Haberler

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (3)

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, İsrail'deki ezan yasağı tasarısına ilişkin, "Kudüs'ün, Harem-i Şerif'in kutsiyeti dikkate alındığında, burada yüzlerce yıldır okunan ezanın susturulması asla kabul edilemez. Bu çok yanlış bir adım olur.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, İsrail'deki ezan yasağı tasarısına ilişkin, " Kudüs'ün, Harem-i Şerif'in kutsiyeti dikkate alındığında, burada yüzlerce yıldır okunan ezanın susturulması asla kabul edilemez. Bu çok yanlış bir adım olur. Umarız İsrail hükümeti bu konuda gerekli adımları atar. Bu hatadan bir an önce dönerler. Biz de bu konuyu çok yakından takip etmeye devam edeceğiz." dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Türkiye Avrupa Birliği (AB) ilişkilerine yönelik çalışmaların devam ettiğine değinen Kalın, Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik'in Varşova'da çeşitli temaslarda bulunduğunu bildirdi.

Kalın, AB'den temel beklentilerinin vize muafiyeti konusundaki adımların atılması, Suriyeli mültecilerle ilgili verilen vaatlerin yerine getirilmesi, fasılların açılmasının önündeki engellerin kaldırılması ve Türkiye-AB ilişkilerini yeni bir rotaya oturtacak stratejik bakış açısının geliştirilmesi olduğunu aktardı.

AB ülkelerindeki yükselen sağcılık, popülizm, yaklaşan seçimler, mülteci krizi ve benzeri gerekçelerle Türkiye'nin AB üyeliğinin sürekli ötelenmesinin, zaman zaman Türkiye'nin suçlanmasının kabul edilemeyeceğini vurgulayan Kalın, bu başlıklarda kimin iki üç adım geride bulunduğunun ve kimin adım atması gerektiğinin ortada olduğunu belirtti.

Kalın, beklentilerinin bu konuda daha yoğun istişareler çerçevesinde adımların atılması olduğuna dikkati çekerek, "Zaten Schengen sistemi içerisine dahil edilmek Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çok çok gecikmiş bir hakkıdır. Bu konuda AB'nin hala bir direnç içinde olması elbette kabul edilemez." dedi.

Terörle mücadele konusunda da AB'nin, Türkiye'nin daha güçlü, açık, net şekilde yanında durmasını beklediklerini dile getiren Kalın, Türkiye'nin güvenliğinin aynı zamanda bölgenin, Avrupa'nın, Balkanların güvenliği olduğunu bildirdi.

İsrail ile normalleşme sürecinin devam ettiğini anımsatan Kalın, bu çerçevede Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın İsrail'e bir ziyarette bulunduğunu, karşılıklı ziyaretlerin bundan sonra da devam etmesinin beklendiğini aktardı.

Kalın, iki devletli çözüm temelinde, İsrail-Filistin ihtilafının adil ve kalıcı şekilde çözüme kavuşturulması yaklaşımı içinde olduklarına işaret etti.

İki devletli çözümün, Filistin halkının da hak ettiği bağımsız, sürdürülebilir, egemen bir devlete kavuşması anlamına geldiğini anlatan Kalın, şöyle devam etti:

"Bu çerçevede de İsrail hükümetinin geçtiğimiz haftalarda artırdığı yasa dışı yerleşimlerle ilgili politikalarını kabul etmediğimizi, bunlardan vazgeçmeleri gerektiğini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Başından beri yıllardır illegal, yasa dışı yerleşimler, barış sürecini dinamitleyen en önemli engel olmuştur. Bunu Amerika'sından İsrail'ine, Avrupa'sından Asya'sına herkes kabul etmekte, herkesin üzerinde mutabık olduğu bir konudur."

"Bu konuyu çok yakından takip etmeye devam edeceğiz"

Kudüs ve Harem-i Şerif'in mevcut statüsünü tehlikeye sokacak adımlardan sarfınazar edilmesinin de önemli bir konu olduğuna vurgu yapan Kalın, Müslümanlar için Harem-i Şerif'in kutsal olduğunu, bu konuda atılacak yanlış adımların oradaki gerginliği artıracağının, İslam dünyasında infiale yola açacağının altını çizdi.

İsrail'deki ezan yasağına ilişkin tasarıya da değinen Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyu İsrail Cumhurbaşkanıyla yaptığı telefon görüşmesinde gündeme getirmişti. Biz bu çağrımızı buradan yenilemek istiyoruz. Kudüs'ün, Harem-i Şerif'in kutsiyeti dikkate alındığında, burada yüzlerce yıldır okunan ezanın susturulması asla kabul edilemez. Bu çok yanlış bir adım olur. Umarız İsrail hükümeti bu konuda gerekli adımları atar. Bu hatadan bir an önce dönerler. Biz de bu konuyu çok yakından takip etmeye devam edeceğiz." ifadesini kullandı.

"Trump yönetimiyle görüşmeye devam ediyoruz"

Rakka operasyonuna yönelik Amerika Birleşik Devletleri ile Türkiye'nin birlikte bir planlama sürecinin olup olmadığına ilişkin soruya Kalın, şöyle yanıt verdi:

"Rakka operasyonuyla ilgili Başkan Trump'ın kendi birimlerine verdiği bir talimat var, DEAŞ ile mücadelede yeni bir yol haritası hazırlanması. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Bizim son iki haftada yürüttüğümüz yoğun diplomasinin en önemli amaçlarından bir tanesi de bu istişareleri yoğun şekilde yapmak ve ortaya doğru bir plan çıksın ve biz bu mücadeleyi doğru aktörlerle ve yöntemlerle verelim. Rakka'ya operasyon DEAŞ'a karşı mücadele konusunda bizim önerdiğimiz bir alternatif var. Biz bunu yapabiliriz, bunu yapabilecek imkanımız, gücümüz var. Bu yönde de çalışmalarımız devam edecek."

Amerika Genelkurmay Başkanının ziyareti hatırlatılarak, Mümbiç'ten PYD unsurlarının çıkarılması konusunun ele alınıp alınmadığı sorusu üzerine Kalın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Mümbiç konusunu, Obama yönetimi döneminde de biz gündeme getirdik. Bize her seferinde söylenen 'sayı çok azaldı, kalmadı, yoklar, döndüler, gittiler' şeklindeydi. Ama biz hep şunu söyledik, biz kendi istihbarat kaynaklarımız tarafından teyit edilmedikçe bu verileri dikkate almayacağız. Bizim elimizdeki verilere göre hala orada birtakım PYD/YPG unsurlarının farklı bir isim, SDF yada SDG dedikleri kılıf altında hala var olmaya devam ettiği. Bu konuyu da Trump yönetimiyle görüşüyoruz, görüşmeye devam ediyoruz. Çünkü Suriye'de toprak bütünlüğünün sağlanması hem de birtakım etnik çatışmalarının önüne geçilmesi için bu adımların çok büyük hassasiyetle atılması gerekiyor."

Son dönemde Amerikan basınında da bununla ilgili önemli yazıların, PYD'nin orada işlediği muhtemel savaş suçlarıyla ilgili çok detaylı raporlar yayımlandığını ifade eden Kalın, bu terör örgütünü DEAŞ'la mücadele stratejisi bağlamında allayıp pullayıp aklamaya çalışanların, bu raporları okudukları zaman durumun vehametini anlayacaklarını belirtti.

Kalın, Suriye'de DEAŞ ile mücadele bağlamında bütün hususları masada tutmaya devam edeceklerinin altını çizdi.

Türkiye İran arasındaki duruma ilişkin bir soruya karşılık Kalın, şöyle dedi:

"İran bizim önemli bir komşumuz, uzun bir sınırımız var. Hem ikili ilişkilerimizde hem bölgesel sorunların çözülmesinde biz İran ile hep diyalogdan yana olduk. Fakat bu zaman zaman İran yönetiminin belli bölgelerdeki doğal sınırlarını aşan nüfuz elde etme çabalarını görmezden gelmemiz anlamına da gelmiyor. Biz bunu Suriye, Irak sahasında yaşadık, yaşamaya da devam ediyoruz. Orada 'rejimin davetiyle gittik' gibi bir argümanın bizim açımızdan hiç bir geçerliliği yok. Çünkü biz o rejimi zaten tanımıyoruz. Baktığınız zaman dünyada bu rejimi tanıyan kaç ülke var acaba, ona bakmak lazım. Hangi rejimle iş tutarak İran oraya girip bunun meşru bir adım olduğunu iddia ediyor. Öncelikle bunu kendilerinin bunun muhasebesini yapması gerekir. 600 binden fazla insanın katili olan bir rejimle iş tutarak bunun uluslararası ilişkiler açısından meşru bir tutum olduğunu düşünüyorlarsa bu herhalde artık İranlıların karar vermesi gereken bir konudur."

"Türkiye'ye dönük bizim hiç de dikkate almadığımız eleştiriler geliyor"

Kalın, zaman zaman Türkiye'ye İran tarafından gelen milletvekillerinin, siyasilerin, bürokratların, bakanların yaptığı açıklamaları da takip ettiklerini vurgulayarak, "Biz çatışmadan herhangi bir eskalasyondan, çatışmanın tırmandırılmasından yana değiliz. Ama Türkiye'nin özellikle Suriye ve Irak sahasında terörle mücadeledeki pozisyonu ortadadır. Türkiye'yi eleştirmek yerine bu tür ülkeler İran da dahil olmak üzere Türkiye'nin özellikle DEAŞ ile konusunda ortaya koyduğu çabayı ve fedakarlığı görüp takdir etmeliler." ifadesini kullandı.

Kalın, DEAŞ ile mücadelede herkesin konuştuğunu ama bir çok ülkenin "DEAŞ ile mücadele" kılıfı altında bölgeyi dizayn etmeye, vekalet savaşları yapmaya, alan elde etmeye çalıştığına işaret etti.

Türkiye'nin DEAŞ ile mücadele konusunda ortaya koyduğu çabanın, verilen kayıpların ortada olduğuna dikkati çeken Kalın, şunları kaydetti:

"1,5 sene önce Kobani meselesi gündeme geldiğinde bütün dünya 'Kobani' dedi, herkese oranın ismini de öğrettiler. Niye yaptılar bunu? Çok açık şekilde planın parçası olarak yaptılar. Bugün hangisi konuşuyor onu? Türkiye bugün DEAŞ ile en ön safta çarpışan bir ülke, şehitlerimiz var. Orada ciddi bir mücadele içerisindeyiz. Bunu takdir etmek yerine zaman zaman Doğu'daki, Batı'daki ülkelerden Türkiye'ye dönük bizim hiç de dikkate almadığımız eleştiriler geliyor. Burada devlet adına eğer konuşuyorsanız verilerle konuşacaksınız, ciddiyetle bu konulara eğilmeniz gerekir. Biz bölgenin, Suriye halkının geleceği, kendi ulusal güvenliğimiz için ciddi bir mücadele veriyoruz. Ulusal güvenliğimizi tehdit eden bir unsur varsa ister Halep'te, ister El Bab'da, ister Rakka'da, ister Telafer'de, Sincar'da olsun Türkiye bunun gereğini her zaman yapar. Bunun için de bir başka ülkeden izin almak durumunda değildir."

(Sürecek)

Kaynak: AA / Güncel

İsrail Suriye Kudüs İran Politika Güncel Haberler

Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

Eurovision'da LGBT+ propagandası! Nemo'ya birinciliği tüylü ceketi ve saten eteği getirdi

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

Özhaseki'nin Hatay'da vatandaşları kentsel dönüşüme ikna etmeye çalıştığı programın görüntüleri ortaya çıktı

Eurovision'da LGBT propagandası yaparak birinci olan Nemo: Kupayı kırdım

Eurovision'da LGBT propagandası yaparak birinci olan Nemo: Kupayı kırdım

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet geçirdi

Restoranda suyun fiyatını gören yaşlı adam cinnet geçirdi

title