ticareti yaparken, gidiş gelişi yaparken, diğer 26 üye ülkenin aynı haklardan yararlanmasını bir şekilde engelliyor. Bu kendi başına bir çifte standarttır, haksızlıktır. Rumlar her zamanki şımarık tavırlarıyla bu çözüm önerilerimizi de reddediyorlar ve diğer AB üyesi ülkelerin de desteklemesini bir şekilde bloke ediyorlar ama biz kararlılıkla tutumumuzu sürdüreceğiz' diye konuştu.

Egemen Bağış, yurtdışında yaşayan Türklerin gerek genel seçimlerde, gerekse 12 Eylül'de yapılacak anayasa referandumunda, Türkiye'ye seyahat ediyor olmamaları dışında oy kullanamamaları ile ilgili bir soruya verdiği yanıtta da, "Türkiye'nin yurtdışında yaşayan milyonlarca vatandaşı var. Bu vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu Almanya'da yaşıyor. Almanya, konsolosluklarda kurulacak sandıklarda oy kullanılmasının yaratacağı siyasi kampanya döneminin, Almanya'nın iç huzuru açısından rahatsızlık yaratabileceği endişesiyle çok ciddi tepki koyuyor" dedi.

Türklerin, yurtdışında en yoğun yaşadığı ülke olan Almanya'nın, oyların mektup yoluyla kullanılmasını istediğini belirten Bağış, "3 milyon kişilik bir seçmen tabanının olduğu bir ülkede, ister istemez çok ciddi siyasi kampanyalar yapılacaktır. Almanya kendi içerisinde kutuplaşmalar olabileceği, iç huzura olumsuz etkileri olabileceği endişesini dile getiriyor. Oyların, ya mektup yoluyla, ya da internet yoluyla kullanılmasını salık veriyor" diye konuştu.

Almanya'nın önerilerinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na aykırı olduğunu belirten Bağış, "Bizim bugünkü anayasamız, bireyin kendi oyunu, kendi hür iradesi ile, tek başına kullanması gerektiğini ve sandığa kendi eliyle atması gerektiğini söylüyor. Orada bir çıkmazımız var. Diğer ülkelerde sandıkları kurup, en çok vatandaşımızın yaşadığı ülkede kuramama durumu da yine anayasaya aykırı. Bir eşitsizlik ortaya çıkaracaktır" dedi. Bağış, bu sorunu aşmak için Almanya ve öteki AB ülkeleri ile görüşmelerin sürdürüldüğünü, Yüksek Seçim Kurulu'nun da (YSK), yeni teknolojilerle nasıl bir çözüm bulunabileceğine ilişkin çalışmalar yaptığını belirtti.

Egemen Bağış, 12 Eylül'de yapılacak referandumda oylanacak anayasa değişikliği paketi ile ilgili soruya verdiği yanıtta da, değişiklik paketinin, Türkiye'nin Avrupa birliği (AB) standartlarında bir anayasaysa kavuşması için çok önemli olduğunu savundu. Bağış, "Bu paketin her bir maddesi, Türkiye'nin demokrasisinin, insan haklarının, evrensel standartlara ve AB mevzuatına uyumlu hale gelmesini sağlayacaktır' dedi.

Bütün vatandaşlardan, paketin içeriğini iyi incelemelerini isteyen Bağış, vatandaşlara kendi vicdanları çerçevesinde oy kullanmaları çağrısında bulunarak, "O paketi inceledikten sonra, paketin Türkiye'ye çok şey kazandıracağını göreceklerdir. Bu paketin mükemmel olmadığını ben de kabul edebilirim, eksiklikleri olduğunu ben de kabul edebilirim. Eğer muhalefet daha çok işbirliği yapsaydı, ya da işbirliği yapsaydı, daha iyi bir paket belki ortaya çıkabilirdi. Ama bizim kendi imkanlarımızla, Meclis'teki oy sayımızla yapabileceğimizin en iyisini yaptığımıza inanıyoruz" diye konuştu.

AK Parti'nin referanduma sunduğu anayasa değişikliği paketine 'hayır' demenin, Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmayacağını belirten Bağış, "sandıktan 'hayır' çıkmasının, Türkiye'nin imajına ciddi zararlar vereceğini, Türk halkının demokratikleşme ve özgürleşme yolunda iradesinin zayıf olduğu izlenimi vereceğini söyledi. Egemen Bağış pakete 'evet' demenin, istenile düzeye değilse bile, bugünkü bulunulan noktadan çok daha iyi bir noktaya taşıyacağını dile getirdi. Paketin ciddi bir halk desteği ile geçmesini beklediğini anlatan Bağış, "Dereyi görmeden paçayı sıvamanın bir anlamı yok, ama rahat bir çoğunlukla kabul edileceğine inanıyorum. Edilmemesi için bir sebep yok" diye konuştu.

Pakete 'hayır' oyu verme çağrısında bulunan muhalefet liderlerinin, konuşmalarında paketin içeriğinden bahsetmediklerini söyleyen Bağış, "Sanki çerezci dükkanı açacakmış gibi, kayısından, fındıktan, cevizden falan bahsediyorlar, künefeden bahsediyorlar, aşureden bahsediyorlar. Ama bir türlü paketin içeriğine giremiyorlar" diye konuştu.

Muhalefetin, "paketin iki maddesi hariç, hepsine biz de destek vereceğiz ama iki madde ile ilgili endişelerimiz var" yaklaşımında olduğunu savunan Devlet Bakanı Egemen Bağış, "Ama o iki madde ile ilgili olarak da Anayasa Mahkemesi zaten birtakım hassasiyetleri göze alarak değişikliklerde bulunmuş. Yani Türkiye Cumhuriyeti'nin iktidar partisine açılan bir kapatma davasında bile çok net tavırlar ortaya koymuş bir Anayasa Mahkemesi'nin bile kabullendiği bir paketi ve halka sunulmasında hiçbir sakınca görmediği bir paketi, muhalefet partileri, işte fındık, fıstık gibi çerezsel sebeplerle engellemeye çalışıyor. O da kendi başına bir trajikomik tablo ortaya koyuyor" dedi.

Bir soru üzerine, hem Türkiye'nin hem de öteki demokratik ülkelerin demokratik standartlarını yenilemeleri gerektiğini dile getiren Egemen Bağış, Türkiye'nin nereden gelip nereden gittiğinin iyi değerlendirilmesi durumunda, anayasa değişiklik paketinin çok önemli olduğunun görüleceğini söyledi.

Bağış, "Türkiye, 50 yıl evvel darbelerden sonra başbakanını asan bir ülke iken, 30 yıl evvel Kafka'nın, Dostoyevski'nin kitaplarını toplatıp yakan bir ülke iken, 10 yıl evvel en büyük ilin belediye başkanını, ders kitaplarındaki şiiri okuduğu için hapseden bir ülke iken, bugün Türkiye'de artı memurların toplu sözleşme hakkına kavuşabileceği, YAŞ (Yüksek Askeri Şura) kararlarının mahkemeye götürülebileceği, fişlemenin yasaklanacağı, Türkiye'nin Avrupa standartlarında bir demokrasi olmasını, bireysel özgürlükleri güçlendiren bir paketin, şu anda Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları tarafından değerlendiriliyor olması çok önemli bir gelişme" diye konuştu.

Haberler