Haberler

"Bizim Gibi Ülke Az Var"

Güncelleme:

GlobalCV 'nin Organize Ettiği Panelde Konuşan Merkez Bankası Başkan Yardımcısı'ndan Samimi İtiraflar

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı İbrahim Turhan, Türkiye'nin enflasyon konusunda dünyada istisna bir ülke olduğunu belirterek, ''Bizim gibi 20 yıllık bir dönem boyunca yüksek kronik enflasyonla yaşamış çok az ülke vardır'' dedi.

Marmara Çalışanlar Federasyonunun, GlobalCV ile Four Seasons Otel'de ortaklaşa düzenlediği İnsan Kaynakları Paneli'nde konuşan Turhan, Merkez Bankasının temel amacının, fiyat istikrarını sağlamak ve kalıcı kılmak olduğunu söyledi. Turhan, fiyat istikrarının hiçbir zaman büyüme ve istihdamı destekleme ile çelişmemesi gerektiğini, çünkü onu bütünleyen bir husus olduğunu belirtti.

Türkiye'nin 30 yıllık dönemine bakıldığında yüzde 5 civarında büyüme sağladığını söyleyen Turhan, ''Bu dönemde yaklaşık nüfus artış hızı yüzde 2,8 gibi düşünürsek demek ki biz kişi başına milli gelirimizi artırmaya muvaffak olmuşuz'' diye konuştu.

Bu büyümenin özellikle 1980'li yılların başında bir süre istikrarlı olarak sürdükten sonra 1980'li yılların sonundan 2000'li yılların başına kadar çok dalgalı bir seyir izlediğini anlatan Turhan, ''Enflasyon konusunda Türkiye, dünyada istisna olan bir ülke. Bizim gibi 20 yıllık bir dönem boyunca yüksek kronik enflasyonla yaşamış çok az ülke vardır. Bu büyüme ve daralma dönemleri ekonomiye çok büyük zarar vermiştir'' dedi.

Türkiye'nin 2003 yılına kadar ortalama büyüme hızının yüzde 3 olduğunu ifade eden Turhan, ''Nüfusun yüzde 2,5 arttığı bir ülkede sadece yüzde 3 büyüyebilmişiz. 2003'ten sonra yüzde 5'in biraz üstünde büyümüşüz. 2008-2009 yılındaki derin krize rağmen ortalama büyüme trendimiz bozulmamış. Çünkü uzun bir süre kalıcı bir şekilde nispeten yüksek büyümeyi başarmışız. Bu büyümeyi başarmamızın altında yatan en önemli etken enflasyondaki değişim'' diye konuştu.

-''ENFLASYONDA İSTEDİĞİMİZ SEVİYEYE GELEMEDİK''-

1990'lı yılların Türkiye için kayıp bir dönem olduğunu belirten Turhan, dönem başı ve sonundaki milli gelirin 2 bin dolar civarında olduğunu, bunun önemli nedeninin enflasyon olduğunu söyledi. Enflasyonda hala istenilen seviyeye gelinemediğini belirten Turhan, şunları kaydetti:

''Ancak son dönemde bu konuda çok önemli gelişmeler oldu. 2008'den itibaren enflasyon hedeflerle uyumlu diyebileceğimiz bir noktaya geldi. Önümüzdeki dönem için bizim beklentimiz enflasyonun orta vadeli hedeflerimizle uyumlu olmasıdır. Özellikle de enflasyonun içinde temel enflasyon göstergelerinin fiyat istikrarı diye isimlendirilecek düzeylerde gerçekleşmesi. Tarım sektörünün ekonomi içindeki payı azalıyor, bu normal bir şey. Çünkü Türkiye gelişiyor. Ancak sanayi sektörünün payının azalması çok normal bir şey değil. Demek ki bu alanda bir şeyler yapmamız gerekiyor. Sanayi yatırımı, hizmet sektöründeki yatırıma göre istikrarı çok daha zordur. Sanayi yatırımı 20-30 yıllık bir öngörülebilirliği gerektirir. Bu oranı artırmak için bizim biraz daha fazla, özellikle sanayi sektöründeki verimliliğe odaklanmamız gerektirdiğini ortaya çıkarıyor.''

İstihdamın sektörel kompozisyonuna bakıldığında ise tarım sektörünün verimsizliğinin görüldüğünü söyleyen Turhan, tarım sektörünün toplam üretimdeki payının yüzde 9'a düştüğünü, ancak istihdamdaki payının hala yüzde 25 olduğunu belirtti.

Bunun bir taraftan belirsizliğe işaret ettiğini, diğer taraftan da bir fırsatı gösterdiğini ifade eden Turhan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu, Türkiye'nin değişim trendlerinin, tarım sektöründen diğer sektörlere kaydırılabilecek iş gücüyle ne kadar büyük bir büyüme potansiyeli barındırdığını gösteriyor. Genellikle çok büyük ölçekli işletmelerin payı azalıyor. Önümüzdeki dönemde de toplam istihdam içindeki payı azalmaya devam edecek. Nüfusumuzun bir kısmını, tam üretime kazandıramadığımız ücretsiz aile işçileri oluşturuyor. Bunlar bir miktar daha azalmaya devam edecek. Ücretli çalışan kesim sayısı ise artacak. Bu yerel yapıyı görebilmek hem toplumsal değişimi planlayabilmek açısından hem de özellikle iş gücü alanında, meslek seçiminde, eğitimde ve bu alanda yapılacak yatırımlar konusunda önemli bir yol gösterici olmalıdır.''

-KAYIT DIŞI İSTİHDAM-

Türkiye'deki bir sorunun da kayıt dışı istihdam olduğunu anlatan Turhan, ''Belirsizliğin, istihdam üzerindeki yüklerin ve enflasyonun azalması, ekonominin giderek daha girişken ve piyasa mantığıyla hareket eden bir noktaya gelmesi, kayıt dışılığı da bir miktar azaltmış. Ancak hala yüksek bir kayıt dışı istihdam durumumuz var. Bu da ekonomimiz açısından bir risk unsuru'' dedi.

Dış ticaretin bir ülkenin refahı ve istihdam açısından çok büyük önem taşıdığını ifade eden Turhan, ''İstihdam söz konusu olduğu zaman, geçmişte bizim ihracatımız içinde dayanıksız tüketim malları ağırlıktaydı. Son dönemde fiyat ve finansal istikrarın sağlanmasıyla birlikte motorlu araçlar, demir çelik, kimya, petrol ürünleri, elektrikli cihazlar, modernleşme ürünleri, makine ve aksamları gibi daha katma değeri yüksek, teknoloji yoğun, sektörlerimiz ön plana çıkmaya başladı. Bu Türkiye ekonomisindeki çok önemli bir yapısal değişimin başlandığının göstergesi. Bu da önümüzdeki dönem için istihdam politikalarında hangi noktaya odaklanmamız gerektiğini ortaya koyan bir değerdir''değerlendirmesinde bulundu.

-TÜRKİYE'DE İŞSİZLİK-

Küresel krizde işsizlik rakamlarının bütün dünyada arttığını ifade eden Turhan, en büyük işsiliğin ABD'de görüldüğünü belirtti. Bu dönemde ihracatın olumsuz etkinlenmesi nedeniyle Türkiye'de de işsizliğin arttığını bildiren Turhan, ''Türkiye'de işsizlik 14,8'e kadar çıktıktan sonra hemen hemen kriz önceki seviyelere doğru bir iniş sürecine geçildi. Gelişmiş ülkelerde Avrupa Birliği ve ABD'de bunu görmüyoruz. ABD'de bu kadar uzun süreli bir işsizlik tarihinde görülmemiş. Türkiye'de ise toparlanmanın çabuk olduğunu görüyoruz. Bu da bizim ekonomimizdeki birtakım verimlilik ve büyüme avantajlarından nüfus yapısından kaynaklanan iç talepteki güçlü seyirden kaynaklanıyor'' diye konuştu.

İstanbul Vali Yardımcısı Ali Kazgan, bilgi çağında, fiziki sermaye ve doğal kaynakların öneminin gittikçe azaldığını, bu kaynakların yerini bilgi ve beşeri sermayenin aldığını kaydetti.

Bilgi toplumunun bilgiyi kullanabilen ve üretebilen nitelikli bir nüfusa sahip olması gerektiğini anlatan Kazgan, ''Günümüzde giderek keskinleşen küresel rekabetin gerektirdiği yarışta, ülkemizin rekabet gücünü artırmamız gerekmektedir. Halbuki Dünya Ekonomik Forumu'nun 2009 yılı verilerine göre, Türkiye 133 ülke içerisinde rekabetçilik endeksi değerine göre yapılan değerlendirmede 61. sıradadır'' dedi.

Marmara Çalışanlar Federasyonu Genel Başkanı Ramazan Yüksel de federasyon olarak, ülkenin geleceğini imar etmeyi hedefleyen çalışanlarla, işverenlerle, kamu, yerel ve özel sektör yöneticileriyle farklı açılımlar sağlamaya çalıştıklarını ifade etti.

''İstihdam politikalarının iş dünyasına yansımaları'' ve ''Türkiye'de insan kaynakları profili ve etik değerler'' konularının işlendiği panel, bugün sona erecek.

AA

Kaynak: AA / Ekonomi

Ekonomi Haberler

İsrail vahşetinin durması artık an meselesi! Blinken, uçağa biner binmez Bakan Fidan'ı aradı

İsrail vahşetinin durması artık an meselesi! Blinken, uçağa biner binmez Bakan Fidan'ı aradı

Zorunlu askerlik devam edecek mi? Bakan Güler, tartışmalara noktayı koydu

Zorunlu askerlik devam edecek mi? Bakan Güler, tartışmalara noktayı koydu

Tansu Çiller'in eşi Özer Çiller hayatını kaybetti

Tansu Çiller'in eşi Özer Çiller hayatını kaybetti

Beklenen açıklama geldi! Jose Mourinho resmen Fenerbahçe'de

Beklenen açıklama geldi! Jose Mourinho resmen Fenerbahçe'de

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title