Haberler

BDP'lilerin Vetosu Türkiye'yi Karıştırdı

Güncelleme:

Başta İstanbul olmak üzere bir çok ilde gösteriler devam ediyor.

BDP eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, YSK kararları ve KCK/TM davasını değerlerirken, "Son günlerde karşılaştığımız uygulumalarda gösteriyor ki, çok bilinç bir konseple karşı karşıyayız. Birileri Türkiye'yi adım adım savaşa sürüklemek istiyor. Bunun planları hesapları kitapları net nerede yapıldı, kimler yaptı, bunu somut olarak bugün bilmiyoruz ama bu hesapların yapıldığından hiçbir şüphe duymuyoruz" dedi. Demirtaş, bölgedeki tüm parti adaylarına çağrıda bulunarak, istifa etmelerini ve seçimlere katılmamalarını istedi.

Diyarbakır aralarında BDP'li belediye başkanlarının da bulunduğu 104'ü tutuklu, 152 sanığın yargılandığı PKK'nın gizli sivil yapılanması Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) davasında bugün Diyarbakır'da yapılan duruşmayı BDP'nin bağımsız milletvekili adayı olmak için istifa eden eski Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, veto edilen isimler arasında bulunan yardımcısı Gültan Kışanak da izledi.

BİRİLERİ TÜRKİYE'Yİ SAVAŞA SÜRÜKLEMEK İSTİYOR

Duruşmaya katılmadan önce gazetecilere dava ve YSK kararıyla ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Demirtaş, KCK/TM davasında arkadaşlarının 2 yılı aşkın süredir tutuklu bulunduğuna dikkat çekerek, şöyle dedi:

"Kürt siyasetçilerimizin her alanda karşılaştığımız hukuksuzluklar, her alanda karşılaştığımız adaletsizlikler, mahkemelerde de yargı aşamasında da devam adiyor. Siyasette, bürokraside, meydanlarda, sokaklarda, alanlarda, okullarda,hastanelerde karşılaştığımız adaletsizliklerden en acılarından biri burada mahkamede de devam ediyor. Kürt siyasetciler kendi ana dililerinde savunma izni verilmediği için tutuklu halleri devam ediyor. Buda yetmezmiş gibi şimdi yüzlerce arkadaşımızın yagıladığı dosyayı mahkeme kendi kafasından parçalara ayırmış durumda, hergün 5-6 kişiyi geterip, 5-6 kişiyi yargılaması yapılacak. Dolasıyla aylara, yıllara yayılmış hale geldi. Mahkeme bu haliyle zaten adil olmadığı zaten siyasi olduğu çok açık net bir şekilde ortadadır. Bu davayı anlamsız hale getrmiştir. Bu mahkeme binası artık boş bir iş yapıyor. Burada yagılama falan yapılmıyor. Burada infaz yapılıyor. Şu mahkeme binasının tabelasını kaldırıp cezaevi tabelasının konulması lazım. Burası bir infaz haneye dönüşmüştür. Hiç kimse bize adaleten eşilikten hukuktan falan bahsetemesin bahsedemez. Son günlerde karşılaştığımız uygulumalarda gösteriyor ki, çok bilinç bir konseple karşı karşıyayız. Birileri Türkiye'yi adım adım savaşa sürüklemek istiyor. Bunun planları hesapları kitapları net nerede yapıldı, kimler yaptı, bunu somut olarak bugün bilmiyoruz ama bu hesapların yapıldığından hiçbir şüphe duymuyoruz. Birileri ve öyle derinde de değil, derin devlete falan değil. Birileri Ankara'da yurtdışı bağlantıları ile birlikte Türkiye'yi adım adım yeniden bir savaşa sürüklemenin hesapları yapılıyor"

AK PARTİ OLUP BİTENİN TEK SİYASİ SORUMLUSUDUR

Demirtaş, Türkiye toplumuna, Türkiye'de vicdanı olan, barıştan yana olan ve 'ben bu ülkede kan ve gözlaşı istemiyorum' diyen herkese seslendiğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çok büyük bir oyun oynalıyor. Çok büyük bir tezgah var. Bu tezgah barışa karşı kurulmuş bir komplodur. Herkes buna karşı mutlaka tepkisini ortaya koymaylıdır. Sesini yükseltmelidir. Burada ki yargılama bu tezgahın parçalarından biridir. Yıllardır Kürt siysetçileri savunma yapmalarına dahi izin verilmedi. Tutukluluk hallerinin sürmesi için hiçbir gerekçesi olamaz. Bize hukuk böyle demiyor. Ya da işliyorsa Türkiye'nin hukuku ise demek ki Türkiye'de Kürtlere yönelik bir hukuk yoktur. Türkiye'de Kürtleri kapsayan bir hukuk yoktur. Kürtleri dışlayan bir hukuktur. Şimdi şu saaten sonra bütün olup bitene bir baktığımızda, gerçektente serin kanlı bir değerlendirme yaptığımızda şunu gjörüyoruz ki, AKP hükümeti bütün bu olup bitenlerin tek siyasi sorumlusudur. Demokrasiden dem vurup 9 yıldır sadece koltuklarını güçlendiren, koltukların altına sünger doldurup kendi rahatlıkların düşünen bir siyasin iktidar bütün bu olup bitenlerin baş sorumlusu ve aktörüdür. Darbelerle hesaplaşıyoruz diye diye en büyük darbeci haline gelmişlerdir. Hukukta siyasi alanda ve brokrasinde ve yerel yönetimlerde türkiye tarihinin en büyük darbelerini AKP bize yapmıştır. Bunun böyle bilinmesi lazım"

BU ESARETE SON VERSİNLER

KCK/TM davasından bir şey beklemediklerini söyleyen Demirtaş, şöyle konuştu:

"Ortada bir mahkeme ve yargılama yok. Esir alma durumu var. Esir muamelesi yapılıyor artık. Bu esaretin bitmesini istiyoruz artık. Öyle tahliye falan değil. Bu esarete son versinler. Bu saygısızlığı, bu ciddiyetsizliğe artık bir son versinler. Böyle bir ciddiyetsizlik olamaz. Biz burada mahkeme izlemeye falan gelmedik. Duruşma olsa bir yargılama olsa izlerdik ama burada izlenilecek bir mahkeme yok. Zaten mahkeme binasında yok. Hukuk falanda işlemiyor. Buruda vatandaşı düşman olarak gören, duruşma muhabbeti yapan bir kamu yönetimi anlayışı var. Hakimiyle birçok savcısıyla kamu görevlisiyle burada sadece potansiyel düşmandır. Bu düşmana karşı mücadele etmek anlayışla burada devlet yönetmeye çalışıyor birileri. Biz bu utanmazlık ve aymazlık son bulsun istiyoruz. Talebimiz beklentimiz budur"

DEMİRTAŞ: BÖLGEDEKİ TÜM ADAYLAR İSTİFA ETSİN, SEÇİMLERDEN ÇEKİLSİN

BDP eski lideri Selahattin Demirtaş, YSK'nın aldığı veto kararıyla ilgili kendi toplantılarının sürdüğünü belirtti. BDP'nin kende meclis üyeleri, MYK'sı ile grup şeklinde seçime hazırlandıklarını söyledi. Arkadaşlarıyla görüş alış verişined bulunacaklarını ve YSK kararıyla ilgili karalarını vereceklerini belirten Demirtaş, şöyle dedi:

"Ben buradan şu çağrıyı yapmak istiyorum. Bölgedeki diğer partilerin adaylarına sesleniyorum. Eğer gerçekten demokrasinden yanalar ise gerçekten de onurlu bir duruş sahibi olduğu gibi bir iddiaları varsa kendileri istifa etsinler aday olmasınlar. Bu seçimin olmayacağını, yapılamayacağını bilmeleri gerekir. Ortada bir seçim falan yoktur. Bu haliyle kimse seçimden söz edemez. Seçim olabilmesi için halkın elinde alternatiflerin olması lazım, tek seçenek varsa bunun adı seçim olmaz. Özellikle AKP'nin adaylarına sesleniyorum seçimlerden çekilin. Sizlerde bu oyuna alet olmayın. Onurlu bir duruş sergileyin halkımızın yanında olun. İstifa edin. Bizde adaya olmayacağız deyin bu durumda elbette ki bazı durumlar düzelecek. Sayın Başbakan da derhal açıklama yapmalıdır. Parlemontonun toplanması için, yüzde 10 seçim barajı olmak üzere ertelenmesi dahil olmak üzere bütün bu konuları gündemine almalıdır. Biz bu konuda çağrılarımızı sürdüreceğiz önümüzdeki 2-3 gün içinde bizle adaylar olarak buraya gelip nihai değerlendirmelerimizi açıklayacağız. Ama halkımızı şunu bilmelidir ki, bu süreci değiştirmek, özgürlüğü barışı elde etmek halkın elindedir. YSK'nın, Başbakan'ın elinde değil halkın elindedir. Herkesin demokratik olarak sokaklarda meydanlarda tepki gösterme hakkı vardır. Halkımız bu hakkını sonuna kadar kullanmalıdır. Halk kendi geleceğini özgürlüğünü kendi öz gücüyle yaratmalıdır. Bunun böyle bilinmesi lazım. Bu kritik günlerde çok dik bir duruşun olması lazım sahiplenmesi lazım. Biz bütün halkımızı bu taleplerimizin etrafından sadece adaylıklarının iptalinde değil taleplerimizin etrafından meydanlarda olmaya çağırıyoruz. Tepkilerin tavırlarını herkes ortaya koymalırdır diyoruz"

YSK'nın veto ettiği adaylar arasında bulunan BDP'nin eski Genel Başkan Yardımcısı ve Siirt bağımsız adayı Gültan Kışanak, gazetecilere Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan aldığı adli sicil kaydını gösterdi. Kendisiyle ilgili durumun bugün ortaya çıkmış bir durum olmadığını ifade eden Kışanak, 2007 yılında milletvekilliği adaylığı için başvuruda bulunduğu zaman Yargıtay adli sicil bürosundan aydıntılı döküm aldığnı ve YSK'ya ilettiğini söyledi.

KIŞANAK: YSK BELGELERİMİ AÇIKLASIN

Kışanak, 2007 yılında teslim ettiği belgeleri YSK'nın komuoyuna açıklamasını isteyerek, şunları söyledi:

"O günden bu güne ne değişti? 2007 yılında verdiğim belgelerde benim 12 Eylül 1980'de yargılandım ve 1990'da Halepçe katliamanı protesto ettiğim için, izinsiz gösteriden yargılandığım açıkça belliydi. Ve o zaman ki karar şuydu, 80'deki kararın üzerinden 20 yıl geçti. Arşiv kaydında silinmiştir. Diğer kararın üzerinden 17 yıl geçmiştir. Buda hükmünü yitirmiş idi şeklindeydi. Ve bunu istinaden bu iki durumunda açıkca bilinmesine belgelerle birlikte YSK'ya teslim edilmesine rağmen kendilerinin yorumu ve takdiride benim milletvekili olabileceğim yönünde olmuştur. Şuanda bu gün yeni ortaya çıkmış bir durum o gün fark edilmemiş yerinden atlanmış. Yeniden ortaya çıkmış bir durum söz konusu değil. YSK, 2007 ve 2009 yılı arasında ne fark varsa lütfen bize açıklasın. Kaldı ki, 2011 yılı için sabıka kaydı isteğdiğimde savcılık bana arşiv kaydı dahi yoktur diye bir belge verdi. Ve ben o belgeyi bu savcının bu yargının hukuk kurallarını savunmakla hükümlü olan savcının verdiği belgeyle başvurumu yaptım. Bizim kanattimiz odur ki her iki cezanından birinin üzerinden 30, birinin üzerinden 21 yıl geçmiş olması nedeniyle adli sicil kaydı silinmiş olmasıdır. Başka türlü anlam veremedik. Biz çünkü savcılığa başvurduk bize arşiv kaydı dahi yoktur diye belge verdi. Şimdi bumu hukuk o mu hukuk? Hangisi adalet doğrusu bunu sorgulamak gerekiyor"

MECLİS DERHAL TOPLANMALI

Kışanak, kendi durumundan daha vahim olarak veto edilen adaylar arasında olan Leyla Zana ve Hatip Dicle'ninin olduğunu savundu. Kışınak, şöyle dedi:

"Mahkemelerde memnu hakkı yasal olarak süre bittikten sonra kendiliğinden verilir. Bu nedenle biz memnu hakları idae ediyoruz diye karar verirler. Buna rağmen YSK bunu kabul etmiyor. Diğer arkadaşlarımızın durumu hakeza öyle. Bu durum açıkca çok net bir şekilde siyasi bir tutumdur. Hukukla alakası yoktur. Bizim hukuktan anladığımız evrensel olarak hukukun dünyada öğrettiği bir şey vardır. Hukuk adaleti sağlamak üzere vardır. Eğer adaleti sağlamıyorsa, adaleti yaralıyorsa ve adaletin inancını zedeliyorsa o hukuk falan değildir. Onun adı kanun devletidir. Kanunu güçlüler koyar, güçsüzlerde bunun altında ezilir. Bu orman kanunudur. Demokrasi falan değildir. Şimdi AKP hükümeti 2005'de çıkardığı yasal düzenlemelerle bu ülkede konuşan herkesi terörist ilan etmiştir. Bu AKP kanunudur, onun yasasıdır. Bu halkı yargılayabilecek bu mücedeleyi yargılayabilicek bir yasa değildir. Adalet değildir. Hukuk denildiği zaman herkes adaleti arar. Bu konuda yapılacak tek bir şey vardır. Bu konu yasaların konusu değil, adaletin konusudur. Adaleti teceli edecek yerde TBMM'ye aittir. Meclis derhal toplanmalı bu hukuksuzluğu bu adaletsizliği ortadan kaldıracak yasal düzenlemeleri yapılması gerekiyor. Bu anti demokrastik darbelerin ürettiği bir sorundur. Halepçe katliamını protesto ettiğim için milletvekili olamıyorsam bundan onur duyarım. Bu ülkede mücadele etmek için sadece milletvekili olmak gerekmiyor. Milletvekili olmadan önce ne kadar mücedele etmişsem bundan sonrada böyle mücadele edeceğim. Tüm Türkiye tüm dünya bunu böyle bilsin. Kürt sorunu işte tamda budur"

CHP'LI TANRIKULU: TOPLUMSAL UZLAŞIDAN YANAYIZ

KCK/TM duruşmasını izleyenler arasında bulunan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, duruşma öncesi YSK kararlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin seçilmelerine hukuken engel olmadığı düşüncesinde olduğunu belirten Tanrıkulu, şöyle dedi:

"Daha önce vekillik yapmış Sabahat Tuncel ile Gülten Kışanak'ın bir daha milletvekili seçilemeyeceği kararı Türkiye'de huhkukun garabetini ortaya koymuştur. Bu karar bana göre sadece adaylıkların iptali ile sınırlı kalmayacaktır, daha geniş etkileri olacaktır. Biz öteden beri bütün bunları öngörerek Türkiye'de temsilde adaleti engelleyen seçim barajının kaldırılması, siyasi parti ve seçim yasalarının değiştirilmesini istedik, önerilerimiz bugün içindi. Türkiye'de sorunların barış içerisinde toplumsal uzlaşı içerisinde çözülmesinden yanındayız. AKP bu inattan vazgeçmesi gerekir"

Tanrıkulu, Meclis'in toplanması konusunda ise CHP'nin yetkili kurullarının ne yapılması gerektiğine karar vereceğini belirterek, "Sorunun bu noktaya gelmesinde 9 yıldır çözüm üretemeyen AKP sorumludur" dedi.

BDP'NİN ADAYLARI İÇİN ŞİKAYET DİLEKÇESİ VERİLMİŞ

YSK'nın milletvekili adaylıklarını veto ettiği adaylar arasında bulunan kapatılan DEP'in eski milletvekilleri Leyla Zana ve Hatip Dicle ile ilgili YSK'nın gerekçeli kararı Diyarbakır İl Seçim Kurulu'na ulaştı. YSK'nın Zana ve Dicle'nin DEP davasında Ankara 11'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı gerekçe gösterilerek, yeni ceza kanunun 312'inci maddesine göre aday olamayacakları yönünde karar verdiği belirtildi.

Leyla Zana ve Hatip Dicle'nin avukatı Cabbar Leygara, İstanbul'da yaşayan bir kişinin YSK'ya BDP'nin desteklediği adayların daha önce mahkumiyetleri bulunduğunu ve aday olamayacaklarını ileri sürürek, haklarında inceleme yapılmasını içinde dilekçe ile başvuruda bulunduğu, YSK'nın da başvuru üzerine BDP adayları üzerinde inceleme yaptığını öğrendiklerini söyledi.

Avukat Leygara, müvekkillerinin yeni ceza kanunun 312'inci maddesinden ceza almaları gerekçe gösterilerek, adaylıklarının veto edildiğini belirterek,

"Daha önce her ikisi için memnu haklarının iadesi için Diyarbakır 4 ve 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvuruda bulunduk. Her iki mahkemede bize böyle bir karar almalarına gerek olmadığı yeni Türk Ceza Kanunu'nda memnu hakları düzenleyen bir karar olmadığını söylediler. YSK, normal prosedürü işletmedi. BDP'nin adaylarını açıklamasından sonra İstanbul'dan bir kişinin YSK'ya verdiği şikayet dilekçesi üzerine YSK, bütün adayların durumunu inceleyerek, il seçim kurullarını devre dışı bırakarak, böyle bir karar almıştır. Kararın hukuki bir boyutu yoktur. İstanbul'da söz konusu şikayeti yapan kişi bütün adaylar için fezleke gibi bir dilekçe ile başvuru yaparak YSK'nın böyle bir karar almasını sağlamıştır. Müvekkillerimle aynı durumda olan, aynı cezayı alan Selim Sadak, şu anda Siirt belediye başkanlığı yapmaktadır.YSK bunu nasıl izah edecektir"

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Politika

Politika Güncel Haberler

Gümrük ekiplerinden Mersin'de tarihi yakalama! 1 milyar TL'lik kaçakçılık önlendi

Gümrük ekiplerinden Mersin'de tarihi yakalama! 1 milyar TL'lik kaçakçılık önlendi

Deniz Akkaya'dan kızıyla ilgili ağızları açık bırakan sözler: Önce dövdü sonra balkona kilitledi

Deniz Akkaya'dan kızıyla ilgili ağızları açık bırakan sözler: Önce dövdü sonra balkona kilitledi

Bahçeli 5 yıl sonra aynı yerde! Sinan Ateş'in yerini Ahmet Yiğit Yıldırım aldı

Bahçeli 5 yıl sonra aynı yerde! Sinan Ateş'in yerini Ahmet Yiğit Yıldırım aldı

Çankırı Karatekin Üniversitesi'nde İstiklal Marşı'na saygısızlık yapan araştırma görevlisi açığa alındı

Çankırı Karatekin Üniversitesi'nde İstiklal Marşı'na saygısızlık yapan araştırma görevlisi açığa alındı

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title