Bahçeli: "Başbakanın Ağlayacağını Bilsem 50 Nc Kamyonet Selpak Gönderirdim"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bugün bazı ilçelerinde düzenlenen törenlere katılmak üzere Bursa'ya geldi. Saat 13.40'da İznik İlçesi'ne gelen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli burada partililer tarafından coşkuyla karşılandı. Daha sonra i Şeyh Kubbettin ve Yeşil Camileri ile Aşevi'nin açılışını yapan Bahçeli, ilçede bulunan festival sahasında yaklaşık bin 500 partiliye hitaben konuşma yaptı.

12 Eylül günü yapılacak Anayasa değişikliği referandumuna değinen Bahçeli, Anayasa değişikliğinin 1876 yılından bu yana yani 134 yıldır gündemde olduğunu bu ülke insanlarının anayasa değişikliği ile ömürlerini tükettiğini açıkladı. Türkiye'nin çok partili hayata geçtiği 1946 yılından itibarende Anayasa değişikliğinin sürekli gündemde kaldığını ifade eden Bahçeli, şunları söyledi:

"Geçen bunca yıla rağmen ülkemizde hala bir türlü, ne Anayasa değişkliği, nede demokratikleşme süreci tartışmadan kalkmadı. Siyasi partiler kendi görüşler çerçevesinde millete sunabilecekleri en büyük hizmetin, bu olabileceğini, halka arz etmekte fırsat bulamamaktadırlar. Bugün bunun üzerine tartışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Kimsenin alınganlık içersinde olup, üzülmesini istemiyoruz ama bazı gerçekleri milletimizle paylaşmak zorundayız. 134 yıldır tartışılan, özellikle Cumhuriyetimizin ilanından bugüne 1921-1924-1960-1982 anayasaları üzerinde söz söylemeyen hiç bir siyasi parti yoktur. Ara rejimler döneminde yapılan Anayasalardan memnun kalmadığını ifade etmişlerdir. Türkiye'de anayasa değişikliğine karşı olan hiç bir siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu bulunmamaktadır."

"BİR ANAYASA BİR PARTİNİN ANAYASASI OLMAMALIDIR"

Günümüzde tartışmalara son verecek bir Anayasa değişikliğinin yapılması için zamanın artık geldiğine dikkat çeken MHP Lideri Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bİz MHP olarak, şunu söylüyoruz. Bir anayasa bir partinin anayasası olmamalı. Anayasa bir kişinin amacına göre düzenlenmemeli. Anayasa onun çıkarları için kurban edilmememeli. Anayasa Türkiye'nin değerlerini taşıyan, artık tartışmadan, kamplaşmadan uzak tutulmalı. Gerektiğinde toplumsal dinamiklerin gerektiğinde ihtiyaçlarına cevap verebilecek, değiştirilmesi düşünüleceği zamana kadar toplumsal bir uzlaşma ile olması gerektiğini dile getiriyoruz. Ancak şimdiki siyasi iktidar, 'Ben yaparım', 'Yaparsam yaparım, yapmazsam da yapmam', 'İster kabul edin ister etmeyin' mantığı ile TBMM'deki 330'un üzerindeki bir sayı ile, referandum yolu ile de olsa, 'Ben bu Anayasayı değiştireceğim' inadıyla bugün Türkiye'yi bir kaosa, krize, yeni bir çatışmaya doğru sürüklüyor. Şimdi burada başta AKP'liler olmak üzere, bu ülkede siyasi tercihlerini yapmış her insanın ortak akıl ile hareket etmesi neticesinde, ülkemiz açısından yarar vardır. Çünkü bu ülkede ekonomik sorunların çözülemediğini, terör sorununda ilerleme kaydedilmediğini, işsizliğin giderilemediğini, gelir dağılımındaki yoğun adaletsizlikle yolsuzluğun, yoksulluğun ortadan kaldırılmadığını görmememize rağmen bu kadar sayısal çoğunlukla tek başına iktidar olan bir parti, bu temel sorunları çözmek yerine, bunlara hiç el uzatmıyor, yoldaşları ve yandaşlarının çıkarları uğruna, kendinden olanlara 'Ben', kendisinden olmayanlara 'Ötekiler' diyerek Türkiyeyi ikileme sokuyor. Geçmişe baktığımızda, 'İnanlar ve inanmayanlar','laikler ile anti laikler', Etnik temelli ayrışma', 'Mezhep temelli bölünme', 'inanç temelli ayrışma' gördük. Durup dururken 36 etnik grubu gündeme getirdi. Milleti bir birine karşı hasım ettirerek, ülke, bir cepheleşme, ayrışma ve kamplaşma içine girdi. Bu iktidar, gerilim stratejisi ve çatışmaya ülkeyi sürükleyerek, devamlarını sağlamanın anlayışını hakim kılmaktadırlar. Şimdide 'Darbeciler', 'Demokratlar' ayrışması içindeler. Türkiye'yi yeniden ikiye bölmeye çalışıyorlar. Bir Anayasa değişikliği üzerinde fikrini söylemek, eksiklikler üzerinde 'Hayır' diyen insanları 'Darbeci' olarak suçlamak, hiç bir anlam ifade etmez. Eğer siz, Türkiye'de iktidarın çoğunluğunun dışında ki görüşleri 'Darbeciler' olarak kabul ederseniz, zaten siz demokrasiyi geliştiremezsiniz. Demokratikleşmeyi sağlayamazsınız. Ancak ve ancak demokratikleşme adı altında PKK'yi siyasallaştırırsınız. "

HESAP VERMEMEK İÇİN GERİLİM YARATIYORLAR

Hükümetin terörü siyasallaştırarak da teşvik etmekle suçlayan MHP Lideri, hükümetin kendi yandaş ve yoldaşlarıyla bir yargı kurmak için ülkede, yargı, yürütme ve yasama arasında gerginlikler yaratıklarını söylen Bahçeli konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bu gerçeği saklayamazsın sayın Başbakan. Televizyondaki yandaşlarınla sabahtan akşama kadar ABD'den ve AB'den aldığın desteklerle bu milleti inandıramazsın. Bu millet yüksek bir sağduyuya sahiptir. Bu millet, hissettirmeden ayağını kaydırır, bir günde yere çalar. Bugünde, AKP'nin sonu budur . Ne kadar tahrik edersen et. Ne kadar duyguları istismar edersen et, ne kadar ağlarsan ağla, kaderini değiştiremezsin. Geçenlerde mecliste son konuşmasında ağlama rolu oynuyor. Karşısındaki partililer ve milletvekileride başbakanla birlikte ağlıyor. Bu kadar ağlayacaklarını bilseydim 50 NC kamyonetle selpak gönderirdim. Göz yaşlarını silsinler diye. Bu göz yaşları, 12 Eylül şehitlerimizin, 12 Eylül öncesinde hayatını kaybedenlerin acısını dindirmez. Bu gözyaşları, Recep Tayyip Erdoğan'a, Başbakanlıktan sonra yeni bir çalışma alanı oluşturmuştur. O da AKP tiyatrosudur. PKK'ya dur diyip, AKP'yi uyarmanın ilk işareti 12 Eylül'de 'Hayır', 'Hayır', 'Hayır' demektir"

Konuşmasının ardından İznik ilçesinde bir süre gezen MHP Lideri Bahçeli daha sonra Orhaneli ilçesine hareket etti.

Işıl ARSLAN / Selahattin BUDAKOĞLU - Faruk KAHRAMAN / İZNİK / DHA

Haberler