Haberler

Narsisizm Nedir ?

Sevgi Yaramış

Sevgi Yaramış

Uzman Psikolog / Kültür Psikoloji
26.04.2024 08:35

Bireyler, kendilerini özel hissetme dürtüsüyle doğarlar. Ruh sağlığı için önemli olan bu hissiyat, çocukluk döneminde sağlam temeller üzerinde inşa edilirse, yetişkinlikte sağlıklı bir narsisizme dönüşebilir. Ancak, narsisizmin aşırı veya yetersiz olması, kişilik problemleriyle ilişkilidir. Sağlıklı bir denge bulmak, hem kendi değerini bilmek hem de başkalarını önemsemek önemlidir.

Bu dengeyi sağlamak, kişinin içsel dünyasını anlamak ve kabullenmekle başlar. Sağlıklı narsisizm, bireyin kendini sevme kapasitesini geliştirirken, aynı zamanda empati ve başkalarını anlama yeteneğini korur. Aşırı narsisizm, başkalarını göz ardı etme ve sürekli övgüye ihtiyaç duyma eğilimine yol açabilir. Diğer yandan, düşük narsisizm, kişinin kendine güvenini zayıflatır ve sürekli olarak başkalarının onayını arama eğilimine sürükleyebilir.

Sağlıklı bir narsisizmin temeli, kişinin kendi değerini bilmek ve bu değeri başkalarıyla paylaşmaktır. Bu denge, kişinin sağlıklı ilişkiler kurmasına ve toplum içinde olumlu bir etki bırakmasına yardımcı olur. Ancak, bu dengeyi korumak, içsel bir dengeleme sürecini gerektirir ve her bireyin bu süreçte farklı bir yolu vardır.

İnsanların kişilik yapıları, çeşitli düzeylerde narsisizmi barındırabilir. Narsisizm, normalde bireyin kendi değerini tanıma ve sevme eğilimini ifade ederken, aşırı düzeyde olması narsistik kişilik bozukluğu riskini taşıyabilir. Bu durumda, birey çoğunlukla kendi ihtiyaçlarına odaklanır, başkalarını manipüle edebilir ve empati eksikliği gösterebilir.

Tam tersi bir uç nokta ise antisosyal kişilik bozukluğu gibi davranabilir. Bu durumda, aşırı yüksek narsisizm özellikleri, kişinin sosyal normlara karşı duyarsızlaşmasına ve başkalarına zarar verme eğilimine yol açabilir.

Ayrıca, çok düşük narsisizm de farklı bir dinamik olan "ekhoizm"e işaret edebilir. Ekhoistler, kendilerini geri plana atarlar, başkalarına karşı talepkar olmaktan kaçınırlar ve sürekli olarak kendilerini eksik hissederler. Değersizlik duyguları, onları sürekli olarak kendi hatalarını aramaya itebilir ve başkalarının takdirini hak etmediklerine inanmalarına neden olabilir.

Her bir kişilik yapısı, bireyin yaşam deneyimleri, çevresel etkiler ve genetik faktörlerle şekillenir. Bu karmaşık etkileşimler, insan davranışının geniş bir yelpazesini ortaya çıkarırken, psikolojik sağlık ve iyi oluş için denge önemlidir.

Narsisizmin aşırı düzeylerinde ve düşük düzeylerinde ortak bir temel, özgüven eksikliği ve sağlıklı bir şekilde kendini sevememe durumudur. Aşırı narsisizmde, birey genellikle dışsal onaylara aşırı bağımlıdır ve bu durum, derin bir içsel güvensizliğin bir yansıması olabilir. Kendi değerini sadece başkalarının gözünde bulan kişi, kendi içsel kaynaklarına güvenmekte zorlanabilir.

Diğer yandan, düşük narsisizmde, birey genellikle kendini göz ardı eder, değersiz hisseder ve bu durum da özgüven eksikliğiyle ilişkilidir. Bu kişiler, başkalarını memnun etmek adına kendi ihtiyaçlarını sürekli olarak ikinci plana atabilirler. Kendi değerlerini ve yeteneklerini doğru bir şekilde takdir edememek, içsel bir sevgi ve onay eksikliğiyle sonuçlanabilir.

Önemli olan, sağlıklı bir narsisizmin ortasında bir denge bulabilmektir. Kişi, hem kendini sevebilmeli hem de başkalarının değerini takdir edebilmelidir. Bu denge, güçlü bir özgüvenin yanı sıra empati ve sağlıklı ilişkilerin temelini oluşturabilir.

Bireylerin narsisizm düzeyleri, çeşitli davranış kalıplarını etkiler. Narsizmi çok düşük olanlar genellikle sınırları çizmekte zorlanır, sürekli başkalarını memnun etmeye çalışır ve kendi haklarından feragat edebilirler. Bu durum, kendi değerlerini ikinci plana atarak sadece başkalarını düşünen, aşırı fedakar bir tutum geliştirmelerine neden olabilir. Hatta hak ettikleri şeyleri talep etmekte güçlük çekerler, çünkü içsel bir değersizlik hissiyle boğuşabilirler.

Diğer yandan, narsisizmi çok yüksek olan bireyler, içseldir. Değerli hissetmeye duydukları açlığı bastırmak için, başkalarını sürekli olarak değersizleştirerek ve kendi haklarına aşırı vurgu yaparak bir çeşit savunma mekanizması oluşturabilirler. Bu kişiler genellikle sürekli haklı olduklarına inanır, başkalarını ezici bir şekilde kontrol etmeye eğilim gösterir ve empati eksikliği yaşayabilirler. Ancak, bu davranışlar genellikle bilinçli bir seçim değil, içsel yaraları gizlemek için otomatik bir tepki olarak ortaya çıkar.

Her iki uç nokta da sağlıklı ilişkiler ve kişisel gelişim için zorluklar yaratabilir. Bu nedenle, narsisizmin orta bir seviyede denge bulması, kişinin kendini ve başkalarını daha sağlıklı bir şekilde anlamasına ve ilişkilerini geliştirmesine yardımcı olabilir.

title