TÜM KATEGORİLER
Türkiye'nin Rekabet Gücü ve Ttıp Paneli
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'nın (TTIP) Türkiye açısından yaratacağı sakıncalara dikkati çekerek, "Artık hiçbir ülkenin, hiçbir bölgenin tek başına dünyadaki siyaseti ve ekonomiyi kendi kuralları ve empoze ettiği ana regülasyonlar çerçevesinde yönetme kabiliyeti kalmamıştır.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması'nın (TTIP) Türkiye açısından yaratacağı sakıncalara dikkati çekerek, "Artık hiçbir ülkenin, hiçbir bölgenin tek başına dünyadaki siyaseti ve ekonomiyi kendi kuralları ve empoze ettiği ana regülasyonlar çerçevesinde yönetme kabiliyeti kalmamıştır. Bu çerçevede herkesin müzakere ve rızaya dayalı, bütün ülkelerin süreçlere dahil olabileceği yöntemleri bulma mecburiyeti vardır" dedi.
Çırağan Sarayı'nda düzenlenen "Türkiye'nin Rekabet Gücü ve TTIP" konulu panelde konuşan Kurtulmuş, dünya ekonomisinin 1970'lerden itibaren tarihin en hızlı değişim süreçlerinden birini yaşadığını anlatarak, politik ve askeri alanda sona eren Soğuk Savaş'ın yerini çok daha kuvvetli, ekonomi ve rekabet eksenli bir küresel savaşın aldığını söyledi.
Türkiye'nin 2002'den bu yana sergilediği ekonomik ve siyasi performansa dikkati çeken Kurtulmuş, "Türkiye daha 3-5 ayını planlayamayan bir ülkeyken, şimdi 2023 hedeflerinden bahsedebilir bir noktaya geldi. Siyasi ve iktisadi istikrarıyla dünyanın önemli ülkelerinin dikkatini çeken bir merkez ülke haline gelmeye başladı. 13 yıllık sürede makro ekonomik dengelerini ciddi bir şekilde yerine oturttu" diye konuştu.
Kurtulmuş, ancak Türkiye'nin, çevresindeki ve dünya ekonomisindeki değişimler nedeniyle makro ekonomik dengeleri güçlü bir ülke olmasının tek başına yeterli olmadığını vurgulayarak, Türkiye'nin 2023 hedeflerini gerçekleştirmek için bütün bu yapısal reformlarını koruyarak, buradan asla geri adım atmadan ekonomide bir faz değişikliğine gitme zarureti olduğunu kaydetti.
"Pedalı daha hızlı çevirmezsek düşeriz"
Kurtulmuş, TTIP'nin nasıl gelişeceği, ne şekilde sonlanacağı ve nasıl evrileceğinin henüz netleşmediğini ifade ederek, Türkiye'nin süreci çok yakından izlemesi ve hatta gelişmeleri önceden tahmin etmesi gerektiğini dile getirdi.
Sürecin dışında kalmamak için takibin de yeterli olmadığını aktaran Kurtulmuş, "Siyaset ve iş dünyası olarak bizim bu hususlarla ilgili neler yapabileceğimiz konusunda oturup konuşarak, kendi stratejik planlamamızı yapmamız lazım. Bu sürecin dışında kalmamamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, sanayi ve hizmet alanlarının çalıştığı, çok güçlü bir Türkiye ekonomisinin şart olduğunu ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Her ilçemizdeki organize sanayi bölgemize yeni bir hava gelmeli. Bu toplumsal bir ruh meselesidir. Sadece oturup, belli ekonomik kuruluşların ya da sadece siyasetin 'Şu adımı atalım' diyerek karar verebileceği bir husus değildir. Daha iddialı bir seferberlik ruhudur. Türkiye, eğer küresel ölçekte bu rekabetlerin içinde yer almak istiyorsa, yeni bir üretim esaslı bir gücü ortaya koyabilmek istiyorsa, 2023 hedefleri hepimiz için ortak bir ulusal hedef haline gelmişse, 2 trilyon dolarlık bir ekonomiyi nasıl oluşturacaksınız? AB olsa da olmasa da TTIP olsa da olmasa da biz bu 2 trilyon dolarlık ekonomiyi oluşturmak mecburiyetindeyiz. Önümüzde bunu yapabilmek için çok temel bir mesele var, şimdiye kadar geldik, çok güzel şekilde geldik, bisikletin pedalını daha hızlı çeviremezsek düşeriz."
Türkiye'nin il il ekonomi seferberliği gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye ekonomisi Londra'dan, New York'tan esen rüzgarlarla yönetilemez. Yani o kadar büyük ekonomidir. Hatta Türkiye ekonomisi, Ankara'dan esen rüzgarla da tek başına yönetilemez. Her il kendi potansiyelini maksimum seviyeye çıkarması gerekir" diye konuştu.
"Dünya sistemini revize edecek fikirleri üretmek zorundayız"
Gelişmiş ülkelerin, "ekonomik bir hiyerarşi" oluşturma ve ülkeleri kendi liginde bırakma gayreti içinde olduklarını dile getiren Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:
"Problem bu. Bunu biz tek başımıza değiştirebilir miyiz? Gücümüz yetmez ama biz dünyadaki bu sistemi ve küresel ölçekte revize edecek, düzeltecek fikirleri üretmek zorundayız. 'Dünya 5'ten büyüktür' dediğimiz zaman 'Herkes böyle şeyler söylenir mi?' dedi. Biz yıllardır söylüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız bunu BM Genel Kurulu'nda söyledi. İsim vermeyeyim ama sistemle en mutabık ülkeler bile Türkiye'nin bu sözlerinden etkilenmeye başladı. Hatta kendilerine BM'de teklif edilen bazı pozisyonları reddettiler, kabul etmediler. Şu andaki sisteme muhalif oldukları için değil ama Türkiye'nin bu talebiyle Asya'da, Afrika'da, gelişmiş ülkelerde, Latin Amerika'da dünya sisteminin revize edilmesi noktasında çok ciddi görüşler ortaya çıkmaya başladı. Bu bir süreçtir. Bence doğru istikamette gidiyor. Biz bu söylediğiniz bütün sistemin, küresel sistemin eksikliklerini bularak, o sistemi de düzeltecek sözleri söylemek, projeleri ortaya koymak ve Türkiye olarak da bütün bu süreçlerin hiç bir şekilde dışında kalmamaya mecburuz."
"Bugün rakip olanlar yarın müttefik olabilir"
"Hiçbir ülkenin bir diğer ülkeyle stratejik ortaklığı, dostluğu ya da işbirliğinin kalıcı olmadığını" dile getiren Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Bugün rakip olanlar yarın müttefik olabilirler. Bugün müttefik olanlar yarın rakip olabilirler. Dünyanın özellikle bir düzen kurulamayan şu atmosferinde gücü elinde bulunduran ülkelere tavsiyemiz şudur: Tek başınıza dünyada bir düzen kurmaya kalkmayın. Ne kadar güçlü olursa olsun, dünya ekonomisini ne kadar forse ederse etsin, dünya politikası üzerinde ne kadar büyük gücü olursa olsun, artık hiçbir ülkenin dünyadaki bütün gelişmeleri tek başına yönetebilme ya da büyük oranda etkileyebilme imkanı kalmamıştır."
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Ukrayna ve Suriye örneklerine dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Ukrayna krizini çözmekte yeteneği kalmamış olan dünya sisteminin, sistemi yöneten büyük güçlerin gerçekten çok ciddi düşünmesi lazım. Aynı şekilde Suriye. Suriye'nin içerisinde krizin bir sonucu olarak ortaya çıkan, nihayetinde sağdan saysanız 5-10 bin kişi olan DAİŞ'e karşı dünyanın yaşamış olduğu çaresizlik üzerinde çok ciddi olarak düşünülmesi gereken bir konudur. Artık hiçbir ülkenin, hiçbir bölgenin tek başına dünyadaki siyaseti ve ekonomiyi kendi kuralları ve empoze ettiği ana regülasyonlar çerçevesinde yönetme kabiliyeti kalmamıştır. Bu çerçevede herkesin müzakere ve rızaya dayalı, bütün ülkelerin süreçlere dahil olabileceği yöntemleri bulma mecburiyeti vardır. Ukrayna'yı, Suriye'yi konuşurken de Transatlantik'i konuşurken de 'Oldu bitti, Türkler bunu ister kabul ederler, ister kabul etmezler' yaklaşımını ortaya koyarken de aynı şekilde davranmak zorundayız."
Önümüzdeki 20-30 yıl içinde dünya siyasetinin bazı kamplaşmalar yaşayacağını ancak bunun güney-kuzey, doğu-batı, transatlantik-transpasifik gibi ayrışmaların ötesine geçeceğini anlatan Kurtulmuş, "Kutuplaşma düzen yanlısı olanlar ile düzen karşıtı olanlar, çatışma yanlısı olanlar arasındaki mücadele olacak. Hem tarihsel perspektifimiz hem içinde bulunduğumuz coğrafyanın zorluğu, bize düzen yanlısı, müzakere yanlısı biri anlayışın bütün dünyada sözcüsü olmayı, bunu desteklemeyi zorunlu kılıyor. Bizim yolumuz da budur, yöntemimiz, üslubumuz da budur. TTIP'le ilgili meselelerde ne üzerimize herhangi bir şeyin empoze edilmesini ne de meselenin oldu bittiye getirilmesini kabul ederiz" değerlendirmesinde bulundu.
TTIP süreci ilerledikçe daha liberal olan ABD ile daha regülasyoncu olan AB arasında da çok önemli sıkıntıların çıkacağını belirten Kurtulmuş, konuyla ilgili ABD Senatosu'nun da Başkan Barack Obama'ya henüz yetki vermediğini kaydetti.
Kurtulmuş, TTIP'nin Gümrük Birliği üyesi Türkiye için yaratacağı sıkıntıların giderilmesi için her platformda taleplerin dile getirildiğini anlatan Kurtulmuş, konunun 16 Mayıs'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Obama arasında gerçekleşen görüşmede de gündeme getirildiğini söyledi.
"Gümrük Birliği aceleye getirildi"
"Türkiye'nin hem AB hem de Gümrük Birliği başvurusunun, o günün politik şartları içinde aceleye getirilmiş işler" olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Maalesef bir serbest ticaret anlaşması kapsamında elde edilebilecek birçok avantajlar ihmal edilerek, hatta bütün bunlar dejavantajlı bir hale getirilerek Türkiye Gümrük Birliği Anlaşması'ndan senelerdir mağdur olmuştur" dedi.
TTIP'in bu haliyle uygulanmaya başlaması halinde yaşanacak sıkıntılara değinen Kurtulmuş, "ABD'den gelen şeyler Türkiye'ye gümrüksüz girecek, Türkiye ABD'ye gümrüklü mal satacak. AB üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşmaları imzalarsa, oralardan da Türkiye'ye gümrüksüz mallar gelecek, Türkiye ise bu ülkelere, eğer serbest ticaret anlaşması yoksa, maalesef gümrüklü mal satmak durumunda kalacak" şeklinde konuştu.
Bazı araştırma sonuçlarına göre TTIP'in bu şekilde imzalanması durumunda Türkiye'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'nda da yılda yüzde 2,5 azalma, işsizlikte de yüzde 0,4 artış öngörüldüğünü anlatan Kurtulmuş, Türkiye'nin de resmi kurumlarına bu konuda projeksiyonlar yaptırdığını, ilk sonuçların da önümüzdeki günlerde gelmeye başlayacağını bildirdi.
Türkiye'nin kısa vadede Gümrük Birliği Anlaşması'nın sakıncalarını ortadan kaldıracak bazı adımlar atması gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, bunun bir yolunun da AB ile serbest ticaret anlaşması imzalamak olabileceğini söyledi.
AB ile serbest ticaret anlaşması
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Serbest Ticaret Anlaşması uzak bir ihtimal değildir, üzerinde çalışılması gerekir. Avrupa'nın çok kolay kabul edeceği bir şey olmadığını biliyorum ama sonuçta Türkiye bu süreçte bunu elinde önemli bir imkan olarak tutabilir" diye konuştu.
Kurtulmuş, AB'nin 2008 sonrasında içine düştüğü ekonomik krizin birliğin siyasi perspektifini de etkilediğine işaret ederek, "AB alışılagelen politik ve ekonomik yaklaşımlarıyla devam edemez. Çok vitesli Avrupa kavramı bizim için de kullanılabilir araç haline dönüştülebilir" dedi.
Türkiye'nin de TTIP'le ilgili kaygılarını dile getirirken "özür dilemeci" ve "geriden gelen" tutuma düşmeyeceğini vurgulayan Kurtulmuş, "Türkiye sadece bir enerji merkezi değil, enerjinin geçiş yollarının stratejik nirengi noktasıdır. Bu, dünyada hiçbir ülkenin elinde olmayan bir güçtür. Bu gücü çok ciddi şekilde kullanmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Numan Kurtulmuş, Türkiye'nin çevresinde Ukrayna'dan Mısır'a, Irak'tan Libya'ya kadar bir istikrarsızlık olduğunu belirterek, "Türkiye çözüm sürecini başarıyla bitirirse, 30 küsur yıllık bir silahlı çatışmayı da bitirecek ve gerçekten barışı ortaya koyabilen bir perspektifi bütün bölgesinde hakim kılacaktır" görüşünü ifade etti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Türkiye istikrarsızlık üzerinden bazıları tarafından terbiye edilmeye çalışılıyor. Bunu bir vatansever olarak söylemek mecburiyetindeyim. Bölgedeki istikrarsızlıkların ortaya çıkmasında pay sahibi olanların, örneğin DAİŞ'in uluslararası terörist grupları üzerinden Türkiye'ye söz söylemeye hakları yoktur. Türkiye, Ortadoğu'daki istikrarsızlık üzerinden Türkiye de bu istikrarsızlığın parçasıymış gibi gösterilmeyi asla hak etmiyor" şeklinde konuştu.
