Teröre Karşı Sivil İnisiyatif" Programı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Teröre karşı mücadele konusunda tek başına siyasi irade, tek başına güvenlik yöntemleri ve ekonomik yöntemler yetmez. Teröre karşı mücadelede bütün toplumun omuz omuza vermesi başarının öncelikli şartıdır" dedi.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinde (TOBB) düzenlenen "Teröre Karşı Sivil İnisiyatif" programında konuşan Davutoğlu, "Öyle zamanlar vardır ki ve öyle konular vardır ki bu zamanlarda ve bu hususlarda toplumlar ortak olarak sınava tabi olurlar. Bugünlerde birliğini korumuş olanlar, o konularda ortak tavır sergilemiş olan toplumlar geleceğe güvenle bakabilirler. Birliğini kaybedenler, ortak dayanışma bilincini kaybedenler geleceğe dönük olarak çok ciddi risklerle de karşı karşıya kalırlar" ifadelerini kullandı.

"Gün dayanışma günüdür"

Bu konuların başında özgürlüklerin ve güvenliğin korunmasının geldiğinin altını çizen Davutoğlu, "Özgürlüğümüzü güvenliğimizi tehdit eden teröre karşı işbirliği konusu o konuların en başında gelen husustur. Bu zamanların en önemli zamanı da bir terör saldırısı söz konusu olmuşsa onun karşısında bir araya gelme zamanıdır. Güzel bir deyişle 'gün bugündür.' Gün dayanışma günüdür, gün omuz omuza verme günüdür" diye konuştu.

Teröre karşı mücadele konusunda tek başına siyasi iradenin, tek başına güvenlik ve ekonomik yöntemlerin yeterli olmayacağını vurgulayan Davutoğlu, "Teröre karşı mücadelede bütün toplumun omuz omuza vermesi başarının öncelikli şartıdır" değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin 20 Temmuz'dan itibaren çok kapsamlı ve birçok odaktan beslenen terör saldırılarıyla karşı karşıya kaldığının altını çizen Davutoğlu, geçen pazartesi kendisini ziyaret eden KİK ve STK yöneticilerinin teröre karşı omuz omuza mücadele vermekte olduklarını bir kez daha teyit ettiklerini dile getirdi.

Konuşması sık sık alkışlarla ve sloganlarla kesilen Davutoğlu, "Aslında ortak vicdanımızı, ortak aklımızı, ortak duruşumuzu gösterebilmek için büyük bir imkan bize sundular. Ben bu oluşum için emeği geçen bütün arkadaşlarımız ve dostlarımıza teşekkürü bir borç biliyorum" diyerek TİSK, Memur-Sen, Kamu-Sen, TOBB, TZOB, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ ve TESK başkan ve temsilcilerine teşekkür etti.

Büyük atılım için üç şart

Modern dönemlerde üç konuda toplumsal irade sağlamış olan ülkelerin büyük atılım ortaya koyduğunu söyleyen Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Birisi demokrasi ve özgürlük alanı, diğeri güvenlik ve kamu düzeni alanı, üçüncüsü ise ekonomik kalkınma. Bunlar öyle alanlar, öyle bir sac ayağı ki birisi eksik oldu mu diğerinin başarılı olması mümkün değil. Yani 'kamu düzeni olsun ama özgürlükler olmasın' dediğinizde otoriter rejimlere kayarsınız. O dönemlerde sermaye özgürlüğü, iş ve girişim özgürlüğü de olmadığı için başarı sağlamak mümkün değildir. Yine 'özgürlükler olsun ama kamu düzeninden, güvenlikten feragat edelim' dediğinizde bir müddet sonra o özgürlükleri de yaşayamaz hale gelirsiniz. Çünkü en büyük özgürlük yaşama özgürlüğüdür ve kamu düzeninin olmadığı yerde yaşama özgürlüğünü gerçekleştirmek mümkün değildir."

Davutoğlu, güvenlik ve özgürlük ile demokrasi ve kamu düzeninin bir arada olması durumunda ekonomik kalkınmanın gerçekleşebileceğini belirterek, "Bir yerden bir yere mal sevk edeceksiniz, bir yerden bir yere alış veriş yapacaksınız. Kamu düzeni yoksa bunu yapamazsınız. İşçi iseniz eğer kamu düzeni yoksa ay sonunda maaşı alıp alamayacağınızdan emin olamazsınız. İşverenseniz kamu düzeni yoksa bir müddet sonra yaptığınız yatırımın karşılığını alıp alamayacağınızdan emin olamazsınız. Kamu düzeninin olmadığı yerlerde biraz önce arkadaşlarımızın çok iyi vurguladığı gibi din ve vicdan hürriyeti, hayat hakkı, fikir hürriyeti ve girişim hürriyeti de olmaz" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, "Bazen ekonomik çöküntüler siyasi çöküntülere yol açıyor Yunanistan'da olduğu gibi. Bazen siyasi krizler ekonomik çöküntülere ve toplumun tümüyle sosyal olarak iflas etmesine yol açıyor, Suriye'de olduğu gibi. Türkiye eğer bugün geleceğe umutla bakıyorsa vatandaşlarımızın her birinin özgürlük alanlarının korunmuş olmasından ve kamu düzeni ile ilgili bir inancın, ortak iradenin sergilenmiş olmasındandır. Onun için siyasi tavrın yanında sivil inisiyatif olarak sizlerin bir araya gelmeniz en güçlü mesajı vermek bakımından hayati derecede önemlidir" dedi.

"Bu toplantı teröre karşı verdiğimiz mücadelenin en önemli ayağıdır"

Davutoğlu, bugün bu toplantının teröre karşı verilen mücadelenin en önemli ayağı olduğunu vurgulayarak, "Buraya teşrif ederek, Ankara'ya, Başkent'e teşrif ederek, sizler ülkenin bütününe en doğru mesajı vermiş oluyorsunuz ve diyorsunuz ki 'işverenler olarak, işçiler olarak, memurlar olarak, helal rızık için sabah dükkanını açan esnaflar olarak bizler teröre karşı omuz omuzayız, birlikteyiz' diyorsunuz" şeklinde konuştu.

"Türkiye'nin demokrasi tarihi de böyle bir sarkacın izlerini bize yansıtır" diyen Davutoğlu "1950 tarihinden itibaren demokrasi tecrübesinin her aşamasında bir ifrat ve tefrit arasında gittik, geldik. Bazen otoriter rejimlerin diktaların ya da darbe dönemlerinin etkilerini yaşadık bazen de kamu düzeninin tümüyle sarsıldığı anarşi dönemlerini. Tek parti dönemleri zaten demokrasinin olmadığı dönemlerdi" ifadelerini kullandı.

"Kamu düzeni olmadığı için Türkiye 70 sente muhtaç oldu"

Eski Başbakan merhum Adnan Menderes'in hem ekonominin hem de demokrasinin önünü açtığını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ama cuntalar ona bu fırsatı vermediler ve otoriterleşme önünde bir ifrat yönünde Türkiye'nin geleceğini kararttılar, 27 Mayıs İhtilali oldu. Yılları kaybettik. On yılları kaybettik. 27 Mayıs İhtilali olmamış olsaydı düşününüz nasıl bir Türkiye'ye doğru hep beraber gitmiş olabilirdik. 27 Mayıs İhtilali'nin otoriter tutumundan sonra kısa bir dönem 1965-69 arası istikrardan sonra bu sefer bir anarşi dönemi başladı. 12 Mart Muhtırası ve hepimizin çoğumuzun gençliğini yaşadığı 70'li yıllarda bu sefer otoriter dönemlerin karşısında tam bir kaos dönemine girildi. 70'li yıllar Türkiye için kayıp yıllardı çünkü kamu düzeni kalmamıştı. Şehirlerde kurtarılmış mahalleler vardı, kurtarılmış köyler, bölgeler vardı. Kamu düzeni olmadığı için Türkiye 70 sente muhtaç hale geldi o dönemde.

Bunun bir karşı ifratı olarak 12 Eylül'ün baskıcı dönemi geldi. Ekonomik hayat, sosyal hayat, düşünce hayatı baskı altına alındı. Rahmetli Özal bu baskı dönemini bitirmek için çok çaba sarf etti ama bunun sonunda 90'lı yıllarda bu kez ifrata doğru gidildi koalisyonların, istikrarsızlıkların eşliğinde bir kaos dönemine girildi. 94 krizini hep beraber yaşadık. Terör ile ekonomik kriz at başı yürüdü. Kamu düzeni sarsılınca ekonomik düzenin kalmadığı bir kez daha görüldü. Özgürlükler yok edilince kamu düzeninin de teminat altına alınmadığı göründü."

Merhum Başbakan Necmettin Erbakan liderliğinde kurulan Refah-Yol döneminde bir toparlanma hamlesinin yapılmaya çalışıldığının altını çizen Davutoğlu, "Bir çıkış dönemi arandı, arkasından yeni bir otoriter dönem 28 Şubat geldi. Sonra yine kaos" diye konuştu.

(bitti)

Ahmet Davutoğlu Politika Güncel Haberler