Efsane Dağcı İlerleyen Yaşına Rağmen "Tırmanmaya" Devam Ediyor

Ahmet Caner Baysal - Hayattaki en yaşlı dağcı unvanını elinden bulunduran 77 yaşındaki Muzaffer Erol Gez'in yaşamı genç dağcılara örnek oluyor.

1952'de, ilk kez gördüğü Erciyes'e tırmanarak dağcılığa başlayan Gez, 20 gün önce Mersin'deki 3200 metre yüksekliğindeki Yıldız Dağı'na tırmanış gerçekleştirdi.

Bir dönem Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) astsubay olarak görev yapan Gez, dağcılığa merakını ve yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Aslen Malatyalı olduğunu ve Adana'da büyüdüğünü kaydeden Gez, "Daha gencecik bir astsubayken Kayseri'ye atanmıştım. Buraya geldiğimde Erciyes'i gördüm. Etrafımdakilere 'Bu dağa çıktınız mı-' diye sordum. 'Biz oraya bakmıyoruz bile' diye karşılık verdiler. Erciyes'i gördükten sonra içimde sıcaklık hissettim ve 'Ben bu dağa çıkacağım' dedim. 3 ay uğraştıktan sonra bir arkadaş buldum ve 1952'de hiç bilgimiz, malzememiz olmadan 4 arkadaşımla birlikte Erciyes'in zirvesine, hem de emekleyerek çıktık. Sonra dağ sevdası aldı başını gitti" dedi.

10 yıl TSK'da görev yaptıktan sonra istifa edip ayrıldığını belirten Gez, astsubayken dağlara çıkmaya devam ettiğini ve tümen komutanının emre itaatsizlikten kendisine oda hapis cezası verdiğini anlattı.

Ordudan ayrıldıktan sonra Mersin'de Ataş Rafinerisi'nde işe başladığını ve dağcılık faaliyetlerine devam ettiğini vurgulayan Gez şunları söyledi:

"Haftalık ve yıllık izinlerimin tamamını dağcılık faaliyetine ayırıyordum. Hatta evlendikten sonra eşime 'Ben kayayı senden çok seviyorum. Gelirsen sevinirim gelmezsen ben giderim, mani olmaya kalkma' dedim. Yani bu işi ne kadar sevdiğimi anlatmaya çalışmıştım. Yurt dışındaki dağcılık eğitimlerine de katıldım. Bir gün Avusturya'ya gitmem gerekiyordu ama yıllık iznim yoktu. İstirahat almam gerekiyordu. Gittim gözümden ameliyat oldum. Bir ay istirahat izni aldım. Böylece Avusturya'ya gittim."

77 yaşında olduğunu ve gücünün yettiği yere kadar dağlara tırmanmaya devam edeceğini dile getiren Gez, son olarak 20 gün önce Mersin'deki 3200 metre yüksekliğindeki Yıldız Dağı'na tırmandığını ifade etti.

Dağcılık ve Kayak Federasyonu'nun kurulmasına da öncülük ettiğini belirten Gez, "Dağcılık şimdi komplike bir şey. Bütün eğitimleri almanız gerekiyor. Biz geçmişte kendi kendimize öğrendik. Şimdi bunların hepsini gençlerimiz öğreniyorlar, soru soracakları insanlar var. Kulüpler çoğaldı. Bu işi yapmak şimdi daha kolay. Bir de ülkemiz dağcılık açısından çok güzel. Örneğin Hakkari bölgesi İsviçre Alplerini andırıyor. Ne yazik ki terör olayları nedeniyle bunu değerlendiremiyoruz" şeklinde konuştu.

-İlk kramponu at nalı-

59 yıldan bu yana dağcılık sporu ile uğraştığını ve 3 kez ölümle burun buruna geldiğini anlatan Erol Gez, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu işi yapıyorsanız riskini de göz önünde bulunduracaksınız. Fakat her şeyden önce iyi bir eğitim almanız gerekiyor. Sabırlı ve pratik düşüneceksiniz. Her dağcının başına tehlikeler mutlaka gelir. Tedbiri elden bırakmamak gerekiyor. Türkiye'de çıkmadığım zirve kalmadı. Ağrı Dağı'na çıkan ilk dağcılardan biriyim. Ağrı'ya 27 kez çıktım. 1983 yılında Ağrı Dağı'nın zirvesinde 3 gün 3 gece kaldık. Almanya'da, İtalya'da ve İsviçre Alplerine tırmandım. Nepal'de 2 kez ana kampa çıktım. 40 sene önce bugünkü imkanlarım olsa Everest'e çıkan ilk Türk dağcı ben olurdum. Bir de imkan meselesi var. Geçmişte, şimdiki malzemelerin hiçbirisi yok. Bakınız geçmişte biz krampon nedir bilmezdik. Kramponun altında çivili bir şey olması lazım. Çeşitli denemeler yaptık olmadı ve bir gün at nalı aldık. Uçlarına demir kaynattık ve bunu lamba fitili ile sardık ve at nalını krampon yaptık ilk kez."

- KAHRAMANMARAŞ

Yerel Haberler