Haberler

Din Öğretiminde Kalite Çalıştayları-1"

Başbakan Yardımcısı İşler: "Bilimin baş döndürücü şekilde, hızla ilerlediği günümüzde, mevcut eksiklikleri göz önüne alarak eğitimimizi yeniden yapılandırmamız gerektiği kanaatindeyim" "Eğitimden beklenen şey; yalnızca bireylere kariyer ve meslek sağlamak olmamalıdır.

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, "Bilimin baş döndürücü şekilde, hızla ilerlediği günümüzde, mevcut eksiklikleri göz önüne alarak eğitimimizi yeniden yapılandırmamız gerektiği kanaatindeyim" dedi.

İşler, Türkiye İmam Hatipliler Vakfı (TİMAV) ve Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin iş birliği ile Konya Dedeman Otel'de düzenlenen "Din Öğretiminde Kalite Çalıştayları-1" toplantısında, din ve eğitimin, en eski toplumsal kurumların başında geldiğini söyledi.

Bu durumun, tarihte ilk eğitim ve öğretim işlevinin dinsel kurumlarda verildiği hakikatiyle daha da doğrulandığını ifade eden İşler, insanlık tarihinin ilk medeniyetlerinde mabetlerin aynı zamanda bir okul işlevi gördüğünü anımsattı.

İşler, sonraki dönemlerde de Hristiyan ve İslam dünyasında kilise ve camilerin, aynı zamanda bir eğitim kurumu olarak asırlarca hizmet verdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Zira sosyal bir varlık olan insan, ilk dönemlerden itibaren dini ve ona bağlı olan olguları toplumda huzur, barış, toplumsal düzen ve uyumun sağlanmasının en önemli aracı olarak değerlendirmiştir. Din bilimcileri, din duygusunun fıtri olduğunu, dolayısıyla hem fert hem de toplum açısından zaruri bir ihtiyaç olduğu görüşünü savunmaktadır. Nitekim, tarihin hiçbir döneminde dinsiz bir toplumun olmadığı, bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkmış bir gerçektir."

Türkiye'nin yaklaşık yüzde 99'unun kendini Müslüman olarak gördüğünü, bu nedenle doğal olarak kendi dinini öğrenmek istediğini anlatan İşler, okullarda din öğretimi ve statüsünün, Cumhuriyet öncesi döneme kadar gitmekle birlikte, asıl bir sorun olarak ilk defa 1924 yılında çıkarılan Tevhidi Tedrisat Kanunu ile ele alındığını ve bir zemine oturtulmasının amaçlandığını aktardı.

"Halkımız ağır bedeller ödemek zorunda kalmıştır"

İşler, dönemin siyasi iradesinin teşekkül etmek istediği toplum farklı olduğundan, din eğitiminin hem ihmal edilen bir alan olduğunu, hem de verilen bilgilerin yanlış ve sathi olmanın ötesine geçemediğini vurgulayarak, şöyle devam etti:

"İslam hakkında yanlış ve eksik bilgilere dayalı, yorumlara sahip olan bu anlayış, ciddi sorunlar doğurmuş ve maalesef halkımız ağır bedeller ödemek zorunda kalmıştır. Bu süreçte dinin ve din eğitiminin toplumsal barış ve huzurun korunup geliştirilmesindeki fonksiyonlarının gözardı edilmesi nedeniyle ülkemiz, özellikle 50'li yıllardan başlayıp 2000'li yılların başına kadar son derece üzücü hadiselere tanıklık etmiştir. Oysa gerçek manada sahip olduğumuz medeniyet tasavvuru, barış ortamını oluşturma noktasında büyük bir köklü tarihsel ve kültürel birikime sahiptir."

"Türk toplumu için dinin farklı bir boyutu ve anlamı vardır. İslam dini adeta bu toplumun mayası olmuştur. Milli kültürümüzün de, kimliğimizin de temel taşı dindir. Öyle ki; kültürümüzden dini çıkarırsanız, geriye pek bir şey kalmaz" diyen İşler, bilim, edebiyat, sanat, tarih, örf ve ahlakın hep dinle iç içe olduğunu, İslam'ın değerleriyle yoğrulduğunu aktardı.

Türkiye'de ilahiyat önlisans, bazı eğitim fakülteleri bünyesinde açılan din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenliği bölümleri ile ilahiyat fakülteleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde bulunan ihtisas kurslarında genel ve örgün eğitim verilmeye çalışıldığını ifade eden İşler, buna karşın ilkokuldan başlayarak üniversiteye kadar devam eden eğitim sürecinde verilen din eğitiminin hala arzulanan seviyede olmadığını bildirdi.

"Din eğitiminde ciddi kalite sorunu olduğu aşikardır"

İşler, özellikle müfredatların birbirinden kopuk olması ve doğru kaynaklara erişimde yaşanan sıkıntılara dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Teknik sıkıntıların yanında din eğitiminde ciddi kalite sorunu olduğu aşikardır. Kalıcı olmayan ya da çağın gelişimine göre güncelleştiremediğimiz metotlarla, aksak topal devam eden bir süreç işlemektedir. Bilimin baş döndürücü şekilde, hızla ilerlediği günümüzde, mevcut eksiklikleri göz önüne alarak eğitimimizi yeniden yapılandırmamız gerektiği kanaatindeyim. Dünyanın gelişmiş pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de 'değer üretimi' sorunu ciddi bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır."

Toplumsal değişimin baş döndürücü hızla yaşandığı günümüzde, değerlerde görülen yozlaşmayı azaltacak en önemli çözüm yolunun sağlıklı din eğitiminden geçtiğine değinen İşler, "Eğitimden beklenen şey; yalnızca bireylere kariyer ve meslek sağlamak olmamalıdır. Bunların yanında, değerler eğitimi ve din eğitimine gereken önemin verilmesi; hedeflenen, erdemli toplumun inşasında son derece önem arz etmektedir" ifadelerini kullandı.

"İyi bir din eğitimi vermenin yolları aranmalıdır"

İşler, manevi eğitimden yoksun gençliğin öz değerlere sahip olmaması veya bunları içselleştirememesinin, topluma yabancı bireyler ortaya çıkardığını belirterek, şunları kaydetti:

"Fakültelerin ve programların müfredatları hazırlanırken, ders isimleri ve içerikleri istihdam alanlarının ihtiyaçları ve alan yeterliliklerine göre belirlenmelidir. İslam'ın temel kaynakları olan Kur'an'ı Kerim, Peygamberimizin sünneti ve bu kaynaklara dayalı geliştirilen İslam geleneğini özümsemiş, yaşadığı çağın ihtiyaçlarını dikkate alarak bilgi üreten, öz değerlerimize bağlı ilahiyatçılar yetiştirmek için temel ilahiyat eğitimine önem verilmelidir. Yeni yetişen nesillere hurafelerden arınmış, yanlışlardan uzak, iyi bir din eğitimi vermenin yolları aranmalıdır. Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi müfredatlarında tekrardan kaçınılmalıdır. Dini ve ahlaki konularla örtüşmeyen bilgilerin yer aldığı müfredatlarda gereken düzenleme yapılmalıdır. İslam'ın iyi öğrenilememesinden ya da öğretilememesinden dolayı kendi bünyesinde veya dinin mensupları arasında bazı yanlış anlayışlar ortaya çıkmaktadır. Hatta bu kişiler arasında bilgisizlikten dolayı bazı fikri çatışmalar olmaktadır. Bunun sonucunda üzülerek görmekteyiz ki; eğitim eksikliğinden ya da yanlış eğitimden dolayı bugün Türkiye'de her ikisinden de dine zarar gelen iki grup insan bulunmaktadır."

Çalıştaya, Konya Valisi Muammer Erol, TİMAV Genel Başkanı Ecevit Öksüz, AK Parti Konya Milletvekili Cem Zorlu ile Türkiye'deki 70 ilahiyat fakültesinden temsilciler katıldı. - Konya

Kaynak: AA / Yerel

Emrullah İşler Türkiye Yerel Haberler

Bakmadan Geçme

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title