Haberler

"Yükselen Güçler", Benzer Olaylar ile Yüz Yüze

Dünyada en hızlı büyüyen ülkelerden Türkiye ve Brezilya'nın son günlerde benzer gösteriler ile karşılaşması dikkat çekiyor Türkiye'de de Brezilya'da da protestolar aslında çok küçük sayılabilecek meselelerden başladı Her iki ülkede de gösterileri organize eden belirgin bir grup veya kişi görünmüyor Protestocular genellikle sosyal medya üzerinden organize oluyor Protestolar arasındaki en büyük fark Brezilya'da göstericilerin "sosyal adaletsizliği", Türkiye'dekilerin ise "bireysel özgürlüğe yönelik kısıtlamaları" gerekçe göstermesi

Son yıllarda dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri olarak uluslararası alandaki ekonomik ve siyasi gücünü artıran Türkiye ve Brezilya'nın, birbirlerine benzer protesto gösterileri ile karşı karşıya kalması tüm dünyanın da dikkatini çekti.

Hem Türkiye hem Brezilya, son dönemde "yükselen güçler" listesinde yer alıyor. Türkiye, Ortadoğu'da bölgesel bir güç iken, Brezilya da Latin Amerika'da aynı konumda. Ancak iki ülke de sadece bölgesel meselelerle sınırlı kalmayıp, birçok küresel konuda daha aktif rol almak ve giderek dünya sahnesindeki varlığını artırmak istiyor. Hatta Türkiye ve Brezilya,  2010 yılında, her ne kadar o dönem Brezilya'daki hükümet farklı olsa da İran ile Tahran Bildirisi'ne imza atarak ortak çalışma yapmış, daha sonra bu bildiriye bağlı olarak BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yönelik yaptırımlar için birlikte "hayır" oyu kullanmıştı.

Türkiye ve Brezilya, aynı zamanda dünyanın ekonomik kriz içinde olduğu bir dönemde, ekonomik açıdan büyüyen ülkeler olmalarıyla da dikkati çekti. Artık "Uluslararası düzenin yörüngesini değiştirebilecek" konumda görülen iki ülkenin diğer bir ortak noktası, giderek büyüyen orta sınıfa sahip olmaları. Öte yandan, Türkiye'nin büyüme istikrarı sürerken, Brezilya'da son yıllarda ekonomik büyümede ani bir duraksama yaşanıyor.

-Ekonominin sosyal hayata yansıması en büyük fark-

İki ülkeyi ayıran önemli noktalardan biri ise ekonomik gelişmenin sosyal hayata yansıması.

Türkiye'de son 10 yıldaki ekonomik gelişmeler, orta sınıfa ve alt gelir gruplarına da hizmet olarak yansımasına karşın, Brezilya'da en fazla eleştirilen nokta, ekonomik büyümenin sosyal hayatta kendini fazla göstermemesi oldu.

Sokağa dökülen halkın da en büyük kızgınlığı, ülkenin ekonomik gelişmesi ve giderek artan devlet harcamalarına rağmen, eğitim, sağlık ve yoksullara yardım gibi hizmetlere kaynakların yeterince ayrılmaması, stadyum gibi alanlara yatırımlarla, yolsuzlukların artması olarak gösteriliyor.

-Protestolardaki benzerlik-

Türkiye ve Brezilya'nın gündemini, son günlerde meşgul eden protestolar, birçok noktada benzerlik gösteriyor.

İlk benzerlik, iki ülkede de protestoların aslında küçük sayılabilecek meselelerden başlaması.

Türkiye'deki protestolarda, İstanbul'un merkezindeki son yeşil alanlardan Gezi Parkı'nın korunmasına yönelik başlayan eylem, hükümeti eleştirmeye dönük gösterilere dönüştü. Aslında, Brezilya'da geçen yıl "orman kodlarına" yönelik bir düzenleme nedeniyle yine protestolar olmuştu ancak bu son olayların başlangıç fitili, Sao Paulo ve Rio de Janeiro gibi ülkenin en büyük kentlerinde toplu taşıma araçlarına getirilen 10 sentlik artış oldu. Gösteriler kısa zamanda yüksek vergi oranları, hükümetin Dünya Kupası için yaptığı büyük harcamalar, yetersiz sosyal yardım ve yatırımlara  yönelik kaygı ve eleştirilere dönüştü.

İki ülkede de olayların, küçük gösterilerden, toplumun bazı kesimlerini sokağa döken protestolara dönüşmesinde özellikle "güvenlik güçlerinin orantısız güç kullanımı"nın etkili olduğu görüşü dile getiriliyor. Diğer bir benzerlik de protestolarda öne çıkan ve belirgin bir liderliğin görünmemesi, protestoların genellikle sosyal medya üzerinden organize olması. Hem Türkiye hem de Brezilya'daki protestocuların arasında öğrenciler, solcu gruplar ve sıradan vatandaşın yanında, vandal gruplar da bulunuyor. Bu da sokaklarda çatışma ve şiddet görüntülerini beraberinde getiriyor.

İki ülkedeki gösteriler de şu sıralar dünya ülkeleri ve uluslararası medya tarafından yakından takip ediliyor ve yaşanan olaylar, Türkiye ve Brezilya'da "son on yıllarda görülen en büyük gösteriler" olarak tanımlanıyor.

-Ancak amaçlar farklı-

Bu benzerliklere rağmen, iki ülkedeki gösteriler arasındaki belirgin farklar da dikkati çekiyor. Öncelikle, protestoların düzeyine bakıldığında, Brezilya'daki protestocular çok daha kalabalık ve ülke geneline yayılmış durumda.

Asıl büyük farkın protestoların dayandığı nedenler olduğu söylenebilir.

Brezilya'daki protestoların hedefi "sosyal adaletsizlik" olarak görülüyor. Brezilyalılar, hükümeti, Dünya Kupası gibi etkinliklere çok para harcamasına rağmen, sağlık, eğitim ve sosyal yardımlar gibi alanlarda yeteri yatırım yapmamakla suçluyor. Yolsuzluğun ciddi seviyelerde olduğuna inanan protestocular, yoksulların yüksek vergiler ödemesine rağmen, ülkenin ekonomik gelişme ve yatırımlarının bu insanların hayatına yeteri kadar yansımadığını düşünüyor. O nedenle, ulaşım araçlarına yapılan çok küçük bir zam,  aslında bu konudaki dipten gelen rahatsızlığın patlaması gibi yorumlanıyor.

Türkiye'deki protestolar ise Brezilya'daki gibi  "sosyal adaletsizlik" eleştirilerine dayanmıyor. Protestocular, Gezi Parkı'nın park olarak kalmasının ötesinde, hükümeti daha çok "ifade özgürlüğü" ve "bireylerin yaşam tercihini" kısıtlamakla suçluyor.

Brezilya'da protestolarla birlikte bazı kentler toplu taşıma araçlarında indirime gitti. Devlet Başkanı Dilma Rousseff de protestoculara "mesajınız alındı" diyerek, "aktif demokratik katılımlarına teşekkür etti ve sosyal değişimler yapma sözü" verdi. Ancak, Rousseff'in bu çıkışının göstericileri ne kadar tatmin edeceği henüz belirsiz. Protestocular yeni bir gösteri için şimdiden anlaştı.

Türkiye'de de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, protestocuların temsilcileri ve bazı sanatçı ve sivil toplum örgütleriyle bir araya gelerek, Gezi Parkı projesine yönelik mahkeme kararını bekleyecekleri ve ardından referanduma gidebilecekleri yönünde adım attı. Bu nedenle barışçıl göstericilerin dağılmasını isteyen Erdoğan, "Gençler artık burada duracağınız kadar durdunuz. Mesajlarınızı verdiniz. Eğer sizin mesajınız Taksim Gezi Parkı ise bu mesaj alınmıştır ve değerlendirmesi yapılmıştır" dedi.

-Uzmanlar gösterileri nasıl yorumladı?-

Brookings Enstitüsü'nden Dr. Vanda Felbab-Brown, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Brezilya'da birçok faktörün protestoları tetiklediğini, sosyal medya sayesinde de insanların ve sosyo-politik grupların huzursuzluğunun açığa çıktığını belirtti.

Protestoların ana nedeninin alt ve orta sınıfların artan talepleri karşısında hükümetin bunları karşılamakta yetersiz kalması olduğunu dile getiren Brown, ekonomik büyümenin yavaşlaması dışında tamamlanmamış reformların özellikle orta sınıflar arasında hayal kırıklığına neden olduğunu vurguladı.

Yolsuzluğun yaygın olması, yargıda reforma gidilmemesi, polis ve kolluk kuvvetlerinin reformunun tamamlanamamasının da toplumda huzursuzluk oluşturduğunu kaydeden Brown, "Brezilya'da hala yoksul kalan birçok bölge var. Bunlar gelirden çok az pay alıyorlar ve hükümetten beklentileri ise çok fazla. Brezilya kendisini büyük ya da en azından yükselmekte olan uluslararası güç olarak tanımlıyor ancak gerçekte kendi içinde birçok önemli sorun barındırıyor" dedi.

Brezilya'daki gösterilerin politik bir harekete dönüşüp dönüşmeyeceğinin zamanla görüleceğini ifade eden Brown, "Dünyanın birçok bölgesinde benzer hareketler iktidardakileri düşürebiliyor ya da medyanın ilgisini çekebiliyor ama pek azı tatmin edecek reformların yapılmasını sağlayabiliyor" diye konuştu.

Latin Amerika'daki protesto eylemleri ile Arap Baharı yaşayan ülkelerdeki hareketlerin farklı olduğunu dile getiren Brown, şunları kaydetti:

"Daha önce Şili'de, şimdi de Brezilya'daki göstericiler hükümeti yıkmayı amaçlamıyor. Otoriterizme karşı savaşmıyorlar. Onlar hükümetten daha etkili bir yönetim istiyorlar. Brezilya hükümetinin gösterilere verdiği cevap diğer bölgelerdeki protestolara verilen yanıttan farklı oldu. Hükümet isteklerin meşruiyetini kabul ederek diyaloğa açık olduğunu gösterdi. Protesto etmek, politikaların nasıl reforme edileceğine katkı yapmaktan daha kolaydır. Brezilya hükümetinin katılımcı tavrı gösterilerin enerjisini azaltabilir."

Columbia Üniversitesi Brezilya çalışmaları Merkezi'nden Doç. Dr. Marc A. Hertzman da Brezilya'daki protestoların birçokları için sürpriz olduğunu belirtti.

Brezilya'da topraksız ya da evsiz kesimlerin giderek artan hoşnutsuzluğunun zaman zaman farklı biçimlerde de olsa harekete dönüşebildiğini anlatan Hertzman, bu protestoların ve hoşnutsuzlukların geçmişten gelen birikimin sonucu olduğunun görülmesi gerektiğini dile getirdi.

Hertzman,  "Yıllardır marjinalize edilen bu grupların bu kez taleplerini ifade etmelerine izin verilmesi ve diyaloğa geçilmesi önemli olacak" dedi.

Uzmanlar, protestocuların sosyal medyada organize olması ve gösterilerin küçük bir olaydan patlak vermesi gibi genel benzerlikler dışında Türkiye ile Brezilya'daki durum arasında fazla bir bağ olmadığı görüşünde. - Washington DC

Kaynak: AA / Güncel

Latin Amerika Türkiye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title